Meslek yasaları herhangi bir mesleğe mensup olan meslek elemanlarının ve bu meslek grubunun verdiği hizmetten yararlanan kişilerin haklarının korunmasını, denetlenmesini ve ihlal edildiği takdirde yaptırım uygulanmasını sağlayan yasalardır.
Toplumun ruh sağlığınının emanet edildiği psikologların meslek yasalarının olmadığını biliyor muydunuz? Peki bu eksikliğin yol açabileceği durumları hiç merak ettiniz mi? Bu durumun hem danışanlar hem de psikologlar nezdinde oluşturduğu suistimalleri Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Tolga Köskün ile ele alırken öğrenciler üzerindeki etkisine de Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Psikoloji Bölümü son sınıf öğrencileri Suden Yeşildağ ve Hasan Basri Mermer ile değindik. Avukat Elif Meltem Kasım ise hukuki boyutuna açıklık kazandırmak adına sorularımızı yanıtladı.
Terapi uygulayamazlar
Psikologlar için esas alınan 1219 sayılı kanun hakkında Av. Kasım, “Evet psikologların kendilerine ait özel bir meslek yasaları, bir yemin metinleri yok. Mesela biz avukatlar yemin ederek ruhsatnamemizi alıyoruz. Aynı şekilde doktorların da bir yemin metinleri var ama psikologlarda bu durum söz konusu değil. Psikologlar sağlık alanında çalışıyorlar ama doktorlardan farklı olarak ilaç yazma yetkileri yok. Herhangi bir meslek yasaları olmadığı için de 2011 yılında 1219 sayılı kanuna bir ek madde düzenlendi, ek madde 13. Bu ek maddede klinik psikoloğun tanımı yer alıyor. Yapabilecekleri mesleki uygulamalardan bahsediyor. Bu mesleki uygulamalar herhangi bir ilaç yazımı olmadan, sertifikalı eğitimler alarak ve bir uzman doktorun yönlendirmesiyle yapabilecekleri uygulamalar ve tedaviler. Burada tedaviden kastım psikoterapi yöntemi. Genelde hastanelere gidildiğinde de bir psikiyatrla görüşme sağlandıktan sonra psikiyatrın yönlendirmesiyle psikologlarla görüşmeler yapılıyor.” dedi ve psikoloji lisans eğitimini tamamlayan kişilerin terapi uygulayamayacağına dikkat çekti: “Aynı zamanda sağlık meslek mensuplarının görev ve iş tanımlarına dair bir yönetmelik var. Bu yönetmelikte de hangi hallerde psikoterapi yapabileceklerinden bahsedilmiş, bu da yine ek madde olarak eklenmiş. Psikoloji lisans eğitimini bitiren her kişi psikolog olabiliyor ama klinik açamıyor ya da klinik psikolojisi alanında görev yapamıyor, terapi uygulayamıyor. Klinik psikoloji yüksek lisans eğitimini almış ve kendi kliniğini açmış birinin yanında çalışabiliyorlar ya da yüksek lisans yaptıktan sonra kendileri bir klinik açabiliyorlar.”
Av. Kasım psikoloji lisans mezunlarının klinik açamayacaklarını ve terapi hizmeti veremeyeceklerini belirtti. Ancak Türkiye’de danışmanlık hizmeti veren, çok sayıda psikoloji lisans mezunu hatta psikoloji eğitimi almamış kişiler var. Bu durumunun oluşmasındaki en büyük sebebin, yasal zemindeki boşluklar olduğunu dile getiren Dr. Köskün ile yasal zemindeki boşlukların yol açtığı suistimalleri, psikolog perspektifinden ele aldık.
Her psikoloji mezunu klinik psikolog değildir
Her psikoloji mezununun klinik psikolog olmadığına dikkat çeken Dr. Köskün, “Psikolog: Türkiye’de, İnsan Toplum Bilimleri Fakültelerinin 4 yıllık Psikoloji Bölümünlerinden mezun olan kişilere verilen ünvandır. Türkiye’de psikolog hep terapi yapan, psikolojik sorunlarla ilgilenen bir meslek grubu olarak algılansa da aslında endüstri, sosyal gelişim, nöropsikoloji, spor psikolojisi, gelişim psikolojisi, siyaset psikolojisi, ahlak psikolojisi gibi birçok alt alanı olan bir meslek. Mesela Amerika Birliği’nin tanımına göre psikolojinin 56 tane alt alanı var.” dedi.
