Kafelerde ve otellerde lisanssız müzik çalan işletme sahiplerini, 1951 tarihli Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında rayiç bedelin 3 katı tazminat ve bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası bekliyor. Konunun uzmanları Avukat Halil Buğrahan Kuyucu ve Eser Sahipleri Federasyonu Lisanslama Sorumlusu Osman Erdem Boyacı, karmaşık telif hakkı sisteminin yasal çerçevesini ve denetim süreçlerini açıkladı.
1951 tarihli kanunun teknolojiyle denetlenmesi işletmecileri şaşırtırken, asıl sorunun çoklu meslek birlikleri olduğu belirtildi. Avukat Halil Buğrahan Kuyucu, "Tarkan (MESAM) için ayrı, Bengü (MSG) için ayrı ödeme" sorununu vurgularken; Federasyon temsilcisi Osman Erdem Boyacı, 2023'te kurulan yeni federasyonun lisanslamayı tek çatı altında topladığını açıkladı. Otellere 2023'te getirilen lisans zorunluluğunun, yeme-içme sektörü için de hedeflendiği bildirildi.
Müzik eseri, sahibinin vefatından 70 yıl sonrasına kadar korumalı
Nazilli'de avukatlık yapan Halil Buğrahan Kuyucu, fikir ve sanat eserleri ile sınai mülkiyet hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda danışmanlık vermektedir. Aslen Aydınlı olan Kuyucu, Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur ve 4 yıldır mesleğini icra etmektedir. Kuyucu, kafelerde çalınan müziklerin telif hakkı konusunda, bir müzik eserinin (bestesi, sözü ve her şeyiyle) ortaya konulmasının bir mülkiyet hakkı doğurduğunu belirtti. Bu durum, üzerinde maddi ve manevi hakların olduğu bir mesele haline gelmektedir. Tıpkı bir eşyanın bütün tasarruf haklarının sahibine ait olması gibi, üretilen eserin de bütün hakları üreticisinin üzerinde bulunmaktadır. Uygulamada eser üretilip hologram yapımcısıyla kayda alındığında, yapımcı veya prodüktör eseri kamuya arz etmekte ve bu noktadan sonra eserin mali haklarına sahip olmaktadır. Eserin mülkiyet hakkı, yani hologram yapımcısı ya da menajer, aranjör gibi bağlı hakları kullanan diğer meslek birliklerinin hakları, eseri ilk üreten kişinin vefatından itibaren 70 yıl sonra sona ermektedir. Birey, ürettiği eseri yaşamı boyunca koruyabilmekte ve vefat ettikten sonra da eser, 70 yıl boyunca mirasçılar veya meslek birliği tarafından korunmaya devam etmektedir. Ancak 70 yıl sonra eser kamuya arz olmakta ve mali haklar sona erdiğinden istenilen yerde kullanılabilmektedir. Güncel olarak mekânlarda dinlenen müziklerin hepsi, son 70 yıl içinde icra edilen ve eser sahipleri hâlâ hayatta olan müziklerdir. Örneğin, Tarkan’ın bir müziği dinlenmek istendiğinde haklarını koruyan yapımcısı, eser sahipleri, menajeri ve aranjörü bulunmaktadır.
Lisanssız müzik kullanımına hapis ve üç kat tazminat cezası
Kanun, eser sahibine bağlı mali hakları kullanabilen kişiler dışındaki bireyler tarafından eserin ticari kaygı güderek işletmede kullanılması durumunda, lisans sözleşmesi veya telif ücreti (rayiç bedel) miktarının üç katı kadar ceza öngörmektedir. Kısacası, son yetmiş yıl içinde icra edilen veya eser sahibi yaşayan müzikler telif hakkına tabidir ve bir lisans sözleşmesi yapılması gerekmektedir. Sözleşme yapılmadan lisanssız müzik çalınmasının tespiti halinde, ödenecek miktarın üç katı kadar ceza ve bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 1951 yılında çıkmış bir kanundur ancak bu hüküm 1951’den beri var olmasına rağmen uygulanmamış, daha doğrusu uygulanması zor bir hüküm olmuştur. Mekân sahipleri, daha önce uygulanmayan bu kanunla karşılaşınca durumu yadırgamıştır. İşletmeciler, "Neden şimdi birden gelip mekânın metrekaresi ölçülüp bana altı, yedin bin TL para cezası kesiliyor?" şeklinde tepki göstermektedir. Otuz yıl önce bir kafede çalınan kaseti yapımcının duyup polis çağırması gerekirken, gelişen teknoloji ve iletişimle bu durum kolaylaşmıştır. Günümüzde bir plak şirketi, "Tarkan çalan mekân varsa video kaydına al!" derse bu artık çok kolaydır ve kanunun uygulanabilmesindeki en büyük etken, bu durumun artık fark edilmesi ve belgelenmesidir.
