Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ ÇİVİ SANATI: FİLOGRAFİ

14.05.2023
Kültür Sanat

 

Bir ahşap, çivi ve tel ile sanat yapılabilir mi? Filografi sanatıyla, yüzyıllardır bu malzemeleri birleştirerek eserler yaratılıyor. Sabır, yetenek ve özveri isteyen bu sanat, unutulmaması için sevenleri tarafından korunmaya ve icra edilmeye devam ediyor.

 

Filografi ahşap, çivi ve telin buluşmasıyla desenlere can veren bir sanattır. Antik Mısır’dan Osmanlı’ya kadar ulaşmış olan bu sanat, şimdilerde unutulmanın eşiğine gelmiş ve ticari amaçlar için kullanılmaya başlanmıştır. İzmir Filografi ve Sanat Severler Derneği kurucularından Nilgün Güzel, İzmir’de filografi sanatını korumak adına çalışmalarını sürdürürken, bizler için filografinin inceliklerinden bahsetti.

 

Türkiye’nin üçüncü filografi derneği İzmir’de

Mesleği makina teknikerliği iken filografi sanatı ile tanışan Nilgün Güzel, bu sanatın hayatına girişini şu sözlerle anlattı: “29 yıl boyunca elektrik ve otomotiv sektöründe çalıştım. Makine ressamı ve tasarımcısıydım. Sonrasına teknikerliği bıraktım ve 2015’te su kabağı oymacılığı ve lambalar yapmaya başladım. Lambalar için desen ararken filografi sanatı ile tanıştım. Filografi nedir diye araştırmaya başladım. İzmir'de çok fazla yaygın olmayan bir sanat olduğunu gördüm. İstanbul'da yaşayan, bu işin duayeni Saim Devrilmez’den kurs almak istedim fakat kendisi çok yoğun olduğu için kursu ondan alamadım. İş yoğunluğum sebebiyle de bulduğum kurslara katılamadım. Daha sonra dört ay boyunca özel ders aldım. Sonrasında ise hocamla birlikte bir atölye açma kararı aldık. İlerleyen zamanda da atölye yerine dernekleşmeye karar verdik. İzmir’de böyle bir dernek bulunmadığı için derneğimizi açtık.”  Güzel, Türkiye’de bulunan üçüncü filografi derneği olduklarına da dikkat çekti. 

 

Filografinin yeniden tanıtımı

Filografi sanatının Uzak Doğu'da genellikle psikolojik tedaviler için kullanıldığını belirten Güzel, bu sanatın ülkemizdeki tarihi hakkında şunları söyledi: “Filografi, Osmanlı'da üç ana renk ile çalışılmış ve sonrasında zamanla ülkemizde kaybolmuştur. O zamanlar altın, gümüş ve bakır olarak çalışılmış. Bu çalışmaları birkaç tarihi eserde görebiliyoruz ama ne yazık ki çok net değiller.” 

Türkiye’ye Saim Devrilmez ile tekrardan tanıtılan filografi sanatının gelişimi hakkında açıklamalarda bulunan Güzel, “Yıllar önce Saim Devrilmez Almanya'ya gittiğinde bir fuarda bu sanatı görüyor ve inceliyor. Türkiye'ye geldiğinde de bunu inşaat çivileriyle, gerek boylarını veya başlarını keserek yapmaya çalışıyor. Daha sonra kendini geliştirebilmek için çivileri cam çivisine çeviriyor ve çeşitli teller kullanıyor. Devrilmez kendini geliştirirken, malzemeleri üretebilmek için çeşitli imalatçılarla görüşüyor. Sonrasında bu iş için özel tel ve çivi üretimine başlıyor.” ifadelerini kullandı.

 

Ahşap, çivi ve teller...

Filografi sanatı, bir ahşap üzerine çizilmiş ya da şablon üzerine çivilerle belirlediğiniz hatları çeşitli tekniklerle sarma sanatıdır. Güzel, “Kullandığımız ahşap 12 milim kontra kavaktır. Çivi çakması yumuşaktır. Çivileri sunta üzerine de çakabilirsiniz ama kavak bu iş için daha uygundur. 12 milimden başlarız, tablonuzun büyüklüğüne göre tahtamızın kalınlığı artar. Çünkü bir objeye bir şey çaktığınızda, eğilme veya bükülme durumu söz konusu olduğundan, tahtamızın yüksekliğini 12 milimden 18 milime kadar yükseltiriz.” sözleriyle kavak zemini anlattı. Filografinin istenilen her boyutta ve yüzeyde uygulanabilen bir sanat olduğunu belirten Güzel, bu sanatta dört ana ve on yedi yan tekniğin bulunduğuna da vurgu yaptı. 

Güzel, çivi ve tellerin özelliklerini de şu sözlerle anlattı: “Çiviler ve tellerimiz bu sanat için özel üretilen malzemelerdir. Çivileri çakmak için 100 gramlık çekiç kullanırız. Bu kişiye göre değişebilir, 200 gramlık çekiç de kullanabilirsiniz. Ayrıca çakma aparatı da bulunmakta. Bir de tel sarımlarını yapabilmemiz için “bız” dediğimiz küçük bir aletimiz var. Bizim kullandığımız teller ise motor bobin sarım telidir ve bu teller 0,3 milimetre kalınlığındadır.”

