“Rakibi geride bırakmak değil, kendini ileri taşımak için var.” Japon dövüş sanatı Nanbudo, Türkiye’de sabır, disiplin ve içsel dengeyle büyüyor. Milli antrenör Erkan Özakdağ ve dünya şampiyonu Forouzanfar kardeşler, bu sessiz felsefenin Türkiye’deki öncüleri arasında yer alıyor.
1978 yılında Japon dövüş sanatları ustası Yoshinao Nanbu tarafından geliştirilen Nanbudo, karate, judo ve aikido gibi geleneksel disiplinlerden beslenen çağdaş bir savunma sanatı olarak doğdu. Ancak bu sanat, yalnızca bedensel tekniklerle sınırlı kalmadı; zamanla bir yaşam felsefesine, zihinsel ve ruhsal dönüşüme büründü. Temelinde kazanmayı değil, bireyin kendini tanımasını ve geliştirmesini hedefleyen Nanbudo, Japonya’dan dünyaya yayıldıkça birçok kültürde kendine özgü bir yer edindi. Türkiye’de ise bu disiplinin temsilcileri henüz az sayıda olsa da, içeriğiyle derinleşen ve anlamıyla büyüyen bir hareketi temsil ediyorlar. İstanbul’dan Aydın’a uzanan farklı hayatlar, disiplin, denge ve dönüşüm yolculuğunda bu felsefede ortaklaşıyor.
“Nanbudo, sadece bir spor değil, aynı zamanda insanın iç yolculuğunu keşfettiği bir disiplindir”
Erkan Özakdağ, 1972 doğumlu ve İstanbul'da yaşayan bir milli dövüş sporcusu ve milli antrenördür. Spor hayatına 1987 yılında Türkiye'nin saygın karate ustaları Ahmet Doğaner ve Orhan Doğaner ile başlayan Özakdağ, daha sonra Bruce Lee'nin geliştirdiği Jeet Kune Do alanında eğitim almış ve bu alanda önemli isimlerle çalışmıştır. Bruce Lee'nin ilk dört öğrencisinden biriyle eğitim veren Sifu Tarık Ateş ve Bruce Lee'nin öğrencisi Dan Inosanto'nun öğrencisi Ron Balicki ile yıllarca çalışmış olan Özakdağ, aynı zamanda Türkiye'de Nanbudo sporunun yaygınlaşmasına öncülük eden bir figürdür. Nanbudo Türkiye Federasyonu Yardımcısı ve milli antrenör olarak görev yapmakta olan Özakdağ, “Nanbudo, sadece bir spor değil, aynı zamanda insanın iç yolculuğunu keşfettiği bir disiplindir ve bu felsefeyi Türkiye’de yaymak için elimden geleni yapıyorum.” dedi.
Yalnızca teknik değil, karakter eğitimi de sunuyoruz
Spor salonunun içinde yalnızca ter ve nefes yok; aynı zamanda sessizlik, dikkat ve iç disiplin de bulunuyor. Çocuklardan yetişkinlere uzanan geniş bir öğrenci yelpazesiyle çalışıyor. Her birine öncelikle tek bir şey öğreten Özakdağ, “Biz buraya gelen bir çocuğa yalnızca nasıl savunma yapacağını öğretmiyoruz. Ne zaman konuşacağını, ne zaman susacağını ve öfkesini nasıl yöneteceğini öğretiyoruz.” dedi. Bu, özellikle genç sporcular için büyük bir kazanım çünkü günümüz dünyasında fiziksel güç kadar duygusal dayanıklılık da bir ihtiyaç haline gelmiş durumda. Özakdağ’a göre Nanbudo, bireyin bütününü eğiten bir alan. Teknik, sadece bu bütünlüğün bir yüzü. Asıl mücadele, matın dışında başlıyor.
Sporcularımız Türkiye’yi dünya arenasında temsil ediyor
Bir salonun içinde başlayan yolculuk, genellikle uluslararası arenada taçlanıyor. Özakdağ’ın yetiştirdiği sporcular, Avrupa ve Dünya şampiyonalarında Türkiye’yi gururla temsil ediyor. Ancak gerçek şampiyonluğun, madalyalardan çok daha fazlasını ifade ettiğini belirten Özakdağ, "Bir çocuğun spor sayesinde kendini keşfetmesi, okul hayatında değişim yaşaması, ailesiyle olan ilişkisini güçlendirmesi… İşte bunlar gerçek başarıdır.” şeklinde konuştu. Sportif başarıların önemini de vurgulamayı ihmal etmeyen Özakdağ, bu başarıların, Türkiye’de henüz yaygınlaşmamış bir disiplinin dünya sahnesine adım attığını gösterdiğini belirterek, “Her bir kürsüye tırmanış, aslında Nanbudo’nun Türkiye’deki yolculuğuna atılan bir imzadır; hem bizim için hem de ülkemiz için.” diye aktardı.
