Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi Bölümü, Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hatice Güneş, hayatında karşılaştığı zorluklarla azimle başa çıkarak profesörlük unvanına ulaşan bir isim. Küçük yaşta ailesini kaybeden ve 14 yaşında evlendirilen Güneş, eğitim hayatını yarıda bırakmak zorunda kalsa da okumaktan hiç vazgeçmemiştir. Eğitimini dışarıdan tamamlayarak üniversiteyi dereceyle bitirmiş ve ardından yüksek lisans ve doktora yapmıştır. Bugün, kadınların toplumda daha güçlü bir yer edinmesi gerektiğine inanan Güneş, "Kadın değişirse, dünya değişir." diyerek kadın hakları ve eğitimin önemini vurguluyor.
Prof. Dr. Hatice Güneş, eğitim hayatına erken yaşta ara vermesine rağmen, hayatındaki zorluklara karşı hep azimle mücadele etmiştir. 14 yaşında evlendikten sonra, ailesinden ve çevresinden gelen baskılara rağmen eğitimini devam ettirmek için büyük bir çaba göstermiştir. Kitaplar ve okumak, ona her zaman güç ve motivasyon kaynağı olmuştur. Profesörlük unvanına ulaşarak, kadınların toplumsal yerinin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulamış; kendi yaşam öyküsünü ise “Lotus Çiçekleri” adlı romanında paylaşmıştır. Kadınların azimle her zorluğun üstesinden gelebileceğine inanan Güneş, gençlere de her engeli bir fırsat olarak görmeleri gerektiğini öneriyor.
Kendinizden ve eğitim hayatınızdan kısaca bahseder misiniz?
Ben Prof. Dr. Hatice Güneş. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğretim üyesiyim. Eğitim hayatım, birçok zorlukla şekillendi. 5 yaşında annemi, 7 yaşında ise babamı kaybettim. Ailemden bu denli erken yaşta ayrılmak, hayatımı derinden etkiledi. 14 yaşında, teyzem tarafından evlendirildim. O dönemde sadece ortaokul mezunu olabildim ve eğitim hayatım henüz tamamlanmamıştı. Ortaokulda çok başarılıydım, yazma yarışmalarında derece alırdım ama bu başarıma rağmen eğitimim bir anda evlilikle birlikte sona erdi. Evlendikten sonra 13 yıl boyunca eğitim hayatıma ara vermek zorunda kaldım fakat içimdeki öğrenme arzusundan hiçbir zaman vazgeçmedim. 1999 yılında devlet memurluğu sınavına girdim ve Türkiye’de 195. oldum. O zamanlar hala dışarıdan lise eğitimine devam ediyordum. Afyon Lisesi’ni birincilikle bitirdim ve bu bana büyük bir motivasyon sağladı. Ardından Konya Selçuk Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümüne yerleştim. Üniversiteyi dereceyle tamamladıktan sonra yüksek lisans ve doktora eğitimimi de başarıyla tamamladım. Bugün profesör unvanına sahibim ve amacım, topluma katkı sağlayacak, eğitimli nesiller yetiştirmek.
Çocuk yaşta evlendirilmenize rağmen okuma isteğiniz nasıl devam etti?
Evet, 14 yaşında evlendim ve eğitim hayatım yarıda kaldı. Ancak okumaya olan hevesim hiç bitmedi. Çocukken, yaşıtlarım harçlıklarını bakkallarda harcarken ben kitapçılarda harcardım. Kitaplara olan ilgim her zaman vardı. Evlendikten sonra bile evde bulduğum gazete parçalarını okur, kütüphanelerde de saatlerce kitap okurdum. Kendi hayatımda birçok zorluk olsa da eğitim hayatımın sonlanması bende büyük bir eksiklik hissi yaratmıştı. Bu boşluğu doldurabilmek için çok çalıştım ve hiç vazgeçmedim. Kitaplar ve okumak hep yanımdaydı. Beni, bugünlere taşıyan da bu istek oldu.
Bu süreçte sizi okumaktan vazgeçirmeye çalışanlar oldu mu?
