Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E SUİKAST GİRİŞİMİNİ ÖNLEYEN TAHTACI ALEVİLERİ VE ALAMUT KÖYÜ

07.01.2025
Dosya

 

Tahtacı Alevileri, köken olarak Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen, geleneksel olarak orman köylerinde yaşayan bir Alevi topluluğudur. “Tahtacı” kelimesi, “ağaç işçisi” veya “orman köylüsü” anlamına gelir. Tarihsel olarak orman köylerinde yaşamış ve ağaç işçiliği ile geçimlerini sağlamışlardır. Ayrıca Tahtacıların konargöçer bir yaşam tarzına sahip oldukları da bilinir. Yüzyıllar boyunca, ağaç kesimi, orman ürünleri toplama ve köylerin yakınlarındaki ormanlarda geçim sağlama gibi faaliyetlerle uğraşmışlardır.

 

Tahtacı Alevi köyleri, genellikle ulaşılması zor, sarp ve dağlık alanlarda kurulmuştur. Dağların doruklarında, kontrolden uzak, özgür olarak yaşamak istemişlerdir. Uzun bir süre hiçbir güç onları ovaya indirememiştir. Yerleştikleri sarp ve dağlık arazilerde küçükbaş hayvancılık dışında sadece ormancılık yapabilirlerdi; onlar da ağaç işlerinde uzmanlaşmışlardır ki bu uzmanlık onlara bir isim bile vermiştir. Aydın’ın Bozdoğan ilçesine bağlı Tahtacı Alevilerinin yaşadığı Alamut köyü ise bir tepenin yamacında ovaya yakın yerde kurulmuştu. Bir güç ya zorla ya ikna ederek ya da kendiliğinden oluşan güven ortamıyla, yüzyıllar sonra onları tekrar ovayla buluşturmuştu. Alamut köyü, 2014 yılından sonra uygulamaya konan 6360 sayılı Kanunla Bozdoğan ilçesinin bir mahallesi konumuna gelmiştir. Alamut köyünde yaklaşık 800 hane vardır, yüzlerce hane de yurt dışında yaşamaktadır. Tarım ve hayvancılıkla geçinen köylüler yeterli gelirin elde edilememesi, eğitim ve iş nedeni ile yurt içinde ve yurt dışında göç ederek Almanya, Fransa ve Hollanda’ya gitmişlerdir. Bu durum ise köyün nüfusunun her geçen gün azalmasına neden olmuştur. 

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Nazilli İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, Siyaset Bilimler Anabilim Dalı Üyesi Prof. Dr. Tuncay Ercan Sepetcioğlu, Madran Tahtacı Alevileri, Alamut köyü ve Mustafa Kemal Atatürk’e Hacı Sami Çetesi tarafından düzenlenmesi düşünülen suikasta ilişkin yapmış olduğu araştırmalar sonucunda edindiği bilgileri aşağıdaki söyleşi ile bizlerle paylaştı. 

 

Alamut Köy ismi sizce Hasan Sabbah’ın Alamut Kalesi’nden mi gelir? 

Alamut ismi Türkiye’de bir çok yerde yerleşim yeri olarak kullanılmaktadır. Alamut denince akla ilk gelen Hazar Denizi kıyısında bulunan Elbruz Dağları’nda kurulu Alamut Kalesi ve Hasan Sabbah gelir. Hasan Sabbah ve Alamut Kalesi ile Bozdoğan’ın Alamut köyü arasında, İsmaililik ve Tahtacılara dair bir ilişki kurulma olasılığı olsa da bu durum bir isim benzerliğinden öteye gitmemektedir. Nitekim Alamut köyünün ilk kurucuları Tahtacı Alevileri bile değildi ve köy Tahtacılar yerleşmeden önce de Alamut adıyla biliniyordu. Hasan Sabbah’ın Alamut’u ile Bozdoğan’ın Alamut köyü aynı ismi paylaşmaları haricinde aralarında organik bir bağ bulunmamaktadır. Ancak İran’daki Alamut nasıl ki siyasi suikastlarla anılıyorsa, Bozdoğan Alamut da Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e karşı planlanan bir suikastın önlenmesindeki rolüyle tarihsel bir tesadüf sonucu benzerlik göstermektedir. 

