Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


ÖĞRETMENLİKTEN SANATKARLIĞA: AHŞAP YAKMA SANATINDA USTALIK YOLCULUĞU

16.03.2025
Kültür Sanat

 

Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde yaşayan Hakan Gün, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği mezunu olmasına rağmen atanamayınca marangozda keşfettiği ahşap yakma sanatına yöneldi. Kurduğu atölyede sanatını icra ederek el emeği eserleriyle geçimini sağlıyor.

 

Sosyal Bilgiler öğretmenliği mezunu olduktan sonra 12 yıl boyunca ücretli öğretmenlik yapan Hakan Gün, mesleğinde atanamayınca geçimini sağlamak için marangozdan öğrendiği ve YouTube videoları izleyerek başladığı ahşap yakma sanatına yöneldi. Başlangıçta hobi olarak başladığı bu sanatta kendini geliştirerek ürün yelpazesini genişleten Gün, son 9 yıldır ahşap yakma sanatıyla geçimini sağlıyor.

 

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 

1980 doğumluyum, Aydın Sökeliyim. 2005 yılında Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Programından mezun oldum. Atamam çıkmayınca Muş’ta ücretli öğretmenlik yapmaya başladım. Daha sonra Afyonkarahisar ve Balıkesir Sındırgı’da 18 yıl öğretmenlik yaptım. Yıllarca kadro bekledim ama olmadı, ben de hayatımı sanata yönlendirmek zorunda kaldım. Yaklaşık 8 yıl önce ahşap yakma sanatına ilgi duymaya başladım. İlk küçük tablolarımı yaparken bu işin sadece bir hobi olmadığını, ruhuma dokunan bir ifade biçimi olduğunu fark ettim. Çalışmalarım ilgi görünce Sındırgı Belediyesinin desteğiyle bir atölye kurdum. Zamanla yalnızca yakma sanatıyla değil, torna ve kıl testere gibi farklı tekniklerle de üretim yapmaya başladım. Artık tamamen ahşap sanatına odaklanarak özgün eserler ortaya koyuyorum ve geleneksel el sanatlarını yaşatarak bu mirası geleceğe taşımaya çalışıyorum.

 

Öğretmenlik yaparken sanata veya el işlerine ilginiz var mıydı? 

Eğitim sistemimiz daha çok akademik başarıya odaklanıyor ve bireylerin farklı yeteneklerini keşfetmesine pek fırsat tanımıyor. Ben de bunun bir örneğiyim. Çünkü bu yeteneğimi ancak 36-37 yaşında fark ettim. O zamana kadar marangozluk veya el işlerine hiç ilgim olmamıştı. Ailem çiftçi ve esnaftı, dolayısıyla çocukluğumda ahşapla uğraşmak gibi bir merak geliştirmedim. Ama insanın içinde saklı bir yetenek mutlaka var, önemli olan onu keşfetmek. Kimisi futbola, kimisi resme, kimisi marangozluğa yönelir. Ben de geç de olsa bu becerimi fark edip üzerine giderek geliştirdim.

 

Ahşap yakma sanatına nasıl başladınız?

Bu karar bir anda olmadı, süreç içinde şekillendi. Ücretli öğretmenlikte istikrar sağlamak zor; birkaç ay çalışıp sonra uzun süre işsiz kalıyorsunuz ve ücreti de oldukça düşük. Bu yüzden ek gelir arayışına girdim. Bir gün YouTube’da videolar izlerken tesadüfen ahşap yakma makinesiyle ilgili bir içerikle karşılaştım. O dönemde el işlerine ilgim yoktu ama gördüklerim merakımı uyandırdı. Daha sonra memlekette bir marangoz atölyesine gittiğimde köşede duran bir ahşap yakma makinesi gördüm. Ustanın da bu işle uğraştığını öğrenince araştırmaya başladım ve sonunda kendime bir makine alarak denemelere başladım. Başta ne yapacağımı bilmiyordum, hatta vazgeçmeyi düşündüğüm anlar oldu. Ama içimde bir şey beni devam etmeye itti. Kendimi geliştirdikçe daha iyisini yapabileceğime inandım. Bugün geriye dönüp baktığımda, “İyi ki başlamışım.” diyorum.

