Müzik, neredeyse insanlığın başlangıcından beri hayatımızın içinde olup, ilk müzik aletinin de öksürme, uğultu, ıslık çalma ve esneme gibi insan sesi olması muhtemeldir. Bir diğer teoriye göre de müziğin, hayvan sesleri ve özellikle kuş seslerinden esinlenerek ortaya çıktığı düşünülüyor. Bununla ilgili olarak İzmir’de bulunan müzik müzesi ve ses kütüphanesi olan Müziksev’de, müzik aletleri yapan Ozan Özdemir ve sergi sorumlusu olan Sirel Ekşi, bizlere hem müzik aleti yapımı hem de müzik tarihi hakkında bilgiler aktardı.
Müziksev, 2011’de İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV) 26. yılında İzmir’e armağanı olan bir kuruluş olarak faaliyete geçti. Müze, tamamen bağışçılar sayesinde büyüdü ve gelişti. Şimdi ise antik ve hatta ilk kez görebileceğiniz müzik aletlerine ev sahipliği yapıyor.
316 enstrüman bir arada
Müzik ve ses kütüphanesi müzesinin nasıl kurulduğunu anlatan Sirel Ekşi, “Çok uzun yıllardır bu çalgıları toplayan ve koleksiyon yapan Güner Özkan sayesinde böyle bir yer açılmaya karar verildi. Güner Özkan’ın en büyük arzularından biri, bir müzik müzesi kurmak ve topladığı enstrümanları sergilemek olunca İKSEV, ona böyle bir imkân sunmuş ve Güner Özkan’da koleksiyonunu bağışlayarak buranın açılmasının yegâne öncüsü olmuştur. Bazen enstrümanlar değişebiliyor ama tam olarak 316 çalgı aleti sabit kalıyor. Bunlardan da en yaşlısı 250-300 yıllık olan Afgan Rübabı’dır. En yenisi ise 2011 yılında buranın açılışına özel yapılmış bir müzik aletidir.” dedi ve bizlere müzik müzesinin nasıl kurulduğundan kısaca bahsetti.
Her enstrümanın bir ruhu vardır
Müzik evrenseldir ve din, dil, ırk tanımaksızın herkesin ruhuna hitap etmektedir. Her enstrümanın bir ruhu vardır ve bu ruhu da enstrümanı yapan kişi ona verir. Bununla ilgili olarak müzikoloji mezunu olan ve bizlere müzik aletlerinin tarihlerini anlatan Ozan Özdemir, “Buradaki aletler Anadolu ve Orta Asya Türk dünyasında kullanılan çalgılardan oluşmaktadır. Toros yörüklerinin kullandığı ‘Iklığ’ ve Tuva Türkleri’nin kullandığı ‘İgil’ gibi pek çok çalgıyı burada görmek mümkündür. Orta Asya dünyasından Anadolu’ya kadar gelmiş bu iki telli çalgıların en büyük özellikleri ise tellerinin at kuyruğundan yapılmış olması ve at kılı yayı ile çalınıyor olmalarıdır. Mesela burada bir kıl kopuz çalgımız var ve efsaneye göre bu kıl kopuz, Dede Korkut’un rüyasında görerek yaptığı bir kıl kopuzdur.” diyerek müzik ihtiyacının her dönemde olduğunu ve insanoğlunun çeşitli materyaller kullanıp bu ihtiyacı karşıladığını öğrenmiş oluyoruz.
Hem yapıyorum hem çalıyorum
Ozan Özdemir, bu işe nasıl başladığını ve bu aletleri nasıl yaptığını, “İlk başta İnşaat Mühendisliği okuyordum ama onu yarıda bırakıp Müzikoloji bölümüne geçtim. Okurken çalgı yapmaya başladım. Asıl çaldığım ve yaptığım alet ‘Santur’ adında telli ve vurmalı bir çalgıdır. En eski çalgılardan biri olarak bilinir ve ben çalmaya ve yapmaya başladığımda Türkiye’de neredeyse bu aleti yapan hiç kimse yoktu. Sonra başka çalgılarda yapmaya başladım. Daha sonra böyle bir müze açılacağını duyunca buradaki müzik aletlerinin bakımını yapabileceğimi ve müzik atölyesini kurabileceğimi söylediklerinde burada çalışmaya karar verdim. Hem burada olan enstrümanların bakımlarını yapıyorum hem de atölye de yeni enstrümanlar yapıyorum. Buraya gelen ziyaretçiler burada bir müzik atölyesi olduğunu görünce yapılan işe daha çok ilgi duyuyorlar ve merakları daha çok artıyor. Buraya gelen çocuklar bu atölyemizi görünce, ‘bende ilerde müzik aleti yapmak istiyorum’ bile diyorlar. Bunu duymak çok güzel oluyor çünkü müzik aleti yapan da yapmak isteyen de artık maalesef ki günümüzde neredeyse yok denecek kadar azınlıkta.” ifadeleriyle aktardı ve hem bizlere müziğin tarihini hem de müzik aletlerinin nasıl yapıldığını anlatmış oldular.
Haber: Fırat Zimer
Fotoğraf: Zeynep Şama
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...