Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


TARİHİN IŞIĞINDA MİLETOS ANTİK KENTİ

24.06.2024
Kültür Sanat

 

Miletos antik kenti, tarihe ışık tutan değerleriyle insanlığın gelişimi için çok önemli bir konumdadır. Aydın’ın Didim ilçesinde yer alan bu kent, birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bilim, felsefe, coğrafya gibi alanlarda öne çıkan antik çağ düşünürlerine ev sahipliği yapan Miletos antik kenti, konumu itibariyle de avantajlı bir bölgede olup, antik çağda ve sonraki dönemlerde de bölgesinin en büyük ve gelişmiş kentlerinden biri olarak kabul edilmektedir. 

 

Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Miletos antik kenti, aynı zamanda İyon kültür birliğini yansıtan bir yapılanma olan Panionion Birliği içinde yer alan en güçlü şehirlerden biridir. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Üreten ve Arkeoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Aydın Erön, Miletos antik kenti hakkında sorduğumuz soruları yanıtladı. 

 

“Çivi yazısı ile yazılmış belgelerde Milawata ya da Milawanta olarak anılmıştır”

Miletos antik kentinin tarihsel ve kültürel önemi hakkında Hüseyin Üreten, “Miletos antik kenti, ismini Yunancadan almaktadır. Bu kent günümüzde Aydın ilinin Didim ilçesine bağlı Balat Köyü’nün sınırları içerisinde olan bir ören yeridir. Tabii ki bu antik kent günümüzde İzmir, Aydın ve Ege Deniz kıyısını kaplayan, klasik dönemde İonia dediğimiz bölgenin içinde yer alıyor. Bölge tam olarak Latmos Körfezi dediğimiz, kıyıdaki kentlerin en önemlisidir. Dönem dönem orada yaşayan İyonyalılara da önderlik etmiş en önemli kenttir. Antik çağ yazarlarından Plinius’un ‘Naturalis Historia’ (Doğa Tarihi) adlı eseri vardır. Bu eserde Miletos kentinden ‘lonialıların başkenti’ olarak bahsetmiştir. Yani içerisinde bulunduğu bölge için önemli olan bir kent. Söz konusu kent, aslında tarih öncesi dönemden itibaren, yani bizlerin Geç Kalkolitik ya da İlk Tunç Çağı dediğimiz İ.Ö. 3 bin yıllarına kadar uzanan bir tarihe sahip. Dünyanın ilk coğrafyacısı olan Amasyalı Strabon, günümüzde Aydın ilinin Sultanhisar ilçesindeki Nysa antik kentinde eğitim görmüştür. Bu yazar, Agustus döneminde önemli bir kişiliktir. Kendisi Cografika adında bir eser yazmıştır. Bu eserin içerisinde de Miletos antik kenti hakkında bilgiler vardır. Hitit Dönemi’nde de bu kentin önemli olduğunu görüyoruz. Hatta o dönem ki adı, çivi yazısı ile yazılmış belgelerde Milawata ya da Milawanta olarak anılmıştır.” diyerek, kentin geçmişte birçok kez isim değiştirdiğini söyledi. 

 

“Bugün Miletos olarak bildiğimiz kent tarih boyunca başka toplumlar tarafından iskan edilmiş ve farklı adlarla anılmıştır”

