Zeytin ağacının kutsallığını ve önemini gelecek nesillere aktarmak için 30 yıl boyunca zeytinyağı üretiminde kullanılan araçları biriktiren Gürsel ve Hasan Tonbul çifti, 2009 yılında inşasına başladıkları zeytin ve zeytinyağı müzesi ile gelecek nesillere umut aşılıyor.
İngilizce öğretmeni olan çiftin, zamanla organik tarım ve turizm gibi farklı iki mesleğe yönelmesinin ardından ortaya çıkan 30 yıllık bir hayal olan Oleatrium Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Müzesi, 2012 yılında özel müze unvanını alarak gerçek oldu. Çiftin 30 yıl boyunca çeşitli koleksiyonculardan biriktirdikleri ve satın aldıkları yüzlerce eser, ziyaretçilerini adeta zeytin adına yapılan bir zaman yolculuğuna çıkarıyor.
300 yıllık tarihi miras
Zeytinin tarihine tanıklık etmeye başlamadan hemen önce sizleri karşılayacak olan 300 yıllık tarihi bir kapının büyüsüne dalıp gideceksiniz. Selçuklu motifleriyle bezenmiş olan kapı, heybetli ve görkemli görüntüsüyle adeta tarihin bütün yükünü sırtına yüklenmiş. Üzerindeki tokmak izleri 300 yıllık yaşanmışlığın kanıtı niteliğinde. Müzenin ziyaretçilere açıldığı günden bugüne hizmet vermeye devam eden Teknik Personel Bekir Sayar, müze inşası için öncelikle tarihi kapının konumlandırılmasının beklendiğini ve tüm inşaatın kapı etrafında planlandığını dile getirdi.
Türkiye’de açılan ilk zeytinyağı müzesi
Türkiye’de açılmış olan ilk zeytin ve zeytinyağı müzesi niteliğine sahip olan müzede, M.Ö. 6.yy’da başlayan zeytinyağı sıkımı, erken sanayi dönemine kadar tüm detayları ile tasvir edilmiştir. Toplam 11 sunum salonundan oluşan müze içerisinde sırasıyla Arkaik Dönem, Geçiş Dönemi, Kandil (Aydınlatma), Roma Dönemi, Roma Hamamı, Erken Bizans Dönemi, Toplu Sunum, Geç Bizans Dönemi, Erken Sanayi Dönemi, Şaraphane, Dizel Makinelerin Kullanımı yani Elektrik Gücünün kullanıldığı dönemlerde bir gezintiye çıkacaksınız.
Phoreus ve Ampho küpleri
Phoreus ve Ampho adı verilen küpler müzenin özel parçalarıdır. Tarih boyunca buğday, şarap, zeytinyağı gibi çeşitli ürünlerin saklandığı phoreus küpleri, büyük bir görüntüye sahiptir. Phoreus küpleri sadece gıda maddelerinin saklanmasının yanı sıra ölülerin de içine koyulduğu büyük küplerdir. Ampho küpleri ise zeytin ve zeytinyağı müzesinde bulunan mahzende özenle saklanan deniz taşımacılığında kullanılan küplere verilmiş olan bir isimdir.
Zeytinyağı ilk olarak aydınlatma için kullanıldı
Yüzyıllar boyunca gıda maddesi olarak tüketildiğini düşündüğümüz zeytinyağı, bilinenin aksine ilk olarak aydınlatma için kullanılmıştır. Teknik Personel Bekir Sayar, zeytinyağı ve hayvansal yağın kandillerde birlikte kullanıldığını dile getirdi. Kandil (Aydınlatma) salonunu gezerken antik dönemden yakın tarihe kadar kullanılan pek çok eseri görebilirsiniz.
Roma ve Bizans döneminde kullanılan vida sistemi
Zeytini ezerek hamur haline getirmek için kullanılan “Trapedium” ve Romalıların mucidi olduğu “Sonsuz vidalı prese” müzenin en önemli eserleridir. İcat edilen bu iki sistem sayesinde zeytinyağını elde etmenin oldukça kolaylaştığını söyleyen Bekir Sayar, ilerleyen dönemlerde Bizanslıların bu vidalı sistemi geliştirerek iki vidalı bir sistem haline getirdiklerini ve bu sayede daha hızlı zeytinyağı elde etmeye başladıklarını dile getirdi. Yaşanmış olan bu gelişmenin tasviri müze içerisinde sergilenmektedir.
Roma Hamamı
Roma Hamamı, zeytin ve zeytinyağı müzesinde çıkılan tarihi yolculukta şaşkınlık ve merak uyandıracak olan bir salondur. Zeytin ve hamam ilişkisini hemen kuramayabilirsiniz ancak sergi salonuna biraz göz gezdirdiğinizde zeytinyağı sabunu yapımında kullanılan araç ve gereçler size yol gösterecektir. Eski çağlardan günümüze temizlik için kullanılan en önemli maddelerden birisi olan sabun, zeytin ve zeytinyağı tarihinin tüm detaylarıyla anlatıldığı bu müzenin vazgeçilmezidir. Müzenin bu bölümünde zeytinyağı sabununun nasıl üretildiği ve kalıplarda nasıl dondurulduğunun detayları anlatılmaktadır. Tüm bunların yanı sıra geçmişin izlerini taşıyan sabunları görmeniz de mümkün olacak.
Şarap ve zeytinyağı ilişkisi
Tarih boyunca neredeyse zeytin ağacının olduğu her bölgenin yakınında üzüm bağları bulunmaktadır. Bu durum müze içerisinde de yer verilen önemli bir detay olarak karşımıza çıkmaktadır. Medeniyetler boyunca zeytinyağı ve şarap, hem üretim hem de ticari açıdan birbirinden ayrılmayan bir ikili olmuştur. Bunun temel nedeni olarak zeytinyağı ve şarap ikilisinin üretiminde neredeyse farklılığın olmaması gösterilebilir. Bu ikilinin üretimindeki tek fark ise üzüm suyunun sadece ayakla ezilerek ortaya çıkarılmasıdır.
Haber & Fotoğraf: Bengisu Erol
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...