Herhangi bir toplumsal travmada ruh sağlığımızı nasıl koruyabileceğimizi Uzman Psikolog Gülşen Kılıcarslan ve Uzman Psikolog Berjin Kayhan'dan dinledik.
Konu hakkında bilgilerine başvurduğumuz, alanında uzman kişilerden edindiğimiz bilgilere göre, her toplumsal travma sonucu kişi üzerinde hem fiziksel hem ruhsal olarak zararlı etkiler meydana gelmektedir. Peki herhangi bir toplumsal travmada meydana gelen sorunlarda ruh sağlığımızı nasıl korumalıyız ya da bu travmalardan nasıl daha az etkilenebiliriz? Merak ettiğimiz sorularımızın yanı sıra konuya ilişkin daha detaylı bilgiler aktaran uzman psikologlar, toplumsal travmalar hakkındaki düşüncelerini aktardı.
“Birçok alanda çalıştım”
Profesyonel bir şekilde gönüllü olarak birçok alanda psikososyal destek ağlarında çalışan bir psikolog olarak tanındığını belirten, Uzman Psikolog Gülşen Kılıçarslan, “2015 yılında Mersin Üniversitesi’nden mezun oldum. Bu mesleği yaklaşık 8 yıldır yapıyorum. Daha önce Mersin'de mültecilerle ilgili alanlarda, çeşitli kadın derneklerinde çalıştım. Onun dışında yaklaşık 4 yıldır Van'da çalışıyorum. Daha önce bir psikiyatrist ile çalışıyordum. O Kanada'ya taşınınca ben burada, Van’da görevime devam etmeye başladım.” dedi. Yaklaşık 4 yıldır Van’da görev yaptığını söyleyen Kılıcarslan, aynı zamanda Türk İnsan Hakları Vakfı ile çalıştığını da aktardı.
Ruh sağlığının kısaca “ruhsal olarak iyi olma hali” olduğunu aktaran Gülşen Kılıcarslan, bu alanın çok kapsamlı olmasının yanı sıra genelde zihinsel bir alan olarak tanımlandığını vurguladı. Ruh sağlığının, yaşanılan koşullar çerçevesinde iyi yaşam koşullarına sahip olma, yaşam kalitesinin yüksek olması, kendini ifade edebilme alanlarının olmasına dayanan bir alan olduğunun da altını çizdi.
Ruh sağlığımızı nasıl mı korumalıyız?
Ruh sağlığını koruyabilmek için öncelikle çevresel koşulların ve yaşanılan çevrenin kişi üzerinde çok etkili olduğunu söyleyen Kılıcarslan; “Bunların yanı sıra dini ve ailevi boyut, siyasi kimlik, cinsiyet kimliği büyük bir rol oynuyor. Kişinin bu alanlarının iyi olma hali, kötü süreçte insan psikolojisi üzerinde büyük ölçüde önem arz etmekte. Bu psikolojik süreçten korunma yolları olarak da en azından mücadele alanlarının süreçleri, terapinin kendisi olabilir. Çünkü toplumsal olarak baktığımızda önce kişinin daha önce öğrendiği şeylere karşı farkındalık kazandırma kısmen bu terapi sürecinin içerisinde kolaylaştırıcı olma yani farkındalık diyebiliriz.” dedi.
“Bir olaya tanıklık etmek bile yeterli olabiliyor”
Son zamanlarda görülen en büyük toplumsal travmalardan biri olarak meydana gelen Kahramanmaraş deprem felaketi sonrası insanların, pandemi gibi travmatik bir durumu atlatmadan başka bir travmayla karşı karşıya kaldığını belirten Gülşen Kılıcarslan, “Travma oluşturabilecek bir durumu atlatmadan başka bir travma durumuyla karşı karşıya kaldığımız bir süreçten geçmekteyiz. Toplumsal travmaların yoğun olduğu bir coğrafyada yaşamaktayız. Her an her yerde başımıza bir şey gelebilecek algısı mevcut. Özellikle Türkiye’nin bulunduğu konumdan dolayı her an bir deprem olabilir. Herhangi bir yerde şiddete maruz kalabiliriz. Sadece şu an yaşanan olayları örnek vermenin yanı sıra daha önceden yaşanan bir olay da travmaya sebep olabilmektedir. Bazen olayı yaşamaya da gerek kalmaz, tanıklık etmek bile yeterli olabilmektedir.” şeklinde konuştu.
