Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


KIRSAL GÜVENLİKTE SESSİZ DÖNÜŞÜM: AYDIN’DA JANDARMANIN YENİ GÖREV ANLAYIŞI

29.11.2025
Dosya

 

Aydın’ın kırsal bölgelerinde güvenlik dinamikleri, son yıllarda niteliksel bir değişim sürecine girmiştir. Geleneksel asayiş vakalarının yerini giderek daha karmaşık ve teknoloji temelli suç türleri alırken; bu dönüşüm kolluk birimlerinin görev tanımlarını, kaynak dağılımını ve operasyonel planlama anlayışını yeniden biçimlendirmektedir. Kırsal güvenlik,  yalnızca fiziki devriye ve personel varlığıyla değil, veri temelli analiz, teknolojik gözlem sistemleri ve yerel paydaşlarla geliştirilen koordinasyon modelleri üzerinden tanımlanmaktadır.

 

Aydın özelinde yapılan saha gözlemleri, kırsal güvenliğin artık devriye sıklığıyla değil; veri analitiği, hızlı müdahale altyapısı ve yerel topluluklarla kurulan güven ilişkisiyle sürdürülebilir hale geldiğini göstermektedir. Bu bağlamda, Aydın’ın kırsal bölgelerinde jandarmanın görünmeyen sorumluluklarını ve halkla kurduğu iletişimi ele almak üzere Aydın İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Necip Çarıkçıoğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Tuğgeneral Çarıkçıoğlu, geçmişte çeşitli illerde üstlendiği görevlerin ardından 2025 yılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Aydın İl Jandarma Komutanlığı görevine atanmıştır.

 

Öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız?

Ben Necip Çarıkçıoğlu. 1971 yılında Erzurum’da doğdum. Askeri eğitimimi Kara Harp Okulunda tamamladıktan sonra Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde çeşitli görevlerde bulundum. Meslek hayatım boyunca Türkiye’nin farklı bölgelerinde, özellikle Hakkari, Çorum, Elazığ ve Mersin’de İl Jandarma Komutanı olarak görev yaptım. Bu görevler, farklı coğrafi ve sosyolojik yapılarla çalışma deneyimi kazandırdı. Güvenlik yönetiminde yerel dinamikleri dikkate alan bir yaklaşım geliştirmeme katkı sağladı. Yaklaşık 2 ay önce Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Aydın İl Jandarma Komutanlığı görevine atandım. Aydın, hem kıyı hem dağlık alanları barındıran, yerleşim yapısı dağınık ve mevsimsel nüfus hareketliliği yüksek bir il. Bu özellikler, sabit prosedürlerden çok sahaya göre şekillenen bir güvenlik planlamasını zorunlu kılıyor. Sahada karşılaştığımız her durum, planlamayı yeniden gözden geçirmeyi ve uygulamayı yerel gerçeklerle uyumlu hale getirmeyi gerektiriyor. Bu sorumluluğu, hem kurumsal hem de kişisel düzeyde taşımanın bilinciyle görevimi sürdürüyorum.

 

Aydın’ın kırsal bölgelerinde son 5 yılda hırsızlık ve kavga gibi klasik asayiş suçlarına kıyasla, siber dolandırıcılık ve çevre suçları gibi modern suç türlerinde nasıl bir artış veya değişim gözlemlediniz?

Son 5 yılda Aydın’ın kırsal bölgelerinde klasik asayiş suçlarında genel bir durağanlık gözlenirken; siber dolandırıcılık ve çevre suçlarında belirgin bir artış dikkat çekiyor. Bu tablo, suç profilinin mekansal değil, dijital ve tematik olarak çeşitlendiğini ortaya koyuyor. Kırsal bölgelerde hırsızlık, kavga ve mala zarar verme gibi geleneksel asayiş olayları görülmeye devam etse de, bu suç türlerinde kayda değer bir artış yaşanmıyor. Buna karşılık dijital erişimin yaygınlaşmasıyla birlikte, özellikle mobil bankacılık ve sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen siber dolandırıcılık vakaları artış gösteriyor. Vatandaşların kişisel veri güvenliği konusundaki farkındalık eksikliği, bu suçların kırsal alanlarda da etkili olmasına zemin hazırlıyor. Çevre suçları açısından da benzer bir eğilim söz konusu. Kaçak yapılaşma, izinsiz hafriyat, orman alanlarına müdahale ve sit alanlarında kaçak kazı gibi faaliyetlerde son yıllarda artış görülüyor. Bu suçların çoğu, yerel bilgiye dayalı ve planlı biçimde gerçekleşiyor. Fotokapan ve drone gibi teknolojik sistemlerle yapılan tespitler, bu faaliyetlerin görünürlüğünü artırsa da, suçun niteliği gereği faillerin tespiti ve delillendirme süreçleri hala zaman alabiliyor. Kırsalda yaşayan vatandaşların dijital güvenlik ve çevre koruma konularında bilinçlendirilmesi, önleyici güvenlik yaklaşımının önemli bir parçası haline gelmiş durumda. Kısacası, suçun biçimi değişti; mekan aynı kalsa da yöntemler ve araçlar farklılaştı. Bu durum, sahadaki müdahale biçimlerinin yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda dijital ve tematik olarak da güncellenmesini zorunlu kılıyor.

