Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü
Öğrenci Uygulama Haber Sitesi

Bazen duyduklarımıza nazaran gördüklerimizi daha geç unuturuz. Kimimiz için gördüklerimiz daha akılda kalıcı oluyor. Şimdiye kadar dinlediğimiz Bursa’nın tarihini, görsel olarak incelemenin mümkün olduğu, dünyanın en panoramik müzesi olan Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi bizlere bunu sağlıyor. Müzede Bursa’nın tarihini anlatan 10 binden fazla insan ve hayvan figürü bulunmaktadır.

Her ülkenin kendi tarihi farklı değerlere sahiptir. Ülkemizin birçok şehrinde verilen mukaddes mücadele sonucu kazanılan güzel memleketlerden biri olan Bursa’nın tarihinin, görsellerle ve muhteşem bir ambiyansla gösterildiği Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi’ni tesis sorumlusu olan Emir Kırmız’dan dinleyelim.

Bu fikir nasıl canlandı? Nasıl bir seçimle ilerlediniz?

Dünyanın birçok yerinde panoramik müzelerin olduğunu biliyorduk ve biz de Türkiye’de de böyle bir müzenin olmasını istedik.  2015 yılında da faaliyetlerimize başladık. 5 yıl kadar sürdü çünkü şu anda bulunduğu ana görsel, dünyanın en büyük ana görseli ve tek bir cihaz üzerinden çıkması gerekiyor bu da uzun bir zaman aldı. Açıldığımız günden bu yana Türkiye’nin müzecilik rekorlarından birini kırmış olduk ve 1 milyon ziyaretçi ağırladık. Amacımız burada marka değeri olmaya çalışmak, çeşitli etkinliklerimiz, sergilerimiz oluyor ve aynı zamanda bir kültür merkeziyiz. Genelde Avrupa'da müzeler okul dışı öğrenim alanları diye tanımlanırlar. Biz de bu misyonda öğrencilerle birçok ortaklaşa proje, atölye ve öğrenim alanı gibi faaliyet yürütüyoruz. 

Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi’ni bize anlatır mısınız? Ziyaretçiler burada neler görecek? 

Fetih müzesine girdiğiniz andan itibaren çok modern bir binayla karşılaşıyorsunuz. İlk etapta bizi karşılayan galeri alanımız var, bu alanda 16 adet tablodan oluşan Bursa’da yaşamış altı meftun padişahımızın önemli olaylarının anlatıldığı kronolojik bir sergi alanı var. Bu noktada baş danışmanımız merhum Halil İnalcık Hocamız bizlere danışmanlık yaptılar. Devamında ana görselimizin bulunduğu alan olan küreye çıkıyoruz. Burada adeta bir zaman makinesine girmişçesine 6 Nisan 1326 tarihinin Bursa’sına gidiyoruz. O dönemdeki kılık kıyafetten, günlük hayattaki yaşam tarzına kadar 10 binden fazla insan ve hayvan figürü var. Çok etkileyici bir görseldir. Tüm ziyaretçilerimizin ilk çıktığında o şaşkınlık ifadesini defalarca kez görmüşümdür. Dünya’nın en büyük tam panoramik müzesi olmanın yansımalarını gözlemliyoruz.

Buraya ilgi nasıl?

Her kesimden ziyaretçiye hitap ediyoruz, bu yüzden ilgi yoğun derecede. Bursa’nın fethinde bizim en büyük özelliğimiz Osmangazi’nin fetih için askeri güce sahip olmasına rağmen barış yolunu tercih etmesidir. Bu sebeple Bursa 23 yıllık bir kuşatma dönemine giriyor ve kuşatmanın ardından hiç kan dökülmeden Saros Bursa’nın anahtarını Orhan Bey’e teslim eder ve o tarihten sonra Bursa bizim olur. Bizler de burada bunu anlatıyoruz. Özellikle hafta sonumuz daha yoğun geçiyor, öğrenci grupları geliyor, mehter gösterileri oluyor, çok çeşitli atölyeler ve sergiler oluyor. Yaşayan bir kültür merkezi diyebiliriz. 

İletişim ve pazarlama alanında müze ile ilgili neler yapıyorsunuz?

Günümüzde malum sosyal medya çok etkili bir yol olduğu için tüm platformlarda sosyal medya hesaplarımız var. Bunun dışında YouTube kanallarımız var ve orada canlı yayınlar yapıyoruz.  Buradaki tarihsel döngüyü YouTube’da canlandırıyoruz. Bunun dışında turizm odalarıyla çok yoğun dirsek temaslarındayız. Bursa’ya gelen her otobüsün bizim müzemize uğradığını söyleyebilirim. Çeşitli ulusal ve uluslararası kanallarda, billboardlarda ve televizyonlarda reklamlarımız her daim yayınlanıyor. 

Türkiye’nin müzecilik konusunda pozisyonunu değerlendirebilir misiniz?

Türkiye’nin bu alanda son 10 yılda çok yol katettiğini düşünüyorum. Özellikle belediyelerin müzecilik faaliyetlerine girmesiyle birçok ilde belediye müzeleri bulunuyor. Tabii Türkiye’nin her tarafında ayrı bir tarih var, tarihi açıdan çok zengin bir coğrafyada yaşıyoruz. Türkiye müzecilik alanında özellikle Göbeklitepe’yle beraber daha aktif hale geldi. Türkiye’de bulunan müzelerin çoğu Avrupa Müze Akademisi’ne kayıtlıdır. Biz de Avrupa Müze Akademisi’ne ve Uluslararası Panorama Konseyi’ne üyeyiz ve çeşitli iş birliklerimiz de oluyor. Türkiye için artık müzesi olmayan il kalmadı da diyebilirim. 

Müzeciliğe yönelik düşünceleriniz nelerdir ve neler öğretti, neler kazandırdı size?

Sanatsal, tarihi ve düşünce biçimi bakımından bana birçok artıları olmuştur. Müzeler şehrin hafızasını barındıran yerlerdir. Bundan 10-20 sene önce insanların yaşayış biçimine baktığımızda farklılıklar garip gelmiştir. Müzeler olduğu yerlerin bankalarıdır ve bence baktığımızda da şehrin kimliğini yansıtır. Şöyle de diyebiliriz, müzeler şehrin bir fotoğrafı oluyor. Baktığımızda insanlar artık hafta sonlarında ya da tatillerinde müzeye geliyor. Yakın geçmişimize baktığımızda pek de mümkün değildi çünkü geçmişte böyle değildi, müze denince akla arkeoloji müzeleri, taşlar ve heykeller gelir bunlar da o dönemi anlamlandıran insanlar için ziyaret noktasıdır. Biz bu panorama müzesiyle bu engeli aştık. 

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Öncelikle her şey için teşekkür ederim. Müzeler bizim için her zaman tarihin izlerini taşır, gezmeliyiz, görmeliyiz, tarihimizi yakından bilmeliyiz. Sizlerin vesilesiyle bu haberi görecek olan herkesi buraya müzemizi görmeye davet ediyorum. 

Müze denince akla gelen tüm klasikleri geride bırakan, modern yapısıyla dünyanın en panoramik müzesinin, bir yanda en güzel şekilde sunduğu Bursa’nın tarihi diğer yanda sahip olduğu ambiyans görülmeye değer. 

Haber & Fotoğraf: Gülistan Akdemir