Toplumun bu yasaya daha çok ihtiyacı var
Kaliteli bir ruh sağlığı hizmeti için meslek yasasının son derece önemli olduğunu vurgulayan Dr. Köskün, “Evet, psikologların bu yasaya ihtiyaçları var ama bence psikologlardan çok toplumun bu yasaya ihtiyacı var. Çünkü meslek yasasının olmaması demek verilen hizmetin kalitesini sorgulayacak, denetleyecek kurumların, yetkililerin olmaması demek. Dernekler var ama yasal bir zemin olmadığında, bu tür meslek örgütlerinin de çok bir yaptırımı olamıyor. Bu yüzden bir yaptırım gücünün olması hatta bence meslekten ihraca kadar giden birtakım yaptırımların da olması lazım. Çünkü psikoloji hemen hemen herkesin yapmaya çalıştığı, herkesin bir şekilde girmeye çalıştığı bir alan. Dolayısıyla insanlara çok kaliteli bir ruh sağlığı hizmeti gitmiyor, kontrol de edilemiyor.” diyerek cümlesini sonlandırırken, meslek yasalarının olmayış nedenlerini de şu şekilde değerlendirdi: “Psikolojinin tanınması, bilinmesi ve önemsenmesi çok geç oldu. 1999 depremi çok büyük bir yıkımdı ve sahada çalışacak uzmanlara ihtiyaç duyuldu. Burada psikologlar ciddi bir şekilde psikolojik ilk yardım ve psikososyal destek hizmeti yürüttüler. Yani ilk olarak 99 depreminde psikologların önemi anlaşılmaya başlandı. Kamuoyunda böyle bir farkındalık yoktu. Yeni yeni biraz daha popüler olmaya başladı. Şu an bazı platformlarda “Katarsis” gibi programlar var ama sanırım birincil önceliğimiz olmadı bizim. Bir diğer sebebi meslek grupları arasındaki çatışmalar. Psikiyatri ya da tıp hekimleri, ruhsal hizmetlerin kendi alanlarına girdiğini düşünüyor ve otorite olma arzuları baskın gibi görünüyor. Evet, psikoloğun tanı koyma yetkisi yok ama Amerika başta olmak üzere tüm dünyada psikologlar psikoterapi hizmeti veriyorlar. Yani ruhsal hizmet sağlıyorlar. Meslek yasasının olmama nedenlerinin kısaca ruh sağlığı öneminin geç fark edilmesi ve meslek örgütleri arasındaki çatışmalar olduğunu söyleyebilirim.”
“Psikoloji mezunu olmayan bir sürü insana bu ehliyet veriliyor”
Yasal zemindeki boşluklara dikkat çeken Dr. Köskün, “İsim değişiklikleri yapılarak danışma merkezleri açılabiliyor. Kamu kurumları tarafından düzenlenen aile danışmanlığı sertifikasıyla danışmanlık hizmeti ismiyle değil, aile danışmanlığı merkezi ismiyle açılabiliyor. Resmi kuruluşlar bunu düzenliyor ve psikoloji mezunu olmayan bir sürü insana bu ehliyet veriliyor.” dedi ve psikoloji lisans mezunlarının da aynı şekilde, önlerinde net bir engel olmadığını ekledi: “Yasallığı tartışılır fakat önlerinde bir engel yok. Dediğim gibi bir boşluk, bir açık bulunarak bu işler yapılıyor. Yasa olmadığı için nasıl yapılacağını biz de çok net bilemiyoruz.”
“Büyük bir istihdam problemi var”
Psikoloji öğrencilerini, mezun olduktan sonra zor bir süreç beklediğini ifade eden Dr. Köskün, eğitim sıkıntısına da dikkat çekti: “Büyük bir istihdam problemi var. Ben 2008’de Uludağ Üniversitesi’ne girdim, 2012 mezunuyum. O zaman Türkiye'de altı-yedi tane psikoloji bölümü vardı. Şimdi 100’e yakındır diye düşünüyorum. Her yıl 10 bin-12 bin tane mezun veriyor bu bölüm ve bunlar bir yerde istihdam edilmek zorunda. İstihdam edildikleri yerlerde kendi meslek tanımlarıyla uyuşmayan işler yapmak zorunda kalıyorlar. Örneğin Aile Sosyal Politikalarda çalıştıklarında evrak işleri, kayıt işleri yaptırılıyor ve Sağlık Bakanlığı’nda hasta hakları biriminde görevlendiriliyorlar. Kendi işleri dışında çokça iş yaptıkları oluyor. Kaliteli bir eğitim alamama sıkıntısına da ayrıca değinmem gerekiyor. Lisans programlarında ne kadar öğretim üyesi var, biraz buna bakmak lazım. Bugün psikoloji bölümünde psikolog olmayan üniversiteler var. Dolayısıyla sorun en baştan başlıyor.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Meslek yasasının olmayışının yol açtığı suistimaller bu kadar büyükken henüz bu yolun başında olan psikoloji bölümü lisans öğrencilerinin bulundukları noktada nasıl hissettikleri ve bu konuda ne düşündükleri de son derece önemli. Bu nedenle Psikoloji Bölümü son sınıf öğrencileri; Suden Yeşildağ ve Hasan Basri Mermer’e de sorularımızı yönelttik.