Kentin ilerleyen süreçlerde farklı kültürlere ev sahipliği yaptığını söyleyen Hüseyin Üreten, “İ.Ö. 1500 yıllarında Giritliler tarafından kentin iskan edildiğini öğreniyoruz. Bizim klasik kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla, bu kente Akhalılar’ın gelip yerleştiğini görüyoruz. Kente dair çok önemli bir kaynağımız daha var. Kendisi Smyrnalı ve bugünkü İzmir’de doğduğu bilinen Homeros. Onun ‘Iliada’ adlı eserinde Troia Savaşı’ndan bahsettiğini görüyoruz. Kendisi bu eserde Miletos antik kentini Karialılar’ın oluşturduğunu söylüyor. Bu sayede kentin ilk sahibinin Karialılar olduğunu öğreniyoruz. Başka antik çağ yazarları da eserlerinde kent hakkında birçok bilgi vermiş. Pausanias adlı antik çağ yazarının anlattığı bir hikayede, kentin adı ‘Anoktoria’ olarak geçmekte. Bugün Miletos olarak bildiğimiz kent, tarih boyunca başka toplumlar tarafından iskan edilmiş ve farklı adlarla anılmıştır. Başka antik kaynaklarda kentin adı Lelegeis ve Pityoussa olarak karşımıza çıkmaktadır. Lelegeis adı leyleklerden gelmektedir. Kentin tarihteki en önemli unsuru da kolonilerdir. Miletos antik kentinin birçok bölgede koloniler kurduğunu görüyoruz, çünkü deniz ticaretinde çok önemli bir kenttir. Kaynaklarda 200’ün üzerinde koloni kurulduğunu biliyoruz. En önemli kolonilerinden birisi de bugünkü Çanakkale toprakları dediğimiz, Hellespontos bölgesinde yer alan Abydos kenti ve Marmara Bölgesi’nin güney kıyısında bulunan Kyzikos ve Kios diye bilinen yerlerdir. Tabii daha çok Karadeniz’de o dönemki adıyla Eukseinos dediğimiz Sinop, Samsun ve Trabzon şehirlerini de Miletoslular’ın kurduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla bu kent, diğer Yunan antik kentleri gibi krallıkla yönetilen bir şehir devletidir. 9. yüzyıldan sonra 8. yüzyıla geldiğimizde, diğer kentler gibi bir aristokrasi tarafından yönetiliyor. 7. yüzyıldan itibaren de demokrasiyle yönetilen bir kent olarak karşımıza çıkıyor. Yine Anadolu’da yaşamış olan birçok tarihçi var. Halikarnassos da bu tarihçilerden biridir. Bodrum’lu Heredotos olarak da bilinen bu kişi tarihin babası olarak anılır. O da bize Miletos antik kenti hakkında önemli bilgiler veriyor. Dediğine göre Miletos antik kenti 12 tane Ionia kentinden biridir. Biz bu 12 kente Panionion diyoruz. Panionioni dini bir birlikteliktir.” cümleleriyle Miletos’un aynı zamanda dini açıdan da önemli bir konumda olduğunu vurguladı.

 

“Bu kent tarihsel süreçte büyük bir öneme sahiptir”

Kentin siyasi açıdan geçirdiği süreç hakkında bilgi vermeye devam eden Hüseyin Üreten, “7. yüzyılda kent hakkında daha çok bilgi ediniyoruz. O dönemde Lydia Devleti tarafından kentin egemenlik altına alındığını biliyoruz. 7. yüzyıldan 6. yüzyıla geçtiğimizde Lydia Devleti’nden Perslerin eline geçtiğini görüyoruz. 499 yıllarında da tarihte Ionia İsyanı denilen bir olay var. Miletos’un Perslere karşı yaptığı bu isyan ne yazık ki başarılı olamıyor ve 5 bin yıl sonra kent yeniden Pers satraplık merkezine bağlanan bir hale geliyor. Tarihsel sürece baktığımız zaman bu kez İskender’in kente geldiğini görüyoruz. Makedonya Kralı Büyük İskender, Anadolu’ya geldiğinde Miletos antik kentini de egemenliği altına alıyor. Genç yaşta beklenmedik ölümü ile birlikte de, kendisinin komutanları tarafından ele geçirilen bir kent olarak karşımıza çıkıyor. O komutanlara da Diadokoslar diyoruz. Sırası ile önce Antigonos, sonra Ipsos Savaşı sonucunda Lysimakhos ve ardından Seleukosların yönetime geçtiğini görmekteyiz. Kent, Roma İmparatorluğu’na geçmeden önce bugünkü adıyla İzmir’in Bergamon ilçesinde yer alan, Helenistik Dönem için önemli Pergamon Krallığı’na geçiyor. İ.Ö. 133 yıllarında da son Pergamon kralı olan 3. Attalos’un ölümü ile vasiyeti üzerine Roma’ya eyalet olarak bırakılıyor. Biz bu kentin tarihsel sürecini antik kaynaklarda, modern kaynaklarda, sikkelerde ve epigrafik kaynaklarda görebiliyoruz. Bu kent, tarihsel süreçte büyük bir öneme sahiptir.” bilgilerini bizlere aktardı.

 

“Miletos antik kenti olmasaydı felsefe olmazdı diyebiliriz”

