Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


YEREL LEZZETLERİN KORUYUCUSU: SLOW FOOD HAREKETİ

17.03.2024
Dosya

 

Slow Food, 1986 yılında İtalya'nın Piedmont Bölgesi’nde Carlo Petrini tarafından kuruldu ve başlangıçta fast food zincirlerine karşı bir protesto olarak ortaya çıktı. Ancak daha sonra endüstriyel tarım ve küreselleşmenin yol açtığı olumsuz etkilere karşı da mücadele etmeye başladı. Yerel lezzetlerin ve sürdürülebilir tarımın savunucusu olan bu hareket, dünya genelinde giderek daha fazla ilgi görmekte ve sağlıklı beslenme ile çevresel sürdürülebilirlik konularında önemli bir rol üstlenmektedir.

 

Türkiye'deki Slow Food hareketinin kurucu liderlerinden ve aynı zamanda 44 yıllık gazeteci olan Nedim Atilla ve bu projedeki usta şeflerden biri olan Deniz Barın ile yapılan bu röportaj, Slow Food hareketinin Türkiye'deki amaçlarını, misyonunu ve etkilerini öğrenmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Slow Food hareketinin sağladığı katkıları, yerel lezzetleri ve sürdürülebilir tarımı nasıl desteklediğini ve geleneksel mutfak kültürlerini nasıl canlandırdığını bizlere aktardılar.

 

İyi, temiz ve adil gıda

Slow food hareketinin aslında bir gıda hareketi olarak başladığını ancak şu anda dünyadaki endüstriyel tarıma, endüstriyel gıdalara karşı bir tepki olarak geliştiğini söyleyen Atilla,  “Petrini ve arkadaşları Roma’nın meşhur İspanyol merdivenlerinin bulunduğu yere kurulmuş olan ünlü bir fast food lokantası açılışında verdikleri büyük bir tepkiyle farkındalık oluşturmayı başarmışlardır. Tepki koymalarındaki en büyük sebep bir esnaf lokantasının kapatılıp yerine fast food lokantasının açılmasıdır. Onlar da geleneksel mutfağın yaşatılması, sürdürülebilmesi için Slow Food hareketini başlatmışlardır. Bugün dünyada Rotary’den  sonra en büyük Sivil Toplum Örgütü Slow Food’tur. Slow Food’un bugün 1 milyondan fazla destekçisi, 100 binden fazla üyesi vardır. 106 ülkede örgütlü olarak yerel şubeleri bulunmaktadır. 'İyi, temiz ve adil gıda' prensibiyle öne çıkan, tamamen gönüllülük esasına dayalı hareket, günümüzde dünya çapında etkinliklerini sürdürmektedir.” açıklamalarını yaptı.

 

 “Biz burada kaybolmakta olan endemik ürünlere dikkat çekmeye çalışıyoruz”

Slow Food’un Türkiyedeki yaygınlığı ve faaliyetlerine değinen Atilla, yerel birlikler ve yeryüzü pazarları hakkında bizlere şu bilgileri verdi: “Türkiye'de Slow Food yerel topluluklarla büyüyor. İzmir’de 4 tane olmak üzere Kars, Iğdır, Rize, Ankara ve  Kastamonu da birliklerimiz vardır. Ne kadar biliniyor derseniz meraklısı tarafından bilindiğini düşünüyorum ama birlik sayımız her geçen yıl artıyor bu durum yaygınlık açısından bizim için bir avantajdır. Türkiye'de toplam 4 tane yeryüzü pazarımız vardır. Şile, Kastamonu, Foça ve Tarsus’da bulunmaktadır. Bu pazarlar sadece yerel üreticilerin katılımına açıktır ve tüketicilere doğrudan erişim sağlar. Yeryüzü pazarları, yerel çiftçilerin ve üreticilerin ürünlerini pazarlamaları için bir platform sağlar ve aynı zamanda yerel gıda kültürünün ve çeşitliliğin korunmasına katkıda bulunur.”

 

Slow Food aktif olarak büyüdüğüne ve ‘Ark of Taste’ (lezzet gemisi) adında bir programı olduğuna değinen Atilla; “Bu program nesli tükenme tehlikesi altında olan veya unutulmaya yüz tutmuş yerel ve geleneksel gıda ürünlerini korumayı ve tanıtmayı amaçlar. Dünyanın çeşitli yerlerinden 6 bine yakın ürün tamamen Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü'nün koruması altındadır. Biz de Türkiye’de kaybolmakta olan 110’a yakın ürünü oraya dahil ettik.

 

Bu listede olan ürünlerimize örnek verecek olursam: zeytin ağaçlarımız, zeytinyağlarımız, İzmir bardacık incirimiz verilebilir. Biz burada kaybolmakta olan endemik ürünleri korumak için dikkat çekmeye çalışıyoruz. Bu program sayesinde dünyanın dört bir yanındaki yerel çeşitlilik ve kültürel miras korunup desteklenmektedir. Ayrıca Slow Food’un kuruluş yıl dönümü olan 10 Aralık gününü Toprak Ana (Terra Madre) günü olarak kutluyoruz.” dedi.