Danışan tamamen psikoloğun vicdanına kalmış durumda
Yasa eksikliğinin eğitim sürecindeki motivasyonunu büyük ölçüde etkilediğini dile getiren Suden Yeşildağ, “Tabii ki bir gelecek kaygısı oluşmasını sağlıyor, can sıkıcı etkileri oluyor. Fakat biz bunu bilerek bu bölümü okuyoruz. Bölümden soğuma gibi bir etki yaşamadım. Sadece o kadar eğitim alıp çaba harcadığımız bir şeyin bu kadar rahat istismar edilebiliyor olması bizi üzen bir durum. Çünkü meslek yasamızın olmayışı hem öğrenciler hem meslektaşlarımız hem de bize gelen danışanlarımız açısından olumsuz etkiye sahip. Bizim alanımızın istismar edilmesinden de ziyade danışan tamamen psikoloğun etik ve ahlaki değerlerine, yani vicdanına kalmış durumda. Bizi de denetleyen bir kurum yok.” şeklinde konuşurken, Hasan Basri Mermer ise psikoloji lisans eğitiminin yeterli bir eğitim olmadığını ileri sürdü: “Meslek yasası psikologların yetkinlik ve yeterliliklerini oluşturan bir yasa. Sosyoloji, felsefe, işletme gibi bir bölümde lisansını tamamlayıp psikoloji alanında yüksek lisans yapan öğrenciler klinik psikolog olabiliyorlar. Bunun örnekleri de var. Instagram psikologluğu var. YÖK’ün onay vermediği üniversitede uzmanlık alıp toplumu etkileyecek düzeyde açıklamalar yapan ve toplum tarafından benimsenen psikologlar var. Psikoloji lisans eğitimi yeterli bir eğitim değil. Lisansüstü bir eğitim almamız gerekiyor ve Türkiye’de kontenjan sayısı çok kısıtlı. Bu durumda da başka bölümler bizim bölümümüzü suistimal ediyor. Bunun önüne geçemediğimiz için üzerimizde olumsuz etkileri oluyor ve motivasyon kaybına neden oluyor.”
Bu yasaya ihtiyaçları olduğunu dile getiren Suden Yeşildağ, “Bu yasa geldiğinde danışanlar için iyi olacak çünkü psikologlar olarak bizler denetleneceğiz. Bizim verdiğimiz danışma hizmetleri, terapiler denetlenecek. Bu şekilde benimle danışanım arasındaki süreç, benim ne öğrendiğime ya da benim vicdanıma kalmamış olacak. Hem de biz psikologlar için iyi olacak; alanımız belirlenecek, eğitimimiz, çabamız sonuç bulacak. Bölümümüzde istismar en aza indirgenecek.” dedi.
“Instagram profillerine değil, eğitim geçmişlerine baksınlar”
Klinik Psikolog olmak istemediğini belirten Hasan Basri Mermer, “Meslek yasamız olmadığı için kamusal alana diğer kontenjandan atanıyoruz. Yani kamuya atanan bir hizmetliyle aynı kulvardayız. Ben daha çok Sosyal Psikoloji alanında ilerlemeyi düşünüyorum ama olur da bir gün klinik açmak istersem bazı eğitimler almak zorundayım. Şunu düşünüyorum: meslek yasası yok, yüksek lisans zorlu bir süreç. Ne yapacağımı inanın bilemiyorum.” dedi ve Suden Yeşildağ ile birlikte danışmanlık hizmeti almak isteyen kişilere seslendiler: “Bizim meslek yasamız yok ama bize gelenler lütfen kime gittiklerini bilsinler. Diplomalarına, aldıkları eğitimlere baksınlar. İyi eğitim almamış, iyi bir yüksek lisans yapmamış ya da dışarıdan alınan eğitimleri düzgün bir kurumdan almamış insanlara, kendisini psikolog adı altında tanıtan ama psikolog olmayan insanlara gitmesinler. Instagram profillerine değil eğitim geçmişlerine baksınlar.”
Günümüzde son derece önemli olan ruh sağlığının emanet edildiği psikologların meslek yasasının olmaması hem onlara hem de danışanlara büyük bir zorluk yaratıyor. Umarız bu yasa en yakın zamanda çıkar. Böylelikle, danışanlar daha güvenilir ve daha kaliteli bir ruh sağlığı hizmeti alırken psikoloji gibi önemli bir alan da daha fazla suistimal edilmemiş olur.
Haber: Nazlıcan Yalçın & Fotoğraf: Yusuf Yıldız
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...