İran’dan Aydına uzanan bir başarı öyküsü
Aydın il temsilcisi ve Nanbudo Dünya Şampiyonu Hossein Forouzanfar, 27 yaşında. Kardeşi Mohammad Forouzanfar ile birlikte dünya şampiyonlukları kazanan Forouzanfar kardeşler, yaklaşık 8 yıl önce daha iyi bir yaşam kurmak amacıyla İran'dan Türkiye'ye geldi. Aydın'a yerleştikten sonra, Dövüş Sanatları Antrenörü Hamza Kamal ile tanışarak Dünya Nanbudo Şampiyonluğu’na giden bu yolculuğa adım attılar. Nanbudo hakkında konuşan Hossein Forouzanfar, "Nanbudo, bana yalnızca mücadele etmeyi değil; aynı zamanda dengeyi, zihinsel gücü ve öz disiplini öğretti. Tabii hocamızın da öğrettiklerini unutmamak lazım." dedi. Bu dövüş sanatı, onu sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda ruhsal ve zihinsel olarak da dönüştürmüş. Nanbudo'yu bir spor olmanın ötesinde, bir yaşam biçimi ve bir değerler sistemi olarak gören Hossein, her yeni bireyin bu yola adım attığında hem kendini hem de çevresini daha iyi bir noktaya taşıyacağını belirtti.
“Bu spor, sadece rakibini yenmekle ilgili değil”
Hossein’e göre Nanbudo, geleneksel dövüş sporlarının ötesine geçen, ruhsal bir denge arayışının yoludur, “Bu spor, sadece rakibini yenmekle ilgili değil; asıl mesele, kendi sınırlarını tanıyıp onları aşabilmek.” dedi. Nanbudo'nun iç disiplin, sabır ve farkındalık temelli yaklaşımı sayesinde hayatına düzen geldiğini belirten Hossein, “Kendimi kontrol etmeyi, anda kalmayı ve çevreme daha bilinçli yaklaşmayı öğrendim.” şeklinde konuştu. Bu disiplinin gençler için yalnızca fiziksel bir aktivite değil, aynı zamanda güçlü bir karakter eğitimi sunduğunu da vurguladı.
"Nanbudo’nun ışığını tüm Türkiye’ye yayabiliriz."
Aydın il temsilcisi olarak görev yapan Hossein, bu sporu yaygınlaştırma misyonunun yanında, kişisel gelişimini sürdüren ve iş hayatından geri kalmayarak kendisini sürekli yenileyen bir sporcu olarak öne çıkıyor. "Aydın’da başladığımız bu serüven, yalnızca bireysel başarılarla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda toplumsal bir dönüşümü de beraberinde getiriyor," diyor. Hossein, Nanbudo’nun daha geniş kitlelere ulaştırılabilmesi için kurumsal destek ve toplumsal talebin artması gerektiğini belirtiyor. "Biz, bu sporu var olduğumuz işle geri kalmadan, sürekli geliştirirken, Aydın’ın adını ulusal arenaya taşımayı hedefliyoruz. Daha fazla destekle, Nanbudo’nun ışığını tüm Türkiye’ye yayabiliriz," şeklinde konuşarak, mücadelelerinin devam ettiğini vurguladı.
"Kadınlar, bu sporu öğrendikçe korkusuzca adımlar atmaya başlıyorlar"
Hossein, Türkiye’de Nanbudo’nun özellikle kadınlar arasında büyük bir ilgi görmediğini, ancak bu sporu öğrenen kadınların kendilerini daha güçlü hissettiklerini belirterek, "Kadınlar bu sporu öğrendikçe korkusuzca adımlar atmaya başlıyorlar. Birçok kadının Nanbudo’yu; şiddetle mücadele etmek, kendine güvenmek ve hayatın her alanında özgürleşmek amacıyla seçtiğini gördüm." şeklinde konuştu. Hossein, Nanbudo’nun yalnızca fiziksel güçle ilgili olmadığını vurgulayarak. "Kadınlar, bu sporda güçlerini buldukça, toplumsal rollerini de sorgulamaya başlıyorlar. Bu da onların özgürleşmelerine ve topluma daha güçlü bireyler olarak katkı sağlamalarına olanak tanıyor." diye aktardı. Hossein’e göre Nanbudo, kadınları sadece fiziksel olarak güçlendirmekle kalmıyor, aynı zamanda onların içsel güçlerini de keşfetmelerine yardımcı oluyor. Ancak, Türkiye'de bu sporun kadınlar arasında daha fazla tanıtılması gerektiğini ve kadınların bu disiplini daha fazla öğrenmeleri gerektiğini belirtti.
