Teknolojinin daha yaygın olmadığı zamanlarda, çocuklar sosyal olarak aktif ve zihinsel olarak daha pratiklerdi. Zamana yenik düşen oyunlar arasında olan beştaş, aşık oyunu, zımba, gece kemiği, Anadolu beyzbolu ve zehir diye adlandırılan oyunlar varlık göstermiştir.. Bu oyunlar, dijital çağın henüz yaygın olmadığı dönemlerde çocuklar için vazgeçilmez bir aktivitedir. Teknolojinin ilerlemesiyle beraber bu oyunlar, yerini sanal oyunlara bırakmış ve zamana yenik düşerek şimdi sadece hafızalarda yer edinmektedir.
Anadolu coğrafyasında 1960-2000 yılları arasında, internetin henüz yaygın olmadığı veya yeni gelişmekte olduğu dönemlerde çocukluğunu yaşamış olan bireylerin vazgeçilmezlerinden biri sokak oyunlarıydı. Neredeyse her çocuğun oynayarak büyüdüğü bu oyunlar, çocuğun hem bilişsel ve fiziksel hem de sosyal becerilerinin artması yönünde büyük rol oynardı. Teknolojinin hızlı gelişimi ile birlikte oyun kültüründe de büyük değişimler yaşandı. Geleneksel sokak oyunlarına kıyasla, dijital oyunlar ve internet tabanlı eğlence seçenekleri çocukların ilgisini çekmeye başladı. Bununla birlikte, teknolojik yenilikler çocukların oyun deneyimlerini zenginleştirirken, bazı geleneksel oyunların unutulmaya yüz tuttuğu da bir gerçek oldu. Teknoloji ve geleneksel oyunlar konusunda merak ettiklerimizi paylaşmak için Çocuk Gelişimi Uzmanı Okan Çarur ile bir araya geldik. Aynı zamanda, geçmişte büyüklerimizin de oynadığı ve çocuklarını geleneksel oyunlarla büyüttüğü bir döneme şahit olan Osman ve Eşref Ronahi kardeşler de konu hakkında sorularımızı yanıtladı.
Geleneksel oyun nedir?
Çocuk Gelişimi Uzmanı Okan Çarur, geleneksel oyunların ne olduğu hakkında şunları söyledi: “Hayatta geçmişten bugüne geleneksel oyunlarımız her zaman çocukların, gençlerin ve ailelerin bir araya geldiği önemli etkinlikler olmuştur. Bu oyunlar, kültürümüzden parçalar taşır ve bir sonraki nesile aktarılarak kültürümüzün yaşamasını sağlar. O dönemlere ait oyuncakların sayısı az olsa da, çocuklarımız, gençlerimiz ve hatta yaşlılarımız yaratıcılıklarını ve hayal güçlerini kullanarak oyunlar oynamışlardır. Oyunlarımız, birçok şeyi takip etmiş, o döneme ait anılar ve izler taşımıştır. Bu nedenle bizim için son derece değerlidir, çünkü bir nesilden diğerine aktarılmıştır. Oyunlarımız daha sıcak, samimi ve en önemlisi huzurlu ve güvenli bir ortamda gerçekleşir. Bu, çocuğun aktif olarak rol almasını ve başarılı olmasını sağlayan önemli bir adımdır.”
Geleneksel oyunların sürdürülememesinin nedenleri nelerdir?
