Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü
Öğrenci Uygulama Haber Sitesi

Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Taylan Zaman, Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp konusunda bizleri bilgilendirdi.

Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uzmanlık alanı Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Anabilim Dalı İdari Sorumlusu Dr. Öğr. Üyesi Taylan Zaman, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapmıştır. Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Anabilim Dalı, dalışa bağlı hastalıkların tanı ve tedavisinin yapıldığı, dalışa uygunluk muayenelerinin gerçekleştirildiği, çeşitli hastalıklarda yardımcı tedavi olarak Hiperbarik Oksijen (HBOT)  tedavisi uygulanan uzmanlık dalıdır.

Dalgıçlarda görülen en ölümcül hastalık dekompresyon tedavisinde kullanılır

Bölümün tedavi ettiği ve ilgilendiği hastalıkları iki grupta toplayabileceğini söyleyen Taylan Zaman, “Birincisi sualtı hekimliğidir. Bunu aslında bu bölümün ortaya çıkmasını sağlayan kısım olarak da adlandırabiliriz. Dalgıçlarda görülen hastalıklardan en ölümcül olanlardan birisi, tıp dilinde ‘dekompresyon’ hastalığı olarak adlandırılan ve halk arasında ise ‘vurgun’ olarak bilinen hastalığın tedavisinde kullanılır. Dekompresyon hastalığı, tüplü derin dalışlarda dalgıcın dalış kurallarına uymadan, derinden su yüzeyine hızlı çıkması sonucu oluşan gaz kabarcıklarının damar, eklem arası gibi çeşitli yerleri tıkayarak, tutulan yere göre değişik semptomlar ve belirtiler vermesiyle birlikte ölüme kadar götürebilen bir hastalıktır. Sualtı hekimliği ayrıca dalgıçların, dalışa elverişli olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan periyodik muayenelerinde de kullanılır. Hiperbarik tıp kısmı ise aslında bizim daha yaygın olarak insanlarda görülebilecek hastalıkların tedavisinde kullandığımız kısımdır. Halk arasında ‘şeker hastalığı’ olarak bilinen tıp dilinde ‘diyabetüs mellitüs’ olarak adlandırılan hastaların genelde ayaklarında çıkan yaraların tedavisinde, nedeni bilinmedik bir şekilde ortaya çıkan ani işitme ve görme kayıplarında, özellikle kış aylarında soba kullanımına bağlı görülen karbonmonoksit zehirlenmesinde, iyileşmeyen yaraların tedavisinde ve daha birçok hastalığın tedavisinde ülkemizde yaygın olarak kullanılmaktadır.” dedi.

“Hastanın kanındaki oksijen miktarı yaklaşık 23 kat artırılır”

Hiperbarik oksijen tedavisi ne olduğu ve nasıl uygulandığı hakkında Zaman, “Tek kişinin tedavi aldığı ve çok kişinin aynı anda tedavi alabildiği olmak üzere 2 tip basınç odası bulunmaktadır. Tek kişilik basınç odasında hasta yatarak tedavi edilirken, çok kişilik odalarda kabinin kapasitesine göre değişmekle birlikte 12-14 kişiye kadar hasta oturarak tedavi edilebilmektedir. Hastalar, kabinin içine alındıktan sonra kapılar kapatılıp çeşitli kanallar vasıtasıyla kabinin içine hava pompalanır. Bu sayede kabin içi ortamda sanki suyun altına 14 metre inilmiş kadar bir basınç elde edilir. Bu da normal ortamdaki atmosfer basıncının yaklaşık 2.5 katı kadar basınç uygular. Bu basınç altındaki hastalara aralıklı olarak yüz maskesi yardımıyla %100 oksijen solutulur ve hastanın kanındaki oksijen miktarı yaklaşık 23 kat artırılır. Bu durum hastanın vücudundaki tüm hücrelere dokulara ve organlara oksijenin daha fazla sunulmasını sağlar ve bu sayede oksijenleme ile ilgili oluşan hastalıkların tedavisine katkı sağlayarak iyileşmeye yardımcı olur. Tedavi, her hastalığa göre değişmekle birlikte tek seansta bitebilir veya aylarca sürecek şekilde de olabilir. Yine hastalığa göre değişmekle birlikte her seans 2 saat sürer ve günde bir kez uygulanır.” ifadelerini kullandı. 

Sualtı hekimi ve Hiperbarik Tıp hekimi olmak

Taylan Zaman, “Ülkemizdeki herhangi bir tıp fakültesinden tıp eğitimi aldıktan sonra Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ve İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde bulunan Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Anabilim Dalı’nda 3 yıllık süren uzmanlık eğitimini tamamlayan tabipler, Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp uzmanı olarak mezun olurlar.” dedi ve cümlelerini noktaladı.

Haber & Fotoğraf: Hüseyin Kum