İlk çizdiği kuş resmiyle sanat yolculuğuna başlayan Rabia Asrak, kas hastalığının getirdiği zorluklara rağmen resim tutkusunu hiç bırakmadı. Azmi ve inancıyla engelleri aşarak sergiler açmayı başaran Rabia, eserleriyle hayatın umut dolu yönlerini yansıtırken, herkese ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Hayat karşımıza türlü zorluklar çıkarabilir ancak bu zorlukları aşmak, kişinin kendi inancı ve azmiyle mümkündür. Bize bu gerçeği tüm samimiyetiyle anlatan bir başarı hikâyesine tanıklık edeceğiz. Rabia Asrak, çocukluk hayali olan resim sanatını büyük bir tutkuyla sürdüren, engellerini sanatla aşarak kendi sergilerini açmayı başaran ve yaşamındaki her zorluğu bir motivasyon kaynağına dönüştüren bir sanatçı. Resimle başlayan serüveninin nasıl bir başarı öyküsüne dönüştüğünü ve hayatın her alanına yaydığı pozitif enerjisini kendi sözleriyle anlatıyor.
Rabia Hanım, bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Hayatınıza sanat nasıl dokundu?
26 yaşındayım ve kas hastalığı olarak bilinen bir rahatsızlığım var. Bu hastalık sınıflara ayrılıyor, kimilerinde daha yumuşak seyreden bir tür. Bende ise kitle olarak bilinen türde ilerliyor. Sanatla tanışmam 2010 yılında oldu. Her şey bir kuş çizimiyle başladı. O dönem okul etkinliklerimiz sırasında müdürümüz bana, “Nelerden hoşlanıyorsun? Ne yapmayı seviyorsun?” diye sormuştu. O anda içten bir şekilde resim yapmayı sevdiğimi söyledim. Bunun üzerine resim bölümünde okuyan gönüllü bir üniversite öğrencisi benimle çalışmaya başladı. Bu çocukluktan beri içimde olan resim merakım için önemli bir dönüm noktası oldu. Aslında resim sevgim çok küçük yaşlarda başladı. Bob Ross gibi televizyona çıkan ressamları büyük bir ilgiyle izlerdim. Ellerindeki fırçayla birkaç dakika içinde şaheserler yaratmalarına hayran kalırdım. Bu bana hep büyüleyici gelirdi. Gönüllü ablamızla çalışmaya başladığımızda, ilk işimiz bir güvercin çizmek oldu. O gün bilgisayardan çıktısını alıp üzerinde çalışmaya başladık. İlk çizimim oldukça heyecan vericiydi. O an resim yapmanın beni ne kadar mutlu ettiğini fark ettim. Bir süre bu şekilde çalıştık ama gönüllü olduğu için bir noktada yollarımız ayrılmak zorunda kaldı. O günlerde çok yalnız kaldığımı hissettim ama sonra kendi kendime bir karar aldım. Bir şeyler yapmaya devam etmeliydim. Malzemelerimi aldım, kalemler ve bir resim defteriyle çalışmalarımı sürdürdüm. İlk başlarda sürekli kuş resimleri yapıyordum. Daha sonra film karakterlerini çizmeye başladım. Her gün yeni bir şey deniyor, kendi sınırlarımı zorluyordum. Bu süreçte kendimi hem geliştirdim hem de resmin benim için bir tutku olduğunu daha iyi anladım.
Sergi açma süreciniz nasıl gelişti?
İlk sergimi Aydın’da açtım. Yazıcıoğlu diye bilinen büyük bir alanda gerçekleşmişti. O sergi benim için çok özel bir deneyimdi çünkü resimlerimle insanların karşısına çıkmanın nasıl bir duygu olduğunu ilk kez yaşadım. Sergi sırasında, Necdet Bey adında bir emekliyle tanıştım. Kendisiyle tanışmam, sanatla ilgili vizyonumu genişletmemde büyük bir etki yarattı. Daha sonrasında şehir dışında da sergiler düzenlemeye başladım. İzmir, İstanbul ve Akhisar gibi yerlerde sergiler açtım. Bu süreçte her sergi beni daha da motive etti. Sergilerim sayesinde hem kendi potansiyelimi keşfettim hem de birçok insanın ilgisini çekmeyi başardım.
Bu süreçte sizi en çok gururlandıran an neydi?
İnsanların sergilerime gelip resimlerimi uzun uzun incelemeleri beni her zaman derinden etkiliyor. Bir gün bir ziyaretçimin resimlerimden birinin önünde dakikalarca durduğunu fark ettim. O an içimden “İşte bu yüzden bu işi yapıyorum.” dedim. Bazen oturup geçmişe bakıyorum, “Ben nasıl başardım bu noktaya gelmeyi?” diye düşünüyorum. Çünkü kolay bir süreç değildi. İnsan isteyince ve emek verince her şeyin mümkün olduğunu gördüm. İşte bu farkındalık, bu başarma duygusu benim için tarif edilemez bir gurur kaynağı.
Toplumdan nasıl tepkiler alıyorsunuz?
İnsanlardan genel olarak çok olumlu geri dönüşler alıyorum. Sergilerime gelenler genellikle beğenilerini dile getiriyor. Tabii olumsuz yorumlar da oluyor ama bunlar beni çok etkilemiyor. Çünkü benim için önemli olan yaptığım işi önce benim beğenmem. İnsanların eleştirileri elbette önemli ama benim temel motivasyonum kendi içimdeki tatmin. Hayatta herkes kendi hikâyesinin kahramanı, kendi başrolüdür. Ben de bu bilinçle hareket ediyorum.
Gelecek hedefleriniz neler?
Üniversiteye gitmek istiyorum. Özellikle resim veya psikoloji alanında eğitim almayı hedefliyorum. Psikoloji benim için hem bir meslek hem de insanlara destek olma aracı gibi geliyor. Resimle birlikte insan psikolojisine dair bir şeyler öğrenmek beni çok heyecanlandırıyor. Ayrıca gelecekte daha büyük sergiler düzenlemek ve daha fazla insana ulaşmak istiyorum.
Son olarak engellilere veya topluma bir mesajınız var mı?
Hayat, bir kere geldiğimiz bir yolculuk. Bu nedenle kendimizi kapatmamalı, keşfetmeye ve denemeye devam etmeliyiz. İnsan üzerine düştüğü bir şeyin mutlaka devamını getirir. Evet zorluklar var ama yılmadan devam ettiğinizde her şeyin mümkün olduğunu görebilirsiniz. Ben bunu resimle keşfettim ve bu yolculuğu herkese tavsiye ederim.
Bu söyleşi, Rabia Asrak’ın sanata olan tutkusu sayesinde nasıl engelleri aştığını ve hayallerine nasıl ulaştığını gözler önüne seriyor. Onun hikâyesi, umut ve azmin gücünü bir kez daha hatırlatıyor.
Haber: Emircan Aksu
Fotoğraf: Ahmet Turğut
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...