Günümüzde çocuklar giderek daha fazla ekran karşısında vakit geçiriyor ve kapalı alanlarda sınırlı bir dünyaya hapsoluyor. Bu durum, fiziksel ve zihinsel gelişimlerini olumsuz etkileyebilirken, doğa ile iç içe bir eğitim modeli bu sınırlamaları ortadan kaldırıyor. Peki, doğada eğitim, çocukların gelişimine nasıl katkı sağlıyor? Bu sorunun yanıtını, Aydın’daki özel bir eğitim kurumunun müdürü Çocuk Gelişimci Özlem Kesecioğlu, anaokulu öğretmeni Zehra Kurtoğlu ve Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı’ndan Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nermin Koruklu ile görüştük. Uzmanların değerlendirmeleriyle doğada eğitimin sunduğu benzersiz kazanımlara yakından bakalım.
Doğada eğitim modeli, çocukların doğal çevrede öğrenmesini, keşfetmesini ve bağımsız hareket etmeyi öğrenmesini teşvik eden bir eğitim yaklaşımıdır. Çocuk gelişimi üzerine yapılan araştırmalar, doğayla iç içe olmanın çocukların fiziksel, bilişsel ve duygusal gelişimlerine olumlu katkılar sağladığını gösteriyor. Pandemi sürecinde çocukların hareket alanlarının daralması ve sosyal becerilerinde gerileme yaşanması, eğitimcileri alternatif modellere yönlendirmiştir. Bu noktada, Avrupa’da uzun yıllardır uygulanan doğada eğitim modeli, Türkiye’de de yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu modelde çocuklar, sınıf ortamı yerine ormanlık alanlarda, doğayla iç içe bir öğrenme deneyimi yaşamaktadır. Taşlar, yapraklar ve kuru dallar gibi doğal materyaller, eğitim sürecinde aktif olarak kullanılmaktadır.
Doğa ile büyüyen çocuklar: Eğitimde doğanın gücü
Kesecioğlu, doğada eğitimin çocuklar üzerindeki etkisini, doğayla temasın özgüven, yaratıcılık ve bağımsızlık kazandırdığını belirterek, “Çocuklarımız sadece eğitim görmüyor, doğayı tanıyor, özgürlüğü hissediyor ve en önemlisi kendilerini tanıyorlar.” diye aktardı. Kurtoğlu ise, öğrenme süreçlerinde duyuların aktif rol oynadığını vurgulayarak, “Renkleri doğadaki besinler aracılığıyla öğretiyoruz. Çocuklar yaprak, çiçek ve taşlarla ince motor becerilerini geliştirirken, problem çözme, takım çalışması ve kriz yönetimi gibi yetkinlikler de kazanıyor.” dedi. Doğada eğitimin çocuk gelişimi üzerindeki etkisini değerlendiren Koruklu ise, “Çocukların doğayla iç içe büyümesi, gelişimleri açısından son derece önemlidir. Eğitim sürecinde doğanın da bir parça olarak yer alması, çocukların bedensel, zihinsel ve duygusal gelişimlerine büyük katkı sağlar.” diyerek, doğanın eğitimin ayrılmaz bir parçası olması gerektiğini belirtti.