 

Bu kararı aldığınızda çevrenizden nasıl tepkiler aldınız? 

Başta herkes olumlu karşıladı çünkü bunu bir hobi olarak yapıyordum. Ancak iş meslek boyutuna gelince tepkiler değişti. “Bu iş karın doyurmaz!” diyenler oldu. Haksız sayılmazlardı. Çünkü sanatla geçinmek kolay değil. Ama ben ekmeğimin değil, sanatın peşindeyim. Başlangıçta atanamadığım için bu işe yöneldim, zamanla tutkuya dönüştü. Standart işler yerine özgün eserler üretmeye çalışıyorum. Öğretmenliği severek yapmıştım ama atanamayınca yeni bir yol çizmem gerekti. Daha büyük bir şehirde olsaydım farklı imkanlarım olabilirdi, ancak ben sanat uğruna bu yolda ilerlemeyi seçtim. Üretiyor olmak bana yetiyor ve bundan mutluluk duyuyorum.

 

Ahşap yakma sanatında kendinize özgü bir tarz oluşturduğunuzu düşünüyor musunuz?

Benim tarzım zamanla evrildi. İlk başlarda daha durağan ve klasik çalışmalar yaparken, süreç içinde kendiliğinden bir üslup oluştu. Geleneksel hat yazıları ve motifleri kullanıyorum ama bunları modern dokunuşlarla harmanlayarak farklı bir boyuta taşıyorum. Kendi tarzımı yaratmaya çalışıyorum. Çünkü sanat kendini tekrar etmemeli, sürekli bir arayış içinde olmalı. Bir salata kasesini herkes yapabilir ama onu benzersiz motiflerle süslediğinizde bambaşka bir eser ortaya çıkar. Sanatta farkı yaratan, detaylara kattığınız özgün ruhtur. Benim tarzım da klasik ve moderni birleştiren, geçmişin estetiğini günümüz bakışıyla yorumlayan bir yaklaşım, diyebilirim. Her yeni çalışmada kendimi biraz daha geliştiriyor ve daha özgün işler ortaya koymaya gayret ediyorum.

 

Bugüne kadar yaptığınız en anlamlı veya en güzel eser hangisiydi?

Tüm eserlerim benim için ayrı bir anlam taşıyor ama en çok gurur duyduğum çalışma, Yağcıbedir Halısının seccade modelini ahşaba işlediğim eser oldu. Gerçek bir halıyı önüme sererek motifleri birebir aktardım ve tamamen el yakmasıyla işledim. Sabır gerektiren bir süreçti ama kültürel mirası ahşap üzerinde yeniden canlandırmak beni çok mutlu etti. Bu eserle Türkiye genelinde düzenlenen bir yarışmada ödül kazandım. Sanatın sadece estetik değil, aynı zamanda kültür aktarımı olduğunu görmek, bu çalışmayı benim için en anlamlı eserlerden biri hâline getirdi.

 

Ahşap yakma sanatının Türkiye ve dünyadaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ahşap yakma sanatı, dünyada özellikle el sanatlarına değer veren ülkelerde büyük ilgi görüyor. Avrupa ve Amerika’da hem sanatsal hem dekoratif bir ifade biçimi olarak kabul ediliyor, atölyeler ve sergilerle destekleniyor. Türkiye’de ise köklü el sanatları geleneğimize rağmen hak ettiği ilgiyi görmüyor. Osmanlı ve Selçuklu Dönemlerinde ahşap süsleme önemli bir yer tutarken, günümüzde daha çok hobi olarak görülüyor ve meslek hâline getirmek zor. Yine de bu sanatı yaşatmaya çalışan küçük ama tutkulu bir topluluk var. Gelenekle moderni harmanlayarak geleceğe taşımaya çalışıyoruz. Bu çabalarımız yeterli destekle Türkiye’de de hak ettiği noktaya ulaşabilir.