Disiplin, sakinlik ve savunma sanatı: Nanbudo’nun kalbi
Hossein’in kardeşi ve Nanbudo’da dünya şampiyonu olan Mohammad Forouzanfar, bu sporu tanıdıktan sonra sadece fiziksel olarak değil, karakter olarak da büyük bir değişim yaşadığını belirterek, “Eskiden daha fevri ve tepkisel biriydim ama artık dışarıda bir sorunla karşılaştığımda önce durup düşünmeyi, sakin kalmayı ve çözüm odaklı davranmayı öğreniyorum.” dedi. Nanbudo’nun özünün saldırmak değil, kendini ve sevdiklerini korumak olduğunu vurgulayan Mohammad, bu yönüyle diğer dövüş sporlarından ayrıldığını belirtti. Bu disiplinin en güçlü yönü, bireyin içsel gelişimini desteklemesi olduğunu belirten Mohammad, “Burada yalnızca yumruk atmayı öğrenmiyorsunuz. Aynı zamanda sabırlı olmayı, öfkenizi yönetmeyi ve bir olayı şiddet yerine akılla çözmeyi de öğreniyorsunuz. Bu da sizi daha güçlü ve daha bilinçli bir birey yapıyor.” diye konuştu.
Bir dövüş sanatından fazlası: Nanbudo’yu ayıran özellikler
Nanbudo’yu diğer dövüş sporlarından ayıran en belirgin fark, onun temelinde “saldırı” değil, “savunma” ve “dönüşüm” felsefesinin yatması. Bu disiplinde asıl amaç kazanmak değil, bireyin kendini tanıması ve geliştirmesi diyen Özakdağ, “Nanbudo'da rakipten önce kendinle yüzleşiyorsun. O yüzden bu spor, müsabaka kadar meditasyon da içeriyor.” dedi. Hossein ise bu farkı şöyle açıklayarak, “Diğer dövüş sporlarında sıklıkla güç gösterisi ön plandadır. Nanbudo’da ise güç, kontrol ve dengeyle birlikte ele alınır. Bir rakibi alt etmekten çok, bir durumu çözmek önceliklidir.” şeklinde ifade etti. Mohammad ise bu sporda öne çıkan değerleri sabır, içsel disiplin, zihinsel berraklık ve empati olarak sıralayarak, “Nanbudo’nun amacı kavga etmek değil; kavganın hiç yaşanmamasını sağlamak. Gerektiğinde ise sadece kendini savunacak kadar güç ve zekâ kullanmak.” diye konuştu.
Nanbudo sporcuları sadece dövüşçü değil, aynı zamanda iyi birer insan
Nanbudo'nun yalnızca bir dövüş sanatı olmadığını, aynı zamanda bireyin içsel bir yolculuğa çıktığı bir sistem olduğunu belirten sporcular, bu disiplini hayatlarının bir parçası haline getirmiş. Buna ilişkin olarak Özakdağ, “Nanbudo, bana dövüşmeyi değil, yaşamayı öğretmiş bir sanat. Her adımda, her hareketimde, daha iyi bir insan olma yolunda bir adım daha atıyorum.” dedi. Hossein ve Mohammad kardeşler, bu sanatı öğrenmenin onları sadece şampiyon yapmadığını; insanlık, sabır, saygı ve öz disiplin gibi değerleri daha derinden anlamalarına yardımcı olduğunu belirttiler. Bu düşünceye Mohammad şu sözleri ekleyerek, "Nanbudo, bana hayatın sadece fiziksel mücadelelerden ibaret olmadığını öğretti. Gerçek mücadele, içsel dünyamızda ve yaşamın her alanındaki zorluklarla başa çıkabilmemizde saklı." şeklinde ifade etti. Nanbudo'nun, sporcularını sadece dövüşçüler değil, aynı zamanda daha iyi birer insan olmaya teşvik ettiğini ve kişisel gelişimin her zaman ön planda tutulduğunu ifade ettiler.
Sonuç olarak, Nanbudo Türkiye’de yalnızca bir dövüş sanatı olarak değil, aynı zamanda bireylerin içsel gelişimine katkı sağlayan bir yaşam felsefesi olarak varlık gösteriyor. Erkan Özakdağ’ın öncülüğünde İstanbul’da, Forouzanfar kardeşlerin çabalarıyla Aydın’da gelişen bu disiplin, fiziksel başarıların ötesinde karakter inşasına odaklanıyor. Disiplin, sabır ve öz farkındalık temelli yaklaşımıyla Nanbudo, bireyleri daha dengeli, daha bilinçli ve daha güçlü bireyler hâline getiriyor. Türkiye’de henüz yolun başında olan bu sessiz devinim, her geçen gün daha fazla insana dokunarak derin bir iz bırakmaya devam ediyor.
Haber: Mehmet Karaboğaz
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...