Ülkemizin en önemli sorunlarından bir tanesi olan istihdam sorunu, mimar ve mühendisler arasında da oldukça görünür durumda ve Aydın’da da çok ciddi bir sorun haline geldi. Şehrimizde hem tarımın hem de sanayinin varlığı düşünüldüğünde diğer şehirlere oranla Aydın’ın bu sorundan daha az etkilenmesi gerektiği düşünülür. Ancak gerçekte durum böyle midir, bu önemli sorunu konunun muhataplarına sorduk.
Her meslek grubunda olduğu gibi mimarlık, mühendislik ve şehir plancılığı gibi meslek gruplarında da işsizlik, istihdam sorunu çok büyük bir problem haline geldi. Bu sorunun nedenlerini ve çözüm yollarını Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Aydın İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Tunç Erlaçin’e ve Üniversitemiz Makine Mühendisliği 3. Sınıf öğrencisi Mehmet Deniz Turhan’a, Üniversitemizin Mühendislik fakültesi dekanı Prof. Dr. Hilal Şahin Nadeem’e sorduk. Sorunun farklı muhattaplarıyla röportajlar yaparak derinlikli ve bütünlüklü çözüm önerilerini dinledik.
‘’Mühendislik sanayisi bol olan yerlerde genel olarak iş olanakları fazla olan bir alan’’
Prof. Dr. Hilal Şahin sözlerine şöyle başladı. ‘’Mühendislik, sanayisi bol olan yerlerde genel olarak iş olanakları fazla olan bir alan. Aydın’daki en temel sorun sanayisindeki gelişmişliğin az seviyede olmasıdır. Aydın’da sektör gelişmişliği İstanbul, Bursa seviyesinde değil. Dolayısıyla Bursa ve İstanbul'daki makine endüstrisi Aydın’da yok. Aydın tarıma yönelik sektörlerin daha yaygın olduğu bir kent. Tüm mühendislik dallarında istihdam sağlanacak diye bir şey söz konusu değil. Yetersizlikler olabiliyor ama genel anlamda istihdam yönünden diğer illerle kıyaslandığında Aydın’ın o kadar kötü olduğunu düşünmüyorum. Kendi bölümüm olan gıda mühendisliğinden istihdam açısından bahsedecek olursak Aydın’da durumun çok kötü olmadığını söyleyebilirim.
‘’Mezun verecek olan eğitim sektörüyle istihdam sağlayacak olan özel sektörün planlarını karşılıklı bilerek gitmesi gerekiyor.’’
Her bölgede bir üniversite kurulmuş olmasının istihdam meselesine dair en büyük sorunlardan biri olduğunun altını çizen Hilal Şahin sözlerine şöyle devam etti. ‘’İyi amaçlı kurulmuş ama her bölümün her bölgede olması gerekmiyor. Bütün muhendislik bölümlerinin açılan her üniversitede bulunması gerekmiyor. Bunu son dönemde devlet çok güzel yapıyor. İhtisaslaşmış bölgelere göre mühendislik bölümlerinin kurulması, makine sektörü orada ağırsa, demir-çelik sektörü varsa mesela ona yönelik mühendisliklerin açılması gerekiyor. Artık her yerde, her mühendislik fakültesinde her bölüm açılmıyor. Eskiden bunlara daha az dikkat edilmiş. Tabii bunun da zararını görmüşüz. Çünkü yıllar içerisinde bir sürü mezun veriyorsunuz. Beklenen istihdam sayısıyla mezun sayısı arasında dağlar kadar fark var. O fark da işsizlik yaratıyor. Mezun işsizliğini yaratıyor. İki sektörün de planlı gitmesi gerekiyor. Mezun verecek olan eğitim sektörüyle istihdam sağlayacak olan özel sektörün planlarını karşılıklı bilerek gitmesi gerekiyor.’’
