Matbaa sektörü, dijitalleşmenin yaratmış olduğu dönüşümle bambaşka bir hale büründü. Geleneksel yöntemlerin yerini modern teknolojiler alırken, mesleğin sağlığa etkileri ve zorlukları da dikkat edilmesi gereken hususlardır. Deneyimli 4 matbaa ustasından, matbaa sektörüne derinlemesine bir bakışı sizlere sunuyoruz.
Ortaçağdan Rönesans’a geçiş döneminde, Avrupa’da bilgiye erişim sınırlı ve son derece maliyetliydi. Kitaplar, elle yazılarak çoğaltılıyor ve bu nedenle zengin kesime ulaşıyordu. Johannes Gutenberg, 15. yüzyılda hareketli matbaa sistemini geliştirerek bu düzeni kökten değiştirdi. Hareketli matbaa sistemi, döküm harfleri bir arada kullanarak, basım şablonları oluşturmaya dayanıyordu. Bu yöntem, metinlerin çoğaltılmasını hızlandırdı, aynı zamanda maliyetleri de ciddi oranda düşürdü. Tamamlanması 1450’li yıllarda gerçekleşen bu sistem, ilk olarak Gutenberg tarafından, 42 satırlık İncil baskısında kullanıldı. Bu eser hem matbaacılığın hem de yayıncılığın şafağı olarak kabul edilmektedir. O yıllardan günümüze kadar sürekli gelişmekte olan matbaa sektörü, günümüzde ilk haline bir hayli uzakta. Dijitalleşme ile sektörün zorlukları, geleceği, nereye varabileceği ve beraberinde getirdiği sağlık sorunları tartışmaya açılıyor. Bu dönüşümü anlamak adına, uzun yıllardır İstanbul’un çeşitli bölgelerinde matbaa sektöründe ustalık edinmiş olan Matbaacı Zekeriya Doğan, Serhat Türkkan, Ercan Sırdaş ve Turgay Filiz’in tecrübelerine kulak verdik.
Geçmişten günümüze matbaacılığın değişimi
Zekeriya Doğan, 1991 yılından bugüne kadar mesleğin içinde olan bir usta. Geçmiş meslek hayatını anlatırken, bir zamanlar matbaacılığın ne kadar zahmetli bir süreç olduğunu belirten Doğan, “Meslek hayatıma, tipo baskıdan, ofset baskıya geçildiği dönemde başladım. Tipo baskı dönemlerinde, her şey el emeğiyle yapılırdı. Harfler tek tek dizilir, baskı için kalıplar hazırlanırdı. Bir kitabın basılması haftalar sürerdi. Bugünkü hızla karşılaştırdığınızda o zamanın işlerini sanat niteliğinde kabul edebilirsiniz.” ifadelerini kullandı. Estetik açısından matbaacılığın altın çağı olarak adlandırdığı dönem, matbaa ustaları için zanaatin ön planda olmasından dolayı çok kıymetli bir dönem olarak kabul ediliyor. Ancak teknolojinin gelişmesi ve dijital baskı makinelerinin yaygınlaşması ile büyük oranda değişime uğrayan matbaacılıkla ilgili Doğan, “Süreç 2000’lerden sonra dijital baskı makineleri ile beraber hızlandı. Artık tasarımlar bilgisayarda yapılıyor ve direkt olarak baskıya geçiliyor. Bu hem zaman kazandırdı hem de maliyetleri düşürdü. Ancak geleneksel yöntemlerle çalışan ustaların büyük çoğunluğu bu değişime ayak uyduramadığından ötürü işlerini kaybetti.” şeklinde konuştu.
