Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü
Öğrenci Uygulama Haber Sitesi

Bir pasta, sadece tatlı bir lezzet değil, bir sanat eseridir. Her bir katı, her bir süslemesi, şekli ve rengiyle bir tasarımdan çok daha fazlasıdır. Görsel şölen ve yaratıcılığın yansımasıdır. Pastacılık, mutfakta yapılan bir sanat formudur. Şeker, krema, çikolata ve meyveler adeta bir ressamın paletindeki renkler gibi özenle seçilir, bir araya getirilir ve hayal gücünün sınırlarını zorlar. Fırından çıkan her pasta, bir tasarımın meyvesidir ve her dilimi, bir sanatçının ellerindeki ustalığı, detaylara verdiği önemi gösterir. Pastaların görselliği, sadece süslemelerle değil, her katmanla, her renk geçişiyle ve kullanılan malzemelerin uyumuyla bir anlam kazanır. Tasarımın derinliklerine inmek, pastacılığın sanatsal yönünü keşfetmek, bir pastanın sadece bir tatlı değil, bir görsel deneyim olduğunu anlamak demektir.

Tasarım pastacılığının inceliklerini, süreçlerini ve sırrını bizlerle paylaşması için yurt içi ve yurt dışı eğitimler veren, dünyada adını kanıtlamış sayılı pastacılardan biri olan, Make&Bake Türkiye’nin kurucusu ve pasta sanatçısı Gülten Akkan ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Pasta yapım teknikleri ve içerikleri hangi seviyede önemlidir ve bu süreç nasıl işler?

Pastaların lezzetinin maksimum seviyeye ulaşabilmesi, kullanılan malzemelerin katkısız ve doğal içeriklere sahip olmasıyla doğrudan ilişkilidir. Margarin, kremşanti veya tatlandırıcı gibi katkı maddelerinin yer almadığı; yerine meyvelerin, sütün, kremanın doğal, çikolatanın ve renklendiricilerin kaliteli olduğu bir pasta, lezzet olarak zirvede olacaktır. Bu, sadece tat açısından değil, aynı zamanda sağlığımız için de oldukça önemlidir. Örneğin, pastalarda sıkça kullandığımız cam efekti veren izomalt şeker, insülin direncini düşük tutan ve içeriğindeki şeker oranı oldukça az olan bir maddedir. Aynı zamanda probiyotik içerdiği için hem sağlığı tehdit etmez, hem de eşsiz bir lezzet ve görüntü sunar. 

Pastanın hazırlanmasında kullanılan teknikler de oldukça önemlidir. El boyaması, oyma ve airbrush teknikleri gibi olağanüstü beceriler, pastayı sadece lezzetli değil, aynı zamanda görsel bir şölene dönüştürmektedir. Her bir detay, titizlikle işlenir ve bir pasta sadece yenilecek bir şey değil, bir sanat eseri halini alır. Pasta tasarımındaki görsel zenginlik, çoğunlukla şeker hamurunun büyüsüne dayanır. Bu noktada, el işçiliği devreye girer ve şeker hamuru, adeta bir heykeltıraşın hamuru gibi özenle şekillendirilir. Her kıvrım ve her detay, pasta sanki canlanacak gibi özenle işlenir. İşin sırrı, hamurun gözle görülmeyen ince dokusu ve hassas dokunuşlarla şekillendirilmesindedir. Sonuçta, pasta sadece düz bir yüzey değil, tam anlamıyla üç boyutlu bir sanat eserine dönüşür. Her katman, her detay, pasta tasarımını adeta bir büyüleyici tabloya dönüştürür.

Pastalarınızda çiçek figürleri oldukça ön planda. Bu denli gerçek çiçek görüntüsünü elde etmenin sırrı nedir?

Çiçekler, tasarım pastalarının en göz alıcı ve vazgeçilmez unsurlarından biridir. Fakat, sadece görsel açıdan değil, tamamen yenilebilir ve yapay olmayan çiçekler kullanmak, pastacılığın incelikli bir sanatıdır. Çiçek hamuru sayesinde, gerçek çiçeklerin bire bir kopyalarını yapmak mümkün. Hatta o kadar detaylı bir şekilde işlenebilir ki, çiçeğin damar izlerini bile tıpkı gerçeği gibi elde edebilirsiniz. Bu süreç, zahmetli olmasına rağmen, ortaya çıkan eserin büyüleyici görüntüsü ve aldığınız şaşkın bakışlarla her şeye değiyor. Gerçekten de, bir çiçek yapmak, adeta bir terapi gibi. Her bir detayına özenle dokunmak, tıpkı bir sanat eseri yaratmak gibi... Bu süreç, öğrencilerimle paylaştığım her eğitimde, onların da yüzlerinde beliren mutluluktan ve heyecandan anlaşılabiliyor. Hatta, gofret kağıdını bile kullanarak, inanılmaz derecede gerçekçi çiçekler yapmak mümkün. Birçok kişi, ilk bakışta neye baktıklarına inanamayarak uzun bir süre sessiz kalır. “Gerçekten bu yenilebilir mi?” veya “Bu nasıl mümkün olabilir? Bu bildiğimiz gerçek çiçek gibi.” şeklinde tepkilerle karşılaşıyoruz. Bu durum, insanı hem motive hem de mutlu ediyor.