 

Alamut Çiftliği hakkında bilgi verir misiniz?

Alamut’un bir çiftlik olduğu 19. Yüzyıl kayıtlarında belirtilmiş ve Alamut Çiftliğinin Tavaslıoğlu namlı eski ayan ailesinin bir ferdine ait olduğu kuvvetle muhtemeldir. Tavaslıoğlu Sülalesi II. Mahmut döneminde Denizli, Tavas ve çevresinde son derece güçlü bir ailedir. Alamut Çiftliği, 19. Yüzyılın sonlarında ise bu ayan ailesinden çıkıp bir Rum ailesinin özel mülkiyetine geçmiştir. 1914 yılına ait Osmanlı arşivindeki bir belgeye göre ise “Seferiyadi” isimli Amerikan vatandaşı bir Rum’a aittir. Alamut Çiftliği’nde Müslüman ve sünniler yaşamaktadır. Bu çiftlikte tahta bir cami de bulunmaktaydı. Milli Mücadele döneminde Yunan işgallerine karşı alınan başarılı sonuçlar Yunan ordusu ile birlikte bölge Rumlarının da bölgeyi terk etmesine sebep olmuştur. Anadolu’dan kaçan Rumların içinde Alamut Çiftliğinin sahibi Seferiyadi’nin yönetimini bıraktığı oğlu Sokrat’ta bulunuyordu. 

 

Yörük Tahtacı Alevileri kimdir?

Tahtacılar, yüksek ve ormanlık alanlarda yaşayan, yerleşik düzene geçip köyler kurdukları gibi, aralarında konargöçer yaşam tarzı da sürdürenlerin olduğu ve yakın zamana kadar geçimlerini ağaç ve orman işçiliğinden sağlayan Alevi topluluktur. Tahtacılar, yaşadıkları her yerde sadece ağaç işçiliği ile meşgul olurlardı. Türkçe “Ağaç kesen, tahta biçen ve kereste işleriyle uğraşan kimse” anlamına gelen Tahtacı ve bir meslek adı olan tahtacılık, zamanla kendilerine özgü bir mezhebe inanan topluluğu karşılar duruma gelmiştir. Tahtacıları dağlarda yaşamaya iten sebepler arasında; can güvenliği meselesi, devletin toprak mülkiyeti politikası, ekonomik gelir ve üretim modellerinin uygunluğu yer almaktadır. 

 

Madran Baba kimdir?

Madran Dağı ya da diğer adıyla Madran Baba Dağı’nın zirvesinde bulunan Madran Baba yatırı, bu yükseltiye ismini vermiştir. Türklerin Anadolu’ya yayılmaya başladığı dönemlerde yaşayan bir eren olan Madran Baba’nın kim olduğu ve nereden geldiği, hangi tarihlerde bu bölgede yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir.

 

Madran Baba Tahtacıları nasıl örgütlenmişlerdi?

Tahtacılar, Madran’da bir yerleşkede toplu yaşamaktansa, obalar halinde örgütlenmişlerdir. Tahtacılar, yazları Madran Baba Dağı’nda kışları ise aşağıya ovaya inmişlerdir. Çoğunlukla kıl çadırlarda ve derme çatma evlerde yaşamaktaydılar. Alamut Çiftliğinden önce de Araplı Ovası’nda ve Kavaklı’da tarlalar almışlardır. Bu tarlalardan elde edilen buğday, arpa ve mısırı kendi ihtiyaçları için kullanıyorlardı. Madran’dayken geçimlerini koyun ve keçi üretiminden sağlar, keçi kılından heybe, yere sermek için kilim, kıl çadır ve çul yaparlardı, fakat asıl uğraşları tahtacılıktı. Madran Tahtacılarının ovadaki yerleşim birimleri ile ekonomik ve sosyal ilişkilerini esas olarak kereste ticareti ile başlattıkları muhakkaktır. Ağacı hammadde olarak aşağı getirmiyorlardı, kadın ve erkek birlikte çalışarak olduğu yerde tahtaya çeviriyorlardı. 

