Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


YOK OLMAYA YÜZ TUTMUŞ MESLEK: FAYTONCULUK

30.12.2022
Yaşam

 

Aydın ve Manisa’da bulunan farklı faytoncularla, faytonculuk mesleği üzerine söyleşi gerçekleştirdik. Hem bir geçim kaynağı hem de aile arasında bir gelenek olan faytonculuk mesleğini bugün hala sürdürmeye devam ediyorlar. Çeşitli sıkıntılarla karşılaşmalarına rağmen tamamen gelecek nesillere tanıtmak ve taşımak adına büyük mücadeleler veriliyor. Onlardan sadece birkaçına tanık olduk. 

 

Türk kültürünün savaşçı ruhundan gelen at yetiştiriciliği, günümüze kadar devamlılığını sürdürmüştür. Türklere birçok yerde madden ve manen yardımcı olan atlara, kırsal alanlar dışında rastlamak neredeyse imkânsız. Günümüz şartlarında atla ulaşım tamamen yok olmuş durumda. Ancak faytonculuk mesleği ile birlikte atları tekrar sokaklarda görebilme imkânımız var. Uzun yıllardır, hatta kimisi çocukluğundan bu yana faytonculuk ile uğraşıyor. Geçmiş yıllara oranla günümüzde bu mesleği icra eden kişi sayısı gün geçtikçe azalıyor. Taşımacılıkta kullanılan ve aynı zamanda turistik açıdan önem arz eden faytonculuk üzerine Aydın ve Manisa’da bu iş ile uğraşan birkaç farklı faytoncu ile görüştük.

 

“Hem geçim kaynağı hem de bir gelenek”

Faytonculuk, genellikle sıcak havaların hakim olduğu bölgelerde icra edilir. Özellikle geçimini bu meslekten sağlayan kişiler, kış aylarını atları dinlendirerek geçiriyor. Kimisi havalar ısınana kadar başka işlere yönelmek zorunda kalıyor kimisi de kış boyunca işsiz kalıyor. Kış aylarında hava soğuk olduğu için bu işi yapamadıklarını dile getiren Murat Elekçi, “Yaz aylarında Türkiye’nin farklı turistik bölgelerine giderek bu mesleği elimizden geldiğince devam ettiriyoruz. Benim için baba mesleği olan faytonculuğu, hem geçim kaynağı hem de bir gelenek olarak 40 yıldır devam ettiriyorum. Faytonlar, eskiden yük aracı ve taşımacılık için kullanılırdı. Salı pazarından Kemer Mahallesi’ne kadar sepet taşımacılığı yapılırdı. Araç olmadığı için tüm taşımacılık işleri bu şekilde yapılırdı. Ama şu an turistik amaçlı olarak kullanılmaktadır. Faytoncular, günümüzde yerli ve yabancı turistleri güzel ve tarihi sokaklarda gezdirmek için varlar.” dedi ve daha önce saray arabaları, yük taşımacılığı ve ticaret amaçlı kullanılsa da zaman içerisinde her alanda olduğu gibi bu mesleğin de evrilmeye başladığını ekledi.

 

“Bizim için kutsal bir iş”

Her mesleğin olduğu gibi bu işin de kendine göre zorlukları olduğunu söyleyen Elekçi, “Faytonculuk mesleğinin en sevdiğim yanı, zorluklarından ziyade eğlendiriyor olmasıdır.  Yeni insanlar tanımak ve yol boyunca edilen sohbetler benim için çok değerli. Bunun yanı sıra özellikle son dönemlerde bu mesleğe hiç değer verilmiyor. Bu işi yapan çoğu kişi atların bakımını göz ardı ederek atları resmen ölüme terk ediyor. Benim için atım Sultan çok değerli. Hatta onu evimin içinde besliyorum. Benim atım 2 yıldır benimle ve aramızda daha şimdiden inanılmaz bir bağ var. Eşim aramızdaki bu bağı kıskanıyor diyebilirim. Bu meslek dışarıdan nasıl görünüyor bilmiyorum ama bizim için çok kutsal bir iş. Atlara eziyet edenlere ve ettiğimizi düşünenlere gereken uyarıları yapıp, tepkimi en sert şekilde veriyorum. Elbette ki ölen atlarımız oluyor. Bunu kabullenmek bana çok zor geliyor. Ama bazı kötü niyetli insanlar yüzünden hayvan severlerin, hepimize karşı ön yargılı olmalarını da doğru bulmuyorum. Birçok yerde bununla ilgili belirli uygulamalar getirildi ama henüz Aydın’da böyle bir uygulama mevcut değil.” ifadeleri ile faytonculuğu kutsal bir iş olarak gördüğünü vurguladı.