Federasyon, lisanslamayı tek çatı altında yürütüyor
Müzik sektöründe Eser Sahipleri Federasyonunda Umuma Açık Mahaller Lisanslama Sorumlusu olan Osman Erdem Boyacı, federasyonun Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2023 yılında yayımladığı bir genelgeden kuruluş izni aldığını belirtti. Federasyon, 2023 yılının Mayıs ayında kuruluşunu tamamlayarak faaliyetine başladı. Federasyonun üyeleri, MESAM (Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği) ve MSG (Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği) olmak üzere iki adet meslek birliğinden oluşmaktadır. Boyacı, bu birliklerin müzik alanındaki eser sahiplerinin haklarını koruyan, tahsil eden ve dağıtan müzik meslek birlikleri olduğunu söyledi. Bu birlikler, Bakanlığın oluruyla bir araya gelerek lisanslama faaliyetlerini bir federasyon çatısı altında kurma kararı almıştır. Boyacı, şu an için federasyonda sadece umuma açık mahaller lisanslamalarının ortaklaşa yürütüldüğünü aktararak, "Radyo ve televizyon lisanslaması, etkinlik kapsamındaki lisanslar müzik meslek birliklerinin kendi uhdesinde devam etmektedir." dedi. "Umuma açık" kavramının "kamuya açık" anlamına geldiğini belirten Boyacı, bir vatandaşın müşteri portföyünde bulunduğu her yerin (yeme içme tesisleri, konaklama, mağaza ve market) umuma açık mahal olarak nitelendirilebileceğini söyledi.
Lisans bedeli metrekare, sezon ve müzik türüne göre değişiyor
Lisanslama tarifelerine esas teşkil eden kriterler olduğunu vurgulayan Boyacı, "Öncelikli olarak metrekareyle ilgisi var ama metrekare ile ilgisi deyince tabii ki bir işletmenin ruhsatında geçen metrekare bilgisinden bahsetmiyoruz." dedi. Burada metrekareden kastın, "müşteri kullanımındaki metrekare" olduğunu, örneğin bir restoranın mutfağı veya bir mağazanın deposu gibi müşterilerin giremeyeceği yerlerin lisanslamaya tabi olmadığını belirtti. İkinci kriterin, işletmelerin sezonluk (6 aya kadar açık) mu yoksa yıllık mı (altı aydan uzun süre) faaliyet gösterdikleri olduğunu ifade eden Boyacı , üçüncü bir kriterin ise canlı müzik olup olmadığı olduğunu söyledi. Boyacı, "Mekanik müzik 0-50 arası X fiyat ve canlı müzik 0-50 arası X fiyat şeklinde kriterlerimiz var." diye ekledi. Ortada sözüyle, bestesiyle üretilmiş bir eser varsa ve bu müziğin vatandaşa mekanik ya da icra (canlı müzik) yoluyla ulaştırıldığı herhangi bir yerin lisanslamaya tabi olduğunu vurguladı. Bar, kulüp gibi lokasyonlar, DJ performanslar ya da mekanik müzik türünün hizmet olarak sunulduğu yerler de lisanslamaya tabidir ve aralarında bir ayrım bulunmamaktadır.
Spotify ve YouTube kullanımı sorumluluğu kaldırmıyor
İşletmelerin Youtube, Spotify, Digiturk gibi kanallar üzerinden müziği kamuya sunmaları durumunda da telife tabi tutulduklarını belirten Avukat Kuyucu, Spotify'ın bireysel bir hesap olarak kullanıldığını söyledi. Kuyucu, mekân sahibinin Spotify'ı kendisi dinlemek için alıp mekânda çalması durumunda, bu durumun Spotify'ın sınırından da çıktığını belirtti. Federasyon temsilcisi Boyacı da bu platformların hepsinin "bireysel kullanım" için olduğunu doğruladı. Boyacı, işletmeler bu platformlara kurumsal bedeller ödese dahi, Kanunun "umuma iletim varsa" telif hakkının doğacağını açıkça belirttiğini ve platformun yerli, dijital, paralı veya ücretsiz olmasının fark etmediğini vurguladı.