Çocuk Gelişimi Uzmanı Okan Çarur, geleneksel oyunların sürdürülememesinin nedenlerinden bahsetti. Çarur, “Geleneksel oyunların sürdürülmesi, çocuğun kendine olan güveninin artmasına, önemli problem çözme yeteneklerini geliştirmesine yardımcı olur. Oyun sırasında çocuklar, diğer çocuklarla iletişim halinde olurlar. Bu sayede sevinçleri ve üzüntüleri paylaşmanın yanı sıra, başkalarını sevmeyi, onların haklarına saygı göstermeyi ve birçok duyguyu geleneksel oyunlar aracılığıyla öğrenirler. Geleneksel oyunlar, geçmişteki kültürümüzü unutmadığımız gibi gelecek nesillere de aktarmanın önemini vurgular. Bu açıdan, geleneksel oyunlara önem vermek büyük bir adımdır ve çocukların aktif olarak rol almalarını ve başarılı olmalarını sağlar. Geleneksel oyunlar, çocuklarımızın bilişsel, fiziksel ve sosyal becerilerini geliştirirken, kültürümüzü de yaşamamıza yardımcı olan değerli birer araçtır. Bu oyunları gelecek nesillerimize aktararak, kültürel gelişmeyi ve sorgulamayı sürdürebiliriz. Fakat teknolojinin ilerlemesi ile insanların yaşam biçimlerindeki farklılıklar meydana getirdi. Bu farklılıklar özellikle çocuklar için bilişsel, sosyal ve fiziksel açıdan biraz daha tembelleştirdiğini görebiliyoruz. Buda teknolojinin zararları arasına girebilir. Özellikle dijital oyunlar, geleneksel oyunları daha çabuk unutturmak adına teknolojinin getirdiği farklı bir kavram olmuştur. Çocuğun kendi dünyasında oynayacak oyun için yaratıcı materyaller üretmesi kendi zekasına yarar sağlarken, teknolojinin hat safhada olduğu bu dönemde ise tamamen tembelliğe ittiğini açıkça ifade edebilirim.” diyerek, geleneksel oyunların önemine vurgu yaparken; yeni nesil oyun kavramının, geleneksel oyunlara yönelik ilgide meydana gelen azalmanın sebebi olduğunun da altını çizdi.
Çocukluktan bu yana oynadığınız bu oyunlar ne zamandan beri var? Bu oyunları kimden öğrendiniz?
Çocukluktan bu yana oynadığı oyunları aktaran Osman Ronahi şu şekilde aktarıyor: “Çocukken bu oyunları oynayan, benden büyük ağabey ve ablalarım vardı. Bu oyunların neredeyse çoğunu onlardan öğrendim diyebilirim. Onlar oynarken ben de dahil olmak istiyordum ama yaşım küçük olduğu için beni oyuna almıyorlardı. Ben de sürekli uzaktan seyrederek oynadıkları oyunları anlamaya çalışıyordum. Örneğin “zehir” oyunu vardı. Misket ile oynanan bu oyun için, yerde beş tane çukur kazılıyordu. Daha sonra aralarında bir lider seçiyorlardı. Lider seçilen kişi oyunu başlatırdı ve herkes sırayla misketleri çukurlara atmaya çalışırdı. Ben oynayamadığım için sürekli misketlerini alıp kaçıyordum. “Kabane” dediğimiz aşık oyunu vardı. Bu oyunu büyüklerimiz oynardı, Bu oyunları, büyüklerimiz oynarken seyretmek daha bir keyifli oluyordu.”
Geleneksel oyun olarak adlandırdığınız oyunları sayabilir misiniz?
Çocukluk döneminde oynadığı oyunlardan bahseden Eşref Ronahi, “Bizim en çok sevdiğimiz oyunlardan biri aşık oyunuydu; kardeşimle evde bile oynuyorduk. Oyunları sırasıyla saymam gerekirse beştaş, zehir, gece kemiği, zımba beyzbol; ama bu beyzbol çok farklı bir beyzboldu. Daha birçok oyun var fakat aklıma gelenler bunlar.” ifadelerini kullandı. Coğrafi olarak, oyun oynamaya müsait topraklarda büyüdüklerini ve oyun oynamak için her türlü materyalleri oluşturduklarını söyleyen Eşref Ronahi, oyunları sırasıyla bizlere açıkladı:
Beştaş
70-80 adet taş toplanır. İki elimizin avucuyla taşları havaya atıp taşlar havadayken eller hızlıca ters çevrilir. Üzerine gelen taşlar tutulur. Daha sonra, tutulan taşlarla yerdeki taşları alabilmek için tekrar havaya atılır. Havaya atılan taş yere düşmeden, yerdeki taşlar toplanmaya çalışılır. Eğer taş yere düşürülürse oyun rakibe döner. Bu oyun 2 ila 8 kişiyle oynanabilen bir oyun. Oynayan oyuncuların sayısının artması durumunda grup halinde de oynanabilir.