Pasta tasarımlarında, ilham kaynağınız nedir?

Benim için en büyük ilham kaynağı doğadır. Doğada var olan her canlı, her bitki, her detay birer ilham kaynağıdır. Doğanın büyüleyici gücü, beni yaratıcı bir yolculuğa çıkarır. Benim için her pasta, aslında bir masalın parçasıdır. Her tasarımımda, bir masal yaratırım. Bazen var olan bir masalı ya da animasyonu alıp, o dünyayı daha da ileriye taşıyarak, bir devam hikayesi yazıp, bunu pastada üç boyutlu bir şekilde somutlaştırırım. Pastada anlatılan hikayeyi, insanların keşfetmesi ve anlaması tarifsiz bir mutluluk kaynağı. Gözlerinde beliren o anlamlı bakış, o masalın içindeki dünyayı görmeye başlamaları, en büyük ödül.

Bu iş, büyük bir sabır ve emek işi gibi görünüyor. Siz bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu iş, gerçekten sevmeden yapılamayacak bir iş diyebiliriz. Çünkü sadece pasta yapmakla kalmayıp aynı zamanda gönüllere hitap etmiş oluyorsunuz. Örneğin, bir çocuğun yüzünde beliren gülümseme, bizim için en değerli ödül. Bazı pastaların yapımı, saatler hatta bazen günler sürebiliyor. Bu süreç, oldukça zahmetli ve titiz bir çalışma gerektiriyor. Şimdiye kadar yaptığım en uzun süreli pasta yapımı tam tamına 3 gün sürdü. Bu pasta o kadar büyük ve detaylıydı ki, adeta bir sanat eserine dönüşmüştü. On katlı, her biri büyük bir titizlikle işlenmiş çiçeklerle bezenmiş ve binlerce minik detayla donatılmış bir tasarımdı. Ancak yüksek katlı ve devasa pastalar hazırlamak, hem büyük bir sabır hem de mükemmel bir denge gerektiriyor. 

Pastaların sağlam olmasını ve saklanmasını nasıl sağlıyorsunuz? Taşıma esnasında oluşabilecek kazaların önüne nasıl geçiyorsunuz?

Tasarım pastaların dengede kalmasını sağlamak, gerçekten ciddi bir mühendislik becerisi istiyor. Çelik konstrüksiyonlu bir iskeletle, pastanın iç yapısına sağlamlık kazandırıyoruz. Ancak bazen, yalnızca birkaç katlı pastalar için basit bambu çubuklar bile yeterli oluyor ama her durumda, pasta sadece tadıyla değil, yapısal sağlamlığıyla da bir sanat eseri olmalı.

Şehir dışı veya uzaktan gelen siparişler için pastayı bir şehre uçakla taşımak hatta bazen yan yatırarak yerleştirmek gerekebiliyor. Pastanın iskeleti ve dış yüzeyini sağlam şekilde yapıldığı takdirde herhangi bir bozulma yaşamadan ulaşım sağlanabilmektedir. Bu kulağa imkansız gibi geliyor fakat kremayı sağlam bir şekilde sıva yapmak, şeker hamurunu iyi bir şekilde monte etmek ve iyi bir iskelet kullanıldığında bu  mümkün hale geliyor. 

Birçok kişi, pastalarındaki özel figürleri ya da zarif çizimleri saklamak istiyor. Peki ya bu figürler yıllarca bozulmadan kalabilir mi? 

Tabii ki… Tylose adındaki özel bir maddeyle, bu figürler adeta bir buz kristali gibi sağlamlaştırılabiliyor ve dondurma etkisiyle uzun yıllar boyunca bozulmadan saklanabiliyor. Böylece, pasta sahipleri o unutulmaz figürleri pleksi kutularda veya çerçevelenmiş olarak yıllarca hatırlanacak birer hatıra haline getirebiliyorlar. Bir pastanın üzerinde yıllar sonra bile sanat eseri figürler, her baktığınızda o anları yeniden yaşatıyor.

Tasarım pastacılık, hem yaratıcı bir zanaat hem de bir sanattır. Bu sanatsal yaklaşım, yalnızca tatları değil, aynı zamanda görselliği ve duyguyu da harmanlayarak bütünsel bir deneyim sunar. Bizlerle bu söyleşiyi gerçekleştirdiği için sevgili Gülten Akkan’a teşekkürlerimizi sunarız. 

Haber: Nagihan Şimşek