Kentin felsefe ve bilime katkılarından bahseden Hüseyin Üreten, “Felsefenin doğmasına sebep olan ilk doğa filozofları dediğimiz kişiler bu kentte yetişmişlerdir. Yani evrenin sırrını çözmeye çalışan Thales, Anaksimandros, Anaksimenes gibi kişiler Miletoslu’dur. Thales evrendeki her şeyin özünün su olduğunu savunurken, Anaksimandros sonsuzluk olduğunu düşünmüştür. Anaksimenes ise evrendeki her şeyin özünün hava olduğu düşüncesindedir. Miletos antik kenti olmasaydı felsefe olmazdı diyebiliriz. Felsefe dışında coğrafya ve tarih alanlarında da önemli isimlere ev sahipliği yapmıştır. Miletoslu Hekataios da bu isimlerden biridir. Kendisi tarihçi mi ya da tarihçilerin doğmasına sebep olan bir isim mi tartışılıyor ama bizim için önemli olan, tarihin babası olarak bilinen Halikarnassos’lu Herodotos’u etkileyen, ondan önce yaşayan biridir. O dönem gezdiği her yeri anlattığı bir coğrafya kitabı vardır. Bu kitap ‘Periodos Ges’ adlı Yunanca bir kitaptır. Bir de tarih kitabı vardır, o kitabın ismi de ‘Genealogiai’ olarak yerini almıştır. Dolayısıyla kendisi tarihin babası olarak anılan Herodotos’a ışık yakan önemli bir kişidir. Kent bu anlamda felsefe ve bilim adına da yıldızı parlayan bir yerdir diyebiliriz.” ifadelerini kullandı.

 

Aydın Erön ise Miletos antik kentinde doğmuş ve büyümüş en önemli filozoflardan biri olan Thales hakkında ek bilgi olarak, “Thales, Miletos’ta doğmuş ve büyümüş önemli bir filozoftur. Kendisi aynı zamanda tüccarlıkta da iyidir. Miletos’tan yola çıkarak Mısır’a kadar gittiği söylenir. Geometri alanında da çalışmaları bulunan Thales, güneş tutulmalarını hesaplamıştır. Bu yönleriyle tarih için çok önemli bir figürdür.” dedi.

 

“Hippodamos tarafından bulunan ızgara planı uygulanıyor”

Kentin mimari yapısının özelliklerinden söz eden Hüseyin Üreten, “Miletos’un vatandaşları arasında Mimar Hippodamos var. Antik çağda kendisinin bulduğu bir plan var. Bu plana ızgara plan deniliyor. Kendisi 5. yüzyılda yaşamış ünlü bir mimardır. Miletos’da doğmuştur. Biraz önce kentin tarihinden bahsederken, Lydia Devleti’nin yıkılıp sonrasında Persler tarafından işgal edildiğini söylemiştik. İskender’e kadar uzanan bir süreç vardı. Perslerin kenti yağmalamasından sonra, Miletos’un ünlü mimarı Hippodamos tarafından bulunan ızgara planı uygulanıyor. Aslında biz bu plana dikdörtgen planlı sokak sistemi diyebiliriz ama literatüre ızgara planı olarak geçmiştir. Eski Yunan Uygarlığı’nda birçok kentin planında bu sistemi görmekteyiz. Kent ve kolonilerin çok sık kurulması nedeniyle mevcut toprağın daha eşit paylaşımı gereksiniminden doğan bir plan. Hatta Aristoteles’in bu plan hakkında söylediği bir söz vardır, o sözde de  ‘Zanaatkarlar, çiftçiler ve askerler olarak bölünen bu toplum, kamusal, özel ve kutsal olarak ayrıldığı için Hippodamos’un bulduğu bu ızgara planı, kentin siyasi ve sosyal bölünmesinin de sonucunda ortaya çıkan bir bütünlük yaratıyor.’ diyerek övgüde bulunmuştur.” sözleriyle kentin şehir planlaması hakkında bilgiler verdi.

 

“Şu anda bulunan mevcut kalıntılar Hellenistik ve Roma Dönemi kalıntılarıdır”

Miletos kentindeki en çok ilgi gören yapılar konusunda Aydın Erön, “Şu anda bulunan mevcut kalıntılar Hellenistik ve Roma Dönemi kalıntılarıdır. Dışarıdan kente gelecek olan misafirler bu yapılar arasında en çok tiyatrodan etkilenir. Bunun sebebi de yapının gösterişli olması ve günümüze kadar ayakta kalmasıdır. Tiyatro, limana doğru inşa edilmiş olup, güney batı yönüne bakan mermer bir yapıdır. İkinci olarak İyonik Stoa’yı söyleyebilirim. Limanın hemen yanında, tören başlangıcı alanı konumundadır. Sütunlar günümüze kadar korunduğu için ziyaretçiler açısından etkileyicidir. Son olarak Faustina Hamamları da oldukça ilgi çekici yapılardan biridir.” ifadelerini kullandı. 

