Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


OSMANLI'DA RAMAZAN KÜLTÜRÜ

02.03.2024
Kültür Sanat

 

Kökeni hicretin ikinci yılına dayanan Ramazan Ayı, her sene 10-11 gün öncesinden geliyor. Ramazan, gelenekleri ve eğlenceleri ile İslam dünyasının en önemli ibadetlerinden biri.

 

İslam'ın 5 şartından biri olan ve Hz. Muhammed'e ilk vahyin geldiği 11 ayın Sultanı Ramazan'da, Allah'ın rızasını kazanarak takvaya erişmek ve yoksul insanları anlamak için oruç tutulur. Ramazan, Hicri Takvim, Miladi Takvim'e göre kısa olduğu için her yıl 10-11 gün erken gelir. Osmanlı'da Ramazan ayı sevgi, dostluk, kardeşlik gibi anlamlar gözetilerek kutlanır ve şenlik havasında geçerdi. İstanbul'da bu kutsal ay, gündüzleri oruç ve tiyatrolar ile geçerdi. Ramazan gecelerinde her yer, kandillerle donatılırdı. 11 ayın sultanı ibadetlerle; teravihten sahura kadar ise karagöz, meddah, orta oyunu gibi geleneksel Türk Tiyatroları ile kutlanırdı. 11 ayın sultanı, insanların eşit olduğunu vurgulamaktadır. Ramazanda, saray mutfağı herkese açık olur ve gelen insanlar Allah'ın misafiri olarak ağırlanırdı. Misafirlere "diş kirası" olarak adlandırılan hediyeler verilirdi. Ramazan ayına özel sofralar hazırlanır, gelen konuklara sosyal ve kültürel yönden bilgiler de verilirdi. Sahura doğru ortaya çıkan davul ve mâni geleneği Ramazan boyunca devam ederdi. İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanju Demir ile Osmanlı'da Ramazan konulu bir röportaj gerçekleştirdik.

 

Bize kendinizden biraz bahseder misiniz?

Ege Üniversitesi 1991 mezunuyum ve yüksek lisansımı da yine aynı üniversitede yaptım. Doktoramı ise Dokuz Eylül Üniversitesinde "Türkiye'de Posta, Telgraf ve Telefon Teşkilatının (PTT) Tarihsel Gelişimi" üzerine yaptım. PTT'nin tarihini yazdım ve PTT de yazımı kitap olarak bastı. Atatürk İlkeleri Cumhuriyet Tarihi, Yeni Çağ ve Osmanlı Müesseseleri konusunda uzmanlıklarım mevcut. Aydın Adnan Menderes Üniversitesinde de Osmanlı Müesseseleri Ana Bilim Dalı Başkanı ve Tarih bölümü başkanıyım. Yayımlanmış kitap ve makalelerim var. Özellikle de denizcilik konularında çalışıyorum. Osmanlı’nın modernleşme çabaları, Osmanlı kurumları, Osmanlı tarihi sevdiğim konular.

 

Osmanlı'daki Ramazan geleneklerinden bahseder misiniz?

Osmanlı'da Ramazan gelenekleri zaman içerisinde değişim göstermiştir. Başlangıçta, erken dönemlerde kadı seçicilerde, Ramazan hazırlıklarını anlatan bazı yazılar mevcuttur. Kadılar, Ramazan gelmeden önce her yere hazırlıkları bildirirler. Konuya ilişkin bir görevli tespit edilir ve bu görevliye müjdeci de denilmektedir. Müjdeci, hilali izler ve onu müjdeler. Hilalin görülmesi ile davullar çalmaya başlar, camilerden selalar okunur. Ramazanın başladığı böylelikle duyurulur. Hilalin gelişi, Ramazan ayının gelişine işarettir. Her şey klasik yöntemlerle yani astronomik gözlemlerle yapılır. Takvim ona göre belirlenir. Yerel bilgilerle, mutlaka oraya özgü olarak başlar ve devam eder. Klasik dönemde, başlangıçta rasathane gibi bir şey yok. Osmanlı'da rasathane daha sonra kuruluyor ancak başına türlü işler gelerek tekrar kapanıyor. 19. yüzyılda Kandilli Rasathanesi faaliyete geçiyor. İstanbul için Ramazan bambaşka bir olaydır. İstanbul'daki, Anadolu'daki, Rumeli'deki Ramazan ayrıdır. Osmanlı'nın diğer topraklarındaki Ramazan da ayrıdır ve her biri kendine özgüdür. Osmanlı Devleti daha çok Balkan devletleri ağırlıklı olduğu için İstanbul, Edirne ve Balkan topraklarındaki Ramazan İstanbul'a biraz daha yakındır.

 

Ramazan denilince akla ilk gelen mahya sanatı nasıl doğdu?

