Elektronik müzik, 2. Dünya Savaşı sonrası, 20. yüzyılın başlarında Thaddeus Cahill’in ilk elektronik müzik aleti “Telharmonium” aletini icat etmesiyle başlamıştır. Enstrümandan çıkan sesi daha güçlü ve etkili bir şekilde yansıtıp, elektromanyetik gücü kullanarak ses üretmeyi başaran bu aletler, günümüzde çok çeşitli ve gelişmiş düzeydedir. Elektronik müzik modern teknolojiyi kullanarak oluşturulan bir müzik türüdür. Kendi içinde birçok türe ayrılan bu müzik türünün sahne dinamiğini kontrol eden, müzikal geçişlerini sağlayan ve ses öğelerini miksleyerek dengeli bir akış yaratan bu kişilere Disk Jokey, kısaltılmış haliyle “DJ” denilmektedir. DJ’ ler, elektronik müziği hem sahnede miksleyerek çalabilirler hem de bu müziği besteleyebilirler.
Elektronik müzik yalnızca müzikal açıdan değil, kültürel ve toplumsal açıdan da önemli bir yere sahiptir. Gençlik ve dans kültürünü büyük ölçüde etkilemiştir. Elektronik müziğin temel yapısı, Türkiye’deki güncel durumu, popüler kültürün elektronik müziğe etkisi ve daha birçok konu hakkında DJ ve Prodüktör Ahmet Özder, Samed Tan ve DJ Görkem Gököz fikirlerini bizimle paylaştılar.
Elektronik müzik insanları eğlendirmeyi amaçlıyor
Elektronik müziğin temel yapısı ve dinleyicilerde uyandırmak istediği duygu hakkında Özder, “Elektronik müziğin temel yapısı, ritimlerin vuruşundan yani barlardan oluşuyor. Örneğin dört bar, sekiz bar, on altı bar, otuz iki bar şeklinde ilerliyor. Genelde, dört barda ya da sekiz barda bir müzikte ufak değişiklikler oluyor. Elektronik müziğin dinleyicilerde uyandırmak istediği duygu ise, ritimler sayesinde dinleyiciye enerji verip, coşku temelli duygular hissettirmesidir. Tabii en temelinde insanları eğlendirmeyi amaçlayan bir müzik türüdür.” şeklinde açıklamada bulundu.
Günümüzde aplikasyonlar üzerinden elektronik müzik bestelenebiliyor
Elektronik müzik bestelemek için teknik bilgi ve gereçlerin hangi seviyede olması gerektiği konusunda Tan, “Elektronik müzik veya başka bir müzik türünde, öncelikle üretime başlamak için ciddi bir müzik altyapı bilgisi olması gerekiyor. Müzik bestelemek isteyen kişinin, müzik programlarına tamamen hakim olması gerekiyor. Fakat bazen bilgi yetersiz kalabiliyor. Önemli olan, sesleri harmanlayacak yeteneğe sahip olmak. Şöyle ki bu iş tamamen yetenekten ibarettir de diyemeyiz. Elbette her sanat türünde olduğu gibi müzikte de yetenek gerekli; fakat teknik bilgileri, doğru bir şekilde öğrenip ve uygulandığında verimli sonuçların elde edileceğini düşünüyorum. Eğitim verdiğim öğrencilerime de, her zaman azimle çalışırlarsa üstesinden gelebileceklerini aşılıyorum.” diyerek, DJ olmak için teknik ve yeteneğin önemine atıfta bulundu.
“Kaliteli bir ışıklandırma, müzikten aldığınız hissiyatı iki katına çıkarıyor”
Işıklandırma ve görsel şovun, elektronik müzikteki önemi hakkında Özder, “Işık, görsel şov ve mekan, elektronik müzikte çok büyük önem taşıyor. Örneğin, mekanın donanım kalitesi, DJ’in arkasında kullandığı görseller, ki bu görselleri tasarlayan ayrı bir sanatçı grubu var, bu kişilere ‘Visual Jockey’ deniyor. Kaliteli bir ışıklandırma, müzikten aldığınız hissiyatı iki katına çıkarıyor. Ses sistemleri de, elektronik müzikte es geçilemez bir yere sahiptir. Örneğin müzik sesinin yüksek olduğu bir mekandan çıkış yaptıktan sonra, dinleyicinin kulağında rahatsız edici bir çınlama hissiyatı oluşuyor, bu durum büyük oranda kalitesiz ses sisteminden kaynaklanıyor.” dedi. Elektronik müzikte, ışıklandırmanın fazlasıyla önemli olduğunu belirten Gököz ise, “Elektronik müzik türüne göre, ışık ve şov değişiklik gösterir. Örneğin; psychedelic kültürünü temsil eden trans müzik türünde, genellikle ışıklandırma çok azdır, melodic techno da ise dev ekranlarda görsel şov ve beyaz ışıklar hakimdir, hard techno türünde de genellikle kırmızı ışıklar hakimdir. Işıklandırmanın yapılmadığı tek elektronik müzik şovları, gün batımı temalı etkinliklerdir. Bu tarz etkinliklerde, sahnenin ışık rolü güneş ve gökyüzüne düşüyor.” diyerek eklemede bulundu.