 

“Zeytinyağı çok büyük bir öneme sahip”

Kentin ekonomisi ve geçim kaynağı hakkında bilgiler paylaşan Aydın Erön, “Burada satılan ürünler arasında zeytinyağı çok büyük bir öneme sahip. Miletos aynı zamanda çok önemli bir seramik üretim merkezidir. Arkeolojide fikellura adı verilen bir seramik grubu var. Çevrede bulunan seramiklerin de kil analiziyle Miletos’a ait olduğu anlaşıldı. Tabii ki seramik boş olarak gitmiyor, içerisine farklı ürünler de koyuluyor. Özellikle zeytinyağı ticareti de bu bakımdan önemlidir. Aynı zamanda Miletos antik kentinin birçok kolonisi olduğunu, bu kolonilerin Karadeniz kıyılarına kadar uzandığını ele alırsak, ne kadar farklı kültürle tanışırsanız, onlardan beslenirsiniz ve onları beslersiniz diyebiliriz. Ekonomik olarak, ticari anlamda güçlü oldukları için bu kadar fazla koloni kurabiliyorlar ve bu sayede kültür-sanata yatırım yapıyorlar.” diyerek Miletos’un birçok yönden gelişmişliğini de gözler önüne serdi. 

 

“Tarih öncesinden beri insanların iskan ettiği bir yerleşim yerinden bahsediyoruz”

Kentin zamanla ıssızlaşmasının arkasındaki nedenlerden bahseden Hüseyin Üreten, “Tarih öncesinden beri insanların iskan ettiği bir yerleşim yerinden bahsediyoruz. Tarih boyunca da hiçbir zaman ıssızlaşmadığını görüyoruz. Yine hatırlarsınız ki kent İ.Ö. 6. yüzyılda Perslere bağlı Karia satraplığının yönetiminde bulunuyor. İskender’in gelmesiyle beraber Makedonya Krallığı’na bağlandıktan sonra, 300 yıllık bir Helenistik dönemden geçiyor. İskender’in ölümünden sonra sırasıyla komutanları tarafından el değiştiriyor. Daha sonra Seleukoslar’ın yönetimine geçerek ilerleyen süreçte Pergamon Krallığı’na kalıyor. Sonrasında 133 yılına kadar Roma İmparatorluğu’nun eline geçiyor. Anadolu’ya gelen Romalılar, burada bir Asya eyaleti kuruyorlar. Bu kent de o eyaletin 13 tane konventusundan biri olarak anılıyor. Roma’da altın çağını yaşayan kent, erken Hristiyanlık döneminde de önemli bir piskoposluk merkezi haline geliyor. Daha sonra limanların getirdiği alüvyonlu topraklar yüzünden kent, yavaş yavaş ıssızlaşmaya başlayarak eski popülerliğini kaybediyor. Bizans Dönemi’ne gelindiğinde kentin daha da küçüldüğünü, hatta tiyatro binasının gerisinde bir kale yapıldığını görüyoruz. Araştırmacılar bugünkü Balat isminin de zaten bu kentten geldiğini söylemekte. Dolayısıyla 13. yüzyıla geldiğimizde Türk egemenliğine giren önemli bir kent olarak karşımıza çıkıyor.” diye dile getirdi.

 

“Kazı çalışmaları son zamanlarda kentin merkezinden limana doğru kaymıştır”

Kentin kazı çalışmaları hakkında Aydın Erön, “Miletos kazı çalışmaları son zamanlarda kentin merkezinden limana doğru kaymıştır. Kazının bir önceki çalışmaları Zeytintepe ve Kalabaktepe ismindeki arkaik yerleşimleri anlamaktır. Şu anda da Alman kazı ekibinin kazı başkanlığını Christopher Ellis yönetmekte. Bu nedenle şu an kazılar liman çevresinde. Kentin geç dönem iskanı hakkında bilgi sahibi olmaya çalışılıyor. Tiyatro ve çevresindeki durum da inceleniyor. Tiyatronun altında, kutsal alan varlığına dair de çalışmalar yaptılar.” dedi.

 

Hüseyin Üreten ise, “Kentte yapılan arkeolojik kazılar ve bilimsel araştırmalar hala devam etmekte. 1877 yılından itibaren Fransızların başlattığı bu kazıyı, daha sonra Almanlar devralmış ve günümüzde de kazı çalışmaları yapmaya devam etmektedirler. Kentin içerisinde birçok yapı var. Antik döneme ait tiyatro, Bizans Dönemi’nde yapılmış bir kale, faustina hamamlar, Roma İmparatorluğu Dönemi’nde yapılmış stadyum da kentte yer alan yapılar arasındadır. Miletos antik kenti ile Didim arasındaki bağlantıyı sağlayan kutsal yolun varlığını da biliyoruz. Kent aslında tarihin her sürecinde zenginliğini korumuş, görülmeye değer birçok eseri bünyesinde barındıran bir yerleşim yeri.” sözlerini söyledi. 

 

Bizlerle bu röportajı gerçekleştirdiği için Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı başkanı Hüseyin Üreten’e ve Arkeoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Aydın Erön’e teşekkür ederiz.

 

Haber: Esin Türk

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN

Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00