Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


KIRK YILLIK HATIR

13.11.2022
Yaşam

 

Kimimiz için muhabbetin en koyu olduğu zamanlarda başrolü kahve alır. Bir nevi kültürümüzün bir öğesi haline gelen kahvenin tadı ve hatırı sonsuzdur. Değişmeyen bir klasiğimiz “İçilen Türk kahvesinin kırk yıllık hatırı vardır”  sözüyle beraber kahve içtiğimiz kişiye içten içe hatır bırakırız. Maksat tekrar görüşebilmektir. 

 

 

Bu kadar içselleştirdiğimiz Türk kahvesine dair bilgileri, Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Osman Serim’den dinleyelim. 

 

 

“Türk kahvesi bir yapma yöntemidir.”

 

Türk kahvesi botanik bir kavram değildir diyen Serim, Türk kahvesini “Türkiye'de kahve yetişmez, dolayısıyla Türk kahvesiyle botaniğin bir ilgisi yoktur. Birkaç yıldan beri Türkiye’nin Alanya bölgesinde sera altında Türk kahvesi yetiştirilmeye çalışılıyor fakat daha başarıya ulaşılamadı. Türk kahvesi, kahve çekirdeklerinin belli bir seviyede kavrulma sonrasında öğütülme, daha sonra da bizim Türk kahvesi yöntemi dediğimiz yöntemle kahve haline getirilmesidir. Bir de bunun bir servis yönü vardır. Servisin nasıl yapılacağı, ne ile servis edileceği gibi yönleri bulunmaktadır. Bu sebeple Türk kahvesi bir yapma yöntemidir. Buna Latince’de modus operandi (çalışma yöntemi) denir. Önce kahvenin hazırlanması daha sonra içilir hale getirilip servis edilmesidir.” şeklinde açıkladı.

 

 

 “Dünyanın geri kalanının kahveyle tanışması Osmanlı sayesinde oldu.”

 

UNESCO’nun ilk defa bir kültür içeceğine, somut olmayan kültür listesinde yer verdiğini belirten Serim, “Türkler kahve ile 16. yüzyılın ortalarına doğru, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Yemen’in fethi ile tanışmıştır. Özdemir Paşa(Yemen Valisi) Yemen’den döndüğünde, adet olduğu üzere savaş ganimetlerini sunmak için Topkapı Sarayı’na gelir. Kanuni Sultan Süleyman’a kahveyi tattırır. Çok kısa bir süre içerisinde saray içinde ve dışında, daha sonra da saraya yakın bir bölge olan ve şu anda meşhur kahvecilerin yer aldığı Tahtakale Sirkeci bölgesinde kahve yayılmaya başlar. İlk kahvehane Hişam ve Şems adında iki Suriyeli tarafından açılmıştır. Buranın açılma tarihi 1555’tir. Yeri tam bilinmemekle birlikte Tahtakale bölgesinde olduğu düşünülüyor. Avrupa’nın ve dünyanın geri kalanının kahveyle tanışması Osmanlı İmparatorluğu sayesinde oldu. Osmanlı ile teması olan çeşitli Avrupa devletleri barışta, savaşta, ticarette ve çeşitli etkinliklerde Osmanlı’dan kahve geleneğini aldılar ve kahveyi tanıdılar. O dönemde Avrupalıların dünyanın her yerinde kolonileri vardı. Oralarda kahve tarımı yapmaya başladılar ve kahveyi 18. yüzyıldan itibaren dünya içeceği olarak gördüler. 2013 yılında ise UNESCO ilk defa bir kültür içeceğine somut olmayan kültür listesinde yer verdi. Onların da kabul ettiği gerçek, kahvenin dünyanın önemli bir kısmına Osmanlı İmparatorluğu tarafından yayılmış olmasıdır” diye anlattı.

 

 

 “Türk kahvesi botanik bir kavram değildir.”

 

Türk kahvesinin her çekirdekten yapıldığını ifade eden Serim, “Geleneksel olarak arabica dediğimiz çekirdekler kullanılır. Türk kahvesi botanik bir kavram değildir. Kavurma derecesi, öğütme inceliği ve yapma şekli önemlidir. Dolayısıyla bu standartlara uyulursa herhangi bir çekirdekten Türk kahvesini ortaya çıkarabilirsiniz. Eskiden ağırlıklı olarak Yemen’den gelirdi ama son 50 yıldır Brezilya'nın Rio Minas denilen bölgesinden geliyor. Türk insanı da Rio Minas kahvesine alışmış vaziyette. Dünyanın geri kalan kısmından gelen kahveler Türk kahvesi olarak pek ticari bir önem kazanamadı. Yani Türk insanı o kahvelere alışamadı. Bu yüzden hala Rio Minas kahvesine olan tutkuları devam etmekte” ifadelerini kullandı.

 

 

“Dernek olarak elimizden geleni yapıyoruz.”

