Ege şivesiyle herkesi kendine hayran bırakan Aydınlı sinema, dizi ve tiyatro oyuncusu Coşkun Kemer ile oyunculuk üzerine konuştuk. Yaşadığı deneyimleri oyunculuk kariyeri için heybesine atan ve kendini bir "tiyatro tutkunu" olarak tanımlayan Kemer, bizi kendi yaşamında zaman yolculuğuna çıkarıyor.
Hayatın dikenli yollarından geçerken çok şey görüp geçirdiğinden bahseden Ege’nin sevilen yüzü Coşkun Kemer, dünden bugüne sanata olan aşkını bizlerle paylaştı. Küçük yaşlardan beri içinde oyunculuğa karşı tarif edilemez bir aşkın şevkin olduğunu söyleyen Kemer, şivesinin de ona oyunculuk anlamında birçok kapı açtığını dile getirdi. Şimdilerde yeni projeleriyle seyirci karşısına çıkmaya hazırlanan sanatçı, anlaşılan bizleri güldürmeye devam edecek.
Coşkun Kemer kimdir? Tiyatroya olan tutkusunun kaynağı nedir ve ilk hangi projeyle oyunculuğa adım attı?
Ben, Egeli bir tiyatro tutkunuyum ve bu tutkumu, Aydın Lisesi'nde talebe iken fark ettim. 1960'lı yıllarda Aydın Lisesi'nde okurken okulumuzun tiyatro kolunda arkadaşlarım oyunlar sahneye koyardı. Suzan Sunguroğlu ve Ayten Çelebican, edebiyat öğretmenlerim yaşım küçük olduğu için beni oyuna almıyorlardı. Provalara dahi katılmam yasaktı, gittiğim zaman beni dışarı çıkarıyorlardı ben ise ısrarla gitmiyordum çünkü içimde büyük bir tiyatro tutkusu vardı. Oynamayı çok istediğim "Reisin Odacısı" rolü arkadaşıma verildi. Arkadaşımın düz okuduğunu gördüm halbuki ben o rolü Ege şivesiyle köpürtürdüm. Bir sonraki hafta oyunun bir kısmını ezberleyerek gittim ve öğretmenlerimi ikna ederek oynadım. Amacım ağızlarına bir parmak bal çalmaktı. Ben demirci çıraklığı yaparken 2 hafta kadar sonra öğretmenlerimin ustamla konuştuğunu gördüm. Öğretmenlerim: "Kimse senin kadar o rolü iyi yapamadı. Oyuna 40 gün var, senin oynamanı istiyoruz." dediler ve 40. gün ben sahnedeydim. Tiyatro yolculuğum böyle başladı.
Oyunculuk bazında hayatımın dönüm noktası dediğiniz olay nedir, biraz bahseder misiniz?
1975 yılında gülmece yazarı Muzaffer İzgü ile tanıştım. Muzaffer İzgü ile tanışmam benim tiyatroda önümü açtı. Yine aynı yıl Muzaffer Ağebeyin oyunu olan "Kasabanın Alileri" oyununu hem yönettim hem oynadım. 1986 yılında Denizli'de tiyatrolar arası yarışmaya katıldık. O oyunda ben en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldüm. Ödülü Ankara Devlet Tiyatroları’ndan emekli Dramaturg Sevgi Sanlı gibi çok önemli kimselerden aldım.
Tiyatroda kendinize örnek aldığınız bir rol modeliniz var mı?
Sevgi Sanlı Hanımefendi'nin daveti sonucu "Elmayı Kim Isırdı" filminde rol aldım. Yönetmenliğini Ertem Göreç'in yaptığı, başrollerinde Münir Özkul, Suzan Avcı gibi çok önemli oyuncuların yer aldığı filmin afişinde benim de adım geçiyordu. Bu, benim için çok büyük bir gururdu çünkü Münir Özkul benim idolümdü. Aynı set ortamında birlikte yemekler yedik. O mutluluğun tadı ve hazzı hala damağımda. Şu anda da Güldür Güldür ekibine bayılıyorum hepsi birer pırlanta.
Şu ana kadar sahnelediğiniz oyunlar ve projeleriniz hakkında kısa bir bilgi verir misiniz?
Bir Üstün Dökmen oyunu olan "Komşu Köyün Delisi", Hidayet Sayın'ın yazdığı "Köşe Kapmaca" Muzaffer İzgü'nün eseri olan "Kasabanın Alileri" gibi oyunları sahneye koyup aynı zamanda oynadım. 25 kişilik ekibimle bu oyunları yüzlerce kişiye kapalı gişe oynadık. Bir sürü ödüller, plaketler ve en önemlisi değeri eşsiz olan alkışlar aldım. Kuru incir, tost, Vodafone, Denizbank reklam projelerinde oynadım. “Üç Kızkardeş”te yer aldım. Göz bebeğim olan “Kalk Gidelim”de hiçbir repliğim yoktu fakat o kadar beğenildim ki 90 bölüm kadar o dizinin içindeydim.
Oyunlarınızda seyirciye vermek istediğiniz mesaj nedir? Kamera karşısında mı yoksa seyirci karşısında mı kendinizi tam anlamıyla Coşkun Kemer gibi hissediyorsunuz?
Benim sahneme gelen izleyici günlük yaşamın koşturmacısını bir kenara bırakıp sadece eğlensin istiyorum bu yüzden komedi yapıyorum. Tiyatro benim için seyirci ile karşılıklı muhabbet halinde olmak, duyguyu anlık almaktır. Sanatımı icra ederken hiçbir zaman maddiyat düşünmedim çünkü sanat, para ile ölçülmez. Benim için tiyatro kameradan önce gelir çünkü alkışları duymanın mutluluğunu tarif edemem.
İleriye dönük projelerinizden bahseder misiniz?
Hali hazırda sahnelemekte olduğumuz “Kasabanın Alileri” oyununu filme çekmek istiyorum. Filmin bütçesini toparlamaya çalışıyorum. “Kalk Gidelim” tarzı bir Ege filmi yapmak istiyorum, bir de kendi yaşam hikayemi kaleme alıyorum. Başrolleri için Ufuk Özkan, Erkan Sever, Emin Gürsoy gibi dev oyuncuların yanında Aydın'dan rol almak isteyen herkese kapım açık. Ben de orada "Deli Civan" rolüne hayat vereceğim. Hidayet Sayın'ın imzalamış olduğu kendi kitabını bana ve oğluma göndermesi ile içinden “Cimri” adlı bir oyunu sahneye koymamı istemesi üzerine 25 kişilik ekibimle şu an "Cimri" oyununa hazırlanıyoruz.
Haber: Harika Kahraman
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...