 

“Çocukluk anılarını süsleyen bir meslek”

Aydın’ın Efeler ilçesine bağlı Güzelhisar Mahallesi’nde doğup büyüyen ve hala orada yaşayan Nazmi Bakırcı, faytonculuğun çocukluk anılarını süsleyen bir meslek olduğunu ve atın onun için çok kutsal bir hayvan olduğunu söyledi. Bakırcı, “O zamanlar hatırladığım kadarıyla babam ve amcamla beraber atların bakımını ben de üstleniyordum. Faytonun bakımı bizim için önemlidir. Çok dikkat ederdik. Atlara yem ve su verip, tımarlarını yapardık. Ben de atların dilinden anladığım ve onları sevdiğim için bunu gelenek haline getirmem gerektirdiğini düşündüm. Mesleğe 1995 yılında yani 12 yaşında iken başladım. Bazen babamla beraber bazen de tek başıma çalışırdım. Sonrasında ehliyet alıp yalnız başıma çalışmaya başladım. Babamdan öğrendiğim her şeyi şimdi kendi çocuklarıma öğretiyorum. Ben ve atım Kara Çocuk ile birlikte bu işin son temsilcileri olmaktan ziyade, devam ettirmek için varız.” dedi.

 

“Dört gözle baharı bekliyoruz”

Her ne kadar bu mesleği yaşatmaya çalışıyor olsalar bile tek gelir kaynakları faytonculuktan gelmiyor çünkü bu mesleğin maddi olarak zor durumda bıraktığı zamanlar oluyor. Bu konuda yaşadıklarını şu şekilde dile getiren Bakırcı, “Tabii ki de çok zor oluyor. Özellikle kış aylarında çalışmıyoruz çünkü hiç iş olmuyor. Ben yağmurlu havalarda atı asla çalıştırmıyorum. Kış boyunca atın bakımı ve yemi için harcanan parayı başka işlerde çalışarak biriktiriyorum. Bakımlı bir at 15 ya da 20 yıl çalışabilir. Günde iki kez atın tımarını yaparız. Aylık maliyeti aşağı yukarı 6 bin lira civarındadır. Bir gelir gider düzeni yok. Bu meslek bana atalarımdan kaldığı için devam ettirmek istediğimden, çok severek ve ilgiyle yapıyorum. Gelir elde etmek umuduyla yapmıyorum çünkü öyle büyük gelirler söz konusu değil. Bu mesleği sürdürmeye çalışanlar dar gelirli aileler olduğu için kış aylarında çalışmadıklarında bakımı, yüksek meblağlara mal oluyor. Bu durum karşısında sevdikleri işi bırakmak istemiyorlar. Farklı sektörlere yöneliyorlar. Yani gideri çok, geliri az bir iş. Bizler de dört gözle baharın gelmesini bekliyoruz.” ifadelerini kullandı. 

 

“Fayton üretimi neredeyse durdu”

Her geçen gün kaybolan bu meslek için fayton üretiminin artık neredeyse durduğunu söyleyen Manisa’nın Soma ilçesinde yaşayan Berkay Adalı, 15 yaşından beri bu işi yapıyor. Şu an 32 yaşında olan Adalı, “Faytonculuk mesleği oldukça zor ancak bir o kadar da severek yapılan bir iştir. Özveri, sevgi ve saygınlık isteyen bu mesleği öncelikle hobi olarak yapıyordum. Daha sonra benim için bir tutku haline geldi. Her geçen gün bu meslek kayboluyor çünkü faytonculuk mesleğinin devamı için üretim yetersiz. Fayton ustaları kendi yanlarına çırak ve kalfa bulamıyorlar. Fayton yapan kişiler de azaldı. Türkiye genelinde  bu işi yapan toplam 10 kişi ya vardır ya da yoktur. Fayton üretimi yapan ya da bu malzemeleri sağlayan  kişiler de yok ve bu yüzden artık bu meslekte unutulmaya yüz tuttu.” sözleriyle faytonculuğun yeni bir iş alanı olmadığını, atalarımızdan bizlere kaldığını vurguladı. 

 

Ağır bir külfet

“Hem kültürümüzü yaşatıyoruz hem de gelecek nesillere aktarmaya çalışıyoruz.” şeklinde konuşan Adalı, “Yaşanılan sıkıntılar ne olursa olsun atalarımızdan ve dedelerimizden yadigar kaldığı için devam ettirmek boynumuzun borcudur. Sultan Abdülmecit Dönemi’nden bu yana devam ediyor. Çalışma alanları zaman zaman değişmiş olsa da amaç aslında hep aynı olmuştur. O zamanlar nakliye yoktu ve hem kısıtlı iş imkânları dolayısıyla hem de insanlar taşımacılıkta zorlandıkları için popüler meslekler arasındaydı. Bu mesleği icra etme noktasında gerekli tüm imkânlar sağlanıyordu. Artık öyle değil çünkü insanlar geçimlerini sağlayamayacaklarını bildikleri için tercih etmiyorlar. Elbette hayvanlarla iç içe olacağımız tüm iş alanlarını tavsiye ederim. Onların dostluğu, arkadaşlığı bir başka oluyor.” diyerek sözlerini noktaladı. 

 

Ömrünün büyük bir kısmını bu mesleğe adayan Murat Elekçi, Nazmi Bakırcı ve Berkay Adalı ile faytonculuk mesleğinin püf noktaları, mesleğin tarihsel süreci, gelişen ve dönüşen dünya ile birlikte nasıl şekillendiği ve tükendiği üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

 

Haber : Neval Yücel

Fotoğraf: Özge İşik

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00