Evet, birçok kişi okumamı engellemeye çalıştı. İlk işimde, okul müdürüm bile bana “Açık öğretime git, neden üniversiteye gitmeye uğraşıyorsun?” demişti. Hatta “Altın alacak kadar param var, teneke almak ne demek?” diyerek kendime olan güvenimi savundum. Ancak en büyük karşıtlık ise rahmetli eşimin akrabaları tarafından geldi. Onlar, kadınların daha geleneksel bir rolde kalmasını isteyen insanlardı. Fakat ben o geleneksel rolü kabul etmedim. Bu yüzden, kadınların toplumda yaşadıkları zorlukları anlatmak için “Lotus Çiçekleri” adlı romanımı yazdım. Bu roman, Hindistan'dan Kanada'ya kadar farklı coğrafyalarda yaşayan kadınların karşılaştığı sıkıntıları ve onların içindeki gücü anlatıyor. Lotus çiçeklerinin bataklıkta yetişip tertemiz kalabilmesi gibi, kadınlar da zor koşullarda yaşasa bile, kendi içlerinde her zaman tertemiz kalabilirler.
Sizi en çok etkileyen kişi kimdi?
Beni en çok etkileyen kişi, ilkokul öğretmenim Süreyla Gölen’dir. Okuma yazma bilmeyen bir çocuğa hayat veren, onu hayata hazırlayan ve hayallerini büyüten bir öğretmendir. O sadece eğitim vermekle kalmadı, bana öğretmenliğin ne kadar değerli bir iş olduğunu da öğretti. Bugün hâlâ onun gibi bir öğretmene rastlamadım. O beni hep destekledi ve “Sen her zaman başaracaksın.” dedi. Bu da beni daha çok motive etti. Onun sayesinde doktora yapmaya karar verdim. Süreyla öğretmenim, bir öğretmenin ne kadar derin bir iz bırakabileceğini bana gösterdi.
Kadınların toplumsal hayattaki yeri ve gücü hakkında neler düşünüyorsunuz?
Tüm kadınlar, emrolunduğumuz gibi, dosdoğru çalışarak, iyi niyetle ve eksikliklerimizi tamamlayarak her türlü başarıyı elde edebiliriz. Vazgeçmemeliyiz çünkü her zorluk yolumuzu güzelleştiren birer çiçektir. Attığımız her adımın sorumluluğu, çocuklarımızın geleceğini inşa etmenin bugünden geçtiği bilinciyle atılmalıdır. Bir kadın kendini kurtarırsa çocuklarını da ailesini de kurtarır. Eğitimli ve bilinçli kadınlar, toplumun bilinçli bireylerini yetiştirir. Bugün ben eğitim aldıysam, ülkeme hizmet eden bir tıp doktoru kızım ve bir emniyet mensubu oğlum varsa, bu kendimi geliştirmenin sonucudur. Kendimi geliştirmeseydim, çocuklarım belki de çok farklı bir yolda olabilirdi. Çünkü kadınlar değişirse dünya değişir. Çünkü kadın, bir toplumun taşıyıcı direğidir. Eğer kadın güçlenirse, tüm toplum ayakta kalır. Kadın hem üretendir, hem büyütendir, hem de iyileştirendir. Kendine yatırım yapan bir kadın, yalnızca kendi hayatını değil, çevresindeki pek çok kişinin de kaderini değiştirir. Biz kadınlar bazen yalnız bırakılıyoruz, bazen mücadelemiz görünmez kılınıyor ama yine de yılmamalıyız. Çünkü biz var oldukça, umut da var olacak. Annelik sadece doğurmakla değil; yetiştirmekle, bilinçle, sabırla ve emekle ilgilidir. Kendimizi geliştirerek çocuklarımıza sadece bilgi değil, aynı zamanda yaşam duruşu da aktarırız. Onların bir birey olarak ayakta durabilmeleri için, önce bizim sağlam durmamız gerekir.
Öğrencilerinize ve gençlere ne tavsiye edersiniz?
Benim öğrencilere verdiğim en önemli tavsiye şudur: Hangi işi yaparsanız yapın, en iyisini yapın. Her zorluk, bir onur sayfasıdır. Hayatta her engel, aslında bir fırsattır. Öğrencilerime her zaman şunu söylerim: “Sizi çok seviyorum ama sizin öğreteceğiniz çocukları daha çok seviyorum.” Çünkü onların öğreteceği nesil, geleceği inşa edecek. Kadınların ve erkeklerin içindeki gücü keşfetmeleri çok önemli. Kadın ruhunun gücüyle her türlü zorluğu aşabiliriz. En önemlisi de kimseye zarar vermeden; dürüst ve doğru bir şekilde yaşamalıyız. Geleceğimizi kuracak olan gençlerdir ve ben bu yolculuğun içinde onların yanında olmayı sürdüreceğim.
Prof. Dr. Hatice Güneş’e, zorlu hayat yolculuğunda gösterdiği azim, cesaret ve ilham verici hikayesini bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz. Kadınların gücünü ve eğitimle her zorluğun aşılabileceğini bizlere hatırlattı.
Haber: Berkay Coşkun
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...