Günümüzde her şey plastik, çelik veya cam gibi malzemelerden üretilirken, geçmişte özellikle sık kullanılan mutfak eşyaları olan tencere, tava, tabak gibi malzemeler uzun yıllar kullanılması ve dayanıklı olması için bakır levhalardan yapılırdı. Bu yüzden bakırcılık mesleği çok önemli bir yer tutardı.
Günümüzde eskisi kadar rağbet görmese de bu işi öğrenmek için İzmir Kemeraltı’nda bakırcılık işini yaparak hayatını sürdüren İnanç Korkmaz ile mesleğin durumunu ele alarak mesleğin zorluklarını, bakırcılık ve kalaycılık arasındaki farkları da konuştuğumuz bir röportaj gerçekleştirdik.
Üç kuşaktır dede ve baba mesleği
21 Ağustos 1976 doğumlu olduğunu ve bakırcılık mesleğini tam 3 kuşaktır dede ve baba mesleği olarak sürdürdüğünü belirten İnanç Korkmaz, mesleğe nasıl başladığını, “Ben 11 yaşındayken babam Kemeraltı’nda bakır imalâtı üzerine bir dükkân açınca benim de bu mesleğe tanışmama vesile oldu. Babam rahmetli olduktan sonra dümeni ben devraldım ve bu zamana kadar bakırcılık mesleğini yaşattım, yaşatmaktayım.” sözleriyle anlattı.
“İzmir’de bakırcı olarak bir tek ben kaldım”
Önceden Kemeraltı’nda bakırcılar çarşısı olduğunu belirten Korkmaz sözlerine şöyle devam etti: “Bakırcılar çarşısında çok sayıda bakırcı, kalaycı, dövmeci bulunuyordu fakat bunların çoğu artık mesleğin zorluklarından ve yeterince gelir getirmemesinden dolayı birer birer kapandı. İzmir’de bakırcı olarak bir tek ben kaldım.”
Korkmaz, ayrıca fabrikasyon değil el işçiliği gerektiren bir meslek olduğundan söz ederken eskisi kadar çok çırak bulamadıklarını, artık bütün işleri kendisinin yaptığına dikkat çekti. Korkmaz, meslek şartları ağır da olsa bu işi yapmaya devam edeceğini belirtti ve özellikle genç kesimin bu tür mesleklere yeniden yönelmesini tavsiye etti.
Bakır levhaları bakır ustalarının elinde son şeklini almakta
Fabrikadan gelen bakır levhaları ilk önce yapacakları işin durumuna göre değişik ebatlarda kestiklerini belirten Korkmaz, sürecin devamında yapılanları, “Kesilen bakırlara biçimlendirilmesi için dövme işlemi uygulanır. Ardından yapacağımız ürün tek elde tutmaya uygun bir ürün olacaksa onun sapını veya gagasının montajını yaparız. Eğer ürüne kalaylama (parlatma) işlemi uygulanacaksa onu yaparız. Son olarak da eğer ürün boyanacaksa bu işlem yapılır. Özetle, bakır levha hâlinden son şeklini alana kadar 8-9 ustanın elinden geçer.” diyerek bakırın ustaların elindeki yolculuğundan bahsetti.
“Bakırdan daha önce üretilmemiş işler yapmaya çalışıyorum”
Bakırdan hiç denenmemiş ürünler yapmaya çalıştığını belirten Korkmaz, “Antep ve Urfa’da genellikle cezve ve çaydanlık gibi eşyalar yapılıyor. Bense bakırdan daha önce üretilmemiş işler yapmaya çalışıyorum. Tasarım ve restorasyon kısmında genellikle faaliyetler yapıyorum. Örnek olarak İzmir Saat Kulesinin tamiratı, Tarihî Asansörün tamiratı ve tasarımı, değişik büyük camilerin restorasyonunda kullanılacak bakır objelerin imalâtını yapmaktayım.” şeklinde konuştu.
Bu meslek insanlara öğretilmeli
Bakırcılık mesleğinin hoş ve güzel bir meslek olduğuna değinen Korkmaz, halk eğitim merkezlerinde kurslar açılarak yediden yetmişe her yaşta insana bakırcılığın ne olduğunun ifade edilmesinin gerektiğini söyleyerek sözlerine şu şekilde devam etti: “Belirli bir yaşa geldikten sonra bu mesleği öğrenmek çok zor oluyor, özellikle 45-50 yaşlarında emekli olmuş insanlar bakırcılık mesleğini öğrenmek, kendilerine bir hobi edinmek için bize geliyorlar fakat belirli bir yaştan sonra mesleğin zorluklarına dayanamayıp bırakıyorlar. Bundan ötürü bize bu mesleği yapacak genç ve tecrübeli insanlar gerekli.”
Bakırcılıkta beş çeşit işleme vardır
Bakırcılıkta dört adet işleme çeşidi olduğunu da ekleyen Korkmaz, bunların sırasıyla oyma işleme, takma işleme, kabartma işleme, kazıma işleme ve çekiçle yapılan işleme şeklinde açıkladı. Bizim yaptığımız işlemeler ürünün dış görünüşü ne kadar iyi olacaksa ona oranla yapılır. Fakat müşteri bu beş işlemeden birisini seçerse biz de ona göre yapıyoruz.” dedi.
Bakırcılık ve kalaycılık iki ayrı meslek
Bakırcılık ile kalaycılığın aynı meslek olduğu yanılgısına düşüldüğünü fakat bunların birbirinden farklı olduğuna da vurgu yapan Korkmaz bu durumu, “Herkes bakırcılık ile kalaycılığın aynı olduğunu sanıyor fakat öyle değil. Biz burada bakırdan ürünler üretiriz, kalaycılar ise paslanmış bakırı cilalar, yani bir nevi parlatır. Mutfaklarda bakırdan yapılan ve çok kullanılan tava, tencere, kazan ve tepsi gibi ürünler uzun süre kullanılıp yeteri kadar kalaylanmazsa kanserojen madde yaratır ve yemeklere karışır, bu durum ileride kanser gibi çok ciddi hastalıklara sebebiyet verir.” diyerek sözlerini noktaladı.
Bizlere bakırcılık mesleğinin inceliklerini, zorluklarını ve bakırdan nasıl malzemeler ürettiğini anlatan İnanç Korkmaz’a teşekkür ederiz.
Haber: Atahan Aker
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...