 

Slow Food hareketinin Türkiye'deki etkisi ve faaliyetleri

Türkiye'deki gastronomi ve yerel mutfak kültürünün Slow Food hareketine önemli bir katkısı olduğunu düşündüğünü dile getiren Atilla, bu konuyla alakalı sözlerine şöyle devam etti: “Öncelikle siz gençlerin yapabileceği en önemli şey üniversitenizde Slow Food gençlik birliği kurmaktır. Bu birlik, yerel lezzetleri ve sürdürülebilir tarımı desteklemek için bir platform sağlar ve gençlerin bu konularda farkındalık yaratmasına, bilinçlenmesine ve harekete geçmesine olanak tanır. Bu sayede gençler, sürdürülebilir gıda sistemlerine katkıda bulunarak gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakma konusunda önemli bir rol üstlenmiş olurlar. Slow Food Yerel Topluluğu ve yeryüzü pazarları gibi inisiyatifler aracılığıyla yerel çiftçiler ve üreticiler desteklenmekte ve yerel ürünlerin pazarlanması için platformlar sağlanmaktadır. Bu Türkiye'nin zengin gastronomi mirasının korunmasına ve gelecek nesillere aktarılmasına yardımcı olur. Ayrıca Slow Food'un Ark of Taste programı aracılığıyla, Türkiye'de unutulmaya yüz tutmuş veya nesli tükenme tehlikesi altındaki yerel ürünlerin korunmasına ve tanıtılmasına da teşvik edilmektedir. Bu sayede Türkiye'nin çeşitli coğrafi bölgelerinde yetişen ve özgün tatlarıyla ön plana çıkan ürünler uluslararası arenada da tanıtılarak kültürel çeşitliliğin korunmasına katkı sağlamaktadır.”

 

Doğru gıdayı doğru tekniklerle pişirmek

Slow Food’un projelerinde yer alarak temel amaçlarının doğru gıdayı doğru tekniklerle pişirerek en saf haliyle tüketiciye sunmak olduğunu belirten Deniz Barın: “Bu misyon doğrultusunda, mevsimin en taze ve en sağlıklı ürünlerini kullanarak özgün tarifler geliştiriyoruz ve bu tarifleri uygularken yüksek kalite ve lezzet standartlarına sadık kalıyoruz. Slow Food hareketinin temel prensiplerinden biri olan yerel ürünlerin desteklenmesi ve yerel mutfak kültürlerinin korunması konusundaki hassasiyetimiz her bir yemeğimizin özünde yer alıyor. Her tarifimizde, yerel ürünlerin ve geleneksel lezzetlerin ön plana çıkarılmasına özen gösteriyoruz” ifadelerini kullandı.

 

“Türkiye en fazla proje üreten ülkelerden bir tanesidir”

Türkiye'nin Slow Food hareketindeki başarısının anahtarlarının ne olduğu ile alakalı Barın: “Dünyadaki diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda Türkiye en fazla proje üreten ülkelerden bir tanesidir. Slow Food’un en önemli projelerinden birisi üniversitelerdeki gençlik birliklerimizin olmasıdır. Kayseri Üniversitesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Acıbadem Üniversitesi, İstanbul Medipol Üniversitesi başta olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanına yayılan üniversite birlik çalışmalarımız devam etmektedir. En büyük avantajımız ana merkez olan İtalya ile bağlantılı çalışıp projeler üretmektir. Bunun sonucunda da projelerimiz başarıya ulaşmaktadır. Bir diğer önemli konu ise yerel mutfak hareketinin uluslararası platformlarda kendini ifade edebilmesi adına Slow Food Birliği’nin önemli bir iletişim noktası olmasıdır. İtalyada 2 yılda bir yapılan geniş kapsamlı Uluslararası Gıda Fuarı (Salone Internazionale del Gusto) vardır. Biz kendi mutfak kültürümüzü yanımızda götürüyoruz. Orada gastronomi alanında adından söz ettirmiş  usta şefler, yöneticilerle görüşme fırsatı bularak yerel lezzetlerimizi tanıtım amacıyla önemli adımlar atmış oluyoruz.”dedi.

 

 

Slow Food hareketinin Türkiye'deki gastronomi turizmi potansiyeli üzerindeki etkisi ile alakalı Barın; “Ülkemizde Slow Food’un özel restoranları vardır. Bunlar da yurt dışından gelen misafirlere tercih sebebi oluyor. Slow Food restoranlarımızda iyi, temiz ve adil gıda kullanarak doğru tekniklerle  hizmet sunuyoruz. Ülkemizde bu tür kategorideki restoranların bulunması, uluslararası arenada Türkiye'nin gastronomi kalitesi ve gıda standartları konusunda güvenilir bir seçenek olduğunu göstermektedir. Bu durum, turistlerin ülkemizi ziyaret etmelerini teşvik ederken, aynı zamanda yerel üreticiler ve tedarikçiler için de bir fırsat yaratmaktadır.” diyerek sözlerini noktaladı.

 

Haber: Mustafa Çölyen

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN

Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

TÜRKİYE'NİN İLK MATEMATİK MÜZESİ

Aydın'ın Efeler ilçesinde, Türkiye'nin ilk matematik müzesi olma özelliğine sahip ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00