 

Tahtacı Memiş kimdir, Malgaç baskını hakkında bilgi verir misiniz?

Milli Mücadele Dönemi’nde Bozdoğan ve çevresi Kuvayi Milliye’nin hareket noktalarından birisiydi. Tahtacı Alevileri, Kurtuluş Savaşı’na destek vermişlerdi. Yörük Ali Efe’nin Tahtacıların Efendi Yaylası’nda konakladığı bilinmektedir. Yörük Ali Efe’nin önderliğinde 1919 tarihinde Malgaç baskını gerçekleştirilmiştir. Bu baskın Kuva-yı Milliye’ye moral kazandırmıştır. Bu harekete katılan 60 kişiden birisi de Madran Tahtacılarından “Tahtacı Memiş’tir.” Tahtacı Memiş aynı zamanda bu çatışmada yaralanan tek kişidir. 

 

Alamut Çiftliği’nin Tahtacı Alevilerine nasıl geçtiği hakkında bilgi verir misiniz?

Seferiyadi’den oğullarına geçen Alamut Çiftliği’nin yönetimini devralan Sokrat’ın mübadele döneminde Alamut Çiftliği’ni terk edişinden sonra çiftlik, 1929 yılında Selanik mübadillerinden “Müftüzade Hasan Fevzi Paşa’ya” geçmiştir. Hasan Fevzi Bey, kendisine Bergama’da başka bir çiftlik verilmesinden ötürü Alamut Çiftliği’ni satışa çıkarma kararı almıştır. Milli Mücadele Dönemi kahramanlarından Demirci Mehmet Efe ve Nazillili Hacı Süleyman Efe’nin ve Aydın Valisi’nin aracılığıyla çiftlik Tahtacılara geçmiştir. Kulakoğlu Veli Bey’in önderliğindeki Tahtacılar tarafından satın alınan Alamut Çiftliği’nin geçirdiği dönüşüm süreci, köyün sunni karakterinden Aleviliğe dönüşümü kadar, Madran Dağı Tahtacılarının yerleşik düzene geçmesinin de tarihidir. 

 

Hacı Sami Çetesi ve Atatürk’e suikast girişimi hakkında neler aktarmak istersiniz?

Mustafa Kemal Atatürk’e karşı birçok suikast girişimi mevcuttur. Hacı Sami ve çetesinin 1927 yılında planladıkları girişim bunlardan birisidir. Bu planın başarısızlıkla sonuçlanmasında Madran Dağı Tahtacılarının rolü büyüktür. Bu olay Tahtacıların Alamut Çiftliği’ne yerleşmesine katkıda bulunmuştur. 19 Ağustos 1927 tarihinde Yunanistan’a bağlı Sisam Adası’ndan Hacı Sami ve 4 adamı birlikte kayıklarla Kuşadası’na gelir, burada Hacı Sami’nin kardeşi Ahmet ile buluşurlar. Planlarını gerçekleştirmek için gündüzleri dinlenir, geceleri ise yürürler. Amaçları gizlice Salihli-Alaşehir-Kütahya demir yolu üzerindeki Ankara Nallıhan Boğazı’na ulaşıp, Mustafa Kemal Atatürk ve ekibinin (Cumhuriyeti kuran kadroyu) bulunduğu trenin geçtiği istikametteki demir yoluna bomba ve dinamit yerleştirip patlatmak yoluyla suikastı gerçekleştirmek, sonrasında ise Sisam’da bulunanları haberdar etmekti. Onlar da Anadolu’ya geçecek ve tasarlanan kargaşa ortamında yönetime el koyacaklardı. 

 

Hacı Sami Çetesi ve Tahtacı Yörüklerin çatışması hakkında bilgi verir misiniz?