Elektronik müzik türlerine göre farklı kitlelere hitap ediyor
Elektronik müziğin, türlerine göre insanları birbirinden ayırması ve kendi içindeki tür zenginliği konusunda Gököz, “Teknik olarak, BPM (beats per minute, müzikte tempoyu belirlemek için kullanılan birim) düştükçe daha geniş bir kitlenin dinleyebileceği bir müzik haline geliyor. Fakat BPM yükseldikçe müzik; hard techno, hard trans müziğe dönüşüyor ve daha küçük bir kitlenin dinlediği müziği bestelemiş oluyoruz. Sonuç olarak elektronik müzik, türlere göre kitlesel farklılık yaratıyor.” diye dile getirdi. Elektronik müzik başlığı altında, çok fazla çeşitliliğin olduğunu ve kendi içinde birbirine benzemeyen tarzlar bulunduğunu dile getiren Tan, “Örneğin şu an gündemde afro house ve techno house türleri revaçta ve ikisinden birini dinlemekten keyif almayan bir kitle olacaktır. Sonuç olarak elektronik müzik türlerine göre, dinleyiciler arasında ayrışmalar görmek mümkündür.” diye ekledi.
Elektronik müzik Berlin’den aldığı kültürden uzaklaşıyor
Günümüzde sosyal medya sayesinde birçok kişinin DJ olması durumuna Özder, “İnsanlar müzik bilgisi olmadan, sosyal medya sayesinde çok kolay bir şekilde yapmak istedikleri müziği amatör bir şekilde besteleyip, paylaşabiliyorlar. Son zamanlarda çokça örneğiyle karşılaşıyoruz. Sosyal medyada fazla takipçisi olan kişiler, profesyonel DJ’lerden daha yüksek meblağlar kazanabiliyorlar.” dedi. Temelde DJ’liğin öğrenilmesi kolay bir iş olduğunu söyleyen Gököz ise, “ Biz DJ’lerin kullandığı controllerları öğrenmek bir veya iki ay sürüyor. Tabii ustalık seviyesine gelmek daha uzun bir zaman alıyor, fakat temelde DJ’lik bir şarkıdan diğer şarkıya geçmek olduğu için, bunu öğrenmek çok uzun zaman almıyor. Bu sebeple, günümüzde sosyal medya fenomenleri, elektronik müzik popüler olduğu için bu sektöre yönelmeye çalışıyorlar ve sosyal medyadaki kitlelerinden faydalanarak kolayca para kazanabiliyorlar. Sonuç olarak bu durum elektronik müziği, Berlin’den aldığı has kültürden uzaklaştırıyor.” sözleriyle, sosyal medyanın elektronik müzik kültürünü etkilediğini belirtti. Günümüzde DJ’liği amatör bir şekilde icra eden birçok kişinin olduğunu dile getiren Tan ise, “Sosyal medya, bu dönemde her alanda çok büyük bir network oldu ve müzikte bunlardan bir tanesi. Bu mesleği basite indirgemeyi, elektronik müziğe ve sanata yapılan bir saygısızlık olarak görüyorum.” açıklamasını yaparak diğer meslektaşları ile aynı fikirde olduğunu belirtti.