‘’Özel sektörü planlı şekilde desteklemek, özel sektörün kapasitesini bilerek, planlı bir şekilde mezun vermek bu sorunun çözülmesinde etkili olacaktır’’
Eğitim sektörünü Yök tarafından düşünürsek bizim sanayimiz ne kadar, bizim özel sektördeki temsilcilerimiz ne kadar, ne kadar mühendis potansiyelini bizim ülkemiz kaldırabilir hem devlette hem özelde sorularını sorarak sorumuzu cevaplamaya başlayan Hilal Şahin sözlerini şöyle sürdürdü. ‘’Bu gibi soruları sorarak ve planlayarak Üniversite kontejanlarını oluşturup ona göre gerekli eğitim şartlarının sağlanması gerekiyor. Bence en önemli sorun bu. Çünkü istihdam edilmesi gereken rakamdan fazla mezun verilirse otomatik olarak bu sorun ortaya çıkıyor. İşsizlik sorunu o alanda ortaya çıkıyor. Buradaki planlamaların birbiriyle örtüşmesi gerekiyor. İki sektör de birbirinden haberdar olacak, etkileşimli olacak ki birbirini bilecek. Mühendislik alanı açısından bakanlığın YÖK'le ve sanayicilerle ortaklaşa bir plan üzerine bu süreci götürmesi gerekiyor. Çünkü öbür türlü bütün mühendislik dallarını devlette istihdam edemeyiz. Zaten öyle bir sektör yok, hiçbir meslek için yok. Bütün doktorları, bütün öğretmenleri de devlette istihdam edemezsiniz. Özel sektörü planlı şekilde desteklemek, özel sektörün kapasitesini bilerek, planlı bir şekilde mezun vermek bu sorunun çözülmesinde etkili olacaktır diye düşünüyorum.’’
‘’Aydın sanayisinde birçok önemli kuruluş ile işbirliği halindeyiz’’
Fakülte olarak yürüttükleri en önemli çalışmalardan bir tanesinin bölgemizdeki Üniversite-sanayi işbirliğini kuvvetlendirmek olduğunu söyleyen dekan Hilal Şahin şu ifadelerle devam etti. ‘’Bölgemizde faaliyet yürüten sanayicinin istihdam edeceği mühendisi şehir dışından değil de bizden almasını istiyoruz. Buna yönelik çalışmalar yapıyoruz. Bu amaç doğrultusunda Aydın sanayisinde birçok önemli kuruluş ile işbirliği halindeyiz. İntörn protokolleri imzaladık. Başarılı olan bazı son sınıf öğrencilerimiz İntörn protokolü kapsamında işyerlerinde stajyer olarak çalışıyor. Çoğu öğrencimiz intörnlük yaptığı işletmelerde mezun olduktan sonra kalıp devam ediyorlar. Protokolleri önemsiyoruz, bunların sayısını arttırmak istiyoruz. Aydın sanayisinde önemli noktalarda olan ve öğrencilerimizi yönlendirdiğimiz işletmelerle etkileşimimizi yüksek tutmaya çalışıyoruz. Karşılıklı proje yapmaya çalışıyoruz.’’
‘’Mezunlarımızdan aldığımız geri dönütlerde işsizlik sorunundan çok çalışma şartlarının kötülüğü ve düşük ücretle çalıştırılma ile ilgili şikayetler geliyor’’
Hocalarımız bireysel çabalarıyla, Tübitak projelerini işletmelerle ortaklaşa devam ettirerek, iş birliğini devam ettiriyor sözleriyle düşüncelerini paylaşan Hilal Şahin şu ifadeleri kullandı. ‘’Öğrencilerimizi proje elemanı olarak gönderebileceğimiz ortamları yaratmaya çalışıyoruz. Periyodik olarak dış paydaşlarımızla toplantılar yapıyoruz. Sadece dekanlık olarak değil hocalarımızın bireysel çabalarıyla da yürüyen işler var. Biz sanayi ile işbirliği içinde olmazsak istihdam sorunumuz sürekli artarak devam edecek. Mezunlarımızdan şimdiye kadar istihdam sorununa dair ciddi bir geri dönüt almadık. Mezunlarımızın üçte birine yakını okulu bitirdikten sonra Aydın’da kalıyor diye düşünüyorum. Fakültemizin en önemli avantajlarından biri İngilizce eğitim veriyor olmamız. Bu anlamıyla yurt dışına giden öğrencilerimiz oluyor. Şu aşamada büyük ölçüde işsizlik sorunu yaşayan öğrencimizin olmadığını düşünüyorum. Öğrencilerimizin ve mezunlarımızın Aydın-Denizli-İzmir hattında bir Hinterlandı oluyor. Mezunlarımızdan aldığımız geri dönütlerde işsizlik sorunundan çok çalışma şartlarının kötülüğü ve düşük ücretle çalıştırılma ile ilgili şikayetler geliyor. En büyük sorunun düşük ücret olduğunu düşünüyorum. Devletin belirlediği minimum ücret var. Özel sektörümüz bu minimum ücrette ısrar ediyor. Mezunlarımızın verdiği emek bu ücretlerin çok çok üstünde. Yeni mezunlar devletin belirlediği minimum ücret ile işe başlatılıyorlar. Bu sorunu aşmamız gerekiyor.’’