 

Şehir merkezlerinden uzak ve dağınık yerleşimlerde jandarma, olaylara daha hızlı müdahale edebilmek için personel dağılımını ve lojistik yapısını nasıl planlamaktadır? Bu süreçte karşılaşılan en temel zorluk nedir?

Aydın’ın kırsal yapısı, sabit bir modelle değil, her bölgenin kendi yerleşim dokusuna göre değişen bir sistemle çalışmayı gerektiriyor. Merkezden uzak, dağınık yerleşimlerde olaylara hızlı müdahale edebilmek için personel dağılımını coğrafi erişim süresi ve olay türüne göre planlıyoruz. Sabit karakolların yanında mobil timler ve devriye noktalarıyla esnek bir yapı oluşturduk. Burada temel kriter: Ulaşım süresi. Her bölge için ortalama müdahale süresi hesaplanıyor ve bu süre acil olaylarda kritik eşik olarak kabul ediliyor. Eşik aşıldığında, en yakın mobil ekip anında görevlendiriliyor. Mevsimsel hareketlilik veya yerel etkinlikler de bu planlamayı etkileyen faktörlerden. En büyük zorluk, yerleşimlerin dağınıklığı kadar yol ve iletişim altyapısındaki farklılıklar. Bazı bölgelerde fiziki erişim sınırlı. Yağış, heyelan veya yol kapanması gibi durumlar müdahaleyi doğrudan geciktirebiliyor. Ayrıca olayın ilk bilgisinin eksik ya da geç gelmesi de süreci zorlaştırabiliyor. Bu nedenle muhtarlarla ve köy temsilcileriyle doğrudan iletişim hatları kurduk. Böylece olaylar bize daha erken ulaşabiliyor. Her bölgeyi kendi dinamiğiyle değerlendiriyoruz. Müdahale kapasitesini coğrafi erişim ve yerel bilgi akışına göre şekillendiriyoruz.

 

Suçla mücadele ve önleyici kolluk faaliyetlerinde jandarma; devriye planlaması, kaçak kazı tespiti veya benzeri operasyonlarda drone, fotokapan ve mobil takip sistemleri gibi teknolojileri ne ölçüde ve hangi verimlilikle kullanmaktadır?

Aydın’ın kırsal bölgelerinde suçla mücadelede kullanılan teknolojik sistemler, özellikle erişimi zor alanlarda gözlem ve müdahale kapasitesini artırmak amacıyla devreye alınıyor. Drone’lar, geniş arazileri kısa sürede tarayarak kaçak kazı, uyuşturucu ekimi ve benzeri faaliyetlerin yer tespitini hızlandırıyor. Görsel kayıt ve anlık koordinat bildirimi sayesinde müdahale süresi kısalıyor. Fotokapanlar, sit alanları ve orman içi geçiş noktalarında sabit izleme sağlıyor. Mobil takip sistemleri ise devriye ekiplerinin güzergâhlarını ve müdahale sürelerini analiz etmek için kullanılıyor. Hangi bölgelerin ne sıklıkla kontrol edildiği, nerelerde duraksama yaşandığı gibi veriler, sonraki planlamalarda riskli alanların önceliklendirilmesini sağlıyor. Bu teknolojiler, sahadaki karar alma sürecini hızlandırıyor, müdahaleyi daha hedefli hale getiriyor ve insan gücüyle erişilmesi zor bölgelerde gözlem kapasitesini artırıyor. Özellikle kırsal yapının dağınık ve geniş olması nedeniyle bu sistemler, zaman ve kaynak açısından ciddi bir işlev görüyor.

