Pek çok meslekte usta çırak ilişkisi vardır. Bu mesleklerden bir tanesi de çobanlık mesleğidir. Çobanlık, genellikle çocuk yaşlardan itibaren aile bireyleriyle birlikte yaylalarda ve köylerde hayvanlarla vakit geçirip mesleki bilgi ve tecrübeler edinerek kazanılan bir meslektir. Bunun için çobanlık mesleği birçok kişi için kutsal bir meslek olarak görülmektedir. Bu kutsal mesleği bizlere küçük yaşlardan itibaren çobanlık yapan Muharrem Aydoğdu ve Semih Kocaman anlattı.
Aydın’ın Efeler ilçesinde çocuk yaştan itibaren çobanlık yapan 57 yaşındaki Muharrem Aydoğdu ve 33 yaşındaki Semih Kocaman, babalarından gördükleri bu zor mesleği bu zamana kadar sürdürmüş. Küçük yaşlarda başladıkları çobanlık mesleğinde büyüklerinden öğrendikleri bilgileri ve hayvanlarla geçirdikleri zaman çerçevesinde edindikleri tecrübeleri dile getirdiler.
“Çobanlık mesleğini babamdan öğrendim”
Küçük yaşlardan beri hayvancılık yaptığını söyleyen Muharrem Aydoğdu, “Kendimi bildim bileli hayvanlarla beraberim. 57 yaşındayım. Yaklaşık 50 yıldır bu işin içindeyim. Çobanlık mesleğini yapmaya mecbur kaldım diyebilirim ama bu mecburiyet sonradan kendi tercihim olmaya başladı. Çünkü hayvanları seviyordum ve hala da seviyorum. Bazen de mecbur kaldım diye düşünmüyor değilim tabii.” dedi. Hayvanlarla ilgili birçok şeyi babasından öğrendiğini belirten Aydoğdu, “Babama her zaman hayvanlarla ilgili sorular sorardım. Her çocuk gibi çok fazla meraklıydım. Babam hayvanları yaylaya çıkardığı zaman peşinden giderdim. Böylelikle küçükken hem merakım olduğu için hem de mecbur kaldığım için çobanlık mesleğini yaptım. Hala da yapıyorum. Çobanlık mesleğini babamdan öğrendim.” ifadelerini kullandı.
“Başka işlerle de uğraştım”
Daha önce başka mesleklerde de çalıştığını söyleyen Aydoğdu, “Hayvancılıktan başka işlerle de uğraştım. Yaklaşık 20 yıl önce şoförlük yapıyordum. Tuğla ocaklarında, Aydın Tekstil’de de çalışmıştım. Açıkçası iki işi aynı anda yapıyordum. Geçinmekte zorlanıyordum. Bu yüzden birkaç işte çalışmak zorunda kalıyordum.” diye konuştu. Şu anda da geçinmekte zorlandığını dile getiren Aydoğdu, hem yaşlandığı için başka bir iş yapamayacağını hem de çalışmak istese bile yaşından dolayı işe alınmayacağını belirtti. Aydoğdu, “Başka bir iş yapamadığım için ben de hala koyunlarla ilgileniyorum. Açıkçası şu anda biraz da mecbur kaldığım için hayvancılık yapıyorum.” diyerek sözlerini sürdürdü.
“Hayvanların bakımı çok zor”
Aydın’da hayvancılığın zor olduğunu belirten Aydoğdu, “Hayvanlar için otlak alanın iyi olması gerekiyor. Bulunduğumuz yer bu yönden çok iyi değil. Küçükbaş hayvanlara 2012 yılından beri bakıyorum. Küçükbaş hayvanlar pek sorun olmuyor ama daha önce baktığım büyükbaş hayvanlarda bakım daha zordu.” dedi. Hayvanları sabah erken saatlerinde dışarı çıkartmadığını dile getiren Aydoğdu, “Koyunları sabah erkenden çıkartamıyorum. Çünkü sabah erken saatlerde otlardaki nemden dolayı koyunlar şişebiliyor. O yüzden koyunları öğle saatlerinde çıkarıp akşam saat 18.00 veya 19.00’a kadar otlatıyorum.” şeklinde açıkladı. Aydoğdu, hayvanların sağlıklı zaman geçirebilmesi için bulundukları yerlerin de temiz ve kuru olması gerektiğini söyledi. Hayvan bakmanın kolay bir şey olmadığını söyleyen Aydoğdu, “Açıkçası hayvanların bakımı çok zor. Özellikle koyunların bakımı zordur. Yaylaya çıkardığım zaman çok fazla dikkat ederim koyunlara. Bazen yaylada doğuran koyunlar oluyor. Bazen de koyunlar başıboş köpekler tarafından saldırıya uğrayabiliyor. Bunlar bizi zorlayan olaylardan birkaç tanesi.” dedi. Hayvanlara bakmakta zorlandığını belirten Aydoğdu, hayvanlarının büyük bir kısmını sattığını söyledi.
