Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü
Öğrenci Uygulama Haber Sitesi

Anime ve manga, Japonya'nın tarihi, mitolojisi, güncel hayatı ve toplumsal yapıları gibi birçok farklı konuya değinerek, hem eğlendiren hem de düşündüren bir sanat formu olarak kabul ediliyor. Bu özelliği sayesinde anime ve manga, sadece birer eğlence aracı olarak değil, aynı zamanda birer kültür taşıyıcısı olarak da görülüyor.

Türkiye'nin ilk anime ve manga müzesi de bu kültürün zenginliğini ve çeşitliliğini Türk hayranlarına sunarak, Japon kültürü ve sanatına olan ilgiyi artırmayı hedefliyor. Konu hakkında röportaj yaptığımız anime ve manga tutkunu ve aynı zamanda müzenin kurucusu olan Ahsen Özakkaş, bu konu hakkında bilgiler paylaştı.

Ahsen Özakkaş, 29 yaşında ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Kendisini bir anime ve figür tutkunu olarak tanımlıyor. Anime ile ilk 12 yaşında tanıştığını söyleyen Özakkaş, “Küçüklüğümden beri bir çizgi film aşığıydım. Tabii o zaman izlediklerimin bazılarının anime olduğunun farkında değildim. İlk mangamı 13 yaşında aldım lakin o zamanlar manga Türkiye’de kolayca bulabileceğiniz bir şey değildi. Black Bird serisinin ilk 3 cildini (İngilizce) bir kitapçıda görünce aileme yalvarıp aldırmıştım.” dedi.

“15 senedir figür topluyorum”

Yıllarca figür biriktiren Özakkaş, “Müze açma fikri her zaman aklımda olan bir fikirdi. Fakat o zamanlar üniversite öğrencisi olduğum için bunu yapabilecek kesin bir gelirim bulunmuyordu. İş dünyasına atıldıktan sonra figür sayım daha da arttı. 15 senedir figür topluyorum ve evde yerim kalmamaya başladı. Bu sebeple müze planını devreye sokmam gerektiğini düşündüm. Bu fikrime çoğu arkadaşım destekte bulundu ve şu anki konumuma gelmem çok hızlı gerçekleşti.” dedi.

150’den fazla serinin figürü olduğunu söyleyen Özakkaş, “Figürlerin çoğu 1999 yılında başlayan One Piece serisine ait. Figür üretimi olarak bakıldığında ise çoğu 2000 yılından sonrası figürlerdir.” ifadelerini kullandı. Oyuncak ile figür arasındaki farka değinen Ahsen, “Figür kavramı 1965 yapımı Astro Boy’dan sonra hayatımıza girdi. Ancak Türkiye’ye gelmesi oldukça geç oldu. Şimdi bile eski animelerin figür ya da oyuncaklarını bulmak oldukça zor.” şeklinde konuştu.

“Herkesin favorisi Pokemon oluyor”

Müzenin yeni açılmasına rağmen fazlasıyla ilgi gördüğünü belirten Özakkaş, “Müzeye gelenlerin çoğu son dönemin popüler serilerini takip eden gençler diyebiliriz. Daha çok Demon Slayer, Attack on Titan, Slime Datte Ken gibi popüler serileri merak edenler geliyor. Tabii ki One Piece ve Naruto izleyen kitle çoğunlukta fakat herkesin favorisi Pokemon oluyor. One Piece müzenin ana teması diyebiliriz. 1/1 ölçekli Luffy figürü, müzenin göz bebeği. Benim kişisel favorim One Piece olduğu için de koleksiyonunun yarısı bu seriden oluşuyor. Diğer önce çıkan serilerden biri de Naruto’dur. Büyük statü figürleriyle dikkat çektiği için ve tabii ki en çok bilinen serilerden biri olduğundan müzede yerini alıyor. Bir başka öne çıkan seri de karakter diyebileceğim Vsinger (sanal şarkıcı) olan Hatsune Miku’dur.” dedi.

Müze içi etkinlikler olduğunu da söyleyen Özakkaş, “Müze, zaman zaman cosplay (kostüm) etkinlikleri ve atölye çalışmaları gibi farklı etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, önümüzdeki dönemlerde anime temalı etkinlikler, kart oyunları ve festivaller gibi etkinlikler de planlanmaktadır. Bu etkinlikler; anime ve manga hayranlarının bir araya gelmesi ve birbirleriyle etkileşim kurması için harika bir fırsat sunmaktadır. Şu anki planımız bu müzenin en az bir yıl boyunca aktif şekilde çalışmasıdır. Bunun olabilmesi de müzeinin giderlerini kendi kendine karşılayıp karşılamayacağına bağlı.” dedi.

“Müzemiz insanlara bu kültürü anlatmaya çalışıyor”

Müzenin Türkiye’deki anime kültürüne katkılarından bahseden Özakkaş, “Müze, özellikle figür hayranları tarafından ziyaret edilmekle birlikte, arkadaşlarını getirenler ve sosyal medya paylaşımları sayesinde daha geniş bir kitleye de ulaşmaktadır. Bunun yanı sıra, aileleriyle gelen çocuklar ve gençlerin anne-babaları arasında anime ve manga kültürüne karşı önyargılar bulunabiliyor. Ancak müzemiz bu konuda farkındalık yaratmaya ve insanlara bu kültürü anlatmaya çalışıyor. Ziyaretçilerimiz, müzemizde sergilenen figürler ve diğer eserler sayesinde anime ve manga kültürünü daha yakından tanıyarak, önyargılarını kırmaya ve farklı bir bakış açısı kazanmaya yardımcı oluyor.” ifadelerini kullandı.

“Sergiye gelenlerin incelemesi 1-1,5 saat sürüyor”

Müzeye ziyarete gelen kişilerin en şaşırdığı noktanın figürlerin çokluğu olduğunu belirten Özakkaş, “Ziyaretçilerin genelde en büyük şaşkınlıkları, bu kadar çok figürün nasıl toplandığıyla ilgili oluyor. İçeride 1200'den fazla figür olduğu için, animeleri izleyen kişilerin sergiyi gezmeleri genellikle 1-1,5 saat sürüyor. Bu koleksiyonu toplamanın ne kadar sürdüğü ve en çok da ne kadara mal olduğu ise ziyaretçilerin en çok merak ettikleri konular arasında yer alıyor. Ancak burada önemli olan, anime ve manga kültürüne olan tutkumuzun, yıllar içinde bu figürleri toplamak için gösterdiğimiz çabadan kaynaklandığıdır. Figürlerin çoğu yurt dışından getirildi ve toplam maliyeti oldukça yüksek oldu. Bizim için bu kültürü yaşatmak ve sergilemek çok daha önemli.” diye konuştu.

Japon kültürü olan anime ve manga kültürü son 20 yılda hızla gelişerek tüm dünyada ses getirmeye başladı. Türkiye’de de okuyucusu ve izleyici gittikçe sayısı artan anime ve manga ürünlerini her yerde görmeye başladık. Son zamanlarda Türk mangakaların (manga yazarı) da çıkmasıyla bu kültüre hızlıca ayak uydurduğumuz görülüyor.

Haber: Oğuz Nihat Hacıabdurrahmanoğlu