Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


TÜRKÇE’YE AYRI BİR BAKIŞ: TÜRK DİLİ DERNEĞİ

25.05.2023
Bilim ve Teknoloji

 

Türk Dili Derneği, Türkçesi Varken Topluluğu üyeleri tarafından kurulan ve resmiyet kazanması 2 Şubat 2015 tarihinde gerçekleşen bir dernektir. Merkezi İstanbul olan derneğin amacı, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde açıkladıkları bildiriye göre  “Târihî veya çağdaş Türk dil ve ağızlarını korumak, yaşatmak, dilbilimsel ölçütler ışığında araştırmak ve araştırma ortamına katkıda bulunmak”tır.

 

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün protokolü ile ortaöğretim kurumlarında eski alfabeleri ve Göktürkçeyi tanıtma etkinlikleri yapma yetkisi bulunan tek kurum olan Türk Dili Derneği’nin başkanı Gökbey Uluç ile Türk dili üzerine zengin bir söyleşi gerçekleştirdik. 

 

Türk dilinin kökeni hakkında bilgi verir misiniz?

Belgelenebilir ~2500 yıllık bir geçmişi olan Türkçe’nin bugün kendi içinde birçok kolu bulunur. Bunlar arasında Türkiye Türkçesi olarak bizim de içinde yer aldığımız Oğuz öbeği en yaygın ve geniş alana erişmiş olanıdır. Ural-Altay Dil Ailesi içinde yer alan dilimiz, Japonca ve Korece gibi şu an bize binlerce kilometre uzaklıkta bulunan dillerle ortak özelliklere iyedir. Bugün için varsayımsal olarak Ana Türkçe olarak tanımlayıp üzerinde işlediğimiz dilimizin kökenlerini büyük oranda Orhun yazıtları üzerinde ararız. Buna bir de Dîvânu Lügât’it Türk eşlik eder.

 

Türk dilinde ortalama kaç kelime bulunuyor ve bu kelimeleri yeteri kadar kullanıyor muyuz?

Sözlük çalışmalarını yapan Türk Dil Kurumu’nun 11. baskısı yapılan “Türkçe Sözlük”üne göre yaşayan güncel dilimizde 122.423 sözcük bulunmaktadır. Buna derleme, tarama vb. sözlüklerdeki sözcüklerimizi de ekleyince 616.767 sözcükten söz edilmektedir. Dilimiz sondan eklemeli bir özelliğe iye olduğundan uygulayımsal bakımdan sonsuz sözcük türetebilme özgücündedir. Dolayısıyla var olan sözcüklerimiz üzerinden birkaç milyon daha anlamlı sözcük türetilmesi olasıdır. Bu bakımdan Türkçe’nin gerek çağımızı gerek de bizlerden sonraki uzay çağını karşılayabilecek gücü olduğunu söyleyebiliriz. Sözlüğümüz hacimli olsa da okuma oranının düşük olmasından kaynaklı çok kısıtlı bir söz dağarcığıyla iletişim kurduğumuz da su götürmez bir gerçektir.

 

Türk dilinin günümüzdeki durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Umutluyum! Türkçe, sanırım şimdiye değin hiç olmadığı düzeyde gelişmiş ve yayılmış durumdadır. Bu bakımdan çok sevinçli ve umutlu olduğumu vurgulamak isterim. Geçmişimizden bu yana üretilen Türkçe yapıtların orantısal değeri üst düzeydedir. Öte yandan birçok bilim dalında Türkçemiz ile yapıtlar kaleme alınmakta, Türkçe terimlerle kavramlar açıklanmaktadır. Eskiden Farsça ve Arapça üzerine kurduğumuz yazın ve bilimimizi göz önüne aldığımızda durum daha açık anlaşılır. Yurt dışı kaynaklı birçok önemli yapıtın Türkçe çevirisine ulaşmak kolaylaşmıştır. Yazılımların ve uygulamaların ön tanımlı dilleri arasında dilimizi görmek artık sıradan bir durumdur.

Öte yandan bugün Türk film ve dizileri dünyanın birçok ülkesinde gösterimdedir. Bu da gerek kültürümüzün gerek de dilimizin bilinirliği ve tanınırlığı açısından büyük işler görmektedir. Gerçi içeriklerin çoğunun kültürümüzü yansıtmadığı kanısındayım ancak, bir şekilde kendimizi göstermek istediğimiz biçimiyle yurt dışında tanınmaktayız.

