Türkçe, dünyada yaklaşık 90 milyon kişi tarafından konuşulan bir dildir. Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna bağlı olan Türkçe, Türkiye’nin resmî dilidir. Ancak Türkçe, Türkiye dışında farklı ülkelerde de konuşulan bir dildir. Ülkemize farklı coğrafyalardan gelen yabancı öğrencilere, üniversitelerin TÖMER (Türkçe Öğretim Merkezi) bünyesinde Türkçe dersleri verilmektedir. Son yıllarda ülkemize gerçekleştirilen göçler nedeniyle ortaokul, lise düzeyindeki göçmen öğrencilere de öğretmenler tarafından titizlikle Türkçe öğretilmektedir.
Artan göçler ve ülkemize gelen yabancı öğrenciler, Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesinin önemini de beraberinde getiriyor. Yabancı öğrencilere Türkçe öğretimi kapsamında Aydın Adnan Menderes Üniversitesi TÖMER’de Türk Dili Öğretim Görevlisi Nilay Akay Gökalp ve Muğla Milas’ta bir okulda öğretmenlik yapan Türkçe Öğretmeni Kevser Kaya ile birlikte bir röportaj gerçekleştirdik.
Türkçe öğrenmeye başlayan öğrencilerin yaşadığı zorluklar
Türkçe öğrenmeye başlayan yabancı öğrencilerin en çok karşılaştığı zorluklardan bahseden Gökalp, “Türkçe öğrenmeye başlayan yabancı öğrenciler ilk olarak iletişim sıkıntısı çekmektedirler. Özellikle kayıt sırasında. Öğrencilerimize TÖMER olarak bizler yardımcı oluyoruz. Ayrıca üniversitemizin Dış İlişkiler Ofisi de yabancı öğrencilere yardımcı oluyor. Bunun dışında ilk zamanlar ailelerini, evlerini özlüyorlar, bazıları uyum sağlamakta biraz zorlanıyor. Bazılarına Türk yemeklerine alışmak zor geliyor. Öğrencilerin bazıları ise Türk yemeklerini seviyor.” şeklinde konuştu. Buna ek olarak öğrencilerin Türkçe öğrenmeye ilk başladıklarında yaşadıkları karmaşaya da değinen Kaya, “Türkçedeki ses uyumu kuralları ilk başlarda öğrenciler için karmaşık gelebiliyor. Ayrıca Türkçedeki söz yapısı özne-nesne-yüklem şeklindedir. Bu söz yapısı, özne-yüklem-nesne yapısına alışkın olan öğrenciler için kavraması biraz zor ve zaman alıcı olabiliyor. Telaffuz konusunda da bazı sesler (ğ, i gibi) başka dillerde bulunmayabiliyor. Bu sesleri ilk kez öğrenen öğrencilerin de sesleri doğru telaffuz etmesi biraz zaman alabiliyor. Son olarak Türkçenin çok fazla eke sahip olması, öğrenciler için anlam karmaşasına neden olabiliyor.” dedi.
Türkçenin diğer dillerle karşılaştırılması
Türkçeyi diğer dillerle karşılaştırdığımızda, Türkçenin ortaya çıkan en belirgin özelliklerinden söz eden Gökalp, “Türkçenin diğer dillerle karşılaştırıldığında en belirgin özelliği, yapı bakımından sondan eklemeli bir dil olmasıdır. Türkçede yeni kelimeler türetmek için kelime köküne yapım ekleri getirilir. Kelime kökü değişmez. Cümle oluştururken de bağlantıyı sağlamak için kelimelere çekim ekleri getirilir. Öğrencilerimizin çoğunluğu ana dilleri dışında İngilizceyi de iyi biliyorlar. Bazı öğrencilerimizin de ana dilleri Arapça. Bu dillerde ise çekim yaparak yeni kelimeler türetilir. İngilizce ve Arapça yapı bakımından çekimli dillerdendir. Bu dillerde yeni kelimeler oluştururken kelime kökü değişir. Türkçenin dil ailesi farklıdır. Türkçe Ural - Altay dil ailesindendir. Bu dillerle aynı dil ailesinden olmadığı için bu dillerden farklı özellikleri vardır. Türkçede ünlü sayısı fazladır ayrıca Türkçede ünlü uyumu ve ünsüz uyumu vardır. Kelimelerde cinsiyet kavramı yoktur ayrıca Türkçede artikel de yoktur. Yani Türkçe’de kelimeler tek başına kullanılabilir. Tabii ki bunlar dışında Türkçenin başka farklı özellikleri de var.” şeklinde konuştu.
