Ölüm, her an herkesin yaşayabileceği bir durumdur. Hayatımızın bir gerçeği olan ölüm olgusundan sonraki süreç, ilk olarak gassallara devredilir. Gassallar, cenazelerin yıkanması, kefenlenmesi ve defin işlemlerinin gerçekleştirilmesinde görevlidirler. Aynı zamanda cenaze sırasında aileye destek olmak ve dini ritüellerin yerine getirilmesi konusunda yardımcı olmak gibi görevleri de bulunur. Gassallar, geleneksel olarak toplumda önemli bir yer tutar ve saygı gösterilmesi gereken bir meslek dalıdır.
Çoğu insanın korkarak baktığı bu mesleği birilerinin yapması gerekiyordu. Korku ve endişelerine rağmen soğukkanlılıklarını koruyarak bu işi meslek edinen ve benimseyen 1’i erkek, 3’ü kadın gassalla mesleğin zorluklarını, ilginç yanlarını ve bilinmeyenlerini ele aldık. Daha öncesinde Söke Merkez Müftülük Camiinde imam olan İsmail Çoban, Aydın Kemer Mezarlığında 4 yıldır gassallık yapıyor. İş arkadaşı Pınar Özer, 49 yaşında ve 2009 yılından bu yana 15 senedir bu meslekte. Diğer kadın meslektaşları Ayşe Korkmaz ise 2 yıldır bu mesleği devam ettiriyor. Denizli Asri Mezarlıkta gassallık yapan Esma Çiftçi de, 2015’ten beri 9 yıldır bu mesleğin içinde.
“Asla bu mesleği yapmam demiştim.”
Aydın Kemer Mezarlığı’nın tek erkek gassalı olan Çoban, imamlık yaparken; “Ben asla cenaze yıkamam, asla bu mesleği yapmam.” demesine rağmen, 5 sene sonra kendisini bu mesleğin içinde bulduğunu ve yaklaşık 10 binin üzerinde cenaze yıkadığını söyledi. Bu mesleğe başladığı ilk haftalarda kaza, cinayet gibi cenazelere denk geldiği için çok fazla gelgit yaşadığını, alışmakta zorluk çektiğini ve hatta bırakmayı düşündüğünü de itiraf etti. Ardından, “Temel inanç olmazsa, bu meslek yapılamaz. Bu iş maneviyatı yüksek bir iş.” dedi. Tek erkek gassal olduğu için gece gündüz cenaze yıkadığını belirten Çoban, özellikle çocuk cenazelerinin onu çok daha fazla etkilediğini aktardı. Libya’da şehit olan kişiyi de kendisinin yıkadığını ekleyen Çoban, bu tür durumların etkisinde uzun süre kaldığını vurguladı. Mesleğin en zor yanının da burası olduğunu, cenaze yakınlarının o durumuna rağmen dirençli olmanın onları zorladığını fakat zorlanarak da olsa bunu başardıklarını izah etti. Herkesin dışarıdan bakınca soğuk bir meslek olarak gördüğü bu işi, merhametle yaklaşarak yapabildiğini ifade etti. Bu mesleği herkesin yapamadığına dair dikkat çeken söylemlerde bulunan Çoban, otopsi merkezinden gelen birinin bile, ertesi gün istifa ettiğini bildirerek bu söylemini vurguladı. Ek olarak, “Sadece iş olarak bakıldığında yapılabilecek bir meslek değil. Bilinçli yapılması gerek ve yapan kişinin maneviyatının yüksek olması gerek.” diye ekledi.
Gassallık anlatılmaz yaşanır
Mesleği hala yapmakta olan 4 gassalın da dediğine göre, bu mesleği yapıp sağlıklı psikolojiyle kalan az kişi var. Psikolojiyi çok etkilediğini aktaran kişiler, olan biten her şeyin gasilhane kapısının ardında kalması gerektiğini vurguladı. Cenazeyi görüp sonrasında unuttuklarını, normal hayata dönebilmek adına, hatırlamamayı tercih ettiklerini ve doğru olanın da bu olduğunu belirttiler. Cenazenin son olarak ruhu ve bedeniyle kendilerine teslim edildiğini, yaptıkları her hareketi farkında olarak yapmak zorunda olduklarını ve sorumluluk hissettiklerini beyan ettiler. Aynı zamanda, sadece cenazeyi yıkamakla mükellef olmayıp diğer insanlara da ölümün var olduğunu hissettirmek görevlerinin bir parçası. Bu kişiler, yaptıkları mesleğin ne kadar zor olduğunun farkında. Bizler yine de şu bilgiyle mesleğin önemine ve zorluğuna açıklık getirmiş olalım: Diğer ülkelerde bu işi yapan kişilere 5 sene önceden emeklilik hakkı verilerek, bahçıvanlık işiyle uğraşmaları sağlanıyor. Bunun sebebi ise bu işi yapan kişilerin vicdanının ve merhametinin soğumasıdır. Böylelikle insanların toprak ve bitkilerle uğraşıp tekrar merhamet ve vicdan sahibi olması beklenmektedir.