 

Türk dilinin dünya dilleri arasındaki yerine ilişkin düşünceleriniz nelerdir?

Türkçe’nin özgücü (potansiyeli) üzerine birçok yabancı dilbilimci övgüler dizmiştir. Bunu özellikle belirtiyorum ki, kendi kendimize gelin güvey olmadığımızı vurgulayabilelim. Bu bakımdan Türkçe’nin gerek yazın, gerek de bilim dili olarak işlenebileceği bir gerçektir ancak geçmişte yapılan yanlışlardan dolayı, Türkçe bugün hakettiği yerde değildir. Söz konusu bu yanlışların başında Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde devlet dili olarak görülmeyip Türkçe yerine Farsça ve Arapça’nın tercih edilmiş olmasıdır. Bu bin yıllık sürede Türkçe başat dil olarak kullanılsaydı Selçuklu ve Osmanlıların etki gücü göz önüne alındığında günümüzdeki konumu çok farklı olacaktı.

 

Dillerin uluslararası düzeydeki konumu biraz da o dili konuşanların iktisadî ve siyasî gücüyle ilişkilidir. Biz bu durumu az önce belirttiğim gibi kendi lehimize değerlendiremedik. Ancak geçmişte yaygın olan Fransızca’nın yerini bugün İngilizce almış olsa da, gelecekte Çince’nin bu tahtı sallamaması işten bile değildir. Dolayısıyla dünya dilleri arasındaki yerimiz şimdilik ortalarda bir yerde, kendi yağında kavrulur bir durumdadır diyebiliriz.

 

Türk dilinin öğrenimi diğer dünya dillerine göre zor algısı sizce doğru mu?

Kişiler gibi diller de kendi içinde akraba sayılır ve çeşitli aile öbeklerine ayrılırlar. Dolayısıyla aynı aileden olan diller, yapıları benzeştiği için kendi aralarında çok kolay biçimde öğrenilebilirler. Doğal olarak da kendilerine uzak bir dili de güç öğrenirler. Bu bakımdan bir İngiliz’in Türkçe öğrenmesi, Almanca öğrenmesinden güç olacaktır. Öte yandan bir Japon’un ya da Koreli’nin Türkçe öğrenmesi, bir İngiliz’e göre çok kolay olacaktır. Çünkü aynı dil ailesinde bulunuyoruz ve tümce yapılarımız olsun, söz dizimlerimiz olsun büyük oranda benzerdir. Özetle zorluk düzeyi tüm diller için görecelidir. Bu durum, kimin neyi öğrenmek istemesiyle ilişkilidir.

 

Türk dilindeki bozulmaların sebepleri sizce ne?

Dilimizde bozulmalar yaşandığı açıktır. Birçok gerekçesi olsa da temelde gerçek nedeni iktisadî ve siyasî durumumuzdur. Bir önceki sorunuzda da belirttiğim gibi güçlü bir ülke, kendisinden daha az eğitimli ve daha az gelirli ülkelerin gözdesidir. Dolayısıyla bugün dükkânına İngilizce bir ad verdiğinde büyük kazançlar elde edeceğini düşünenlerimiz çoktur. Kendi geliştirdiği ürüne Türkçe bir ad vermeye utananlar da az değildir. Benzeri biçimde baskın yabancı dilin yéni bir kavrama önerdiği sözcüğe, ana dilden karşılık bulmak çoğu kez gereksiz karşılanır, bulana da gülünür. Kişiler, kendilerinde gördükleri iktisadî ve siyasî erkin eksikliğini baskın dile özenerek giderlemeye çalışırlar. Bu da yabancı dilin tümce yapısını, dil özelliklerini en kolayı da sözcüklerini ana dillerine almakla olur. Bunun eñ acı örneğini ne yazık ki plazalarda kullanılan dilde görmekteyiz.

 

Türk dilinin korunması ve geliştirilmesi için neler yapılabilir?