“700 bini aşkın üyesiyle dünyanın en büyük meslek örgütlerinden biri”
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin 700 bini aşkın üyesiyle dünyanın en büyük meslek örgütlerinden biri olduğunu belirten Tunç Erlaçin kendisini ve kurumunu, “Ben Tunç Erlaçin Makine Mühendisleri Odası Aydın İl Temsilciliği Başkanı ve Türk Mühendis ve Mimar odaları Birliği Aydın İl Koordinasyon Kurulu sekreteriyim. Temsil ettiğim kurum, TMMOB’a bağlı 24 odadan biri olan Makina Mühendisleri Odasıdır. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, 700 bini aşkın üyesiyle dünyanın en büyük meslek örgütlerinden biri. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), 1954 yılında 6254 sayılı yasa ile kuruldu. 24 odadan oluşan ve bugün 700 bini aşkın üyesi bulunan TMMOB, kuruluşunun 71. yıl dönümünü kutluyor.’’ sözleriyle tanıttı.
‘’Kontenjanlar ihtiyaca göre belirlenmiyor’’
Erlaçin Türkiye’nin mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı disiplinlerini tek çatı altında toplayan nadir ülkelerden biri olduğunu ifade ederken sözlerini şöyle sürdürdü: “Her yıl yaklaşık 81 bin öğrenci, üniversitelere bu bölümler için kaydoluyor. Kontenjanlar iş gücü ihtiyacına göre belirlenmiyor. Pek çok yeni mezun iş bulamıyor ya da asgari ücretin dahi altında maaşlarla çalışmak zorunda kalıyor. Bir mühendisin 5-6 bin lira gibi ücretlere mahkûm edilmesi kabul edilemez.’’
İş imkanı var, koşullar yetersiz
Koşulların yetersizliğini vurgulayan Erlaçin konu hakkında, “Teknolojik gelişmeler ve yeni yerleşim alanlarının imara açılmasıyla iş yükü artıyor, buna rağmen meslektaşlarımız emeklerinin karşılığını alamıyor. Evet, iş imkanı var ama koşullar yetersiz. Bu nedenle genç mühendisler geleceğe güvenle bakamıyorlar.’’ bilgilerini aktardı.
Meslek odalarının görüşleri alınmadığında sorunlar büyüyor
Erlaçin meslek odalarının görüşlerinin alınmamasına, “Geçmişte mimar, mühendis ve şehir plancılarının asgari ücretlerini TMMOB belirliyordu. Çalışma Bakanlığı’yla TMMOB’a bağlı iş kollarında çalışanların maaşlarının belirlenmesi ile ilgili yapılan protokol, yalnızca 6 ay sonra tek taraflı iptal edildi. Bu durum, meslek örgütleri ile devlet arasındaki işbirliğini zedeledi.” sözleriyle tepki gösterdi. Erlaçin, ayrıca benzer sorunların sadece TMMOB’a bağlı mesleklerle sınırlı olmadığını belirterek, “Tabip Odası, Veteriner Hekimler Birliği ve diğer meslek örgütleri de aynı sıkıntıları yaşıyor. Meslek odalarının görüşleri dikkate alınmadığında sorunlar büyüyor.” dedi.
Eğitim süreçlerinde değişiklikler yapılmalı, eğitim eşitliği sağlanmalı
En büyük sorunun eğitim olduğunu vurgulayan Erlaçin, planlamanın eksikliğine vurgu yaparken her yıl üniversitelerin fazla mezun vermesinin istihdam sorununu büyüterek devam ettirdiğini belirtirken sözlerini şöyle sürdürdü: “Üniversiteler arasında ciddi bir fark var. ODTÜ, İTÜ gibi üniversitelerden mezun olanlarla diğer üniversitelerden mezun olanlar aynı olmuyor. Eğitim eşitliğinin sağlanması gerekiyor.’’
İstihdam sorununa dair çözüm önerileri
Çözüm olarak, meslek odalarının ve eğitimcilerin bu konuya dair görüşlerinin alınması ve liyakatin esas olması gerektiğini vurgulayan Erlaçin, “Üniversite öğrencisi gençlerimizin kendilerini her türlü şarta rağmen geliştirmesi gerekiyor. Özel sektörün, yeni mezun mimar ve mühendislere daha çok kolaylık ve anlayış sağlaması gerekiyor.’’ ifadelerini kullandı.
