Aydın'ın Efeler ilçesinde, Türkiye'nin ilk matematik müzesi olma özelliğine sahip bir müze bulunmaktadır. 27 Mayıs 2015 yılında Fevzi Alp Ayaydın tarafından kurulan, matematiği soyut olarak öğretilenin dışında somut ve eğlenceli halde öğretme ilkesiyle yola çıkılan, içerisinde bilim parkı ve matematik müzesi bulunuyor.
Matematik müzesinin içerisinde bulunan yaklaşık 32 materyal ile birlikte 7’den 77’ye herkesin korkmadan, matematiği eğlenceli ve oyun oynayarak öğrendiği müzede aktif olarak çalışan yaklaşık 30 kişi bulunmaktadır. ‘Tales Matematik Müzesi’ Müdürü Serkan Üçöz ve Müdür Yardımcısı Mustafa Kayamaz, müze hakkında detayları ve bilinmeyenleri, bireylerin matematik ile olan ilişkilerini ve matematiğe olan yaklaşımlarını değerlendirdi.
“Beni heyecanlandıran matematik ile alakalı içerik üretilen yer olması”
Mustafa Kayamaz, “Tales Matematik Müzesi’nde beni heyecanlandıran ve içine çeken şey biraz daha matematikle alakalı olarak içerik üreten bir yer olması. Burada aslında müzemizde de gördüğünüz gibi matematik materyalleri üretiliyor. Öğretmenliğin yanı sıra matematik alanında bir şeyler üretiyor olabilmek ve insanların burada bunları görüyor, beğeniyor olması ya da görüp beğenmedikleri noktada da fikirleri değerlendirerek her zaman daha yeni daha güzel şeyler üretebiliyor olmamız çok önemli. Biz aslında orada ki yaraya merhem olmak, benim açımdan da yaraya merhem olurken de bir nebze olsun Türkiye'de okuyan öğrenciler için bir şeyler yapabilmek arzusuyla devam ediyorum.’’ sözleriyle müzenin önemini dile getirdi.
“Amacımız Türkiye’nin her yerinde ki çocuğa dokunmak”
Matematik müzesi projesiyle ülkenin her tarafında ki çocuklara eşit bir şekilde ulaşılabilir olduğunu dile getiren Serkan Üçöz şöyle devam etti: “Bu projenin amacı Türkiye'nin her yerinde ki çocuğa dokunmak. Aslında bir nevi fırsat eşitliği. Özel okullarımızın bir çoğunun kayda değer çok fazla etkinliği var, çok fazla ulaşabildiği şeyler var ama bizim kitlemiz sadece özel okullar değil, Türkiye'nin dört bir yanından öğretmeninden öğrencisine kadar ziyaretçi kabul ediyoruz. Bunlar buraya geldiği zaman şunu görüyorlar ki eğitim fakültesinde materyal tasarımı diye bir ders görüyorlar. Bu bir nevi ileriyi görüp de yapılan bir girişim aslında Matematik Müzesi. Bazen İstanbul'da Ankara'da değil de niye Aydın'da kuruldu diye sorular geliyor, bunun temel sebebi Tales, Didim Milet'li ve Mısır matematik okulunun ilk öğrencisi. Doğduğu topraklarda da böyle bir şey kurmak, kurucumuzun da en büyük isteklerinden biriydi ve bunu da başarmış oldu.”
“İnsanları karşılayan en büyük şey matematiğe dokunmaları”
Müzeye girerken yaklaşık 35 materyalden oluşan bilim parkı, müzenin içinde yaklaşık 32 materyalden oluşan matematik müzesi olduğunu ifade eden Serkan Üçöz, “Burada ziyaretçileri fizikle alakalı temel makineler, basit makineler, kaldıraçlar, renkler, sürtünme kuvvetlerinin değişimi gibi farklı farklı noktalarda birebir deneyimleyebileceğimiz materyaller karşılıyor. Daha sonra karşınıza müzenin içine girdiğimizde bizim yaklaşık 32 materyalden oluşan matematik müzemiz var. Buraya girdiğinizde sizi karşılayan en güzel şeylerden bir tanesi matematiğe dokunmanız.” ifadelerini kullandı.
Konuyla ilgili görüşlerini ifade eden Mustafa Kayamaz, “Matematik müzesine geldiğimizde bizi neden bilim parkı karşılıyor sorusu da sorulabilir aslında şöyle, matematiği günlük hayatta olduğu versiyonları açıklıyoruz ama matematik aslında temel bir bilimdir. Fizikte, kimyada, biyolojide de kullanılır. Yani biz içerde anlattığımız matematiksel kavramların birazcık daha ötesinde nelere dönüştüğünü de gösteriyoruz. Çünkü burada disiplinler arası bir geçiş yapmasını istiyoruz öğrencilerin, hem daha büyük materyaller bilim parkında var hem de matematikle ilgili olarak öğrendiği kavramları fen bilimleri ve fizik dersleriyle ilgili olan kavramları pekiştirmesini amaçlıyoruz.” dedi.