 

Köy ve kasaba halkının güvenlik algısı ile şehir merkezlerinde yaşayanların güvenlik algısı arasında ne tür farklılıklar gözlemliyorsunuz? Bu durum, jandarmanın halkla ilişkiler ve önleyici güvenlik yaklaşımında hangi yöntemsel değişiklikleri gerekli kılmıştır?

Kırsal kesimde güvenlik algısı, gündelik yaşamla doğrudan bağlantılı. Hayvan hırsızlığı, tarla sınır ihlali, düğünlerde silah kullanımı gibi olaylar öne çıkıyor. Bu tehditler genellikle tanıdık çevreden gelir ve güvenlik, fiziki varlıkla özdeşleşiyor. Şehir merkezlerinde ise güvenlik algısı daha bireysel ve soyut. Taciz, dijital dolandırıcılık, apartman çevresindeki şüpheli hareketlilik gibi durumlar, yalnızlık hissiyle birleşerek daha karmaşık bir güvenlik ihtiyacı oluşturuyor. Bu fark sahadaki uygulamaları etkiliyor. Önleyici güvenlik artık sadece olay sonrası müdahale değil; risk analizi, veri temelli devriye planlaması ve yerel ihtiyaçlara göre şekillenen müdahale biçimlerini içeriyor. İletişim dili sadeleşiyor, bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları yaygınlaşıyor. Sonuç olarak, kırsalda görünürlük; şehirde erişilebilirlik ve hızlı müdahale beklentisi öne çıkıyor. Bu durum, yaklaşımın yerleşim tipine göre farklılaşmasını zorunlu kılıyor.

 

Deprem veya orman yangını gibi büyük afet durumlarında Aydın’ın geniş kırsal alanlarında jandarmanın erken tespit, koordinasyon ve acil lojistik destek kapasitesini en yüksek düzeyde tutmak için geliştirdiği kurumsal protokoller ve yeni teknolojiler nelerdir?

Aydın’ın geniş kırsal yapısı, afetlere müdahalede farklı bir refleks ve hazırlık gerektiriyor. Deprem ve orman yangını gibi büyük afetlerde zamanlama, koordinasyon ve lojistik destek hayati önem taşıyor. Bu nedenle, sahada görev yapan birimlerin erken tespit kapasitesini artırmak ve müdahaleyi geciktirmemek için çeşitli kurumsal protokoller ve teknolojik sistemler geliştirildi. Bu sistemler, hem iç iletişimi hem de dış kurumlarla koordinasyonu sağlamak için kullanılıyor. Lojistik destek, ilçe bazlı acil müdahale depoları üzerinden yürütülüyor. Bu depolarda jeneratör, ilk yardım malzemesi, temel yaşam destek ürünleri ve arazi tipi araçlar hazırda tutuluyor. Ulaşımı zor olan dağlık bölgelerde mobil ikmal noktaları devreye giriyor. Bu sistemler, özellikle ilk saatlerde müdahale kapasitesini artırmak için kritik rol oynuyor. Koordinasyon ise yerel kurumlarla birlikte yürütülüyor. Aydın İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD), Aydın Orman Bölge Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü ve ilçe belediyeleriyle önceden belirlenmiş protokoller çerçevesinde hareket ediliyor. Sahadaki personelin afet anında doğru karar alabilmesi için senaryo bazlı eğitimler düzenleniyor. Tüm bu sistemler, Aydın’ın kırsal dinamiklerine göre şekillendirilmiş durumda. Amaç, afetin ilk dakikasından itibaren sahada kontrolü sağlamak, müdahaleyi geciktirmemek ve yerel kapasiteyi en üst düzeyde tutmak. Çünkü kırsalda yaşanacak bir gecikme, şehirde olduğundan daha ağır sonuçlar doğurabiliyor.

 

Aydın İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Necip Çarıkçıoğlu’na, kırsal güvenlik uygulamaları ve jandarmanın görev anlayışına ilişkin değerli bilgilerini paylaştığı için teşekkür ederiz.

 

Haber: Mehmet Yiğit Öçal 

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?

  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE

  Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00