Kılıcarslan, sözlerine şöyle devam etti: “Kısaca travmanın kelime anlamı ‘hayatımızı tehlikeye sokabilecek herhangi bir şey karşısında verilen tepkiler.’ Bunlar dehşete kapılma, donma vb. gibi birçok tepki travma sonucu meydana gelmektedir. Bizlere gelen birçok hasta da bu şikâyetlerle gelmektedir.
“Bir ruhsal yara olarak düşünebiliriz”
Travma sonucu iyileşme sürecini biraz daha hızlandırmak adına kişinin yaşadığı olayla yüzleşmesi, bir arada olma ve dayanışma ağları gibi yollarla hafifletilebilir olduğunu vurgulayan Kılıcarslan, “Yaşanılan travmaları ruhsal bir yara olarak düşünebiliriz. Örneğin fiziki olarak bir bıçak yarası nasıl iyileşip izi kalıyorsa ruhsal yara da tam olarak buna benzer bir şey. Travma sonucu iyileşme sürecini biraz daha hızlandırmak adına kişinin yaşadığı olayla yüzleşmesi, bir arada olma ve dayanışma ağları gibi yollarla hafifletilebilir ancak hiçbir zaman tamamen unutma diye bir gerçeklik yoktur. Unutmak kelimesi çok gerçekçi bir ifade değil tabii. Ancak toplumsal travmaların çoğunun izi kalacaktır. Sadece baş etmenin öğrenildiği yerdir diyebiliriz. Bu süreçte zaman çok önemli. Zamanla bazı şeyler kabullenilir, olaylarla baş etme öğrenilir. Herkesin kendi öyküsü içinde sürece bakması bile bir travmayı nasıl atlattığı açısından çok önemli.” diye ekledi.
“Psikolojik olarak iyileşmek için bazı adımlar atmak gerekir”
Hayata devam edebilmek ve psikolojik olarak iyileşmek için bazı adımların atılması gerektiğini söyleyen Haliç Üniversitesi psikoloji bölümü mezunu, Uzman Psikolog Berjin Kayhan, "Bireysel veya toplumsal olarak yaşanan kötü ve travmatik olaylar insanların ruh halini, zihinsel sağlığını ve yaşam enerjisini etkilemesi oldukça normal bir durum. Ancak hayata devam edebilmek, bu tür durumlarla başa çıkmak ve psikolojik olarak iyileşmek için bazı adımlar atmak gerekir. Örneğin; kişi kendine nezaket ve saygıyla yaklaşmalı ve sürekli öz eleştiri yapmaktan kaçınmalıdır. Hobi edinmeli, hobiler ve yapmaktan keyif alınan aktivitelere zaman ayırmalıdır. Çünkü günlük yaşantıda hobi edinen kişiler, stresten uzaklaşarak kendini keşfeder ve daha özgüvenli olur. Bu kişiler, eğitim hayatında başarılı olur, iş hayatında karşılaştığı sorunlara hızlı ve yaratıcı çözümler üretir, sosyal ilişkileri gelişir." şeklinde açıkladı.
"Kişinin önceliği kendine vermesi önemlidir"
Ruh sağlığının korunması hakkındaki düşüncelerini aktaran Kayhan, "Fedakârlık yapmak iyi niyet göstergesi olduğu için kişi bundan keyif alabilir ve mutlu olabilir. Ancak bu fedakarlıkları aşırıya kaçarak, kendi duygu ve düşüncelerini önemsemeden yapmak ilerleyen dönemlerde bazı sorunlara yol açabilmektedir. Karşı tarafa gösterilen iyi niyetin suistimal edilmesi halinde, kişi hayal kırıklığına uğrayabilir, çok fazla üzülebilir ve depresyon gibi bazı psikolojik sorunlarla karşılaşabilir. Bu nedenle ruh sağlığını korumanın yolları arasında aşırı fedakârlıktan kaçınmak, insanlara karşı olan beklentileri düşük tutmak ve kişinin önceliği kendine vermesi çok önemlidir." diyerek konu hakkındaki görüşlerini belirtti.
Zamanla psikolojik bozukluk haline gelen birçok travmatik olay, kişiyi hem ruhsal hem de fiziksel olarak etkilemektedir. Kişiyi çaresiz bırakan bu travmalar, birçok kişi için büyük bir sorun haline gelmektedir. Meydana gelen herhangi bir toplumsal travmadan ruh sağlığımızı korumamız için en önemli etkenlerin başında birlik ve beraberliğin gelmesinin yanı sıra mücadele alanlarının süreçleri, terapinin kendisi de büyük önem arz etmektedir.
Haber & Fotoğraf: Aydan Kayhan
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...