Yaparak, yaşayarak öğrenme ilkesi
Matematiği somut hale getirip öğretmenin, soyut haliyle öğretmekten daha etkili olacağını ifade eden Mustafa Kayamaz, “Eğitim fakültelerinin sürekli kurduğumuz motto gibi olan ‘Yaparak, yaşayarak öğrenme’ ilkesi vardır ve yaparak yaşayarak öğretmeliyiz diye sıkça duyuyoruz ama en az karşılığı olan şey de yaparak yaşayarak öğretmektir. Bilimsel olarak Edgar Dale'nin Yaşantı Konisi’nden yola çıkarsak, bunu destekleyen bir çok teze bakarsak yaparak ve yaşayarak öğrendiğimiz zaman daha büyük oranda aklımızda tutuyoruz. Çünkü beş duyu organımız o anda, o işe kanalize olmuş oluyor ve bunun yanında da bir anı bırakıyoruz aslında. Geçmişimizden belki doğum günümüzü, geçirdiğimiz kazaları hatırlayacağız ya da çok mutlu olduğumuz, hayatımızda bir iki kere yaşadığımız olayları hatırlayacağız. Anılar bizim belleğimizde kalıyor ve yer ediniyor. Çocukların en temelinde burada yaparak yaşayarak öğreniyor olmasının en önemli sebeplerinden birisi de budur aslında.” dedi.
“Aslında matematik zevkliymiş”
Korkuyla bakılan matematiğin müzede verilen öğretiyle kolayca aşabilmesi konusunu değerlendiren Serkan Üçöz, “Bununla alakalı daha önceki yıllarda yaptığımız tutum ölçekleri vardı. 2 farklı tutum ölçeği yapıyorduk. Müzeye girmeden önce ve girdikten sonraki tepkilerine baktık. Aslında buna baktığımızda yaklaşık %37'lik bir oranda bunun birebir değişim sağladığını görüyoruz. Bunun haricinde tamamen matematiği gözden çıkarmış bir çocuk da belki yine sevmiyor ama korkulacak bir şey yokmuş, gerçekten zevkliymiş, ben burada geliyorum, oyun oynuyorum, sorguluyorum diyor. Günümüz çocuklarının en az yaptığı şeylerden birisi de sorgulamak. Çünkü her bilgiye hazır konabiliyorlar. Sorgulama ya da düşünmek en aza indi. O yüzden burada bire bir deneyimliyor, anlatımı dinliyor, vakit geçiriyor ve kendine ait bir malzeme yapabiliyor. Ve aslında insan ürettiği zaman mutlu oluyor. Biz de insanlara bunun hem mantığını öğrenin, ezber yapmayın, hem keyifli yanlarını keşfedelim, hem de size ait olan bir malzeme, tasarım verelim. Öğrenci dahi olsa üretime geçtiği için kendini daha mutlu hissediyor ve işin sonunda derslerde gösterildiği gibi akşama kadar ezber yaptığımız şeylerin mantığı çok basit ki ileride de benim işime gerçekten yarayacak, yani bununla alakalı örneklerimiz çok fazla ki açıldığımız günden bu yana 500 binden fazla öğrenciye dokunduk.” ifadelerini kullandı.
“Müzecilik kavramına farklı bir boyut getirdik”
Müze denilince akla gelen, gidip orada ki eserlere bakmak, yazıları okumak olduğunu ancak genel olarak müzecilik anlayışının tamamen farklı olduğunu vurgulayan Serkan Üçöz, “İlk kurulduğunda matematik müzesi dünyada 22 örneği olan Türkiye'nin ilk müzesi. Müze denilince akılda canlanan şey matematiğin müzesi mi olur sorularını getiriyor. Müze denilince akılda canlanan şey geleceğim yazıları okuyacağım, eserleri okuyup gideceğim. Mantık budur aslında ama bizim yaptığımız şey de müzecilik kavramına farklı bir boyut getirdi. Bunların arasında değişmeyen tek şey çocukların matematiğe olan ön yargısı. Biz de bunu değiştirmek için ne kadar sürerse o kadar görevimizin başında olacağız. Buraya gelen misafirler antik eserler vardır, tarihte eski pergel, hesap makinesi, kil tablet vardır diye tahmin ederek gelenler de oluyor sonra şaşırıyor.’’ diyerek sözlerini bitirdi.
Haber & Fotoğraf: Süleyman Armağan
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...
CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN
Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...