İzmir'in Kemalpaşa ilçesine bağlı olan Nazarköy, 80 yıldır geçimini nazar boncuğu ve cam işçiliğinden sağlıyor. Yerli turistlerin ilgisini çeken bu köy, aynı zamanda güzel doğasıyla da dikkat çekiyor. Geleneklerini sürdüren ve bünyesinde toplam 5 atölye barındıran Nazarköy, bu atölyeler sayesinde hâlâ nazar boncuğu ve cam işçiliği yaparak geçiniyor.
Nazarköy, nazar boncuğu dışında doğasıyla da dikkat çeken bir yer. Etrafta sincapların yuvalarını görebilir, kazların ötüşleri arasında kaybolabilirsiniz. Ayrıca, gölet kenarında yuvaları olan ördekler de görmek mümkün. Nazarköy El Yapımı Nazar Boncuğu Koruma Geliştirme ve Yaşatma Derneği'nde başkanlık yapan Erdal Özcan ile bir söyleşi gerçekleştirdik, Özcan, nazar boncuğu hakkında bilgiler paylaştı.
Nazar boncuğu üretimi köyde nasıl başladı?
Kurtuluş Savaşı döneminde İzmir'e gelen Arap Selim, Kemeraltındaki Arap Hanı'nda nazar boncuğu yapmaya başlar. Amca oğulları Bekir ve Ahmet Arabalı da bu işten para kazanmak ister ve Arap Selim onları yanına çırak alarak onlara bu işi öğretir. Arap Selim vefat edince iş Bekir ve Ahmet Arabalı'ya kalır. İkisi de daha iyi boncuklar üretirler ancak Kemeraltı civarındaki artan kentleşme nedeniyle dumandan dolayı şikâyetler gelmeye başlar. Bekir Arabalı, bu yüzden Kadifekale'de bir atölye kurar ancak orada da artan göç nedeniyle ayrılmak zorunda kalırlar. Bekir Arabalı, daha sonra şehir merkezine yakın bir yer arar ve Nazarköy’ün eski adı olan Kurudere’yi bulur. 1942 yılında burada bir atölye kurar ve köylüler de bu işi öğrenmek ister. Bekir Usta ilk başta öğretmek istemez ancak köylülerin ısrarları üzerine öğretmeye karar verir. Çıraklardan Mehmet Usta'yı fırıncı yaparlar ve 80 yıl içinde işler bu hâle gelir.
Nazar boncuğunu nasıl üretiyorsunuz?
Biz cam üretmiyoruz, cam kırıklarını eritip nazar boncuğu imal ediyoruz. Yani bizde cam imalatı yok, silisyum soda karışımı da yok. Biz direkt camı cam hâlinde alıyoruz. Kırık cam parçalarını alır fırının içindeki potaya atarız, pota yaklaşık bir tencere büyüklüğünde. İçine yaklaşık 10-12 kg cam alıyor, camla beraber yanına pigment dediğimiz metal içerikli boyaları da atıyoruz. Bu boyalar camla birlikte eriyor. Cam ve boya eridikten sonra keçek dediğimiz kalın demirle camı potanın içerisinde karıştırırız. Bu cam karıştıktan sonra hangi metal içerikli boyayı attıysak o rengi verir. Şimdi diyelim ki ana zemin yeşil. Ana zemini boyayıp şeklini verdikten sonra küçük potalarımızdan ilk koyu laciverti alırız ve zeminin üstüne yapıştırırız. Daha sonra beyaza da aynı işlemi yaparız. Bu şekilde nazar boncuğu oluşmuş olur.
Köyde kaç atölye var?
Eskiden 17-18 tane atölye vardı ama yaptıkları sadece iki çeşit üründü. Çin'in bu işe el atması en büyük etkenlerden biriydi. Kriz döneminde, birçok insan fabrikalara girdi ve işlerini beğendi, çıkmak istemediler. Biz mücadele verdik ve belli bir sermaye koyduk. Bazıları ise bu sermayeyi koymak istemediler ve gittiler. Şu anda sadece 6 tane kaldı. Altısını bile toplasanız, eleman bazında sadece 4 tane atölye yapabilir. Normalde 5 kişi çalışmak gerekir, ancak bazı atölyelerde sadece 3 kişi var. Kimisinde 4 kişi, iki tanesinde ise 5 kişi var. Geri kalanlar yarım yamalak.
Geçmişe göre satışlar nasıl?
2000-2004 yılları arasında, istediğiniz kadar boncuk yapıp satabiliyordunuz. Ancak 2005 yılında bir kriz ortaya çıktı ve Çinliler bu işe el attı. İnsanlar, Çinlilerin yaptıklarının kalitesiz olduğunu keşfettiklerinde yavaş yavaş bize döndüler. Bu nedenle 2006-2007 yılları arasında tekrar bu işe el attık. Çeşitlerini, modellerini ve ebatlarını büyüterek, bu işi bugüne kadar taşıdık. 2009 yılında çarşımızı kurduk ve 2015 yılında derneğimizi kurarak reklamlar yaptık. İlçe ilçe gezdik, gazetelere ilan verdik, bütün haber kanallarını çağırdık ve insanlara bu yeri tanıttık.
Nazarköy, yerli turistlerin ilgisini çekmeyi başarmış ilginç bir konsepte sahip. Köy, doğasıyla da dikkat çeken güzel bir yer ve aynı zamanda köyün dikkat çekici restoranları da bulunuyor. Ayrıca turistler, köyde bulunan atölyelerde nazar boncuğunun ve diğer cam çalışmalarının nasıl yapıldığını görebilirler.
Haber: Harun Tükel
Fotoğraf: Mazhar Taha Akkaya
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN
Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...