Bilim insanları aynı tarlalardan toplanan domatesin besin değerinin 50 yılda yarı yarıya azaldığını belirtirken, toprak kirliliği ve canlılığın kaybı, gıda güvenliğimizi temelinden sarsıyor.
Hava kirliliğini her nefes alışımızda hissediyor, kirli suların görüntüleriyle sık sık yüzleşiyoruz. Peki ya ayaklarımızın altında, tüm yaşamımızı besleyen toprağın sessizce çöküşünü ne kadar fark ediyoruz? Bu sorunun yanıtını aramak için Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesinden Prof. Dr. Barış Kara ve Konya'da organik tarım uygulayan çiftçi Kemal Gölcük ile görüştük. Tarım arazilerini istila eden ağır metaller, bilinçsiz pestisit ve gübre kullanımı ile yok olan mikrobiyolojik yaşamın, soframıza gelen gıdanın kalitesi ve güvenliği üzerindeki çarpıcı etkilerini onlardan dinledik.
Besin değeri kaybı bilimsel bir gerçek
Besin değerlerindeki tarihsel düşüşün boyutunu ortaya koyan Prof. Dr. Barış Kara, "Aynı koordinatlardaki tarlalardan elde edilen verileri karşılaştırdığımızda, 50 yıl öncesine kıyasla bugünkü domateslerde C vitamini oranının yüzde 30, demir içeriğinin ise neredeyse yüzde 40 azaldığını net bir şekilde görüyoruz. Bu sadece domatese özgü değil, birçok sebze ve meyvede benzer ve hatta daha vahim bir besin değeri erimesi yaşanıyor." dedi. Bu besin erimesinin ardındaki en temel sebebi açıklayan Prof. Dr. Barış Kara, "Aşırı ve dengesiz kimyasal gübre kullanımının topraktaki mikro element dengesini bozmasıdır. Bu uygulamalar, toprağı sadece bir 'dikim ortamı' haline getiriyor ve içindeki milyonlarca faydalı canlı organizmayı yok ediyor. Oysa bu organizmalar, bitkilerin besinleri verimli bir şekilde alabilmesi için hayati öneme sahiptir. Onlar olmayınca, bitki görünürde büyüyor ama yeterli besin değerini sentezleyemiyor." şeklinde belirtti. Konunun sadece vitamin kaybı değil, aynı zamanda bir gıda güvenliği meselesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Barış Kara, "Ağır metal kirliliği ise bir diğer korkutucu boyutu oluşturuyor. Endüstriyel atıklar ve yanlış tarımsal uygulamalar sonucu toprakta biriken kurşun, kadmiyum gibi ağır metaller, bitkilerce alınıp nihayetinde bizim vücudumuza geçerek uzun vadede nörolojik bozukluklar, böbrek hasarı ve kanser gibi ciddi sağlık problemlerine yol açabiliyor." dedi. Soruna sadece toprak değil, modern tarımın diğer uygulamalarının da katkısı olduğunu belirten Prof. Dr. Barış Kara, "Ticari hibrit tohumların besin değerinden çok; raf ömrü, verim ve dayanıklılık için seçilmesi ve ürünlerin besin sentezini tamamlamadan, nakliye için erken toplanması da bu besinsel fakirleşmede kritik bir rol oynuyor." sözlerini ekledi. Yaşanan bu krize karşı çözüm önerilerimizi sunmak amacıyla Prof. Dr. Barış Kara, "Çözüm, toprak sağlığını merkeze alan organik ve rejeneratif (onarıcı) tarım uygulamalarına geçiş yapmak, kimyasal girdileri azaltarak topraktaki yaşamı geri kazandırmaktan geçiyor. Aksi takdirde, giderek daha az besleyici gıdalar tüketmeye mahkum olacağız." dedi.
Canlı toprağın peşinde bir çiftçinin mücadelesi
Organik ve biyodinamik tarım felsefemizin temel dayanağını açıklayan Kemal Gölcük, "Bizim için toprak, sadece ekip biçtiğimiz bir madde değil, bir ekosistemin ta kendisidir. Önceliğimiz her zaman, aşırı kimyasal kullanımıyla zarar görmüş olan topraktaki mikrobiyolojik yaşamı geri kazanmak olmuştur." ifadelerini kullandı. Gölcük, "Bunun için yeşil gübreleme, kompost, hayvan gübresi ve ürün rotasyonu gibi bir dizi geleneksel ve modern tekniği bir arada uyguluyoruz. Ayrıca, biyodinamik preparatlarla toprağın sadece fiziksel değil, enerjisel dengesini ve canlılığını artırmaya çalışıyoruz." şeklinde konuştu. Bu yola adım atmanın hiç de kolay olmadığını itiraf eden Gölcük, "İlk yıllar verim düşüktü, hem toprağın hem de bizim iyileşmemiz ve bu yeni sisteme alışmamız zaman aldı. Geleneksel tarıma kıyasla işgücü ve emek maliyetimiz çok daha yüksek." açıklamasını yaptı. Karşılaştığımız en büyük zorluklardan birinin pazar ve tüketici anlayışı olduğunu belirten Gölcük, "Pazarda hak ettiğimiz değeri bulmak da ayrı bir mücadele. Tüketici 'organik' ürünü genelde sadece fiyat etiketiyle, pahalı buluyor ama arkasındaki emeği, toprağa, suya ve geleceğe olan faydayı görmüyor." diyerek ekledi. Gölcük, tüm zorluklara rağmen bu yoldan vazgeçmeme gerekçesini, "Ancak, toprak iyileştikçe ürünün kalitesi, besin değeri ve lezzeti de aynı oranda artıyor. İnsanlardan gelen 'domatesin çocukluğumdaki gibi kokuyor' yorumlarını duymak, bize her şeyin fazlasıyla değdiğini gösteriyor." sözleriyle özetledi. Uzmanlar ve uygulayıcıların ortak görüşü, çözümün "sürdürülebilir toprak yönetimi"nde yattığı yönünde. Toprağı tüketen değil, onaran tarım modellerinin teşvik edilmesi, çiftçinin bu konuda eğitilmesi ve tüketicinin bilinçlendirilmesi gerekiyor. Hava ve su kadar görünür olmasa da, toprak kirliliği en az onlar kadar hayati. Unutmamak gerekir ki, sağlıklı toprak ve sağlıklı bitki, sağlıklı insan ve nihayetinde sağlıklı bir gelecek demek.
Bu haberin hazırlanmasında değerli bilgilerini ve deneyimlerini bizimle paylaşan Prof. Dr. Barış Kara ve Kemal Gölcük’e içtenlikle teşekkür ederiz. Toprağın sessiz çığlığını duyurmak ve gıda güvenliğimizin temelindeki bu hayati konuyu gündeme taşımak adına gösterdikleri katkı paha biçilmezdir. Umarız bu sessiz kriz, daha fazla görünür olur ve hep birlikte toprağa olan borcumuzu ödemeye başlarız.
Haber: Sultan Çelikkanat
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...