Dünyanın en büyük tarımsal ihracat ülkelerinden biri olan Hollanda ile geniş tarım arazilerine sahip Türkiye arasındaki tarımsal üretim farkları, yıllardır tartışılan bir konu. Tarım, ülkelerin ekonomik ve sosyal yapısında kritik bir rol oynayan sektörlerden biridir. Ancak her ülkenin tarıma bakışı, uyguladığı yöntemler ve elde ettiği sonuçlar farklılık gösterebilmektedir. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, yüz ölçümü açısından küçük bir ülke olmasına rağmen dünya tarım sektöründe önde gelen ülkelerden biri olan Hollanda ile geniş tarım arazilerine sahip ancak istenilen verimliliğe ulaşamayan Türkiye arasındaki farklardır.
Bu farklılıkların nedenlerini ve Türkiye’nin tarımsal verimliliğini artırmak için neler yapılması gerektiğini anlamak amacıyla Aydın Efeler Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Kendirlioğlu ve Genel Sekreter (Ziraat Mühendisi) Şebnem Kalender ile görüştük.
Türkiye, tarım ihracatında dünyadaki sayılı ülkeler arasında
Avrupa’nın en küçük ülkelerinden biri olmasına rağmen dünya tarımında bir dev haline gelmiş olan Hollanda’nın 2022 yılı itibarıyla yıllık tarımsal ihracatının 100 milyar doları aşmış olduğunu belirterek sözlerine başlayan Mehmet Kendirlioğlu, Hollanda’nın bu kadar başarılı olmasının ardındaki sırları şu cümleleriyle anlattı: “Hollanda gibi zemini aslında tarıma elverişli olmayan bir ülkenin bu derece üretim yapabilmesinin ve ürettiklerini Türkiye’ye göre çok daha yüksek fiyatlara satabilmesinin temel iki sebebi var. Birincisi, ülkelerinin zemini tarıma elverişli olmamasına rağmen Ar-Ge çalışmaları ve modern teknolojiye sahip tarım makinelerini kullandıkları için bu denli üretim yapabilmektedirler. İkinci sebebe gelecek olursak, Hollanda tarımda bir markadır. Dolayısıyla ürettiği tarım ürünleri Türkiye’ye kıyasla hacim açısından aslında daha az olsa bile fiyat açısından Türkiye’ye oranla çok daha pahalı bir şekilde pazarlıyorlar ve bu sayede Hollanda’nın tarım ihracatında milyar dolarlar konuşuluyor. Bizim ürünlerimizin kalitesi Hollanda’dan bazen çok daha iyi olabiliyor. Fakat burada marka olmalarının avantajından dolayı pazarda önemli bir aktör olabiliyorlar.” Kendirlioğlu, Osmanlı Dönemi’nde Hollanda’ya gönderilen laleler sayesinde, Hollanda’nın lale ihracatında hem dünyada lider olarak bu konuda dünya markası olmayı başardıklarının ve tarım üretiminde bir ders niteliği taşıdığının da altını çizdi. Kendirlioğlu’na göre Türkiye, tarım ihracatı açısından dünyadaki sayılı üreticilerden biri ve aynı zamanda Hollanda’nın rakibi konumunda. Konu ile ilgili bilgilerini aktaran Şebnem Kalender ise, “Hollanda, tarım alanında inovasyona büyük yatırım yapıyor. Yüksek teknolojili seralar, otomasyon sistemleri, verimli sulama yöntemleri ve hassas tarım uygulamaları sayesinde üretim kapasitesini en üst seviyeye çıkarıyor. Ayrıca çiftçilerin eğitimi de bu başarının en önemli unsurlarından biridir. Hollanda’da her şey planlı. Hangi ürün nerede, ne kadar üretilecek, nasıl pazarlanacak, tüm bunlar bilimsel verilerle belirleniyor. Aynı zamanda genetik ıslah çalışmaları, sürdürülebilirlik odaklı üretim ve ihracata yönelik stratejiler sayesinde dünya pazarında güçlü bir yer edinmiş durumdalar.” şeklinde konuştu.
Çiftçi eğitimi ve bilinçlendirme
Türkiye, geniş tarım arazilerine ve farklı iklim özelliklerine sahip olmasına rağmen, Hollanda kadar ihracat yapamıyor. Bunun nedenlerini nüfus yoğunluğunun farklı olması, plansız üretim, yetersiz teknoloji kullanımı, su yönetimi sorunları ve çiftçilerin bu konuda yeterince bilinçlendirilmemesi olarak sıralayan Kendirlioğlu, Türkiye’nin tarımda daha verimli ve rekabetçi olabilmesi için yapılması gerekenleri şu şekilde özetledi: “Türkiye’de çiftçilerin çoğu hala geleneksel yöntemlerle üretim yapıyor. Modern teknolojilerin kullanımı yeterli değil. Aynı zamanda su kaynaklarının verimli kullanılmaması, yanlış sulama yöntemleri ve iklim değişikliği gibi faktörler üretimi olumsuz etkiliyor. Tarımsal girdilerin pahalı olması da çiftçiyi zor durumda bırakıyor. Modern sera sistemleri, akıllı sulama yöntemleri, drone ve sensör teknolojilerinin yaygınlaştırılması gerekiyor. Tarımsal üretimin bilimsel verilerle planlanması ve hangi ürünün nerede, ne kadar ekileceğinin belirlenmesi önemli. Çiftçilerin yeni tarım teknikleri hakkında eğitilmesi ve devlet desteklerinin daha etkin hale getirilmesi gerekiyor.” İklim değişikliğiyle birlikte ortaya çıkan kuraklık tehlikesine de dikkat çeken Kendirlioğlu, “Kuraklık tehdidine karşı su kaynaklarının verimli kullanılması, damla sulama gibi yöntemlerin yaygınlaştırılması şart. Türkiye’de tarım alanında Ar-Ge yatırımlarının artırılması ve tohum ıslahı, gübreleme teknikleri gibi konularda daha fazla çalışma yapılması gerekiyor. Bu sayede Türkiye tarım ihracatında dünyada çok daha üst sıralara ulaşabilir.” ifadelerini kullandı.
Şebnem Kalender de Türkiye’de tarımsal üretim planlamasının eksikliğine dikkat çekerek, “Bizde çiftçi, yıl içinde hangi ürünü ekeceğini büyük ölçüde piyasanın o anki durumuna göre belirliyor. Hangi ürünün ne kadar üretileceğine dair net bir devlet politikası olmadığı için bazı yıllar bir ürün çok fazla üretilip fiyat düşerken, bazı yıllar aynı ürün yetersiz kalıyor. Bu da üreticiyi zarara uğratabiliyor ve o ürünün fiyatının artmasına sebep oluyor.” diye ekledi.
Hollanda, modern tarım teknikleri ve bilimsel planlama sayesinde küçük yüz ölçümüne rağmen dünya tarımında söz sahibi olmayı başardı. Türkiye ise geniş tarım arazilerine sahip olmasına rağmen, teknoloji kullanımındaki eksiklikler, plansız üretim, nüfus yoğunluğunun farklı olması ve ekonomik zorluklar nedeniyle geride kalıyor. Uzmanlar, Türkiye’nin geleneksel tarım yöntemlerinden modern ve sürdürülebilir bir sisteme geçiş yapması gerektiğini belirtiyor.
Haber: Serdar Yılmaz
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...