Ege'nin turizmle tanınan merkezi Kuşadası'nda, geleneksel Türk sanatlarının en önemlilerinden biri olan çiniyi, bu sanata kendisini adayan bir aile yaşatıyor. 1960'lı yıllarda Kuşadası'nda turizm yeni gelişirken bu sanatın büyüsüne kapılan Uncu ailesi, yarım asırdan uzun bir süredir yaşam biçimine dönüştürdükleri çini sanatını, “Toprağın ateşle dansı” olarak tanımlıyor.
Çini sanatı geçmişten günümüze mimaride, biblo ,vazo, tepsi gibi süs eşyalarında ve aksesuar alanında kullanılmakta. Kütahya ve İznik, çininin vatanı olarak kabul ediliyor ancak Kuşadası'nda yarım asırdır yaşatılan bir gelenek olduğunu çok az kişi biliyor. Kuşadası’nda geçimini bu meslekle sağlayan Efe Uncu, ailesinden gördüğü bu geleneği memleketinde sürdürmeye devam ediyor. Kil karışımının bir sanat eserine dönüştüğü bu yerde tasarımlar ve her şeyin el yapımı olması dikkat çekiyor.
Seramikle yaşanan ilk görüşte aşk…
Uncu ailesi, ilçede turizmin geliştiği ilk yıllar olan 1960'larda, kendi evlerindeki otantik eşyaları turistlere satarak ticarete atılmış. Ailenin ikinci kuşağından olan Çini Ustası Efe Uncu, o yılları şöyle anlatıyor: “Ailem, annemin çeyizindeki eşyalar dahil olmak üzere; tabak, biblo gibi eşyaları kapının önüne koyar ve büyük gemilerle Kuşadası'na gelen turistlere satarmış. 60'lı yılların ortasında mağaza açarak bu satışlara devam etmişler.” Uncu ailesinin seramikle tanıştığı 1968 yılı, çini sanatının Kuşadası'ndaki macerasının da başladığı yıldır.
Efe Uncu, Kuşadası Limanı'nın açılmasıyla ailesinin seramik işine girdiğini, imalattan itibaren baştan sona tüm süreci onların yönettiğini söylüyor. Sadece çamurun şekillendirme kısmının Kütahya'da yapıldığına dikkat çeken Uncu, “Oradan Kuşadası'na çamuru taşımak büyük maliyet. İşin asıl ustaları orada olduğu için, tasarımlarımızı burada kendi atölyemizde üretiyoruz.” şeklinde konuştu. Efe Uncu çini sanatını, toprağın ateşle dansı olarak ifade ederken, “Pişmiş toprağın üzerine bütün hayal gücümüzle, ustalarımızdan aldığımız ilhamla, yeni yarattığımız kreasyonları çiziyoruz.” dedi ve mağazadaki tüm ürünlerin el işçiliği olduğunun da altını çizdi.
Çamurdan sanat eserine, uzun ince bir yol…
Çamurun göz alıcı sanat eserine dönüşmesi uzun ve meşakkatli bir süreçtir. Kil karışımının fabrikadan tabletler halinde alındığını belirten Efe Uncu, “Onları bazen pres yaparak bazen çark üzerinde sıvılaştırılmış olarak şekillendiriyoruz. Vazo, tabak, çeşitli biblolara ya da farklı tasarımlara dönüştürüyoruz.” şeklinde süreci özetledi. Sanat kısmı ise bundan sonra başlıyor diyen Uncu, sürecin nasıl ilerlediğini şu sözlerle anlattı, “Şekillenen toprak eşyalar bin kırk derece ısıda pişiriliyor ve bildiğimiz sert, kemiksi yapısına ulaşıyor. Sonrasında ürünlerin üzerine özel seramik boyasıyla fırça ile çizimler yapılıyor. Artık bir sanat eserine dönüşen ürünler 600 derece ısıda yeniden fırınlanıyor. Bu aşamadan sonra sıvı cam olarak bilinen sırla kaplanan ürünler, soğumaya bırakılıyor. Ürünlerin fırın içinde geçirdikleri süre toplamda 22 saati buluyor.”
Bir aile geleneğini sürdüren Efe Uncu, sanat eserlerinin her birinin uzun bir yolculuğu olduğuna dikkat çekiyor. “Sanat işi gönül işidir”diyen Uncu'nun hedefi, 60 yıldır ailesinin geçimini de sağlayan bu mesleği kendi çocuklarının da sürdürebilmesi için çalışmak.
Haber & Fotoğraf: Sude Anğiş
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...