Türk kültürü ve dili arasındaki ilişkinin Türkçe öğretimine etkisi
Türkçe öğretirken Türk kültürünü yansıtan metinler kullandıklarını ve kültür ile dil arasında güçlü bir ilişki bulunduğunu vurgulayan Gökalp, “Kültür bir toplumun maddi ve manevi değerler bütünüdür. Dil de bir milletin kültürünün aynasıdır. Yani dil bir milletin kültürünü ayna gibi yansıtır. Bir milletin tarihine, sanatına, masallarına, şiirlerine, şarkılarına, türkülerine, bayramlarına, düğünlerine, yaslarına baktığımızda Türk kültürünü görürüz. Dil ile kültür ayrılamaz. Ayrıca dil kültürün taşıyıcısıdır. Yabancı öğrenciler Türk kültürüne yabancı oldukları için dil öğrenmede zorluk yaşamaktadırlar. Dil öğretirken sadece gramer kuralları değil aynı zamanda Türk kültürünü de öğretmek gerekir. Dil öğretirken o milletin yemekleri, tarihi, coğrafyası, değerleri de öğretilmelidir. Yani Türk kültürü, Türk dilini öğretirken malzeme olarak kullanılmalıdır. Bizler derslerimizde kullandığımız kitaplarda kültürümüzü yansıtan metinler işliyoruz. Bazı uygulamalarla da bunları yaşayarak öğrenmelerini sağlıyoruz.” diye ifade etti. Bu konuyla ilgili Kaya, “Türkçeyi öğretirken Türk kültüründen, Türk müziklerinden, Türk edebiyatından yararlanıyorum. Türk edebiyatında yer alan şiirlere, öykülere ve masallara yer veriyorum derslerimde. Ayrıca Türk atasözlerini ve deyimlerini öğretip bunların anlamlarını açıklıyorum.” dedi.
Türkçeyi etkili ve hızlı öğretme süreci
Yabancı öğrencilerin Türkçeyi daha etkili ve hızlı öğrenmeleri için dört temel dil becerisinden bahseden Gökalp, “Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı’nda merkezlerde verilen Türkçe derslerinde dört temel dil becerisine (dinleme, konuşma, okuma ve yazma) eşit düzeyde yer verilmektedir. Ben de bu becerilerin her birinin Türkçeyi öğrenmek için önemli olduğunu düşünüyorum. Avrupa Dil Portfolyosu ölçütlerine göre A1, A2, B1, B2, C1, C2 düzeylerinden oluşan altı basamakta dil öğretimi gerçekleştirilmektedir.” şeklinde konuştu.
Türkçe öğrenirken eklerin önemi
Yabancı öğrencilerin Türkçe öğrenirken en çok ekler üzerinde durmaları gerektiğine değinen Gökalp, “Türkçede ekler hem yeni anlamlar oluşturur hem de cümle içindeki bağlantıyı sağlar. Bu nedenle Türkçede bütün ekler önemlidir. Bunları bilmek gerekir. Yabancı öğrenciler özellikle hâl eklerini (-ı/-i/-a/-e/-da/-de/-dan/-den) öğrenmede zorluk yaşıyorlar. Bu ekleri karıştırıyorlar. Bu nedenle bu eklerin üzerinde durulması gerekiyor.” dedi.
Öğrencilerin Türkçe öğrenme süreci
Türkçe öğrenen öğrencilerin, öğrenme süreçlerinden bahseden Kaya, “Temel düzeyde iletişim kurmak için birkaç ay zaman alırken, akıcı bir şekilde konuşmak için birkaç yıl sürebiliyor. Bu süreyi etkileyen belli başlı faktörler var tabii. Bunlar; öğrencinin ana dili, öğrencinin dil öğrenme yatkınlığı, öğrenmeye ayrılan süre ve disiplin, öğrenme yöntemleri ve kaynakları, öğrenilen dile karşı ilgi olarak sıralanabilir. Öğrencinin ana dili Türkçe ile benzerlikler taşıyorsa Türkçeyi öğrenme süreci daha hızlı ilerleyebiliyor. Tabii düzenli olarak pratik yapmak da bu süreci daha da kolaylaştırabiliyor. Öğrencinin Türk kültürüne, Türk diline ve edebiyatına olan ilgisi de dil öğrenmeyi olumlu yönde etkileyebiliyor. Bence dil öğrenme motivasyonu yüksek olan her öğrenci, dili daha hızlı ve kolay öğreniyor.” diye belirtti. Yabancı öğrencilerin ana dillerinin Türkçeyi öğrenmede büyük bir etkisi olduğundan bahseden Gökalp, “Türkçe ile aynı dil ailesinden olan diller Türkçeyi daha kolay öğreniyorlar. Türkçe Ural-Altay Dil Ailesi’ndendir. Korece ve Moğolca da aynı dil ailesinden olan dillerdir. Korelilerin ve Moğolların Türkçeyi öğrenmesi daha kolay. Türkçenin yakın lehçelerini konuşanlar da daha kolay öğrenebilirler. Arapça ve Farsçayla da ortak kelimelerimizin olması Türkçenin öğrenilmesini kolaylaştırdığını söyleyebiliriz.” dedi.
