Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


KONUŞAN ELLER, SESSİZ DUDAKLAR: VANTROLOG

11.05.2025
Kültür Sanat

 

Sahneye çıkan vantrologlar, sesleriyle kuklalarına hayat verirken, teknik becerilerini eğlenceli bir gösteriye dönüştürerek izleyiciyi büyülüyor. Ağzı sabit tutarak konuşmak, sıradan bir gösteriden çok daha fazlasını vaat ediyor. 

 

Ağzı sabit tutarak sesin adeta bir kuklaya dönüştüğü sahnelerde, izleyicilerin gözleriyle birlikte kulakları da hayal gücünün sınırlarını zorluyor. Avukat ve aynı zamanda vantrolog olan Ecem Yüksel, vantrologluk sanatını sadece eğlence olarak değil, aynı zamanda çocuklara önemli mesajlar veren bir araç olarak kullanıyor. Her bir kukla, farklılıkları kutlayan ve hayal gücünü özgür bırakan bir dünya yaratıyor. Ecem Yüksel, vantrologluğun perde arkasındaki sabrı, tekniği ve çocuklarla kurulan büyülü bağı bizimle paylaştı.

 

Cihaz değil vantrolog konuşuyor

Vantrologluk, sadece ağzı kapalı tutmak değil, sesi ustalıkla farklı bir kaynaktan geliyormuş gibi hissettirme sanatı. Bu sanatı anlatan Ecem Yüksel, “Vantrologluk, sesi kukla gibi başka bir karaktere taşıyabilme sanatıdır. Bu sanatın en etkileyici yanı, izleyicinin gerçekten kuklanın konuştuğuna inanmasıdır. Hatta bazı izleyiciler genellikle sesin bir cihazdan geldiğini sanıyor. Bu da bizim için ayrı bir eğlence oluyor.” şeklinde ifade etti.

 

Hukuk Fakültesi’nden kuklaların dünyasına

Ecem Yüksel’in hikâyesi, ilham verici bir yolculuğun örneği. Yüksel, “İstanbul doğumluyum, Marmaris’te büyüdüm. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandıktan sonra İzmir’e taşındım. 2010’da mezun olduktan sonra hem stajyer avukatlık yapmaya başladım hem de tiyatro kurslarına katıldım. Üniversitedeyken Hukuk Fakültesi’nin tiyatro topluluğundaydım. Beni ilk ateşleyen şeylerden biri oradaki oyunlarımızdı. Daha sonra Rüçhan Gürel’den sahne eğitimi aldım. Yaklaşık on yıl bu iki sektörü bir arada sürdürdüm. Sahne deneyimi kazanmam, ileride vantrologluk yaparken en büyük avantajım oldu.” dedi.

 

“Evde bir çorabı elime geçirip aynanın karşısında konuşmamla başladı.”

Ecem Yüksel, vantrologluk serüveninin büyük sahne ışıklarından değil, bir evin salonunda bir çorapla başladığını belirtti. Yüksel, “Daha öncesinde bu meslekle ilgili bir fikrim vardı ama kendim yapabilir miyim, bilmiyordum. Her şey evde bir çorabı elime geçirip aynanın karşısında konuşmamla başladı. Aynanın karşısında yapabildiğimi hissettim. Daha sonra doğaçlama bir video çekerek ailem ve arkadaşlarımla paylaştım. Olumlu geri dönüşler aldım, heyecanlandım ve bu işin üzerine gitmeye karar verdim. O günlerde aldığım destekle hevesimi büyüttüm. Sahneye taşıdığım bu özel sanatın ilk adımlarını böyle attım.” şeklinde konuştu.

 

“Ağzı sabit tutarken net konuşabilmek çok zor bir iştir”

Vantrologluğun dışarıdan bakıldığında eğlenceli göründüğünü, ancak ciddi teknik zorluklar içerdiğini vurgulayan Ecem Yüksel, “Teknik olarak ağzı kıpırdatmadan konuşmak çok rutin bir şey değildir. Ağzı sabit tutarken net konuşabilmek çok zor bir iştir. Ses tellerinin zorlanması gibi durumlar yaşanabilmektedir. Özellikle kelimeleri anlaşılır ve doğal bir şekilde çıkarmak bolca pratik ister. Başlangıçta hem kendi sesimle hem de kuklamın sesiyle doğal diyalog kurmakta zorlandım ama zamanla refleks haline geldi. Sahnedeki şaşkın izleyici tepkilerini de eğlenceli buluyorum. Sesin kukladan mı yoksa bir cihazdan mı geldiğini anlamaya çalışan izleyicilerin yaşadığı şaşkınlık, gösterinin en keyifli anlarından birine dönüşüyor.” ifadelerini kullandı.

 

“Çocuklara, ‘Farklı olmak güzeldir.’ mesajını vermek çok kıymetliydi.”

