Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


UNUTULAN SANATIN PEŞİNDE: TELKARİYLE GEÇEN BİR ÖMÜR

19.05.2025
Kültür Sanat

 

Gümüşün zarafeti ve tarihin ince işçiliğinin buluştuğu sanat olan telkari sanatı, ustadan çırağa aktarılarak yüzyıllardır devam etmektedir. Bu sanat son yıllarda özellikle Midyat’ta son birkaç usta tarafından devam ettirilmeye çalışılıyor. Sabrın, emeğin ve kültürün birleşimiyle ortaya çıkan telkari sanatı, oldukça zor ve bir o kadar zahmetli sanattır. 

 

Telkari, hem ellerin sabrını hem de bir toplumun kültürünü taşıyor ve taşımaya da devam edecek. Bu sanatı yaşatmak içinse daha fazla görünürlük, destek ve merak gerekiyor. Telkari sanatı günümüzde devam etse de, bu iş ile uğraşan ustaların son derece azalmış olduğu söylenebilir. Bu sanatı yaşatmaya çalışan Akın Civan, Meltem Ünal, Erkan Şahin ve Melihcan Göce ile görüşerek telkarinin geçmişten bugüne hikâyesini, işleme sürecini, tekniklerini ve karşılaştıkları zorlukları konuştuk. 

 

Bin yıllık incelik

“Telkari sanatının kökeni Mezopotamya’ya dayanır. Altın ve gümüş tellerin el ile bükülerek şekil verilmesiyle ortaya çıkan işlemelere telkari denir. Bu işlemeler, Osmanlı Dönemi’nde özellikle Midyat’ta yaygınlaşmıştır.” diyen Civan, sözlerine şöyle devam etti: “Telkari dediğimiz şey aslında metalin yani altın ve gümüşün dile gelmesi ile oluşur. Her bir tel sabırla dokunur ve özenle son halini alır. Bu sanat, Midyat’ta başladı ve şu an en çok Midyat’ta yapılıyor, fakat ülkemizin diğer şehirlerinde görmek de mümkündür. Başta İstanbul olmak üzere, İzmir ve Aydın’da da sürdürülmeye devam ediliyor.”

 

Sabırla dokunan gümüş

İşin en önemli kısmının üretim sürecinde olduğunu belirten Civan, “Milimetrelik hassasiyetle çekilen gümüş teller, üretilecek modelin desenine göre örülüp lehimleniyor. Bu iş, üretilen ürüne göre bazen saatler, bazen ise günler sürebiliyor. Bir küpe yapımı ortalama iki gün sürerken, bileklik yapımı veya büyük ve gösterişli bir kolye yapımı daha uzun sürebiliyor. Bunların yanı sıra telin kıvrımı, lehim makinesinin ve ateşin sıcaklığı tüm bu süreci etkileyen faktörler arasında yer alıyor. Ürünü yaparken elin titrerse, ürünün tamamen eritilip tekrardan yapılma ihtimali var. Bu yüzden bu iş hata kabul etmez.” diyerek, işin zorluklarından bahsetti. 

 

Bozulanı onarmak da ayrı bir sanat

“Telkari sanatı sadece üreterek değil tamir ederek de gelişmeye devam eder.” diye açıklayan Ünal, telkari sanatının tamir sürecinden şu şekilde bahsetti: “Uzun yıllara dayanamayan parçalar her eşya gibi onarılmaya ihtiyaç duyar. İnsanlar bazen aldıkları bilekliği bir kenara koyup yıllarca kullanmayabiliyor. Bu durumda ürünler kararıyor, bazen üzerine bir şey düşürülüp ezilebiliyor veya bazı durumlarda kırılabiliyor. Kararan ürünleri eski haline getirmek kolay, fakat ezilen ürünlerin eski haline gelmesi neredeyse imkansız. Çünkü ezilen kısmın eritilip en baştan yapılması gerekir. Bu da ürünün tarihi dokusunu kaybetmesine neden oluyor. Bazen tamire gelen ürün çok eski oluyor. Bu tarz ürünlerde çok dikkatli olmamız gerekiyor. Yapılan bir yanlış, yıllara meydan okuyan ürünün çöpe gitmesine neden olur. Tekrar yapılsa bile eski anlamını yitirmiş olur.” 

 

Ürün çeşitliliği çok fazla

Ürün çeşitliliği ile ilgili olarak “Telkari sanatında çok fazla ürün ortaya çıkıyor. Bu ürünler takı ile sınırlı değil.” diyen Şahin, sözlerine şunları ekledi: “Yapılan ürünler, süslü bilekliklerden kadınların çeyiz sandıklarını süsleyen kolyelere, eski dönemlerde sultanların taktıkları yüzüklere kadar uzanıyor. En fazla üretilenler yüzük, küpe, bileklik ve kolyedir. Bunların yanı sıra tesbih uçları, ev ve araba anahtarlığı, kemer tokalar, minyatür ev eşyaları da üretilenler arasında yerini alıyor.” Erkan Şahin, kadınların daha fazla ilgisini çeken ürünleri “Kadınlar daha çok kibar parçalar istiyor; bunlar özellikle kolye ucu, halhal ve toka gibi ürünler oluyor. Erkekler ise tesbih ucu, nargile üzerine işlemeler, kül tablası ve çakmak kılıfı gibi ürünlere ilgi gösteriyorlar.” sözleriyle vurguladı.

 

Geleceği belirsiz ama umut var

Telkari sanatının yok olmak üzere olduğunu ifade eden Göce, “Kalan son ustalar, bu işin biteceğini ve önümüzdeki yıllarda devam edemeyip son bulacağını söylüyor, fakat ben böyle düşünmüyorum. Bu iş, sosyal medyanın doğru kullanımıyla, çekilen video ve tanıtımlar sayesinde tekrar eskisi gibi popüler hale gelebilir. Özellikle gençler arasında etkinlikler düzenlenerek bu iş öğretilebilir. Gençlerimiz kurslara meraklı bir şekilde gelip bu işi öğrenmeye çalışıyorlar. Mevcut dijital çağda bile gençler bu tarz kurslara geliyorsa, benim içimde umut yeşermeye devam eder.” sözleriyle, telkari sanatının geleceğinden bahsetti.

 

Kültürel miras koruma altında mı?

Telkari sanatının Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alındığını belirten Göce, “Keşke bu koruma belgelerle sınırlı kalmasa, eğitim desteği, atölye imkanı ve teşvikler sağlanıp bu sanat yaşatılsa. Çünkü bu sanata süs eşyası gözüyle bakmak haksızlık olur.” diyerek, istenen desteği vurguladı. 


Haber: Ahmet Turğut

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?

  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE

  Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00