Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


YERALTI SUYUMUZ TEHLİKEDE: OBRUKLAR NEYİ ÇAĞRIŞTIRIYOR

30.12.2024
Bilim ve Teknoloji

 

Dünyada insanları etkileyen afetler arasında deprem, sel, heyelan gibi yıkıcı etkileri olan afetler aklımıza gelmektedir. Fakat çok büyük yıkıcı etkileri olmasa da obruklar, ileriye dönük çok büyük zararların olacağını bizlere söylemektedir. Afetler her ne kadar doğal olayların bir sonucu olarak görülse de, bazı durumlarda insan kaynaklı veya insanların yaptığı bazı olayların sonucu olarak değerlendirilmektedir. 

 

 

Türkiye’de en büyük obruk, Konya-Aksaray yolu üzerinde bulunmaktadır. Uzunluğu 235 metre, derinliği 171 metredir. Buna karşılık dünyada bilinen en büyük obruk Çin’de bulunan 662 metre derinliğe, 537 metre genişliğe sahip Xiaozhai Tiankeng obruğudur. Peki afet olarak pek önemsemediğimiz obruklar hakkında ne kadar bilgiye sahibiz? Obruklar meydana gelmeden önceki süreçleri, oluştuktan sonra neler yapılması gerektiği ve daha fazla bilgiye ulaşmak için Jeoloji Mühendisleri Odası Aydın İl Temsilci Salih Kaymak ve Jeoloji mühendisi Mustafa Kalfa ile görüştük.

 

Obrukların oluşumu

Yeraltı sularının bilinçsizce ve aşırı kullanımı çevresel dengeyi bozan insan faaliyetlerinin başında gelir. Mevsimlerin normallerin üzerinde ya da altında seyretmesi su seviyelerinde ciddi azalmalar yaratmaktadır. Yer altı sularının kritik seviyelerin altına düşmesiyle birlikte, yer altında oluşan boşluklar toprağın taşıma kapasitesini zayıflatır. Bu boşlukların üstündeki toprak tabakasının çökmesi sonucunda ise obruk adı verilen çukurlar meydana gelir. Bu nedenle yer altı su kaynaklarının bilinçli bir şekilde yönetilmesi ve doğal dengeyi korumaya yönelik önlemlerin alınması hayati önem taşıyor. Jeoloji Mühendisleri Odası Aydın İl Temsilci Salih Kaymak obruk oluşumu hakkında, “Karstik bölgelerde kuraklıktan ve iklim değişikliklerinden dolayı yer altı sularının fazla çekilmesinden kaynaklı olarak, yer altındaki boşluklardaki sular azalıyor. Sular azaldığı için o boşluklarda belli süre sonra çökme ve yıkılma oluyor. Biz bu yıkılmayı, yüzeyde obruk olarak görüyoruz.” diyerek kısaca bilgi verdi.

 

İki çeşit obruk vardır

Türkiye’de iki çeşit obruk oluşumu meydana gelebileceğini söyleyen Mustafa Kalfa, “Kaya zeminlerde, kireç taşı dediğimiz kalkerli zeminlerde boşluk oluşumlarıyla beraber, bu kalkerli zeminler yağmur suyuyla kendi içlerinde boşluklar oluşturarak obruklar meydana getirebilir. Diğer bir obruk türü olarak, ülkemizde Konya taraflarında gördüğümüz, daha ince taneli seliman ve alüvyon dediğimiz zeminlerde çökmelerle birlikte obruk oluşumu meydana gelir.” şeklinde ifade etti.

 

Obruk sayısında artış

Türkiye’deki obrukların artışına değinen Kaymak, “Türkiye’de karstik bölge yapısında bir değişiklik düşünmüyoruz, ancak obruk haritasından ziyade yüzey çatlaklarının hemen hemen her bölgede artacağını düşünüyoruz. Zaten AFAD bu konuda bir çalışma yaptı ve bu yılın dokuzuncu ayında bir açıklama yaptı. Konya ve çevresi çok riskli alanlar olarak belirlenmekle beraber, Şanlıurfa ve Gaziantep gibi bölgeler de riskli alanlar arasında ilan edildi. Türkiye’de riskli bölgelerin sayısındaki artıştan ziyade, riskli bölgelerdeki obruk sayısının artmasını bekliyoruz. Her bölgenin yapısı aynı olmadığı için obruk oluşumlarının görüldüğü yerlerde daha fazla artış bekliyoruz. Tabii ki bu artışlar dikkatle takip edilmeli.” dedi.

 

Psikolojik etkileri vardır

Obruk oluşumunun psikolojik etkisine değinen Kaymak, “İnsanlar ister istemez psikolojik olarak kendilerini güvende hissetmiyorlar. Obruk oluşum mekanizmasının oluşum şekillerini bilmedikleri için korku içerisinde kalıyorlar. ‘Bizim evlerimizde de olabilir mi?’ gibi… Tabii evlere çok yakın olduğu da oluyor ama genelde tarla ile ilişkilendirilir. Genellikle suyun çekimiyle alakalı ilişkilendirdiğimiz için, o bölgede fazla yer altı su kullanımı davranışı devam ederse, güvenlikleri sıkıntıya girer ve doğal olarak yerleşim alanlarına, etki edebilecek sürece evrilebilir.” diyerek ifade etti.