Ecem Yüksel, vantrologluk kariyerinde dönüm noktasının kendi kuklası Çilek’i yaratmak olduğunu belirtti. Yüksel, “İlk başta minder süngeriyle bir deneme kuklası yaptım, işin ciddiyet kazandığını hissettiğimde özgün bir kukla tasarlatmaya karar verdim. Çilek’in kırmızı saçları, büyük gözleri ve sevimli gülüşü, onu sadece bir kukla değil, aynı zamanda çocuklar için gerçek bir arkadaş haline getirdi. Saçlarını kırmızı yaparak farklılıkları konuşmak istedim. Çocuklara, ‘Farklı olmak güzeldir.’ mesajını vermek çok kıymetliydi. İsim konusunda da bilinçli bir tercih yaptım. Pozitif, akılda kalıcı ve kolay telaffuz edilecek bir isim arıyordum. Çilek tam aradığım sıcaklığı verdi. En sevdiğim şeylerden biri de onu bir kişi olarak görmeleri ve diyalog kurmaları. Başta çocuklar üzerine yoğunlaşmıştım fakat yetişkinler de bu oyunun içine dahil oldular.” şeklinde anlattı.

 

Çocuklarla kurulan bağ: Çilek

Ecem Yüksel, Çilek’in sadece sahnede bir karakter değil, çocukların kalbinde yer eden bir dost haline geldiğinin altını çizdi. Yüksel, “Çocuklar doğrudan Çilek’le konuşuyorlar, ona sırlarını anlatıyorlar, ‘Çilek nasılsın? Bize gelir misin? Oyun oynayalım mı?’ gibi tepkiler alıyorum. Bu da çok özel bir şey. Kuklamın yarattığı doğal bağı büyük bir mutlulukla izliyorum. Sadece çocuklar değil, büyükler de Çilek’i gerçek bir kişilik gibi kabul ediyor. Dedem bile hâlâ, ‘Çilek nasıl, iyi mi?’ diye sorar.” dedi. Vantrologluğun yalnızca bir sahne sanatı değil, eğitim alanında da büyük bir potansiyele sahip olduğuna değinen Ecem Yüksel, “Özellikle okul öncesi öğretmenlerinden çok fazla ilgi görüyorum. Kuklalarla verilen mesajlar çocuklar üzerinde çok daha etkili. Çocuklar öğretmenlerinin nasihatlerini değil, arkadaşlarının tavsiyelerini daha çok dinliyorlar. Kukla burada büyük bir avantaj  sağlıyor. Kuklaları da bir arkadaş gibi görüyorlar.” şeklinde ekledi.

 

Konuşan kuklalar cesur vantrologları bekliyor.

Bu sanatı öğrenmek isteyenlere cesur olmaları çağrısında bulunan Yüksel, “Bu sanatın son yıllarda Türkiye’de gittikçe duyulduğunu düşünüyorum. Bizler de sosyal medyayı kullanarak duyulmasını sağlıyoruz. Son dönemlerde vantrologluğu deneyimlemek ve yapmak için bana ulaşan çok sayıda insan oluyor. İlk denemelerde ağız biraz kıpırdayabilir, bu çok doğal. Önemli olan, pes etmeden çalışmaya devam etmek. Başlangıçta bir çorap ya da basit bir kukla kullanarak bile deneyim kazanabilirsiniz. Bu işin ruhu, keyif almak ve hayal gücünü özgür bırakmaktan geçiyor.” ifadeleriyle tavsiyelerini paylaştı.

Sahnelerdeki yolculuğunu sadece tiyatro salonlarıyla sınırlı tutmadığını belirten Yüksel, “Çilek ile birlikte çeşitli şehirlerde festivallere katılıyorum. Uluslararası Kukla Festivali’ne katılmıştım, orada ödül aldım. Aynı zamanda kendi düzenlemiş olduğum ve katılımın oldukça yüksek olduğu İzmir’deki Çilek Çocuk Festivali’nde çocuklarla buluştum.” diye ekledi.

 

Vantrologluk, basit bir kukla şovunun ötesinde, izleyiciye hayal gücünü harekete geçirecek bir deneyim sunuyor. Ecem Yüksel gibi sanatçılar, sadece ağzını sabit tutmakla kalmaz, kuklanın hayat bulduğu anı izleyiciye hissettirirler. Kuklaların eğitici yönleri ve özellikle çocuklarla kurulan bağ, vantrologluğu yalnızca sahne sanatlarıyla sınırlı bırakmayıp toplumsal alanda da etkili kılıyor. Bu sanata duyulan ilgi artarken, gelecekte daha fazla insanın vantrologlukla tanışması bekleniyor.

 

Haber: Semanur Akkan

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?

  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE

  Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00