Dijitalleşmenin avantajları ve dezavantajları
Serhat Türkkan, sektördeki dijitalleşme sürecini detaylı bir şekilde değerlendirerek, dijital baskının hız ve maliyet avantajlarının altını çizdi. Bu dönüşümün ekip çalışmasını nasıl etkilediğine de dikkat çeken Türkkan, “Eskiden bir haritanın hazırlanması 15 gün sürüyordu. Pozlar, negatifler derken onlarca kişinin emeği gerekiyordu. Aynı işi şimdi bir kişi, bilgisayar başında bir günde bitirebiliyor. Bu hız inanılmaz bir avantaj ama emeğin paylaşımı ve ekip ruhu da kayboldu” dedi. Dijitalleşmenin müşteri beklentilerini de değiştirdiğini belirten Türkkan, “Eskiden müşteri 25 gün beklemeyi sorun etmezdi. Şimdi sabah sipariş veriyor, akşam ise e-postayla sonucu soruyor. Dijital hızlı ama bu hız müşterinin beklentilerini de ayrı bir seviyeye çıkardı. ‘Bilgisayarda yapılmıyor mu?’ deyip kaliteyi göz ardı edebiliyorlar.” şeklinde aktardı.
Sağlık üzerine etkiler ve çalışma koşulları
Matbaacılık, sadece emek ve sabır isteyen bir meslek değil, aynı zamanda sağlığa da ciddi etkileri olan bir iş. Mesleğin fiziksel etkilerini de anlatan Doğan, “Eski dönemlerde kullanılan baskı makineleri ve kimyasallar, sağlığa ciddi zararlar veriyordu. Matbaada kullanılan solventler, mürekkep buharı, asitler ve toz, uzun vadede solunum yolları ve cilt sağlığı için risk teşkil ediyor. Meslekte uzun yıllar çalışanların çoğunda, bel ve sırt problemleri, alerjiler, göz bozukluğu ve işitme kaybı gibi sorunlar görülebilir.” ifadelerini belirtti. Matbaa sektöründe uzun yıllar idarecilik yapmış olan Turgay Filiz ise dijitalleşmenin getirdiği sağlık etkilerini ve meslek hastalıklarını değerlendirerek, teknolojinin sektöre getirdiği kolaylıkların yanında, göz ardı edilmemesi gereken sağlık sorunlarına da yol açtığını vurgulayarak, “Hayatımızda bulunan, bilgisayar, Wi-Fi, cep telefonları gibi teknolojik cihazlar bizi radyasyona maruz bırakıyor. Bu da bizi kanser gibi ciddi hastalıklarla karşı karşıya bırakabiliyor. Bunların da olmadığını varsayarsak, masa başında saatlerce oturup, parlak ekranlara bakmak bel ve göz sağlığını doğrudan etkiliyor. Bu da mesleki bir sağlık sorunu haline geliyor.” şeklinde konuştu.
Turgay Filiz’in gözünden dijitalleşme
Filiz, matbaacılık sektöründe uzun sürelerdir idarecilik pozisyonunda görev almış bir isim. Dijital dönüşümün bireyler ve sektör üzerindeki etkilerini değerlendiren Filiz, “Adaptasyon, her zaman yeni nesiller için kolaydır. Teknoloji, özellikle yeni nesil için daha kolay anlaşılabilen bir alan. Ben telefonu sadece e-posta kontrolü, banka işlemleri ve temel işlevler için kullanırken, yeni nesil bu aracı çok daha etkin kullanıyor. Dijital baskı sistemi geleneksel yöntemlere kıyasla daha hızlı ancak altyapı ve bilgi birikimi gerektiren bu sistem sektörde büyük bir dönüşümü de beraberinde getiriyor. Teknolojinin gelişimiyle makineler kendini ayarlayabilir hale geldi. Artık makinelerin yanında bir ustadan daha çok teknik bilgiye sahip mühendislere ihtiyaç var. Bunun sonucunda insan gücü talebi azalıyor ve ihtiyaç duyulan işçi sayısı da giderek düşüyor.” şeklinde vurguladı.