Osmanlı ve İslam şehir geleneğine göre camilerin etrafını mahalle oluşturur. Bir mahalle, İslam dünyasında camilerin etrafında gelişir. O mahallenin ise bir esnafı olur. Esnaflar, kendi mahallesini özel günlerde aydınlatma ihtiyacı için bir araya gelmiştir. Özellikle de Ramazan gibi önemli günlerde hem bu ayı karşılamak, kutlamak hem de mahalleyi aydınlatmak için mahyalar yapılmıştır. Aydınlatma direkleri olmadığı için o günlerde mahyalar, süsün yanı sıra aydınlatma amacıyla da kullanılmıştır.

 

Osmanlı'da bir Ramazan geleneği olan Tembihname’yi anlatır mısınız?

"Tembih" Arapçada "uyarmak" anlamına gelmektedir. Osmanlı’da halkı bilgilendirme maksadıyla birkaç ay öncesinden hazırlanmaya başlanırdı. Tembihname, Osmanlı'nın önemli geleneklerinden biriydi. Osmanlı Devleti, Ramazan ayında halkın neler yapması gerektiğini anlatan bir tembihname yayınlardı. Tembihnamelerde Müslümanların beş vakit namazı camide cemaatle birlikte kılması, mazereti olmayan tüm Müslümanların oruç tutmaları gerektiği söylenirdi. Nasihatnameler de vardır. Büyüklerin küçüklere nasihat vermeleri olarak tanımlayabiliriz. Meddah, bu geleneğin devamıdır. Okuma-yazma fazla olmadığı için okur yazarlığın düşük olduğu yerlerde birileri okur diğerleri dinler sistemi mevcuttur. Buranın adı o yüzden "kıraathane"dir. Tembihnameler, o kıraathane geleneğinin bir parçasıdır.  Ramazanda kıraathane gibi ortamlarda okunurdu. Meddah doğaçlama iken tembihname, güzel ahlakın tembihidir. Tembihname, meddahın görsel olmayan, sözlü anlatı versiyonudur.

 

"Zimem defteri", "huzur dersleri" hakkında bilgi verebilir misiniz?

Zimem defterleri, zimmet defterleridir. Bölgeye ait varlıkların ve harcamaların kaydedildiği defterlerdir. Arşivlerde de mevcuttur. Huzur dersleri, Ramazan ayından daha sonra ortaya çıkmıştır. 18. yüzyılın sonlarında ve 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Padişah III. Selim Dönemi'nde özellikle yaygınlaşmaya başlamaktadır. Padişahın huzurunda verilen dersler olduğu için adı huzur dersleridir. Huzur dersleri, padişahın huzurunda bazı Ramazan aylarında ortaya çıkan geleneği ortaya koymaktadır. Fikirleri geliştirmek ve mevcut fikirleri görebilmek amacı ile de huzur dersleri yapılmaktadır.

 

Osmanlı'daki Ramazan eğlencelerinden söz edebilir misiniz?

Surname'lere bakmak lazım özellikle. Padişahın olduğu yerdeki eğlence ile bir Anadolu kasabasındaki eğlence çok farklıdır. Ramazan, Osmanlı'nın her yerinde farklı kutlanır. Padişahın önceliği, İstanbul'dur. "İstanbul'un karnı doysun." mantığı söz konusudur. Diğer yerler pek önemsenmez. Reşad Ekrem Koçu'nun kitaplarında Osmanlı'daki Ramazan eğlencelerinde çokça bahsedilir. Asırlardır bu tarz eğlenceleri organize eden aileler vardır. Reşad Ekrem Koçu, bu eğlenceleri düzenleyen, yaşayan ailelerle konuşmuş ve buna İstanbul Ansiklopedisi'nde yer vermiştir. Davulcular, bu eğlenceleri düzenleyenler belirli ailelerden seçilir. Ara mahallerde de meddah, orta oyunu, karagöz gösterileri olmaktadır. Özellikle 19. yüzyılda gayrimüslimlerin çalıştırdığı kukla tiyatroları, İstanbul'da Beyoğlu'nda direkler arası adı verilen bölgede gösteriler yapılıyordu. Bu, ekonomik dönüşümü de sağlamıştır. Osmanlı'nın ve Cumhuriyet tarihinin ilk pastanesi olan Lebon Pastanesi'ne gide gide insanların alışması, yeme-içme kültürünün etkilenmesi sonucunu ortaya koymuştur.

 

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

Osmanlı'nın ramazan eğlenceleri, ramazan ayında Türkiye Radyo Televizyon Kurumunda (TRT) program olarak verilirdi. Eskiden yayınladıkları bu programı yayınlasalar keşke. Türk insanları, söz ve yazı ile anlatılanları okumuyorlar ama televizyonda görürlerse belki akıllarında daha çok kalır. Anadolu'da Ramazan, yozlaşmış bir kültürdür. Özellikle de son yıllarda bu kültür, yozlaşıyor. Eskiden komşusu aç iken tok yatan olmazdı. Ama günümüzde popüler kültürün etkisi ile tam tersi bir durum görüyoruz. 

 

Haber: Elif Erbay

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN

Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

TÜRKİYE'NİN İLK MATEMATİK MÜZESİ

Aydın'ın Efeler ilçesinde, Türkiye'nin ilk matematik müzesi olma özelliğine sahip ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00