 

Önlemler artırılmalı

Obruk oluşumu için yapılacaklar hakkında konuşan Kaymak, “Obrukla mücadele etmek istiyorsak, obruk oluştuktan sonra değil, öncesinde çalışmalar yapmalıyız. Obruk oluşan yere malzeme dökmek ya da yerleşim yerlerini değiştirmek bir çözüm değil. İlk olarak, yer altı suyunun fazla tüketilmesinin önüne geçmeliyiz. Bu konuda DSİ (Devlet Su İşleri) adında bir kurumumuz var. DSİ, yer altı sularını kullanmak için kuyulara ruhsat veriyor. Ancak DSİ izin vermemesine rağmen, kaçak su kuyusu açanlar var. Bu durum için cezai yaptırımlar uygulanmalı ve denetimler doğru bir şekilde yapılmalı. İkincisi halk bilinçlendirilmeli. Üçüncüsü belki o bölgede tarım politikası değiştirilmeli. Obruk oluşan bölgelerde daha az suya ihtiyaç duyan ürünler ekilmeli. Örneğin mısır para ediyor diye mısır ekiliyor; ancak mısır inanılmaz derecede suya ihtiyaç duyan bir bitki. Bunun için çok fazla su tüketiliyor ve bu durum çok zararlı.” olduğunu belirtti.

 

 Germencik’te meydana gelen obruk değil

Salih Kaymak, “2008, 2013, 2018 ve 2021 yıllarında, Germencik'te zaman zaman çatlaklar meydana geldi. Bu çatlaklar, yüzey yarıkları ve yüzey deformasyonları olarak adlandırılabilir. Bu durumun sebebi, kontrolsüz, izinsiz ve amacının dışında açılmış olan, fazlasıyla kullanılan su kuyularıdır.” şeklinde aktardı. Germencik’te yarılmalar hakkında yapılan çalışmalardan bahseden Kaymak, “Daha önce 2021 yılında, oda olarak bununla ilgili bir araştırma yaptık. ODTÜ’den, dünyanın sayılı bilim insanları arasında yer alan, Erdin Bozkurt hocamız da bu çalışmada yer aldı. Yaptığımız incelemelerde gördük ki Germencik’te izinsiz bir sürü soğuk su kuyusu bulunuyor. Bu kuyular tarla sulamasında, evlerin su ihtiyacını karşılamada, zeytinyağı fabrikalarında ve Germencik’in genel su ihtiyacını sağlamak amacıyla kullanılıyor. İzinsiz olarak kullananlar olduğu gibi izinlerini almış olanlar da mevcut. Ancak bölgede aşırı bir su tüketimi söz konusu. Son yıllarda maalesef iklim şartları eski yıllardaki gibi değil. Yer altı suları yeterince beslenemiyor ve bu sebeple büyük çatlaklar ve yarıklar meydana geliyor.” şeklinde beyan etti.

 

Jeotermallerin obruklar ile bir alakası yok

Obruk oluşumunda jeotermallerin bir etkisi olmadığı bilgisini veren Kaymak, “Meydana gelen yarıkların jeotermallere bağlıyorlar ve konuşuyorlar. Fakat o yarıkların jeotermal ile bir alakası yoktur. Jeotermale bağlı yüzey çatlakları oluşabilir. Jeotermale bağlı lokal depremler oluşabilir. Fakat Germencik'te gördüğümüz çatlakların, yapıların yüzey yarıklarının jeotermalle alakası yok tamamen iklimsel şartlar ve fazla yer altı suyunun kullanımından kaynaklı.” olduğu açıkladı.

 

“Aydın’da kesinlikle obruk beklemiyoruz”

Aydın’ın zemini hakkında bilgi veren Kalfa, “Aydın geneline baktığımızda daha genç Menderes Havzası’nın oluşturduğu alüvyon zeminler dediğimiz daha geç zeminler oluşuyor. Aydın’ın Efeler, İncirliova ve Söke ilçesi bu alüvyon zemin üzerine kurulmuştur. Bu zeminlerde, genelde yer altı su seviyesi olan bölgelerde, sıvılaşma riskleri dediğimiz binaları yan yatıran, zarar veren bir temel sistem mevcuttur. Bununla alakalı baktığımızda, bu oluşumlarda Aydın’da bir obruk oluşumu, alüvyon zeminlerde söz konusu değildir. Bu bölgede silk, kum, kil ve çakıl oranları içerisinde çok fazla mevcuttur. Bundan dolayı obruk oluşumu görülmez, daha çok sıvılaşma görülür.” şeklinde aktardı.

 

Aydın’da herhangi bir obruk oluşumu beklemediğini aktaran Kaymak, “Aydın’da kesinlikle obruk beklemiyoruz. Aydın’ın merkezinde, Germencik bölgesinde de obruk beklemiyoruz. Obruğun oluşabileceği bir mekanizma, Aydın’ın merkezinde ve yerleşim alanlarında yok.” ifadelerini kullanarak sözlerini noktaladı.

 

Haber: Yusuf Konrat

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00