Alabanda günümüzde Aydın’ın Çine ilçesi sınırları içerisinde bulunan antik bir kent. Aydın’a yaklaşık 45 km uzaklıkta bulunan Alabanda, sağlam kalan eserleri ve yeşil doğasıyla oldukça keyifli bir deneyim sunuyor. Birçok antik kente kıyasla popülaritesi yüksek olmayan Alabanda hakkında az bilinen bilgileri Doç.Dr. Sedat Akkurnaz aktardı.
2011-2013 yıllarında Alabanda Antik Kentinde kazı çalışmaları yürüten ve Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olan Doçent Doktor Sedat Akkurnaz, Alabanda’nın çok eski tarihlerde bile varlığının bilindiğini belirtti. Akkurnaz, “16.-17. yüzyıldaki kayıtlarda bile Alabanda’nın ismi geçiyor. Antik dönemdeki yazarlardan beri ismi kalmış bir yer. Modern anlamda ise 1905 yılında Osmanlı Devleti’nde, Osman Hamdi Bey’in kardeşi Halil Ethem Bey Alabanda’da ilk kazı faaliyetlerini gerçekleştiriyor. Bu kazılarda yapıların bir kısmı açığa çıkıyor. Bu açığa çıkan yapıları da bir Fransız dergisinde yazıyor. Böylelikle bilim dünyası Alabanda’yı yavaş yavaş tanımaya başlıyor. Daha sonra sırasıyla Aydın Müzesi, Adnan Menderes Üniversitesi ve şu anda da son olarak Erzurum Atatürk Üniversitesi kazılar yaptı.” dedi. Çalışmalarda bulunan yapılara ilişkin konuşan Akkurnaz, “M.Ö 4. yüzyılda kurulmuş bir kent. Bu kent eskilerden Karya bölgesi olarak geçmekte. Burada yaşayan halkta Kar olarak geçmekte. Bu halktan sonra Helenistik dönem krallıkları ve Roma İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu’nun egemenlik kurduğu bir kent.” ifadelerini kullandı. Özellikle başta Arkeoloji bölümü öğrencileri olmak üzere birçok öğrencinin bu kente ilgisinin olduğunu belirten Akkurnaz, “Alabanda’da öğrencilerimizle çalışmalar yaptığımız için çok fazla ziyarette bulunduk. Burası şu anda bir Ören yeri statüsünde olduğu için ücret karşılığında herkes gidip görebilir. Muğla tarafına giden birçok yerli ve yabancı turistte bundan dolayı Alabanda’ya yollarının üzerinde olduğu için ziyaret gerçekleştirmekte. Tabelalandırma gibi konularda zaten hiçbir sıkıntı yok. Ziyaret etmek isteyenler kolayca ulaşabilecekler” diyerek aktif ziyaret alan bir kent olduğunu belirtti.
“Alabanda’da hep bir aktif yaşam var”
Akkurnaz, “Alabanda’da yaşam hep devam etmiş. 2300 yıldan beri sürekli yerleşim halinde ve aktif yaşam hep var. 1980 yılından beri sit alanı ilan edilmesiyle tabi insanlar buradan başka yerlere gitti. Şu an üstünde bulunduğu köy olan Araphisar’da 6-7 hane kaldı bunlar da tabi yaşlı insanlar. Bu kişiler Alabanda’nın son sakinleri.” dedi. Köylülerin hiçbir şekilde bu kente zarar vermediklerini de belirten Akkurnaz, “Bu insanlar doğma büyüme buralı oldukları için sahipleniyorlar. Kazılar olduğu zamanda bazen açığa kendileri bir şey çıkarıyorlar böyle bir şey olunca tabi çok da seviniyorlar ve korumak istiyorlar. Biz oralarda da kazı yaparken zaten maaşlı çalışan kişilerdi. Bu sayede istihdam oluyorlar. Yabancı veya yerli bir turist gelip ilgi gösterdiğinde de tabi haliyle mutlu olup seviniyorlar.” ifadelerini kullandı. Alabanda’nın yüzyıllardır yaşama elverişli olmasının geçmişten gelen sebepleri olduğunu belirten Akkurnaz, bu sebepleri, “Antik yazarların, bölge insanlarının yaşayışlarını anlattığı kitaplar var. Bu yazarlar Alabanda için şunu söylüyor, ‘Alabanda bölgenin en önemli ve en büyük 2-3 kentinden bir tanesidir. Kentte mimarlar, hatipler, sanatçılar ve hekimler yetişmekte. Ekonomik refah oldukça yüksek, zenginlik ve şatafat içinde yaşıyorlar.’ Bu durumda Alabanda’nın tarihine ve coğrafyasına baktığımız zaman çok bereketli olan Çine ovasının kenarına kurulmuş. Şu an bile orada madencilik yapılmakta. Antik insanlarda bu dönemde buralarda madencilikle uğraşmışlar. Hatta literatüre geçmiş ‘Alabandit’ taşı ismini buradan alıyor. Bunun dışında kenevir üretimi ve satışı o dönemlerde çok yaygınmış. Coğrafyanın bereketli olmasından dolayı ekonomik durumları oldukça iyi. Günümüzde bile Çine’nin Madran suları meşhurdur. Yani coğrafya yönünden o kadar şanslılar ki o zamanlar doğal olarak içtikleri su, şu an satılabilecek kalitede bir su.” Alabanda’da aktif bir yaşamın varlığının sürekliliğini bu sözleriyle dile getirdi.
Akkurnaz son olarak, “Gençler buraya okuma yaparak gittiğinde çok fazla şey öğrenebilir. Burada Anadolu’nun en iyi meclis binası bulunmakta. Ege’de birçok antik kent var. Aydın’da bile sadece 70’ten fazla antik kent var. Buraları gezip görüp sahip çıkmamız lazım.” diyerek sözlerini noktaladı.
Haber & Fotoğraf: Burak Şahinbaş
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...