Elektronik müzik, Türkiye’de ilerleme gösteriyor
Türkiye’de elektronik müziğin donanım ve yeterliliği hakkında Tan, “Elektronik müziğin, günümüzde donanım ve yeterlilik açısından kesinlikle ilerlediğini düşünüyorum. İlk müzik yapmaya başladığım yıllarda, kayıt alacak stüdyo ve ekipmanlara ulaşmak çok zordu. Aynı zamanda elektronik müzik bestelemeyi öğrenmek bir o kadar karmaşıktı, çünkü bu müziği yapan ve hatta ne olduğunu bilen çok az kişi vardı. Şu an temel bilgiler için YouTube’a girip çoğu bilgiyi öğrenmeniz mümkün. Elbette, elektronik müzik günümüzde hala Türkiye’de donanım açısından yeterli değil fakat eskiye nazaran ciddi ilerlemeler mevcut. Elektronik müzikte donanım ve yeterliliği değerlendirmek, biraz da kişinin kendi çabalarına bağlı diye düşünüyorum ve bu duruma ithafen, milli gururumuz Mahmut Orhan’ı örnek vermek istiyorum.” şeklinde konuştu.
Elektronik müziğin, popüler müziğe kazanılması daha geniş kitlelere ulaşabilmemizi sağlıyor
Türkiye’de son yıllarda elektronik müziğin ‘underground’ bir kültür olmaktan çıkıp, popüler kültürün bir parçası olması hakkında Özder, “Elektronik müziğin, underground kültürden çıkıp popüler kültüre kazanılması olumlu bir durum. Çünkü büyük kitlelere ulaşmamızı ve bu müziği hiç bilmeyen insanların dinlemesini sağlıyor. Elektronik müziğe olan ilginin artmasıyla birlikte, ben ve meslektaşlarım daha iyi imkanlardan faydalanarak müziğimizi icra edebiliyoruz. Fakat hala tam olarak underground seviyesinden çıkmış olduğumuzu düşünmüyorum.” diye ifade etti. Elektronik müziğin, popülerleşmesi ile DJ’lik mesleğinin değer gören bir hale geldiğini söyleyen Gököz ise, “Türkiye’de elektronik müziğin hangarlardan çıkıp, büyük eğlence mekanlarında, hatta Volkswagen Arena gibi büyük alanlara erişim sağlamasını büyük bir ilerleme olarak değerlendiriyorum. Fakat popüler kültürün içine dahil olması bence bu müziğin ruhunu bozuyor. Örneğin eskiden yapılmış olan besteleri ve şu an günümüzde yapılmış olan besteleri kıyasladığımızda, günümüzdeki çoğu bestenin gerçek elektronik müzik kültüründen uzaklaşmış olduğunu düşünüyorum.” şeklinde değerlendirdi. Zamanla bir müzik türünün yükselişe geçip, popüler kültürün bir parçası haline geldiğini belirten Tan ise “ Her dönemin kendine ait bir müzik tarzı olduğu biliniyor ve her toplumun sosyal ekonomik yapı kültürüne göre müziğin tarzı değişiyor. Bu düşüncemle diyebilirim ki, her dönemde popüler olan müzik türleri, sürekli olarak değişecektir. Örneğin 70’li yıllarda, endüstriyel müzik tarzı gündemdeydi, bu müzik türü genellikle politik ve sosyal içerikliydi. Başka bir örnekle, Bob Marley ile yükselişe geçen ‘reggae’ tarzı popülerdi. Üretilen çoğu şeyin bir tüketilme süresi vardır. Lakin bu durum her ortamda aynı müzik türünü duyup, çeşitliliği kaybetmemize sebep oluyor. Elektronik müzik, dünyanın birçok yerinde yaygın iken, şu an bizim ülkemizde rap müziğinden sonra revaçta olan müzik tarzı olarak görülüyor ve geldiği nokta bizi çok mutlu ediyor. Sosyal medya çağında olmamız ve artık müziğin tamamen bilgisayarlar üzerinden üretiliyor olması, bu dönemin çok uzun süreceğini hissettiriyor. Elektronik müziğin ‘underground’ kültüründen çıkıp, popülerleşmesi bizim için bir gururdur.” sözleriyle bu durumu iki bakış açısıyla ele aldı.
Sonuç olarak elektronik müziğin temel yapısı, Türkiye’deki güncel durumu, popüler kültürün bir parçası haline gelmesi ve DJ olabilmenin temellerinden bahsedip, bizlerle bu röportajı gerçekleştirdikleri için DJ ve prodüktör Samed Tan, Ahmet Özder ve DJ Görkem Gököz’e teşekkür ederiz.
Haber: Nagihan Şimşek
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...