 

Dünya Türk Kahvesi Günü’nün resmi bir ilan olmadığını söyleyen Serim, “Bir zincir kahve şirketi bunu üç yıl önce uygulamaya koydu. Birden fazla  şirket ve bizim derneğimiz gibi birçok sivil toplum kuruluşu da bunun iyi bir fikir olduğunu düşünüp destek verdi. Aslında henüz bir resmiyeti yok. Bu bizim kendi aramızda kutladığımız bir gündür. Henüz dünyada bir genellik kazanmamıştır ama Türkiye içindeki ve dışındaki Türk kahvesine gönül vermiş insanlar bunu dünyaca tanınan ve bilinen bir gün haline getirmek için çeşitli aktiviteler yapıyorlar. Bizler de dernek olarak elimizden geleni yapıyoruz. Ümidimiz odur ki gelecek yıllarda bu resmi bir gün haline gelsin” dedi.

 

 

“Anadolu'da birçok kahve pişirme yöntemi var.”

 

Türk kahvesini diğer kahvelerden ayıran özelliklerden birinin cezveyle pişirilmesi olduğunu belirten Serim, “Türk kahvesi orta seviyede  kavrulur. İtalyan ve Fransız kavurmalarında olduğu gibi koyu renk değildir. Bu nedenle adı üzerinde kahverengidir Yani orta derecede kavrulmuştur, rengi ortadır. İkinci aşama olan öğütme dünyadaki en ince öğütmedir. Daha sonrasında kahvenin nasıl yapıldığı önemlidir. Anadolu'da birçok kahve pişirme yöntemi vardır. Örneğin, İstanbul’un bol köpüklü payitaht kahvesi, Mersin’in süvari kahvesi ve Manisa’nın kız isteme kahvesi gibi birçok pişirme yöntemi vardır ama en sık kullanılan cezve ile pişirilen kahvelerdir. Cezve 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Daha önce Türk kahvesi minyatür gibi ibrik denilen kaplarda pişirilirdi ve köpüksüz sunulurdu. Biraz Arap usulü mırra (acı kahve) ile benzerlikler taşıyordu. Zaman içinde Türkiye’de cezve denilen küçük kaplarda pişirilmiştir. Son 20 yılda makinelerde pişiriliyor ve fincan dediğimiz küçük bardaklarda sunuluyor. Yanına da hurma, cezerye, tatlı sucuk, lokum, şerbet gibi tatlı yiyeceklerle servis ediliyor” şeklinde konuştu.

 

 

 “Fala 500 senedir bakılıyor.”

 

Fal bakmanın çok köklü bir sosyal gelenek olduğunu söyleyen Serim, “Kahve falı kültürü çok yerleşmiştir fakat yanlış bakılmaktadır. Bunun bir yöntemi var. Şu an kullanıldığı gibi, olmayan şeylerin anlatılması yanlıştır. Fala bakan kişinin söylemesi gereken şeyler var, adabı muaşeret kuralları var. Bunlara hiç dikkat edilmemekte. Bu topraklarda kahve falına 500 senedir bakılıyor. Çok köklü bir sosyal gelenektir, buna sahip çıkmamız lazım” ifadelerinde bulundu. 

 

 

 “Müthiş bir tanıtım oldu.”

 

Türk kahvesinin giderek daha popüler hale geldiğini belirten Serim, “Türk kahvesinin UNESCO’nun somut olmayan kültür varlıkları listesine giren ilk kültür içeceği olması müthiş bir tanıtım oldu. Bu derneğimiz ve Kültür Turizm Bakanlığı’nın ortak çalışmasıydı. Tabi buna akademisyenler ve birçok insan da katkıda bulundu. Bunun haricinde Türkiye dışında başarılı Türk işletmelerde de Türk kahvesinin sunulması çok önemlidir.Türkiye çok önemli bir turizm ülkesidir. En fazla turistin ziyaret ettiği 7. ülkeyiz. Onlara Türk kahvesinin içindeki coğrafya işaretini de destekleyen özel aromaları içerdiğini ve daha iyi muhafaza etme potansiyeli olduğunu belirterek tanıtımı destekleyebiliriz. Türk kahvesi falı gibi eğlenceli ve sosyal taraflarını da bizlerin ön plana çıkarması gerekir. Bu tezleri savunmalı  ve tanıtım faaliyetlerini iyi yürütmemiz gerekir” sözleriyle düşüncelerini aktardı. 

Kahve hayatımızda çok önemli bir yere sahip. Yeri geldiğinde dertlerimizi paylaştığımız, yeri geldiğinde sevinçlerimizi paylaştığımız ve dostlarımızla birlikte içtiğimiz kahvenin nasıl bir değere sahip olduğunu aktaran Osman Serim, “Ümidimiz odur ki gelecek yıllarda Dünya Türk Kahvesi Günü resmi bir gün haline gelsin” diyerek sözlerini sonlandırdı. 

 

 

Haber: Gülistan Akdemir

Fotoğraf: Özge İşik

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN

Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

TÜRKİYE'NİN İLK MATEMATİK MÜZESİ

Aydın'ın Efeler ilçesinde, Türkiye'nin ilk matematik müzesi olma özelliğine sahip ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00