Zehir
Bu oyun misketle oynanan bir oyundur. Yerde birbirinden birer metre uzaklıkta oyuklar açılır. Oyuncular misketini oyuklardan uzak çizilen düz çizgiye atar. Hangi misket önde olursa liderlik o misketin sahibinde olur. Lider her oyuğa misketini atmayı ve ortadaki son oyuğa kadar gidebilmeyi becerirse onun misketi artık zehirdir. Zehir adı verilen misketin değdiği diğer misketler ve o misketin sahibi olan oyuncu, oyun dışı edilir. Oyun dışı edilen oyuncunun misketine lider tarafından el konulur. Bizim dönemimizde bu çok sevilen bir oyundu çünkü o zamanlar misket çok kıymetliydi.
Beyzbol
Bizim küçükbaş hayvanlarının yanı sıra büyükbaş hayvanlarımız da vardı ve biz bu hayvanlara titizlikle bakıyorduk. Hayvanları taramak için kullanılan taraktan çıkan hayvan kılını çoraplara koyarak top şekli verirdik. Ağaç dallarını da bir beyzbol sopası şeklinde kullanırdık. Bu, yünden oluşan çorap topu havaya atılır ve yere düşürülmemeye çalışılır. Ceza olarak da topu düşüren grup, topu düşürmeyen grubu sırtında taşır.
Zımba
Belirli sayıda iki grup oluşturulur, daha sonra yere kocaman bir daire çizilir. Gazoz kapağını yazı tura şeklinde atarak ilk oynayan grup belirlenir. Gruplar, “Dışardakiler” ve “İçerdekiler” olarak isimlendirilir. İçeride olan grup, tek ayak üzerinde daireden çıkarak zımba diye bağırır. Tek ayak üzerinde giden oyuncular, kaçan rakip oyuncuyu yakalayıp çizilen dairenin içine oyuncuları toplamaya çalışır. Rakip oyuncular o daireye toplanabilirse, içerideki grup dışarı çıkmaya hak kazanır. Dışarıda olan grup ise zımba dairesi içine girer oyun öyle devam eder.
Günümüz çocuklarının oyun algısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çocukların bu dönemde oyun alanında teknolojik olarak daha aktif olduğunu söyleyen Eşref Ronahi, “Bizim dönemimizdeki çocukluk ile şu anki çocuklar arasında dağlar kadar fark var. Bunun en temel sebebi teknolojidir. Bizim çocukluğumuzda imkanlar bugünkü gibi değildi ve kendi kendimize eğlence yaratıyorduk. Bu oyunlar, gelişme çağında olan çocukların zihinsel olarak kendini eğitiminin geliştirdiğinin bir göstergesiydi. O zamanlar çocuktuk ve hiçbir şeyin farkında değildik. Bizim oyunlar için yaptığımız aletler, araçlar bile, oyunların bizleri geliştirmesinin en büyük örneğidir diyebiliriz. Şimdiki çocuklar, oyun ihtiyacını telefon ve tablet gibi cihazlarla karşılıyor. Telefon kullanma yaşının neredeyse bebeklik dönemine kadar inmiş olduğunu düşünüyorum. Evet teknoloji güzel, çok faydalı fakat böyle kültürel değerlerin yok olmasına sebebiyet verebiliyor.” dedi.
Çocuklarınıza bu oyunları öğrettiniz mi?
Eşref ve Osman Ronahi kardeşler, son olarak şunları söyledi: “Geleneksel oyunların unutulmaması ve bu oyun kültürünü devam ettirmek istediğimizden çocuklarımıza evde gösterdiğimiz bir sürü oyun var. Bunları onlara anlatıyoruz, onların da torunlarına anlatmasını ve hatta onlarla oynamasını istiyoruz. Çünkü bu oyunlar unutulacak oyunlar olmamalı, çocuklar telefona bağımlı olmamalı.”
Genel olarak çocukluğunda oynadıkları oyunlarının unutulmaması gerektiğini söyleyen Ronahi kardeşler, çocukların geleneksel oyunlardan uzaklaşmasıyla, gerçek anlamda çocukluklarını yaşayamadıklarını söyleyerek sözlerini noktaladı.
Haber & Fotoğraf: Özge İşik
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...
CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN
Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...