İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana sanat, duyguların ve düşüncelerin aktarımında güçlü bir araç olmuştur. Mağara duvarlarına çizilen figürlerden Rönesans tablolarına, günümüz dijital sanatlarına kadar her dönemde sanat, bireyin ve toplumun iç dünyasını yansıtmıştır. Bu yansımanın en dikkat çekici ögelerinden biri ise renklerdir. Renkler yalnızca görsel bir tercih değil aynı zamanda insan psikolojisini, ruh halini ve toplumsal değerleri etkileyen bir anlatım dilidir. Örneğin kırmızı öfkeyi, mavi huzuru, sarı ise umudu simgeler. Bu anlamlar bireysel deneyimlerin yanı sıra kültürel ve toplumsal yapılarla da şekillenir. Sanatçılar, yaşadıkları dönemin koşulları ve kendi ruh hallerinin etkisiyle renkleri bilinçli ya da bilinçsiz şekilde seçerken, izleyiciler de bu renkler aracılığıyla eserle duygusal bir bağ kurar.
Peki, bir sanat eserindeki renkler bize ne anlatır? Hangi renk hangi duyguyu çağrıştırır? Sanatçılar ruh hallerini renklerle nasıl dışa vurur? Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Resim-İş Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda görev yapan Dr. Öğr. Üyesi Çağdaş Özkan ile bu soruların peşine düştük.
“Renkler duyguların dışavurumudur.”
Sanatta renklerin yalnızca estetik değil aynı zamanda duygusal bir yansıma olduğunu belirten Dr. Çağdaş Özkan, “Kırmızı, kan ve öfkeyi; sarı ve yeşil ise ferahlığı temsil eder. Renkler duyguların dışavurumudur. Sanatçılar iç dünyalarını tuvale, renklerle aktarırlar.” dedi. Özkan, sanatçının içinde bulunduğu ruh halinin renk seçimlerini doğrudan etkilediğini belirterek, “Bazı sanatçılar öfkesini doğrudan kırmızı ve siyah tonlarıyla gösterir. Bazı sanatçılar ise daha açık pastel tonlarla içsel huzurunu yansıtır.” ifadelerini kullandı. Ayrıca bu anlamlandırmaların sadece bireysel değil, toplumsal olarak da üretildiğini söyleyen Özkan, “Kırmızı kimi için bayrağı, kimi için şiddeti, kimi için aşkı çağrıştırır. Bu çağrışımların kökeninde hem psikolojik hem de sosyokültürel yapı vardır.” dedi.
İnsanlar ruh hallerine göre sanatçı seçer
Sanatçının bir duyguyu ifade etmek için üretim yaptığını lakin eserin izleyiciyle buluşmasının, izleyicinin seçimiyle şekillendiğini belirten Özkan, “Sanatçılar eser üretir ancak kimin hangi eseri beğeneceği, izleyicinin kişisel beğenisi ve ruh haliyle ilgilidir. Tıpkı müzikte olduğu gibi, insanlar ruh hallerine göre sanatçı seçer.” dedi. Renklerin sanat eserlerinde yaratmak istediği duyguya göre kullanıldığını ifade eden Özkan, “Sert pigmentler, yoğun renkler öfke ve şiddet gibi duyguların aktarımı için kullanılırken; açık tonlar, yumuşak geçişler, daha ferahlatıcı ve huzurlu bir etki yaratmak için tercih edilir.” diye konuştu.
Sanatçının iç dünyası esere yansır
Sanatçının yaşadığı dönem, ülkenin durumu ve bireysel koşullarının da eser üretiminde etkili olduğunu belirten Özkan, “Savaş dönemlerinde ortaya çıkan eserlerle barış zamanlarında üretilen eserlerin psikolojik etkileri farklıdır. Örneğin Picasso’nun Guernica tablosu, savaşın acılarını yansıtan güçlü bir örnektir.” dedi. Özkan ayrıca sanat tarihine yön veren bazı sanatçıların sadece renkleriyle değil, ruh halleri ve yaşam koşullarıyla da eserlerini şekillendirdiğini belirtti, “Leonardo da Vinci, insan anatomisini incelemek için mezarlıktaki görevlilere para verip cesetleri inceliyordu. Salvador Dali ya da Pablo Picasso gibi sanatçılar da dönemin kurallarına uymayan, sıra dışı yaşamlarıyla eserlerine yön vermiştir.” diyerek altını çizdi.
Renk, ruh ve eleştiri
Sanat tarihinden örnekler veren Özkan, “Empresyonizm ve dışavurumculuk gibi akımlarda renk kullanımı duyguların dışa vurumu açısından çok belirgindir. Özellikle dışavurumculukta renkler, sanatçının ruh halinin en çarpıcı yansımasıdır.” diye konuştu. Modern sanatla birlikte renklerin anlamının da değiştiğini vurgulayan Özkan, “Modern sanatta artık doğaya çıkıp gözlem yoluyla yapılan resimlerin yerini daha soyut ve düşünsel temelli işler alıyor. Bu da renklerin artık sadece doğayı değil, fikri ve eleştiriyi temsil etmesine yol açtı.” değerlendirmesini yaptı.
Özgürlük alanını kısıtlıyor, hayal gücünü köreltiyor
Bireyin çocukluktan itibaren aldığı eğitim ve içinde yetiştiği kültürel yapının, renklerle kurduğu ilişkiyi belirlediğini vurgulayan Özkan, “Resim derslerinde bile özgür bırakılmayan çocuklar yetişkin olduklarında sanatı içselleştirmekte zorlanıyor. Anaokulundan itibaren çocuklara çizgileri taşırmadan boyama yapması gerektiği söyleniyor. Oysa bu özgürlük alanını kısıtlıyor, hayal gücünü köreltiyor.” dedi.
Sanatta renklerin etkilerini detaylarıyla aktaran ve sanatın hem bireysel hem toplumsal yansımalarını ele alan Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Çağdaş Özkan’a katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
Haber: İlginay Avunyalı
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...