Pandemi dönemi gün yüzü görmeden çalıştık.
15 yıldır bu mesleği devam ettiren ve daha öncesinde Halk Eğitim Merkezinde 5 yıl bu işin öğreticiliğini yapmış olan 49 yaşındaki Pınar Özer, aynı zamanda belirli bir süre de Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinde morg görevlisi olarak da çalışmasına rağmen aslında Din Sosyolojisi mezunu. Bu işe uzun yıllar önce başlayan Özer, meslekte en çok zorlandığı dönemin, pandemi ve deprem dönemi olduğunu söyleyerek, “Saat farketmeksizin günde 18-19 tane cenaze yıkıyordum. Resmen gün yüzü görmeden çalışıyorduk.” sözleriyle o zor dönemleri, mesleği gereği ekstra zorlanarak atlattığını dile getirdi. Meslektaşı Çoban ile deprem bölgesine de gidip görev yaptıklarını ve sonrasında kendilerinde olan değişimleri anlattı. Kahramanmaraş Narlı Mezarlığında görevlerini bitirip döndükten sonra depremi yaşamayan insanların hayatlarına devam etmelerine çok kızdığını söyleyen Özer, oradaki ambiyansın onlar için çok daha farklı olduğunu söyledi. 4 yıl önce gerçekleşen İzmir depreminden gelen depremzedeleri de yıkadığı ayrıntısını verdi. Ne kadar alışırsa alışsın böyle durumlarda mesleğinin zorluğunu daha fazla hissettiğini açıkladı.
“Ölümün üzüntüsünü hissedemiyoruz.”
Zamanla mesleğine alıştığını söyleyen Özer, “Artık ölüme üzülemiyoruz, üzüntüsünü hissedemiyoruz.” dedi. Yaptığı işin mesleği olduğunun farkına varıp işi işte bıraktığını, böylelikle uzun yıllardır bu mesleği devam ettirdiğini ve gündelik yaşantısına yansıtmadığını belirten Özer, aynı zamanda manevi danışmanlık ve rehberlik yapıyor. Bu şekilde cenaze yakınlarına moral ve destek veriyor. Ölümün kendisi için temizlik kavramını ifade ettiğini dile getirerek adeta mesleğiyle bütünleştiğini ifade ediyor. İlk cenazesinin yakılarak öldürülen kadın cinayeti olduğunu anlatan Özer, geriye dönüp baktığında bir kadın olarak bu cenazenin etkisinde uzun süre kaldığını aktardı. Sadece onu hatırladığını söyledi. 2009 yılından bu yana 5 binin üzerinde cenaze yıkadığını belirterek, “Cenazeyi görürüz, sonra unuturuz. Bu işin asıl amacı, sır.” diyerek bu mesleği 15 senedir yapabiliyor olmasının sırrını da vermiş oldu.
Manevi yönden eksikliklerini tamamlamak için bu mesleği seçen Korkmaz ise, bu işe korku ve endişelerle adım attığını açıklayarak cenaze yakınlarından daha fazla etkilendiğini bildirdi. Ne kadar zorlansa da manevi yönünü sevdiği için alışmaya çalıştığını belirtti.
“Karşı komşumun vasiyeti üzerine bu mesleği yapmaya karar verdim.”
Denizli Asri Mezarlıkta gassal olarak çalışan Çiftçi, karşı komşusunun, “Ben öldüğümde beni sen yıka.” demesi sayesinde böyle bir deneyim yaşadığını ve sonrasında bu mesleği yapmaya karar verdiğini dile getirdi. “Karşı komşumun böyle bir vasiyeti olunca onu kırmak istemedim. İlk yıkadığım cenaze o oldu ve oradan çıktıktan sonra bu mesleği yapmaya karar verdim.” dedi. Halk Eğitim Merkezi Cenaze Hizmetleri Gassallık Kursundan belge alarak, 9 yıldır mesleğini gönüllü olarak devam ettirdiğini ifade etti. Annesinin de ara ara cenaze yıkadığını belirten Çiftçi, bu mesleğe çok uzun olmasa da 1 yılda alıştığını, ilk başladığı zamanlarda yemek dahi yiyemediğini itiraf ederek yakın çevresinden de tepkiler aldığını söyledi. Yakın çevresinin “Yapamazsın, psikolojin bozulur, hayatına devam edemezsin.” gibi olumsuz tepkilerine kulak asmayan Çiftçi, kendine en uygun bu mesleği gördüğü için pes etmeyip başladığını ve sürdürdüğünü bizlere anlattı.
Gassallar, kayıplarımızla yüzleşirken bize destek olan sessiz kahramanlardır. Onların sunmuş olduğu hizmetler, sadece bir görev değil; aynı zamanda bir merhamet ve saygı ifadesidir. Bu haberimizde, gassallığın önemini ve toplumsal rollerini vurguladık. Gassalların sunduğu bu değerli hizmetlere daha fazla dikkat çekmek, onları tanımak ve onlara teşekkür etmek hepimizin sorumluluğudur.
Haber: Zeliha Dündar
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...