Kuşadası’na çıkan Hacı Sami çetesi, Güzelçamlı, Davutlar ve Söke üzerinden Çine yakınlarına ulaşmış, pamuk tarlalarının içerisinden geçen çete mensupları Madran Dağı’na çıkıp Bozdoğan’a yaklaşmış ve burada Tahtacı Yörüklerle karşılaşmışlardır. Yörükler, çete üyelerini görür görmez, durumlarından kuşkulanıp ağaları olan Veli Bey’e haber verirler. Malgaç baskınında ilk kurşunu yiyen Tahtacı Memiş’in kardeşi olan ve Mustafa Kemal Atatürk’e suikast girişimlerinin olabileceği jandarma komutanı tarafın kendisine iletilen Veli Bey, önce Hacı Sami ve adamlarına “Hoşgeldiniz.” der. Sonrasında ağızlarını aramaya başlayınca, Hacı Sami hiddetlenmiş, “Lafı uzatmayın, kimsek kimiz size ne, çabuk yemek, ekmek çıkarın, sofra kurun, yoksa canınızı yakarım, o zaman kim olduğumu anlarsınız.” diye bağırınca, Veli Bey kızarak, “Bizim size verecek hiçbir şeyimiz yoktur. Biz misafirleri severiz ama sizin gibi ne olduğu belli olmayanlara da hiçbir şey vermeyiz.”der. Tahtacılar ile Hacı Sami çetesi arasında bir çatışma gerçekleşir. Çatışma öncesi durumdan şüphelenen Veli Bey yanındakilerle jandarmaya haber gönderir, jandarmanın da olay yerine gelmesi ile Hacı Sami ve kardeşi Ahmet çıkan çatışmada ölür. Dört adamı yakalanarak sorguları yapıldıktan sonra İstanbul’a götürülürler. İstanbul’da yargılandıktan sonra Eminönü’nde 1928 yılında idam edilirler. 

 

Mustafa Kemal Atatürk’e suikast girişiminin önlenmesi sonrası merkezi yönetimin ve bölge halkının Tahtacılara bakışı nasıl olmuştur.

Bu suikastın önlenmesinde Tahtacıların oynadığı rol, ovaya inip yerleşik düzene geçmek isteyen bu konargöçerlere, bölge halkının ve merkezi idarenin de hoşgörü ile bakmasına sebebiyet vermiştir. Alamut Çiftliği, Hacı Sami çetesinin bertaraf edilmesi ile kedilerine duyulan sempatinin etkisiyle ücret karşılığında Kulakoğlu Veli Bey’in girişimleri ve çalışmaları Madran Tahtacılarına geçmiştir. Tahtacıların yavaş yavaş Alamut’a yerleşmeleri ile burada çiftliğin işçi aileleri olan topluluğun da köyü terk etmesi ile benzerine çok nadir rastlanacağı biçimde, köy Sünni karakterini kaybetmiş ve bir Alevi köyüne dönüşmüştür. 

 

Son olarak Alamut köyü için neler söylemek istersiniz?

Alamut köyünde yaşayan Tahtacı Yörük Alevileri kendi içindeki dayanışmaları, yardımlaşmaları ve kendilerine özgü inanç şekilleri ile farklılık göstermektedir. Bu insanlar sahip oldukları bazı geleneklerinden bugün vazgeçmişlerdir. Örneğin Tahtacılar Alamut köyüne yerleşmeden Madran Dağı obalarında yaşarken ölülerini sandıklar içerisinde gömer ve ölenin kıymetli eşyalarını birlikte gömerlerdi. Bugün ise bu gelenekten vazgeçmişlerdir. Tahtacılar, ölülerine çok değer verirler, Alamut köyü mezarlığı adeta bir çiçek bahçesi görünümündedir. Köyün satın alınmasında büyük emekleri olan, topluluğun lideri konumundaki Kulakoğlu Veli Bey’in mezarının başına bir türbe yapmışlardır, bu şekilde Veli Bey’e olan minnettarlıklarını göstermişlerdir. 

 

Tahtacı Alevileri, Anadolu’nun tarihsel ve kültürel çeşitliliğini yansıtan önemli bir topluluktur. Ormanla iç içe bir yaşam sürerken, sahip oldukları inançlar, ritüeller ve gelenekler, onları hem Anadolu’nun hem de Alevilik kültürünün özgün temsilcileri yapmaktadır. Ancak, modern dünyadaki değişimlere karşı direnç göstermeye çalışan bu topluluğun, kültürel mirasını koruma çabaları, gelecekteki nesiller için büyük önem taşımaktadır.

 

Haber: Abdurrahman Gürbüz

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00