1993 yılında Çerkezköy’de doğan Emir Can İğrek, müziğe olan ilgisini küçük yaşlarda keşfetti. İstanbul’da aldığı üniversite eğitimi sırasında sahne deneyimleriyle olgunlaşan sanatçı, söz yazarlığı ve besteciliğiyle kısa sürede kendi kitlesini oluşturdu. “Nalan” ve “Kor” gibi parçalarıyla geniş bir dinleyiciye ulaşan İğrek, modern pop ile alternatif tınıları birleştiren tarzı, duygusal derinliği yüksek sözleri ve sahnedeki sahici tavrıyla öne çıkıyor.
Duygularını saklamak yerine notalara döken Emir Can İğrek, içten sözleri ve güçlü sahne duruşuyla son yılların en dikkat çeken müzisyenlerinden biri oldu. Bu söyleşide, müzikle nasıl tanıştığından sahneye çıkışına, ilham kaynaklarından geleceğe dair planlarına kadar müzik kariyerine dair merak ettiklerimizi samimiyetle yanıtladı.
Müziğe olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?
Müzikle bağım çok küçük yaşlarda kuruldu. Çerkezköy’de büyüdüm. Evde sürekli kaset çalardı, arabeskten rocka uzanan bir müzik yelpazesiyle büyüdüm diyebilirim. Ortaokulda kendi kendime şarkı sözleri yazmaya başladım. Lisedeyken gitarla tanıştım ve duygularımı bir yere dökmenin yolunu orada buldum. Üniversite için İstanbul’a geldiğimde hem sahneye çıkmaya başladım hem de kendi müziğimi daha ciddi bir şekilde üretmeye karar verdim. Bu süreçte sokaklar da benim okulumdu, sahneler de.
Profesyonel müzik kariyeriniz nasıl şekillendi?
2015’te İstanbul’daki ilk sahneme çıktım. İlk başta daha amatör, daha içime dönük bir şekilde ilerliyordum ama yazdığım şarkılar arkadaş çevremde çok paylaşıldı. 2018’de “Ağır Roman” adında bir uzunçalar yayınladım. Asıl dönüm noktası ise 2019’da çıkan “Nalan” oldu. O şarkıdan sonra işler değişti. Sokakta selam verenler, sahnede eşlik edenler ve konserlere gelen yüzlerce insan... Hepsi bir anda oldu gibi görünse de aslında yılların birikimiydi.
“Nalan” şarkısı kariyerinizde nasıl bir dönüm noktası oldu?
“Nalan” aslında çok sade bir şarkı ama içinde çok fazla his var. Yazarken kendime çok yakındım, çünkü oradaki hikâye benden fazlasıyla iz taşıyor. O dönem yaşadığım duygusal bir sürecin dışa vurumuydu. Dinleyenlerin kendilerinden bir şeyler bulması da bu yüzden bence. Bu şarkı sayesinde sadece müziğim değil, hikâyem de duyuldu. O zamandan beri müzik, benim içimi dökme şeklim haline geldi.
Müzik tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Müzik tarzım bir kutunun içine tam sığmıyor. Temel olarak pop çatısı altında olsa da alternatif rock’tan, arabesk ezgilerden ve zaman zaman halk müziğinden beslendiğim çok yer var. Özgün olmak gibi bir iddiam yok ama sahici olmak gibi bir derdim var. İçimden geldiği gibi yazıyor, söylüyor ve düzenliyorum. Bu yüzden, dinleyenler farklı tınılar arasında ortak bir duygu bulabiliyor.
Şarkı sözlerinizde hangi temaları işlemeyi tercih ediyorsunuz?
Aşk, kayıp, özlem, yalnızlık... Bunlar herkesin bir şekilde tanıdığı duygular ama ben sadece yaşadığım değil, tanık olduğum hikâyeleri de yazıyorum. Bazen sokakta duyduğum bir cümle ya da bir bakış ilham olabiliyor. Şarkılarımda toplumsal hisler de var, kişisel hesaplaşmalar da. Samimiyet benim için en kıymetli şey. Dinleyen biri “bu da benim hissettiğim” diyorsa, doğru yerdeyimdir.
Sahne performanslarınız hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sahne benim özgürlük alanım. Orada zaman kavramını yitiriyorum. Seyircilerle göz göze gelmek ve birlikte şarkı söylemek tarifsiz bir duygu. Konserlerimde şarkılar bazen bir ağıt gibi oluyor, bazense bir kutlama gibi. Sahnedeki halim, şarkılarımın ruhunu tamamlıyor. Bu yüzden her konseri bir bütün olarak yaşıyorum ve yaşatmaya çalışıyorum.
Gelecek projeleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Yeni şarkılar yazıyorum. Hem söz hem sound olarak biraz daha farklı yerlere gideceğim ama özümden kopmadan. Belki bir albüm, belki akustik projeler… Kendime zaman tanıyorum. Çünkü her şarkının doğru zamanı var. Yolda olan şeyler var ama yine içten, yine yaralı yerlerden gelecek.
Müzik kariyeri hakkında merak ettiklerimizi samimiyetle cevapladığı için Emir Can İğrek’e teşekkür ediyoruz.
Haber: Umutcan Demir
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...