Mimar, mühendis ve Şehir Plancıları için mücadele etmeye devam edeceğiz
TMMOB’un yalnızca bir meslek örgütü değil, aynı zamanda kamu yararı gözeten bir kurum olduğunu vurgulayan Tunç Erlaçin, konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Genç mühendislerin ve mimarların iş güvencesine kavuştuğu, emeğinin karşılığını aldığı bir düzen için TMMOB olarak mücadelemiz devam edecek.’’
Temel sorun “proje tabanlı çalışmaların ve laboratuvar derslerinin yeterince yapılamaması”
Üniversitemiz Mühendislik Fakültesi’nin başarılı öğrencilerinden Deniz Turhan staj ve okul deneyimlerine dayanarak sözlerine şöyle başladı: “Türkiye’de mühendislik eğitimi üzerine uzun süredir tartışmalar devam ediyor. Üniversitelerde verilen temel derslerin çoğunlukla teorik düzeyde kalması, pratik uygulamaların, proje tabanlı çalışmaların ve laboratuvar derslerinin yeterince yapılamaması, sıkça dile getirilen sorunlardan biri. Bu durum, öğrencilerin mezun olduktan sonra iş hayatına hazır hale gelmesini zorlaştırıyor.’’
Üniversitelerde laboratuvar altyapısının arttırılması gerekiyor
Mühendislik disiplinlerinin doğası gereği uygulama temelli olması gerektiğini fakat mevcut sistemde çoğunlukla teorik bilgilerin aktarılması ile yetinildiğini ifade eden Turhan, konu hakkındaki fikirlerini, “Laboratuvar altyapısının birçok fakültede yetersiz olması, cihazların eski veya kullanım dışı kalması ve yeterli sayıda eğitmenin bulunmaması, bizlerin deney yapma fırsatlarını büyük ölçüde sınırlıyor. Bazı üniversitelerde öğrenciler, laboratuvar derslerindeki deneyleri sadece kağıt üzerinde raporlarla tamamlamak zorunda kalıyor. Bu da mühendislik eğitiminin temelindeki, ‘üreterek ve deneyerek öğrenme’ yaklaşımını sekteye uğratıyor.’’ şeklinde dile getirdi.
Okullarda imkanlar öğrencilerin kendilerini geliştirebileceği düzeyde arttırılmalı
Okullardaki imkanların kısıtlılığından yakınan Turhan, konuya dair, “Sadece laboratuvar imkanları değil, yazılım desteği de öğrencilerin en çok yakındığı konular arasında. Mühendislikte yaygın kullanılan yazılımların (örneğin Solidworks, AutoCAD, MATLAB gibi) lisans maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle birçok üniversite bu programlara erişim imkanı sağlayamıyor. Öğrenciler ise ya korsan yazılımlara yöneliyor ya da eksik kaynaklarla ilerlemek zorunda kalıyor. Sponsor desteği ve sanayi işbirliklerinin de yetersiz olması, öğrencilerin proje geliştirme aşamasında ciddi engellerle karşılaşmasına yol açıyor. Kendini geliştiremeyen Mühendislik Fakültesi öğrencileri ise mezun olduktan sonra iş bulma sorunu yaşıyor.’’ ifadelerini kullandı.
Üniversite öğrencilerinin eğitim hayatına olan bakışı değişmeli
En önemli sorunlardan birinin öğrencilerin üniversite hayatına bakış açısı olduğunu belirten Turhan, “Birçok öğrenci için üniversite, yalnızca derslere girip mezun olunacak bir süreçten ibaret. Öğrencilerin dil öğrenmek, yazılım bilgisi edinmek, ek projelerde görev almak gibi kendilerini geliştirecek faaliyetlerden uzak durmaları, mezuniyet sonrası iş hayatına hazırlıksız yakalanmalarına neden oluyor. Bazı öğrenciler, sadece diploma sahibi olmanın yeterli olacağı yanılgısıyla hareket ediyor. Oysa işverenler, teknik bilgi kadar problem çözme becerisi, yazılım bilgisi, yabancı dil yetkinliği ve iletişim kabiliyeti gibi çok yönlü becerilere de önem veriyor.’’ sözleriyle konuşmasına son verdi.
Üniversitemizin Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hilal Şahin Nadeem’e, Makine Mühendisleri Odası Aydın Şube Başkanı ve Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği Aydın İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Tunç Erlaçin’e ve Makine Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi Mehmet Deniz Turhan’a vakit ayırıp sorularımıza içtenlikle cevap verdikleri için teşekkür ederiz.
Haber: Baran Çelik
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...