Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü
Öğrenci Uygulama Haber Sitesi

Futbol, dünyada en büyük seyirci kitlesine sahip olan spor dallarından biridir. Kimi futbolcular, saha tecrübelerinden sonra  belirli kulüplerde, yöneticilik ve futbol menajerliği görevlerine devam edebilmekte kimi futbolcular ise  bazı kanallarda futbol yorumculuğu yapabilmektedir. Futbol yorumculuğu konusunda ise akla gelen ilk isimlerden birisidir Sinan Engin.

4 Kasım 1964 yılında İstanbul’da doğan ve futbola Beşiktaş’ın altyapısında başlayan Sinan Engin, Beşiktaş’ta şampiyonluk kazanmıştır. Ardından Adana Demirspor ve Ankaragücü kulüplerinde görev alan Sinan Engin, Sarıyer Spor Kulübü’nde futbolculuk kariyerini sonlandırmıştır. 

“Her spor kulübünün belirli bir hedefi ve belirli bir prestiji bulunmaktadır”

Futbolculuk kariyerinin ardından, Kuşadasıspor, Boluspor ve Ankaraspor’da Teknik Direktörlük görevi yapan Engin 2000’li yılların başlarında Beşiktaş’ta Menajerlik görevini yapmaya devam etmiştir. Futbolda antrenörlüğü pek sevmediğini dile getiren Sinan Engin, “Antrenör olarak görev aldığın spor kulübünün belirli bir hedefi, belirli bir prestiji bulunmaktadır. İmzalar atılmadan önce, bu kulübün belirlediği hedeflerini başarırım. Bu prestiji zedelemem ya da bu prestiji daha da yukarıya taşırım diye düşünüyorsunuz ancak işler istediğiniz gibi gitmemektedir.  Antrenörlük kısmına sıcak bakmayarak, futbolda yöneticilik kısmına sıcak bakarak, kulüplerden gelen teklifleri değerlendirip, kabul ettim.” diyerek antrenörlükten futbol yöneticiliğine nasıl geçtiğini belirtti. 

“Futbolu futbol yapan bu tatlı gerginliklerdir”

Her insanın seçtiği meslek, bireylere hem olumlu hem olumsuz bir hayat tecrübesi kazandırmaktadır. Dünya tarafından evrensel sayılan bir spor dalı olan futbolda ise bu daha zordur. Kariyeriniz ya da yöneticiliğiniz bittiği takdirde kimi insanlarla kanlı bıçaklı, kimi insanlarla dostluk edebilirsiniz. Futbolda gerek futbol menajerliğinin gerek futbol yöneticiliğinin zorlukları bulunmaktadır. Eski futbolcu olmakla birlikte teknik direktörlük, menajerlik ve futbol yöneticiliği yapan Sinan Engin ise bu konudaki görüşlerini, “Futbolculuk kariyerim bittikten sonra, kimse ile küs kalmadım. Kanlı bıçaklı da olmadım, çünkü aynı sahada rakip olarak çıktığım arkadaşlarım, kardeşlerim vardı.  Futbolcu iken, illa ki tatsızlıklar, gerginlikler olmuştur, olacaktır da. Futbolu futbol yapan bu tatlı gerginliklerdir. 90 dakika bittikten sonra sahada olanlar hep sahada kalmıştır. Maçlar bittikten sonra, rakip takımda bulunan abilerimle, kardeşlerimle çok kere yan yana yemek yemişizdir. Menajerlik doneminde ise, 100. yılda Beşiktaş’ta birden fazla problemli oyuncu bulunmaktaydı. Evet birden fazla problemli oyuncu olabilir ama aynı zamanda da problemli oyuncu yetenekli oyuncu demekti. Önemli olan problemli oyuncuyu yönetebilmek, idare edebilmekti. Mesela Sergen Yalçın. Problemli miydi? Evet. Baya bir problemdi. İstediği zaman maçta yer almazdı ama her maç hangi hoca olursa olsun gözü kapalı ilk 11’e yazardı.” diye belirtti.

“Eğer yetkin ve donanımın varsa futbol direktörlüğü iyi  bir konumdadır”

Geçmişten günümüze kadar futbol alanında birden fazla yenilik olmuş ve futbol sporu giderek kendini daha fazla geliştirmeye başlamıştır. Bu gelişimden ve yenilikten futbol direktörleri de payını almıştır. Teknolojinin gelişimi ile birlikte, transfer görüşmeleri, antrenör ekibi, hoca seçimi giderek önem kazanmıştır. Günümüzdeki futbol direktörü kavramının bulunduğu konumu Sinan Engin şu şekilde değerlendirmiştir: “Eğer yetkin ve donanımın varsa, futbol direktörlüğü iyi bir konumdadır. Çoğu teknik direktör bu durumdan rahatsız olabilmektedir, çünkü yetkin ve donanımlı bir menajer hemen hemen her şeye hakim olduğu için, mevcut ya da yeni gelecek olan teknik direktörün elini kolunu bağlamaktadır.”

“Avrupa'daki kulüplere göre daha kısıtlı bir bütçeye sahibiz”

Tüm dünyanın belki de ortak bir spor müsabakasını izlediği, Avrupa ya da Dünya Kupalarında her ülkenin milliyetçi olduğu spor dalıdır futbol. İngiltere’de ortaya çıkan, zamanla hemen hemen tüm kıtalara yayılan bir spor dalı olmakla beraber aynı zamanda seyirci kitlesini de ön plana çıkarmaktadır. Diğer ülkelerde olduğu gibi, Türk halkının da benimsediği, önemsediği bir spor dalıdır futbol. Peki futbol, günümüz Türkiye’sinde ne kadar değer görmektedir? Ülkemizde futbola yeteri kadar önem gösteriliyor mu? Bu sorulara ise Sinan Engin, “Türk futbolu o kadar kötü bir konumda değildir fakat daha iyi konumda da olabilirdi. Ülkemizde maalesef Avrupa’daki kadar altyapılara önem verilmemekte. Avrupa'daki kulüplere göre daha kısıtlı bir bütçeye sahibiz. Avrupa’ya oranla, ülkemizde bulunan fanatizm seviyesi bu durumdaki en büyük etken. Bu fanatizm de ister istemez Türk futbolunu aşağı çekmektedir.” şeklinde cevap verdi, 

Futbol, Türk insanının göz bebeği, Avrupa insanının ise bir hobisi haline gelmiştir. Bu durumdaki  en büyük faktör ülkemizde futbola karşı aşırı bir fanatizm eğilimi olmasıdır. Futbolculuk yaşantısından sonra, insanların üzerinde bıraktığı olumlu-olumsuz etkiyi ve  menajerliğin günümüzdeki konumunu tartışarak sorularımıza cevap bulmamızı sağlayan Sinan Engin’e çok teşekkür ederiz.

Haber: Barış Özdemir