Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


SOSYAL MEDYADA BEĞENİLME TAKINTISI GENÇLERİN KİMLİK ARAYIŞINI NASIL ETKİLİYOR?

20.05.2025
Dosya

 

Gençler, kimliklerini keşfetmeye çalışırken sosyal medyanın güçlü ve yönlendirici etkisi altında kalıyor. Dijital platformlar, gençlere farklı kimlik rolleri deneme ve kendilerini ifade etme imkanı sunarken, aynı zamanda özgüven ve benlik algılarını şekillendiriyor. Beğeni, yorum ve takipçi sayısı gibi dijital onay araçları, gençlerin öz değerini belirleyen önemli bir faktör haline gelirken, bu göstergelere bağımlılık riski artıyor. Sosyal medyada yüksek beğeni almak, gençlerde kısa vadeli bir mutluluk ve özgüven artışı sağlarken, bu onayın kalıcı olmaması sürdürülebilir bir özsaygı gelişimini zorlaştırıyor. Olumsuz yorumlar veya düşük beğeni sayısı ise yetersizlik ve değersizlik duygularını tetikleyebiliyor.

 

Bu yazıda, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Berrin Güner ile bir görüşme gerçekleştirerek, sosyal medyanın gençlerin kimlik gelişimi üzerindeki etkilerini ve dijital beğeni takıntısının gençlerin öz değerini nasıl şekillendirdiğini ele aldık.

 

Sosyal medyanın kimlik üzerindeki etkisi

Gençlik dönemi, bireyin zihninde “Ben kimim?” sorusunun en sık sorulduğu ve kimliğini inşa etmeye çalıştığı bir evredir. Özellikle ergenlik, bireyin kimlik gelişiminin merkezinde yer alır. Sosyal medyanın bu süreç üzerindeki etkisini değerlendiren Güner, “Günümüzde sosyal medya, bireylerin günlük hayatlarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Sosyal medyanın gençlerin kimlik gelişimi üzerindeki rolünü hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle ele almak mümkündür. Sosyal medya platformları, gençlerin farklı kimlik rollerini keşfetmelerine, bu rolleri sanal dünyada denemelerine ve geri bildirim almalarına olanak tanır. Beğeni, yorum ve takipçi gibi dijital geri bildirim araçları, gençlerin benlik algısını biçimlendirir. Bu dijital onay mekanizmaları, gençlerin öz saygısını artırabilirken, dışsal onaya bağımlı bir benlik yapısının oluşmasına da yol açabilir. Sosyal medyada öne çıkan görsel temsiller, bireylerin kendilerini sunarken daha çok dış görünüş ve estetik standartlara odaklanmalarına neden olabilir. Özellikle genç kadınlar arasında beden imajı kaygılarının artmasına ve benlik algısında bozulmalara yol açabilir. Sosyal medya, bir yandan bireylerin sosyal olarak bastırdığı yönlerini keşfetmelerine fırsat sunarken, diğer yandan gerçek kimlik ile dijital kimlik arasında çatışma yaratma riskini de beraberinde getirir.” ifadelerini kullandı.

 

Beğeniye bağlı benlik

Dijital onay araçlarının, gençlerin öz değerlerini bu göstergelere bağlamasına neden olabileceğini belirten Güner, “Özellikle ergenlik dönemindeki bireyler, sosyal medyada aldıkları onaylara (beğeni ve takipçi sayısı gibi) bağlı olarak öz saygılarını şekillendirebilirler. Kısa vadede yüksek beğeni, gençlerin öz saygısını artırabilir. Ancak bu beğenilerin kalıcı olmaması, sürdürülebilir bir özgüven gelişimini zorlaştırır. Dahası, sosyal medya sadece olumlu değil, aynı zamanda olumsuz geri bildirimlere de açıktır. Beğeni eksikliği, olumsuz yorumlar ya da başkalarının ‘mükemmel’ görünen hayatlarıyla yapılan karşılaştırmalar, gençlerde yetersizlik, değersizlik ve aşağılık duygularının gelişmesine neden olabilir.” şeklinde konuştu.

