Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


SOSYAL MEDYADA ÇOCUK HAKLARI İHLALLERİ

15.03.2024
Sağlık

 

Çocuk istismarı ve ihmali, çocuğa karşı uygunsuz olan ve çocuğa zarar veren ya da bireyin gelişimini engelleyen her türlü davranışı kapsar. Çocuk istismarının üç ana başlıkta değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunlar; fiziksel, duygusal ve cinsel istismardır. Dünyanın ortak sorunu olan çocuk istismarı, çocuklarımızın geleceğini önemli ölçüde etkilemektedir. 

 

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hatice Aksu ile çocuk istismarının birey üzerinde etkilerini konuşurken; Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Uzm. Dr. Müge Karagöz Çetiner ile de sosyal medyanın çocuk istismarına olan etkisini ele aldık.

 

Sharenting akımına dikkat

Sharenting  diğer adıyla ‘Paylaşılan Ebeveynlik’ olarak adlandırılan sosyal medya akımının çocuk istismarının önünü açtığını ifade eden Çetiner, her bireyin kendi mahrem alanı olduğunu belirtti. Her yaş grubunun ‘KVKK’ (Kişisel Verileri Koruma Kanunu) ile güvence altına alınabileceğini vurgulayan Çetiner, bu kanunun çocukların mahremiyetinin korunmasında büyük bir rol oynadığını dile getirdi. Ebeveynlerin gelecekte yetişkin olacak çocukların herkese açık bir platformda görüntülerinin yayınlanmasının doğru olmadığını belirtti ve sözlerine şu şekilde devam etti: “Sosyal medyada ebeveynlerin, çocuklarının görüntülerinin herkesin ulaşacağı şekilde servis etmesi hem çocukların mahremi ile ilgili bir ihlaldir hem de çocuk istismarına açık olan bireylerin önüne malzeme sunmaktadır. Bu paylaşımın çocuklar açısından olumlu yönü yoktur. Çocukların beğenilme, ilgi görme arzularına ebeveynler tarafından dengesiz veya fazla yanıt verilmiş ise ileride önemli kişilik bozukluklarına neden olmaktadır. Bu kişilik bozukluklarının en başında narsist kişilik bozukluğu gelir.” Çetiner, gelecekte yaşam boyu devam edecek kişilik bozukluğu ve daha birçok ruhsal bozukluğa davetiye çıkardığını ifade etti. 

 

Çetiner, Anne influencerların çocukların görüntülerini, çocuğun onayı olmadan paylaşır ise bunun çocuk istismarına girdiğini dile getirdi. Bu durumun aslında büyük bir suç olduğunu söyleyen Çetiner, “Aile 18 yaşına kadar çocuğun vasisidir. Ancak ailede dahil herhangi bir kişi ya da kurum çocuğun haklarını ihlal ederse bu süreç kamu davasına kadar gidebilir. Devlette bu durumda o çocuğa yapılan ihlalin önüne geçer ve gereken cezayı verir.” diyerek sözlerini noktaladı.

 

Çocukların mahrem eğitimi doğumdan itibaren başlamalı

Çocukların mahrem eğitiminin doğumdan itibaren başladığını belirten Prof. Dr. Hatice Aksu, çocuğun beslenme veyahut alt değiştirme zamanlarında çevresinde ebeveyninden başka kimsenin olmaması gerektiğini ifade etti. Ebeveynlerin, bebeğin doğumundan itibaren mahrem alanlarını korumasının bir yükümlülük olduğunu söyleyen Aksu, “Bebeklerin sosyal medyada çıplak fotoğraflarının paylaşılması asla doğru değildir. Eğer paylaşılmış ise ebeveyn çocuğunu tehlikeli durumlar ile karşı karşıya bırakmış olur.” dedi. Çocuğun sosyal medya platformlarında lise çağından önce bulunmamasını önemle dile getiren Aksu, 0-3 yaş aralığında çocuğun asla sosyal medya ile bağlantısı olmaması gerektiğinin altını çizdi. Aksu, çocuğun ruhsal ve fiziksel gelişimini olumsuz etkileyecek kişi, aile veya toplum tarafından bilerek veyahut bilmeyerek yapılan tüm davranışların hepsinin istismar olduğunu belirtti. Çocuk hakları içerisinde eğitim, sağlık, iyi yaşam koşullarının sunulması hakkı olduğunu ve bu hakların çocuğa eksiksiz sunulmasının önemini vurgulayan Aksu, çocuk istismarının duygusal, fiziksel ve cinsel olarak üç ana gruba ayrıldığını söyledi ve sözlerine şu şekilde devam etti; “Çocuk istismarının en ağır şekli cinsel istismardır. En çok yaygın görülen ve gözden kaçan da duygusal istismardır.  Yaşından büyük beklentiler içinde olunması, yaşına uygun olmayan görevler verilmesi, çocuğa lakap takılması, kardeş arasında her türlü ayrım yapılması, topluluk önünde aşağılanması ve yargılanması çocuğun duygusal istismarına en iyi örnektir.” dedi. 

 

İstismarın en kötü hali: cinsel istismar

Cinsel istismardan şüphelenilen durumlarda çocuğun yaşanan olumsuz olaylara karşı tepkilerinin yaş gruplarına göre değişiklik gösterdiğini aktaran Aksu, 0-3 yaşındaki çocuğun belirtileri ile okul çağı çocuğun ve ergenlik dönemindeki çocuğun belirtilerinin aynı olmadığını ifade etti. Temel olarak çocukta iştah, uyku ve davranış değişikliklerin oluştuğunu belirten Aksu, çocuğun belli kişi ve kişilerden korkma çekinme gibi davranışların olması cinsel istismarın şüpheleri arasında olduğunu söyledi. 

 

Evde çocuğun düzeninin dahi o çocuğun yaş gruplarına göre olması gerektiğini vurgulayan Aksu sözlerini şöyle sürdürdü; “Ergen bir gencin, odasında kendi gelişimi için zaman zaman yalnız kalması gerekmektedir. Ancak zaman zaman ailenin de odasında kaldığı süre zarfında neler yaptığından haberdar olması gerekmektedir. Biz gençlere hep şu cümleyi kurarız. Ailenizden saklamanız gereken durumlar muhtemelen sizler için risk içeriyor.” Aksu, ergenin doğal yapısının risk almaya eğilimli olduğunu belirtti. Küçük bir çocuğun ve ergenin odasına girerken ebeveynin kapıyı her zaman çalması gerektiğini vurgulayan Aksu, anne çocuk ilişkisinin temelinde saygının oluşmasının önemli olduğunu dile getirerek sözlerini noktaladı.

 

Yapmış olduğumuz röportaj sonucunda çocuk istismarında en sık rastlanan türün duygusal istismar ve istismar hallerinin içerisinde en kötüsünün cinsel istismar olduğunu öğrendik. Sosyal medyada çocuğun her halinin paylaşılması çocuk istismarına kapı araladığını ve ebeveynlerin bu konuda dikkatli olması gerektiğini ön gördük. Dünyanın ortak sorunu olan çocuk istismarı konusu her bilinçli ebeveyni ilgilendirmektedir. Prof. Dr. Hatice Aksu ve Uzm. Dr. Müge Karagöz Çetiner’e teşekkür ediyor, çocuk istismarının bir an önce son bulmasını temenni ediyoruz.

 

Haber: Çilem Boğacı  

Fotoğraf: Melih Şentürk

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00