 

Sabır ve yeteneğin sanatı

Güzel, hat sanatı üzerine çalışılmaya başlanan filografinin amblem, logo ve motif gibi çeşitleri olduğunu belirtirken, “Bir tabloyu tamamlama süresi, yaptığınız boyuta ve el becerisine bağlı. On beş gün de sürebilir, bir hafta da. Bu tamamen sizin çalışmanıza bağlı. Biz çalışmalarımızı günlük 4 saatten fazla yapmıyoruz. İki saatte bir mola veriyoruz. Mola vermek zorundayız çünkü sürekli eğilerek çalıştığımız için, bu durum boyun düzleşmesine sebep olabiliyor. O yüzden öğrencilerime genellikle birer saatlik çalışmalardan sonra, mutlaka 15-20 dakika dinlenmelerini tavsiye ediyorum ” sözleriyle, bir tablonun tamamlanma sürecinden ve çalışma yöntemlerinden bahsetti. 

İyi bir sanatçı olabilmek için yeteneğin olması gerektiğine inanan Güzel, “İnsanlar ‘Çivi çakmak ne kadar yetenek gerektiriyor’ diye sorabilir. Çivi çakmak, gerçekten yetenek istiyor. Her gelen ‘ne olacak, bunu ben de yaparım’ diyor ama, tahmin ettikleri kadar kolay olmuyor. Çiviyi ne kadar düzgün çakarsanız tablo ve üst sarım o kadar güzel olur. Bu nedenle yeteneğinizin ve en önemlisi sabrınızın olması gerekiyor. Sabırlı bir insan değilseniz, filografi sayesinde sabretmeyi öğrenirsiniz ya da sabırlı olmazsanız bu işi öğrenemezsiniz.” sözleriyle, filografinin yalnızca yetenek değil, aynı zamanda sabır isteyen bir sanat olduğunu ifade etti.

 

“Seri üretime alınan hiçbir şey sanat değildir.”

Güzel, filografi sanatının unutulmaya yüz tutmuş sanatlar arasında yer almasının sebebini şu sözlerle açıkladı: “Aslında bunu çok az kişi yapmıyor. Türkiye'de hemen hemen birçok kişi filografi ile ilgileniyor fakat sanat olmaktan çıkartıp ticarete dönüştürüyorlar. Genel olarak ticarete dönüştüğü için, filografinin sanat olarak kalmasını yürütmeye çalışıyorum. Bu işte çiviyi elle çakmak bir sanattır, makineyle çakmak ticarettir. Bu seri üretime girer. Şu an baktığımız zaman birçok zemin üzerine filografi yapılabiliyor ama bu işi ticaret için yapanlar ya lazer ya da çakma makineleri kullanıyorlar. Bence filografi sanat olarak kalmalı ve el emeği ile üretilmeli. El emeği ile üretilmeyen, seri üretime alınan hiçbir şey sanat değildir. Aslında bu şekilde değersizleştiriliyor. Yani, sanata sanat olarak emek verilmeden unutturmaya çalışıyorlar.”

Bu sanatta, bir kişinin iyi bir seviyeye gelebilmesi için ortalama dört ay çalışması gerektiğini düşünen Güzel, “Ben genelde öğrenmeye yeni başlayanları Türk bayrağı ile başlatıyorum. Bazen zor olduğu için başlamak istemeyenler de oluyor ama Türk bayrağında dört teknik birden öğrenilebiliyor. Bu yüzden küçük bir boyutta Türk bayrağı ile başlatıyorum. Daha sonra A5’ten başlayıp A4’e, A4’ten A3’e derken, tabloların boyutları büyüyor. Tablo boyutunun yavaş yavaş büyümesiyle, öğrencilerimin filografinin güzelliğine ve sanatın zevkine varmasını sağlıyorum. Tüm bunları yapabilmek için dört ay kadar bir süre gerekiyor.” sözleriyle, verdiği eğitimin süreçlerinden bahsetti. Güzel ayrıca, tabloların çerçevelerini özel olarak yaptırdığına ve çerçevenin, eserin önüne geçmemesi gerektiğine dikkat çekti.

 

İzmir’de filografi sanatına tam destek

 

Nilgün Güzel, Karşıyaka Kültür Merkezi’nde ve Bornova Uğur Mumcu Kültür ve Sanat Merkezi’nde olmak üzere iki sergi açtığını aktarırken, “Bornova Belediyesi’nin derneklere açmış olduğu bir yerleşke var. Ağustos ayı sonunda o yerleşkeye taşınacağız. Adres olarak orada olacağız ama atölyemiz farklı bir yerde olacak. Taşındıktan sonra da küçük bir sergi açacağız.” dedi.

 

Haber & Fotoğraf: Fatma Sevdi

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN

Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

TÜRKİYE'NİN İLK MATEMATİK MÜZESİ

Aydın'ın Efeler ilçesinde, Türkiye'nin ilk matematik müzesi olma özelliğine sahip ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00