 

Beğenilme ihtiyacının dijitalleşmesi: Kuşaklar arası farklar

Güner, sosyal medyada beğenilme arzusunun Z kuşağını diğer kuşaklardan nasıl farklılaştırdığını, “Bizim kuşağımız (X kuşağı) ve önceki kuşaklar için toplumsal onay, aile ve iş çevresi gibi sosyal ağlar aracılığıyla sağlanırdı. Ancak, genç kuşaklar bu onayı sayısal ve dijital ölçütler üzerinden elde ediyor. Beğeniler, takipçi sayısı ve paylaşım istatistikleri, Z kuşağı bireyleri için sosyal değer görmenin ve kabul edilmenin temel kriterleri haline geldi. Z kuşağı, sosyal medyayı yalnızca bir iletişim platformu olarak değil, ‘kendini sahneleme’ alanı olarak kullanıyor. Oysa X kuşağı ve önceki kuşaklar için beğenilme arzusu, daha geleneksel yollarla ifade ediliyordu. Genç kuşaklar, anlık görünürlük ve hızlı geri bildirim alma isteğiyle, sürekli olarak beğenilme motivasyonu içinde yaşıyor. Buna karşılık, önceki kuşaklar sosyal ilişkilerini daha uzun vadeli ve kalıcı bir anlam çerçevesinde kurma eğilimindeydi. Günümüzde, gençlerde beğenilme arzusu daha yoğun, hızla tüketilen ve geçici bir tatmin sağlayan bir yapıya bürünmüş durumda.” şeklinde açıkladı.

 

Aile içi iletişim eksikliği ve beğenilme arayışı

Gençlerin sosyal medyada beğenilme takıntısı geliştirmesinde aile yapısı, ebeveyn tutumları ve özellikle aile içi iletişim kalitesinin çok önemli bir rol oynadığını açıklayan Güner, bu durumun yalnızca bireysel bir davranış olarak değerlendirilmemesi gerektiğini vurguladı. Konu hakkında Güner, “Beğenilme takıntısı, aynı zamanda aile içindeki duygusal ihtiyaçların ne ölçüde karşılandığıyla da yakından ilişkilidir. Genç birey, aile içinde duygularını ifade edemiyor, yeterince takdir görmüyor ya da önemsenmiyorsa, dış dünyada onay arayışına yönelebilir. Bu bağlamda, sosyal medyada alınan ‘beğeni’, gencin ev ortamında bulamadığı onay ve aidiyet hissinin bir tür telafisi hâline gelebilir. Ailelerin, genç bireylerle sosyal medya hakkında sağlıklı bir iletişim kurmaları hem dijital farkındalık düzeylerini artırabilir hem de öz-düzenleme becerilerinin gelişimine katkı sağlayabilir. Sağlıklı ve destekleyici bir aile içi iletişim, sosyal medyada gelişen beğenilme takıntısını önleyici ya da en azından azaltıcı bir faktör olarak mutlaka dikkate alınmalıdır.” dedi.

 

Dijital okuryazarlık ve sağlıklı sosyal medya kullanımı

Güner, sosyal medya kullanımının sağlıklı bir şekilde yönetilebilmesi için dijital okuryazarlığın kritik bir rol oynadığını belirtti. Özellikle gençlerin, sosyal medyada karşılaştıkları içerikleri eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirme becerisi kazanmalarının önemli olduğunu vurgulayan Güner, “Okul müfredatlarında, ilkokuldan itibaren dijital okuryazarlık dersine yer verilmelidir. Ailelere de bu konuda bilinçlendirme eğitimi verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu şekilde gençlerin sosyal medyada karşılaştıkları manipülasyonlara karşı bilinçlenmeleri sağlanabilir. Sosyal medya kullanımının yerine geçebilecek kültürel, sanatsal ve sportif aktiviteler ise gençlerin yaşamında yer almalı. Her türlü bağımlılık için en önemli cephane, hepimizin bildiği üzere sanat ve spordur. Örneğin, bir tiyatro kulübünde rol almak, dans etmek, bir enstrüman çalmak, yeni hobiler edinmek, arkadaşlarla yüz yüze vakit geçirmek ve aileyle dışarıda aktiviteler planlamak, dijital bağımlılığı ve beğenilme takıntısını azaltabilir.” diye açıkladı.

 

Sonuç olarak, sosyal medyada beğenilme takıntısı gençlerin kimlik gelişimini derinden etkiliyor. Dijital platformlar, gençlere kendilerini ifade etme ve farklı kimlik rolleri deneme fırsatı sunarken, aynı zamanda dışsal onaya bağımlı bir benlik yapısının gelişmesine yol açabiliyor. Özellikle aile içi iletişim eksikliği ve dijital okuryazarlık yetersizliği, bu bağımlılığı daha da güçlendirebiliyor. Gençlerin sağlıklı bir kimlik gelişimi için ailelerin destekleyici bir iletişim kurması ve dijital farkındalıklarını artırması büyük önem taşıyor. Değerli görüş ve bilgilerini bizlerle paylaşan Dr. Öğretim Üyesi Berrin Güner’e teşekkür ederiz.

 

Haber: Mehtap Başer

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?

  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE

  Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00