Dijital devrim ve matbaacılıkta hız çağı
Uzun yıllardır matbaacılık sektöründe işletmecilik yapan ve dijital dönüşümün, sektöre getirdiği hız ve değişim şu çarpıcı örnekle açıklayan Sırdaş, "90’lı yıllarda 5000 takvimi hazırlamak tam 24 saat sürerdi. Bugün ise aynı iş sadece 1 saatte tamamlanabiliyor. Bu, uçakla seyahat etmekle otobüs yolculuğu yapmak arasındaki fark kadar büyük bir değişim. Dijitalleşme sadece hız değil aynı zamanda esneklik ve maliyet açısından da sektöre bambaşka bir boyut kazandırdı. Eskiden aylar süren planlamalar şimdi birkaç saat içinde tamamlanıyor. Müşteri artık haftalarca beklemek zorunda değil, tasarım hazırlanır hazırlanmaz üretim başlıyor. Ancak bu hızın bedeli olarak insan gücü yerine makinelerin performansı ve teknolojik bilgilere bağımlıyız.” dedi. Dijitalleşme hızın ötesinde rekabet koşullarını da yeniden tanımladı. Müşterilerin hızlı üretim ve düşük maliyet talebinin artması, işletmelerin karlılığını korumak için yeni stratejiler geliştirmesini zorunlu hale getirdi. Bu konu hakkındaki fikirlerini sunan Sırdaş, “Dijital baskı teknolojileri sayesinde küçük ölçekli işler bile ekonomik hale geldi. Ancak bu mesele, fiyat rekabetini fazlalaştırdı. Artık işin sadece kalitesi değil, hız ve uygun fiyat da başarıyı belirliyor. Rekabet şartları tamamen değişti.” ifadelerine yer verdi.
Mesleğin zorlukları, geleceği ve tüketim kültürü
Mesleğin dönüşümünü ve karşılaşılan zorlukları değerlendiren, özellikle de eski dönemlerdeki ekip ruhunu ve iş disiplinini özlediğini vurgulayan Türkkan, “Eski kadro 10 numaraydı. Şimdi işi bilen kalmadı, eleman yetişmiyor.” ifadelerini kullandı. Matbaacılıkta iş süreçlerinin kolaylaşması ve teknolojinin etkisiyle işin ruhunun kaybolduğunu belirten Türkkan, karşılaşılan sorunları, “Bilgisayarda ya da telefonda yapılan bir tasarım, baskıya getirildiğinde aynı sonucu vermeyebiliyor. Ancak müşteriler bunu anlamakta zorlanıyor, önceden tasarımlara bir prova çekilirdi, şimdi telefondan bakıp ‘tamam’ deniyor, bunun sonucunda işin kalitesi düşüyor.” şeklinde vurguladı. Matbaacılık sektöründeki küçülmeyi de değerlendiren, daralan pazarda büyük ve güçlü işletmelerin ayakta kalacağını öngören Türkan, “Ayakta olan ayakta kalır. Özellikle ambalaj sektörü gibi alanlarda büyük yatırımlar yapan şirketler devam edecek. Küçük işletmeler ise daha yerel ihtiyaçları karşılamaya yönelecek.” şeklinde konuştu.
Matbaacılık sektörü, dijital çağın meydan okumalarına karşı hala ayakta kalmaya çalışıyor. Geleneksel yöntemlerin değerini koruyarak teknolojiyi uyarlamak, bu zorlu sürecin anahtarı gibi görünüyor. Zekeriya Doğan, Serhat Türkkan, Ercan Sırdaş ve Turgay Filiz gibi matbaa sektöründeki insanlar, bu köklü zanaatı geleceğe taşımak için mücadele veriyor. Matbaacılık sadece bir meslek değil, kültürel bir miras olarak yaşamaya devam ediyor. Bu haber, matbaacılık sektöründe emek veren usta, idareci ve işletmecilerin tecrübelerinden yola çıkarak hazırlandı. Değerli katkılarından ötürü Zekeriya Doğan, Serhat Türkkan, Ercan Sırdaş ve Turgay Filiz’e teşekkür ederiz.
Haber: Yalçın Furkan Doğan
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...