Dil, kullanıldıkça yaşar. Dolayısıyla gerek korunması gerek de geliştirilmesi için başat koşul onun her alanda kullanılmasıdır. Bu bakımdan Türk Dil Kurumu’nun özleştirme akımı çerçevesinde yaptığı çalışmalarla dilimiz üstündeki ölü toprağını atıp yeniden yükselişe geçmiştir. Bugün birçok bilim dalında Türkçe kendine yetecek durumdadır. Gönül isterdi ki tüm bilim dallarını kapsayacak  biçimde konuşalım ancak özleştirme akımına ara verildiği için günümüzün çağdaş birçok terimi olduğu gibi ödünçleniyor, üzerinde hiç durulmuyor. Oysa bugün özellikle matematik ve bilgisayar alanında Türkçe terim sayısı önemli ölçüdedir. Bunlar da özleştirmenin doğru sonuçlarını gösteren örneklerdir. Buradan yola çıkarak özleştirme akımının yeniden gündemimize alınmasıyla koruma ve geliştirmenin sağlanabileceği kanısındayız.

 

Türk dilinin korunması ve geliştirilmesi için Türk Dili Derneğinin çalışmaları hakkında bize bilgi verebilir misiniz?

Türk Dili Derneği olarak amacımız 28 Şubat 2015’te Yıldız Teknik Üniversitesinde duyurulan bildiride: “Târihi veya çağdaş Türk dil ve ağızlarını korumak, yaşatmak, dilbilimsel ölçütler ışığında araştırmak ve araştırma ortamına katkıda bulunmak.” olarak açıklanmıştır. Görevi ise tüzüğünde: “Bu amaçlar doğrultusunda hem üyelerine hem de Türk ulusu kamuoyuna gerekli koşul ve olanakları sağlamaktır.” sözleri ile belirtilmiştir.

 

Derneğimiz, bildiri ve tüzükte geçen tanımları işin özünde üç sözcükte özetler: Göktürkçe, Öztürkçe ve dilbilimi! Bu bağlamda derneğimizin çalışmalarını üç ayrı öbekte ele alabiliriz. Dernek, vakıf ve üniversitelerde Göktürkçe üzerine öğrenekler (kurslar) düzenleyen derneğimiz, büyük salgın döneminde de bu çalışmasını çevrimiçi yürüterek, aralıksız sürdürmüştür. 2015’te İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün oluruyla ortaöğretim kurumlarında etkinlik yaparak 20.000 kişiden fazla kişiye ulaşıp damgalarımızı tanıtmış, sertifika eğitimleri vermiştir.

 

Öztürkçe çalışmalarında ise yabancı kökenli sözcüklere karşı önerilerde bulunmakta, dilimize girmiş ve gelecekte girmesi olası sözcükler üzerine çalıştaylar yapmaktadır. Salgın döneminde önerdiğimiz sözcükler basında kendine yer bulmuştur.2019’da Dede Korkut’un yeni bulunan el yazmasının ilk yayını gerçekleştiren derneğimiz, alanımızla ilgili toplam 13 yapıtı yayımlamıştır. Süleyman Demirel Üniversitesi ile ortaklaşa düzenlediğimiz bilgi şöleni ve çalıştay da yine bu kapsamda ele alınarak dil bilimi çalışmalarımıza örnek verilebilir.



Türk Dili Derneği olarak gençlere yönelik neler yapmayı planlıyorsunuz? Gençlerin Türk Diline olan ilgisini artırmak için hangi çalışmaları yapacaksınız?

Derneğimizin ortaöğretim kurumlarındaki çalışmaları doğrudan gençlere yönelik olup özellikle övündüğümüz etkinliklerimiz arasındadır. Dilimizin gelişim evrelerini, alfabemizin türetim aşamalarını dilbilimsel ölçütler doğrultusunda gösteriyor, etkileşimli sunumlarımız eşliğinde birlikte deneyimliyoruz. Bu kapsamda şimdiye değin 136 sunum gerçekleştirip 17.890 öğrenciye ulaştık. Bu çalışmalarımızı önümüzdeki yıllarda da sürdürmeyi ve yüz yüze sunumlarla dilimizin güzelliklerini, bilim dili olarak çağımızı karşılayabilecek gücünü genç kardeşlerimize anlatmayı sürdüreceğiz.

 

Söyleşi için Türk Dili Derneğine ve dernek başkanı Gökbey Uluç’a teşekkür ederiz.

 

Haber: Yankı Köseoğlu

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN

Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

TÜRKİYE'NİN İLK MATEMATİK MÜZESİ

Aydın'ın Efeler ilçesinde, Türkiye'nin ilk matematik müzesi olma özelliğine sahip ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00