Sorun çoklu meslek birliği, çözüm tek çatı
Avukat Kuyucu, sistemdeki mevcut duruma ilişkin eleştirilerini dile getirerek, hak dengesinden ziyade meslek birliklerinin sayısıyla ilgili bir durum olduğunu belirtti. Şu anda 7 adet meslek birliği ve bunların oluşturduğu 2 adet federasyon bulunduğunu, uygulamanın tam oturmadığını ifade etti. Kuyucu, "Örneğin Tarkan MESAM’da diyelim fakat siz şarkı dinlerken Spotify'da şarkı Bengü’ye geçti, Bengü’de MSG’de. Bu durumda sizin MSG ile de bir anlaşma yapmanız gerekiyor." dedi. İşletmecinin bu listeleri tek tek ayarlayacak durumda olmadığını belirten Kuyucu, düzenlemenin bu kurumların tek bir federasyon çatısı altında birleşmesine ihtiyacı olduğunu savundu. Hukuki yollarla ilerlemek isteyen bir kafe işletmecisinin yedi ayrı meslek birliği ile görüşmesi gerektiğini ekledi. Boyacı ise bu eleştiriye karşılık, federasyonun tam da bu nedenle kurulduğunu açıkladı. Boyacı, "Eskiden federasyon kurulmadan önce her meslek birliği ayrı ayrı kapı çalıyordu. Kullanıcılar da farklı kurumlardan aynı amaçla gelinmesinden şikayetçiydi ve tek bir yerde bu parayı toplamayı talep ediyordu." dedi. Boyacı, lisanslama faaliyetlerinin halihazırda ortaklaşa yürütüldüğünü ancak bir çalışan olarak kişisel düşüncesinin, tüm üyelerin tek bir çatı altında toplanmasının kesinlikle olması gerektiği yönünde olduğunu ifade etti.
Denetim süreci savcılık izni ve polis baskını ile işliyor
Boyacı, lisanssız müzik tespiti ve hukuki süreçler konusunda da bilgi verdi. Türkiye genelinde yetkilendirdikleri bölge hukuk bürolarının, işletmelere sahada ziyaret ederek veya telefonda bilgi vererek lisans sözleşmesi yapmaya davet yoluna gittiklerini belirtti. Bir umuma açık mahalde müzik eserinin herhangi bir vasıta ile umuma iletilebilmesi için eser sahibinden veya yasal olarak üyesi olduğu müzik meslek birliklerinden izin alınması gerektiğini hatırlattı. Boyacı, sözleşme noktasında sulh olunamayan durumlarda hukuki yollara başvurmak zorunda kaldıklarını ve Cumhuriyet savcılıkları aracılığıyla şikayette bulunduklarını belirtti. 5846 sayılı Kanun’da bu eserlerin tespitiyle alakalı re'sen soruşturma başlatılmasının mümkün olmadığını, Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemelerinde görülen hususların şikayete bağlı suçlar olduğunu vurguladı. Şikayet etmedikleri sürece savcının ya da mahkemenin herhangi bir tespit yapma yetkisi olmadığını belirtti. Savcılık makamının uygun gördüğü taleplere istinaden, ilgili mekana tespit izni verdiğini ve Güvenlik Şube'nin bu yazıyla avukatlarla iletişime geçerek işletmeye baskın yaptığını söyledi. Boyacı, "Müzik ekspertizi de sesli ve görüntülü kayıt alır. Avukatımız, polis kolluk kuvveti ile beraber işletme yetkilisine ulaşır ve durumun sebeplerini açıklar. Kolluk kuvveti işletme yetkilisini ifadeye çağırır." dedi. Yetkili kişinin ifadeye gitmek zorunda olduğunu, gitmemesi durumunda zorla getirme kararı çıktığını belirten Boyacı, kullanıcıya sulh olmaları için sözleşme yapması gerektiğini ilettiklerini söyledi. Kullanıcının bunu kabul etmemesi halinde şikayetin devam ettiğini ve arabuluculuk sürecinin devreye girdiğini aktardı. Arabuluculukta sulh olunmaması durumunda, müzik ekspertizinin aldığı kayıt çözümlenerek "hak sahipliği belgesi" düzenlenmekte ve savcılığın elde ettiği bulgulara göre kamu davası açılmaktadır. Boyacı, mahkemenin takdirine göre adli para cezası ya da hapis cezası çıkabildiğini, tecrübelerine dayanarak ağırlıklı olarak "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kararı verildiğini ifade etti.