 

Yeni nesillere bu sanatı öğretmek gibi bir düşünceniz var mı? Atölye çalışmaları yapıyor musunuz?

Bu konuda teklifler aldım, ancak şu an zaman ayıramıyorum. Daha önce birkaç kişiye öğretmeye çalıştım, ancak bunu meslek olarak sürdürmek isteyen çıkmadı. Türkiye’de el sanatlarıyla geçinmek gerçekten zor, oysa Avrupa’da el işçiliği özel bir değer görüyor ve ustalar emeğinin karşılığını alabiliyor. Geçim kaygısı olmadan sadece sanata odaklanabilsem, çok daha özgün eserler ortaya koyabilirim. Yine de bu sanatı yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak önemli. Uygun bir ortam oluşursa, usta-çırak ilişkisiyle bu sanatı yeni nesillere öğretmeyi isterim. Geleneksel sanatlar ancak ustalar aracılığıyla yaşatıldıkça değer kazanır.

 

Toplu siparişler alıyor musunuz? Bu tür seri üretim işleri sizi nasıl etkiliyor?

Mecburen aldım ama benim için tam bir işkenceydi. 16-17 saat çalışmak bile bu kadar zor gelmemişti. Gömeç Belediyesi için 300 tane masaüstü biblo tarzı logolar hazırladım ve bu süreçte kendimi adeta bir makine gibi hissettim. Sanat benim için özgürlük ve yaratıcılık demek, ancak bu tür işler tekdüze üretime dönüşüyor. Evet, para kazandım ama önemli olan maddi kazanç değil, yaptığım işten keyif almak. Bu yüzden artık seri üretim yerine özgün ve sanatsal eserler yapmayı tercih ediyorum.

 

Ahşap yakma sanatı sizin hayatınıza nasıl bir anlam kattı? Öğretmenlikten sonra size nasıl bir bakış açısı kazandırdı?

Öğretmenlikte insanlara şekil vermeye, onları eğitmeye çalışıyorsunuz. Benim için eğitim her zaman öncelikliydi, öğretim ise ikinci plandaydı. Öğrencilerimi yönlendirerek onları daha iyi bireyler hâline getirmeye çalışıyordum. Ahşap yakmada da benzer bir süreç var. Bir kütüğü alıyor, şekil veriyorsunuz. Ancak fark şu: Eğitimde öğrencileriniz size geri dönüş sağlıyor, gelişimlerini görebiliyorsunuz. Ahşapta ise eserler sessizdir ama yine de bir ruh taşır. Ortaya çıkardığım her çalışma bana huzur veriyor. Nasıl ki insan güzel bir manzara karşısında rahatlıyorsa, ben de eserlerimin arasında dolaşırken aynı hissi yaşıyorum. Bir eseri tamamladıktan sonra dönüp incelediğimde, “Bunu şöyle mi yapsaydım?” diye düşünmek bile bana tatmin veriyor. En çok huzur bulduğum an da bu.

 

Bu mesleği öğrenmek isteyen ama cesaret edemeyen insanlara söylemek istedikleriniz nelerdir?

Bu işe başlamak isteyenler öncelikle sabırlı olmalı. Ahşap yakma sanatı, el becerisinden çok, sabır ve özen gerektirir. İlk denemelerde sonuç beklediğiniz gibi olmayabilir ama önemli olan pes etmemek ve sürekli pratik yapmaktır. Sanat, sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir terapi gibidir. İnsan, yaptığı işe ruhunu kattığında, zamanla ustalaşır ve ortaya gerçekten anlamlı eserler çıkar. Eğer gerçekten ilginiz varsa, küçük adımlarla başlayın, deneyin ve kendinizi geliştirmekten korkmayın. En büyük hata, başlamamaktır.

Ahşap yakma sanatının değerini ve gelecek nesillere aktarılmasının önemini bizlerle paylaşan Hakan Gün’e vakit ayırdığı ve görüşlerini aktardığı için teşekkür ederiz.

 

Haber: Ömer Faruk Yalçın 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00