Türkçe öğrenmeye olan ilgi nasıl artırılabilir
Öğrencilerin Türkçeye olan ilgilerini artırabilmek için bazı önerilerde bulunan Gökalp, “Öncelikle derslere devam etmeleri şart. Devamsızlık yaparlarsa bu onların dersten kopmalarına sebep olacaktır. Bu da onların işlerini daha da zorlaştırır. Dinleme becerisi için Türkçe şarkılar dinleyebilirler. Türkçe alt yazılı filmler, diziler izleyebilirler, yavaş tempolu sesli kitaplar dinleyebilirler. Konuşma becerisi için konuşma gruplarına katılabilirler, sunumlar yapabilirler, konuşma kalıplarını öğrenip günlük hayatta bunları kullanabilirler. Okuma becerisi için ders kitapları dışında seviyelerine uygun hikâyeler okuyabilirler. Günlük Türkçe gazete okuyabilirler, anlamını bilmedikleri kelimeleri not alıp çalışabilirler. Okudukları metinlerin özetlerini çıkarabilirler. Yazma becerisi için yazma dersi ödevlerini aksatmadan yapmalılar. Bunun dışında günlük yazabilirler. Dilbilgisi kurallarını tekrar ederek hikâyeler, denemeler yazabilirler.” şeklinde ifade etti.
Türkçenin, öğrencilerin sosyal hayatına etkisi
Türkçe öğrenen öğrencilerin Türkiye’deki sosyal hayatlarını da etkilediğini belirten Gökalp, “Yabancı öğrenciler Türkçe öğrenince aynı zamanda Türk kültürünü de öğrenmiş oluyorlar. Bu onların arkadaşlarıyla sağlıklı iletişim kurmalarını sağlıyor. İşlerini daha rahat halledebiliyorlar. Nerede nasıl davranmaları gerektiğini, nasıl konuşmaları gerektiğini biliyorlar. Bu da onların ülkemizde daha rahat, daha mutlu olmalarını sağlıyor.” şeklinde konuştu.
Türkçe öğrenmek isteyenlerin, genel anlamda yapması gereken şeyler
Türkçe öğrenmek isteyenlere tavsiyelerde bulunan Kaya, “İlk olarak bol bol pratik yapmalarını, Türk arkadaşlarıyla konuşmaktan çekinmemeleri gerektiğini söylemeliyim. Çünkü dile maruz kalınmadan dil öğrenilmez. Her ne olursa olsun pes etmemek de önemli bir husus. Her işin kendine has zorlukları olduğu gibi Türkçe öğrenmenin hatta dil öğrenmenin de belli zorlukları var. Bu zorluklar, pes etmeden aşılmalıdır. Zorlandığımız noktalarda kısa molalar vererek kaldığımız yerden devam etmeliyiz. Türkçe öğrenirken farklı kaynaklardan ve farklı öğrenme yöntemlerinden, tekniklerinden yararlanmalıyız. Kendimize uygun yöntem ve tekniği seçtiğimizde Türkçeyi öğrenmemiz daha da kolaylaşacaktır. Özellikle de Türk kültürünü anlamak Türkçeyi öğrenmeyi ekstra kolaylaştıracaktır. Türk toplumu misafirperver bir millet olduğu için toplumla kaynaşmak dil öğrenmeyi daha keyifli hale getirecektir.” dedi.
Yabancılara Türkçe öğretimi süreci hakkında bize bilgi veren, Tür dili ve kültürünün öğretim sürecindeki önemine vurgular yapan, Nilay Akay Gökalp ve Kevser Kaya’ya teşekkür ederiz.
Haber: Saniye Kaya
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...