Kekemelik akıcı konuşma yeteneğinin bozulması durumdur. Konuşurken kişinin sesinin ritmi, akıcılığı ve akışı bozulabilir. Bu durum sıklıkla çocuklukta başlar ve bazı kişilerde yetişkinliğe kadar devam edebilir. Kekemeliğin genetik faktörler, beyin hasarı ve psikososyal faktörler gibi birçok farklı nedeni olabilir.
Kekemelikle mücadele etmek için terapi, konuşma terapisi, destek grupları gibi birçok farklı yöntem kullanılabilir. Toplumdaki kekemelik algısının değiştirilmesi ve farkındalığın arttırılması da önemlidir. Aydın Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Bölümünde görev yapan Uzman Dr. Mustafa Dinçer ve Uzman Dil ve Terapisti Deniz Can Özçelik ile kekemelik hakkında önemli bilgilere cevap bulduk.
Genel olarak erkeklerde beş kat daha fazla görülür
Kekemeliğin sebebinin tam olarak bilinmediğini, genetik faktörlerin burada etken olduğunu ve cinsiyete bağlı olduğunu belirten Özçelik, “Genel olarak erkeklerde beş kat daha fazla görülüyor. Yapılan beyin araştırmalarında da sağ ve sol beyin baskınlığına bakmışlar ve konuşurken sol beyin aktivasyon halinde olduğunu görmüşler ama kekeme bireylerde yapılan araştırmalarda hem sol beyin hem de sağ beyin aktivasyon gözlemlenmiş. Bu da bir sebep olarak literatüre girmiş fakat yine de kekemeliğin nedeni tam olarak bilinmemektedir.” dedi.
“Çocuğun üzerinde baskı olabiliyor”
Tedavi sürecine küçük yaştan itibaren başlanılması gerektiğini dile getiren Özçelik, “Çocuğun üzerinde baskı olabiliyor. Çocuk, alay etme ve lakap takma gibi akran zorbalıklarına maruz kalabiliyor ve arkadaş edinmede büyük problemler yaşayabiliyor. Yetişkinlik sürecinde de sosyal medya üzerinden arkadaş ediniyor, işini ona göre seçiyor. Bunun önlenebilmesi için tavsiyemiz erken yaşta tedavi edilmesi. Yaş ilerledikçe tedavi süreci daha çok zorlaşır.” diye belirtti.
En çok tekrarlamalar görülebilir
Kekemeliğin tekrarlamalar, bloklar ve uzatmalar olmak üzere üç ayrı tipinin olduğunu belirten Özçelik, “Bunlardan biri ya da birkaçı görülebilir ancak en çok rastlanan tekrarlamalardır. Diğer kekemelik türlerine nazaran tekrarlanması daha iyidir çünkü tedavisi daha kolaydır. Diğer kekemelik türlerinde ise elini sıkma, bacağını sıkma ya da ayağını yere vurma gibi ikincil davranışlar edinebilirler. Bacağını yere vurduğunda ya da elini sıktığında kekelemeyeceğini düşünür ama bunlar sadece düşüncede kalır.” şeklinde konuştu.
Yeni stratejiler gelişmekte
Kekemelik araştırmalarının ve tedavi geliştirmelerinin bu konuda umut verici sonuçlara ulaştığını vurgulayan Dinçer, “Son bilimsel araştırmalar kekemeliği yönetmek için yeni stratejiler ve tedaviler geliştirmede önemli ilerleme kaydedildiğini göstermektedir.” dedi. Kekemeliğin genellikle çocukluk döneminde başladığını ve bir dil akıcılığı bozukluğu olduğunu belirten Dinçer, “Kekemeliğe ilişkin yeni araştırmalar ve artan farkındalık, konu üzerinde daha çözüm odaklı araştırmaların yapılmasına yol açmaktadır.” ifadelerinde bulundu.
“Teknolojiye dayalı”
Günümüzde bu konudaki araştırmalarda, bilişsel davranışçı terapi ve teknolojiye dayalı tedavilerin kekemelikle mücadelede etkili olabileceğininin düşünüldüğünden bahseden Dinçer, “Araştırmacılar kekemeliğin sadece biyolojik değil aynı zamanda psikososyal faktörlerle de ilişkili olduğunu ve bütünsel yaklaşımın çok önemli olduğunu vurguluyorlar.” diye konuştu.
Kampanya ve eğitim programları giderek artıyor
Toplumda kekemelik konusunda farkındalığın artırılmasına yönelik düzenlenen kampanya ve eğitim programlarının giderek arttığını dile getiren Dinçer, “Bu tür girişimler, kekemeliğin sadece bir dil bozukluğu olarak değil, destek ve anlayış gerektiren bir semptom olarak kabul edilmesi yönünde önemli bir adım olarak görülüyor.” dedi.
Bizlere verdikleri bilgiler için Aydın Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Bölümünde görev yapan Uzman Dr. Mustafa Dinçer ve Uzman Dil ve Terapisti olan Deniz Can Özçelik’e teşekkür ederiz. Gelecekteki araştırmaların kekemelikle mücadelede daha etkili ve erişilebilir çözümler sunmasını umarız.
Haber: Onur Baysal
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...