“Elimizden geldiğince koyunlardan yararlanıyoruz”
Koyunların birçok yönünden yararlandığını belirten Aydoğdu, “Koyunları besliyorsak onlardan her türlü verimi almalıyız tabii ki de. Özellikle sütünden fazlasıyla yararlanıyoruz. Yoğurdu çok sevdiğim için sütü çoğunlukla yoğurt için kullanıyoruz. Sütü sattığımız da oluyor ama bu koyunlardan ne kadar süt aldığımıza bağlı oluyor. Koyunları ben kendim kırkıyorum. Koyunları kırktıktan sonra elde ettiğimiz yünleri genellikle satıyoruz. Alan olmadığı zaman da atmak zorunda kalıyoruz. Yani kısacası elimizden geldiğince koyunlardan yararlanıyoruz.” diyerek sözlerini sonlandırdı.
“20 yıldır bu işin içindeyim”
Çobanlık mesleğini küçük yaşlardan itibaren yaptığını dile getiren Semih Kocaman, “Ben ilkokuldan beri koyunlarla beraberim. İlkokulu bitirince okula devam etmedim. Okulu bıraktıktan sonra çobanlıkla ilgili babamdan öğrendiklerimle ve koyunlarla geçirdiğim zaman çerçevesinde edindiğim tecrübelerle bu zamana kadar çobanlık mesleğini sürdürdüm. 20 yıldır bu işin içindeyim.” diye konuştu. Aydın’da uzun zamandır çobanlık yaptığını belirten Kocaman, “Çobanlık mesleği babadan kalma bir meslek olmuştur bizim için. Ben bu mesleği babamdan gördüm. Babam da babasından görmüş. Yani çobanlık hep bu şekilde sürdü. Açıkçası oğlumun çobanlık yapmasını istemiyorum. Umarım eğitimine devam eder ve başka işlerle uğraşır. ” ifadelerini kullandı.
“Çobanlık başlı başına zor bir meslek”
Çobanlık mesleğinin her anlamda zor bir meslek olduğunu söyleyen Kocaman, “Koyunların peşinden çok fazla yürüyüp koştuğum için kilo alamıyorum. Çok fazla enerji harcıyorum ve fazlasıyla yoruluyorum. Kolay bir iş değil çobanlık. Bu herkesin yapabileceği bir meslek değil.” diyerek sözlerini sürdürdü. Çobanlığın özellikle en zor zamanı, koyunların doğum zamanının yaklaştığı süreç olduğunu ifade eden Kocaman, “Koyunların doğum zamanı beni çok zorluyor. Gebe olan koyunlara özellikle dikkat etmek zorunda kalıyorum. Bazen yayladayken doğuran koyunlar oluyor. En korktuğum şey bu açıkçası. Yani kısacası çobanlık başlı başına zor meslek.” ifadelerinde bulundu. Aydın’da koyunlara bakmanın zor yanları olduğunu belirten Kocaman, Aydın’da hayvanları besleme konusunda yeterli alan olmadığı için çoğu zaman zorlandığını ve otlatabilecek yerin az olmasından dolayı koyunların doymakta zorlandığını söyledi.
“Çobanın bir veteriner kadar bilgisi olması gerekiyor”
Koyunların her yerde her zaman birçok hastalığa yakalanabileceğini söyleyen Kocaman, “Koyunlar çok kolay hastalanabilir. Özellikle bazı hastalıklar koyunlar arasında çok çabuk yayılıyor. Bulaşıcı hastalıklar koyunları da bizi de çok zorluyor. Bu hastalıklar: çiçek, veba, brusella gibi hastalıklar. Koyunlara fazlasıyla zarar verebilecek bu hastalıkların nasıl ortaya çıktığını ve koyunlara nasıl etki ettiğini bilmek gerekiyor. Hangi ilaçların nasıl, ne kadar kullanılacağını bilmek gerekiyor.” dedi. Koyunların hal ve hareketlerinden hangi hastalığın bulaştığını öğrendiğini ifade eden Kocaman, “Küçük yaştan itibaren koyunlarla beraber olduğum için koyunun nasıl bir hastalığa yakalandığını anlıyorum. Ona göre ne yapılması gerekiyorsa yapıyorum. Yani çobanın bir veteriner kadar bilgisi olması gerekiyor. Yoksa koyunlar telef olabilir.” diye konuştu.
Yavaş yavaş çobanlık mesleğini bırakacağını söyleyen Kocaman, koyunlara bakmakta zorlandığını, hem maddi açıdan sıkıştığını hem de mental olarak artık yorulduğunu dile getirerek sözlerini noktaladı.
Haber & Fotoğraf: Ali Eren Değdaş
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...
CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN
Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...