Doğada öğrenmek: Çocukların gelişimine etkisi
Orman Okulu Modeli, çocukların öz bakım becerilerini, bağımsızlıklarını ve çevresel farkındalıklarını artıran bir sistem. Çocuklar, kendi kıyafetlerini giymeyi, çantalarını hazırlamayı ve doğaya uygun kıyafetler seçmeyi öğreniyor. Bu sayede öz disiplinleri gelişirken, doğaya uyum sağlamayı da öğreniyorlar. Ayrıca, doğayla birebir temas kurdukları için çocukların gözlem ve merak yeteneği de güçleniyor. Başlangıçta çiçekleri koparan çocuklar, zamanla onları gözlemlemeyi ve doğanın dengesine zarar vermemeyi öğreniyor. Bir diğer önemli kazanım ise çocukların dayanıklılığı ve problem çözme becerileri. Çocuklar, ormanda yürüyüş yaparken veya düşüp kalkarken kendi başlarına sorun çözmeyi öğreniyorlar. Öğretmenler, sürece yalnızca gözlemci olarak katılıyor ve çocukların kendi başlarına karar vermelerini destekliyor. Bu konuda çocukların büyük bir kişisel gelişim gösterdiklerini belirten Kurtoğlu, “Çocukları, biz sürekli aynı alana götürüyoruz ve dolayısıyla orayı bir sınıf gibi benimsiyorlar. Orada mevsimleri yaşayarak öğreniyorlar. Doğadaki en ufak değişimin bile farkında oluyorlar.” diye anlattı. Ancak doğada eğitim denildiğinde yalnızca ormanlar veya açık alanlar akla gelmemeli. Bu noktada Koruklu, doğayla bağ kurmanın farklı yolları olduğuna dikkat çekerek, “Doğada eğitim, denildiğinde sadece ormana gitmek anlaşılmamalıdır. Evdeki küçük bir balkonda, bir saksının içindeki çiçeği ve böceği gözlemlemek bile çocuğun doğayla bağ kurmasını sağlar.” ifadelerini kullandı.
Ailelerden ve öğretmenlerden olumlu geri bildirimler
Doğada eğitim modelini tercih eden veliler, çocuklarının teknoloji bağımlılığından uzaklaştığını ve doğaya olan ilgilerinin arttığını belirtiyor. AVM (Alışveriş Merkezi) gezileri yerine doğa yürüyüşleri tercih edilirken, çocuklar ailelerini de doğada vakit geçirmeye teşvik ediyor. Özellikle hafta sonlarında doğayla daha fazla vakit geçiren çocuklar, evde de doğayla ilgili gözlemler yaparak öğrendiklerini aileleriyle paylaşıyor. Ailelerden olumlu geri dönüşler aldıklarını belirten Kesecioğlu, bir velinin, “Oğlum artık tablet yerine ağaçlara tırmanmayı tercih ediyor. Eve geldiğinde hangi bitkileri keşfettiğini anlatıyor. Doğayı korumayı öğrenmesi, onun en büyük kazanımı oldu.” şeklindeki sözlerini aktardı. Öğretmenlerin gözlemleri de oldukça olumlu. Öğrencilerin doğayla kurdukları bağın zamanla güçlendiğini aktaran Kurtoğlu, “Çocuklar başta doğaya mesafeli duruyordu. Ancak zamanla karınca yuvalarını, yaprak türlerini ve mevsim değişikliklerini inceleyerek, merak duygularını geliştirdiler ve artık doğanın bir parçası olduklarını hissediyorlar.” ifadelerini kullandı.
Doğayla büyüyen nesiller: Özgüvenli, meraklı ve yaratıcı çocuklar
Doğada eğitim modeli, çocukların gelişimine önemli katkılar sağlıyor. Özellikle bağımsızlık, özgüven, problem çözme ve çevresel farkındalık gibi beceriler, doğayla iç içe bir ortamda daha hızlı ve etkin bir şekilde gelişiyor. Doğa, çocuklar için sadece bir oyun alanı değil, aynı zamanda bir öğretmen rolü üstleniyor. Çocuklar, doğada sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel olarak da büyüyorlar. Kesecioğlu’nun belirttiği gibi, doğa ile kurulan bağ, çocukların stresle başa çıkmalarına yardımcı olurken, özgürce öğrenmelerini sağlar. Kurtoğlu’nun da vurguladığı gibi, doğa çocukların gözlem yapma, merak etme ve keşfetme becerilerini geliştirir. Bu nedenle, doğada eğitimin önemi her geçen gün daha fazla anlaşılmaktadır. Eğitimde doğaya dönüş, sadece çocukların değil, tüm nesillerin gelişimine katkı sağlayacak bir adım olacaktır.
Geleceğin bireylerini yetiştirirken, doğayla iç içe bir eğitim modelinin ne kadar kıymetli olduğunu fark etmek ve bu modeli yaygınlaştırmak, çocuklarımızın ve bizlerin hem bireysel gelişimi hem de çevresel farkındalığı açısından büyük önem taşıyor.
Haber: Mehmet Karaboğaz
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...