Adalet eleştirisi: berber de aynı ücreti ödüyor
Avukat Kuyucu, sistemin adaleti konusunda eleştirilerde bulundu. Telif ücretlerinin dağıtımı düşünüldüğünde, ücretlerde biraz daha azaltma yapılabileceğini belirtti. Adalet noktasında; elli metrekarede iş yapan bir kuaförün de (MSG'ye) 6 bin TL ödediğini , yirmi metrekarede çalışan bir berberin de 6 bin TL ödemek zorunda olduğunu söyledi. Kuyucu, bu kanun net oturmadığından ve bölgeden bölgeye değişiklik gösterdiğinden bir adaletsizlik doğduğunu, sistemin oturmadığını ve çok adil bir ilerleme söz konusu olmadığını ifade etti. Kuyucu, burada bir yasal boşluk olmadığını, kanunun 1951'den beri yürürlükte olduğunu ancak kanunun miktarı belirlemediğini, sadece "rayiç bedelin" üç katı ceza öngördüğünü belirtti. Küçük esnaf göz önünde bulundurulduğunda durumun çok da adil olmadığını belirten Kuyucu, meslek birliklerinin bir anda ihtar göndermesinden önce bunu topluma yavaş yavaş, bilinç uyandırarak aşılaması gerektiğini savundu. Kuyucu, "Örneğin bir mekâna playlisti için gitmeniz o mekânın ticari olarak kar etmesini sağlar; ama bir berbere kimse playlist için gitmez diye tahmin ediyorum. Bu yüzden bu konuları da kapsayan bir düzenleme çok daha adil olacaktır." dedi.
Otel lisanslamasında başarı, gözler restoranlarda
Osman Erdem Boyacı, telif hakkı bilincinin yayılması adına atılan adımlara değindi. En aktif rolün, 2023 yılında yayımlanan “Konaklama Tesislerinin Lisanslanması” üzerine olan genelge olduğunu vurguladı. Bu genelgeyle, konaklama tesislerinin turizm işletme belgesi veya sürdürülebilirlik belgesi alabilmeleri için müzik lisans belgesi alması zorunlu hale getirilmiş ve belgenin olmaması eksik evrak sayılmıştır. Boyacı, bu sonuç sayesinde 2023 yılında 2000-3000 civarında olan lisanslı konaklama tesisi sayısının bugün 17.000’e yaklaştığını söyledi. Boyacı, bunun sadece telif toplamada değil, o eserin dinlenebilir hale gelmesindeki emeğin farkındalığının yaratılması açısından da bir başarı olduğunu ifade etti. Boyacı, bu çalışmanın bir benzerinin yeme-içme sektörü için de yürürlüğe girmesi adına bakanlıkla görüşmelerin devam ettiğini ve önümüzdeki dönemde hedeflenen en büyük projenin bu olduğunu belirtti. Boyacı, "Özellikle genelge olayı olsa zaten telif hakkı konusunda çok ciddi bir sıçrama söz konusu olacak. Biz de bekliyoruz." dedi.
Yabancı müzikler ve yapay zekâ hukuku zorluyor
Yabancı müziklerin çalınması üzerine farklı bir telif kanunu ayrımı bulunmamaktadır. Boyacı, MESAM ve MSG gibi meslek birliklerinin yurt dışı meslek birlikleri ile karşılıklı temsilcilik anlaşmaları olduğunu, Türkiye'deki eser sahibinin Almanya'daki haklarını oradaki birliğin, Almanya'daki eser sahibinin Türkiye'deki haklarını da MESAM ve MSG'nin takip ettiğini belirtti. Fiyat noktasında ise herhangi bir fark yoktur. Gelecekteki zorluklara da değinen Boyacı, müzik üretiminde yapay zekânın yükselişinin çok yeni bir konu olduğunu ve meslek birliklerinin bu konuya yoğunlaştığını belirtti. İlerisinin "ürkütücü, düşündürücü" bir boyutta olduğunu, hukukun da kendi içinde henüz buna hazır olmadığını ve evrensel hukukun buna göre güncellenmesi gerekeceğini söyledi. Avukat Kuyucu da dijital denetim sistemlerinin işleri kolaylaştıracağını ancak hukuki sorunlar doğurabileceğini belirtti. Boyacı, 1951'de çıkmış, revizeye uğramış bir kanunun dijital çağın gereksinimlerini karşılamada yeterli olacağını sanmadığını ve özellikle yapay zekâ konusunun hukukun nasıl cevap vereceğini bekledikleri bir noktaya geldiğini ifade etti.
Haber: Damla Kocaoğlu
Fotoğraf: Mehmet Sait Çakır
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...