Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


JİMNASTİĞİN YÜKSELEN YILDIZI: AYŞE BEGÜM ONBAŞI

25.05.2025
Spor

 

Aerobik jimnastik; gücün, esnekliğin ve ritmin ön planda olduğu dinamik bir spor dalıdır. Sporcuların hem fiziksel hem de ritmik yeteneklerini sergilediği bu branş, son yıllarda dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de hızla gelişmektedir. Özellikle genç sporcuların Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında elde ettiği başarılar, Türkiye'nin bu alandaki iddiasını gözler önüne sermektedir. Sporcuların sergilediği performans, Türk aerobik jimnastiğini dünya sahnesine taşımaktadır.

 

Türk aerobik jimnastik dünyasında, küçük yaştan itibaren adından sıkça söz ettiren Ayşe Begüm Onbaşı, 9 Aralık 2001’de Manisa’da doğmuştur. Spora 3 yaşında bale ile başlamış, ardından jimnastiğe yönelmiştir. "Altın Kız" lakabıyla anılan genç sporcu, hem bireysel hem de grup kategorilerinde pek çok Avrupa ve dünya şampiyonasında dereceler elde etmiştir. 2021’de Bakü’de düzenlenen Aerobik Jimnastik Dünya Şampiyonası’nda, bireysel kategoride altın madalya kazanarak Türkiye’ye bu alanda ilk dünya şampiyonluğunu getirmiştir. Böylece, Türkiye'nin jimnastik alanındaki en başarılı sporcularından biri olmuştur. Disiplini, çalışkanlığı ve azmiyle Türk aerobik jimnastik alanında örnek gösterilen Ayşe Begüm Onbaşı ile bir araya gelerek bir söyleşi gerçekleştirdik. 

 

Aerobik jimnastiğe başlama hikayeniz nasıl gerçekleşti?

Jimnastik, bildiğiniz gibi multidisipliner bir branş. İçinde artistik, ritmik, trambolin gibi ayrı pek çok branş var. Ben de ilk başta artistik jimnastikle başlamıştım. Daha öncesinde, 3 yaşımda ailemin yönlendirmesiyle İspanyol bir bale öğretmeniyle tanıştım ve bu bale kursuyla  kariyerim başladı. Tabii o dönemlerde beni motive eden şey, antrenman sonrası bize verilen çikolatalar ve cikletlerdi. Sonrasında bale öğretmenimin İspanya'ya geri dönmesi gerekti. İspanya'ya geri dönerken de aileme, “Bu kız yetenekli ve yetenekli olduğu için lütfen yönlendirin.” demiş. Ailem de Akhisar'da  jimnastik kursu arıyorlar ve bulamıyorlar. İki yıl sonra Akhisar Belediyesi'nin açmış olduğu bir kursa başladım. O dönem kursla birlikte, arkadaşlarımla beraber okullar arası artistik jimnastik şampiyonasına katıldık. Bu il müsabakasıydı. Manisa'dan katılan sporcuların denge aleti ve atlama masası vardı. Bizimse sadece yer aletimiz vardı ve biz onunla katıldık. Derecelerde bu dört aletin ortalamasına göre verildiği için biz dörtte biri puan almış olduk. Bizim bütün ekip ağlıyordu. İşte o sırada ben Gürkan Hoca'yla tanıştım. Gürkan Hoca ailelerimizin yanına gelip, “Çocuklarınız yetenekli. Eğer isterseniz, aerobik jimnastik adında bir branş var. Çocuklarınız deneyebilir.” dedi. Bizim için zor bir süreçti. Çünkü Akhisar’da yaşıyoruz ve benim tüm ailem orada. Her gün Akhisar’dan Manisa’ya gidip gelmemiz gerekiyor. Ben de, “Tamam o zaman belki biraz denerim ve sonrasında da bırakırım.” dedim.  Başladıktan sonra bu branşı o kadar çok benimsedim ve sevdim ki “Bu iş benim işim.” dedim. Çünkü yaparken çok eğleniyordum. Jimnastik, sadece jimnastik hareketleriyle değil; aynı zamanda müzik eşliğinde dans ettiğimiz bir branş. Bu küçük yaşlarımda benim çok hoşuma gitmişti. Sonrasında da zaten Türkiye Şampiyonası, Türkiye Şampiyonlukları, Milli Takımlar derken, Dünya Şampiyonluğu’na kadar uzandı.

 

Çoğu insan, aerobik jimnastiği sadece bir dans ya da gösteri olarak görüyor. Bu sporun arkasındaki “sanat” kısmı hakkında ne söylemek istersiniz?

Yaptığımız iş asla tek başına bir spor değil. Müzikle birlikte hareketlerin uyumu, tema seçimi, müzik seçimi, koreografi yapımı ve mayo tasarımları, hepsi bu işin içerisinde. Mesela benim bu seneki müziğim, hemen hemen herkesin izlemiş olduğu “Görevimiz Tehlike’’ filminin müziği. Temam da haliyle “Ajan” teması. Koreografide kullandığım hareketleri belirlerken filmden enstantaneler kullandık. Mesela serinin ikinci filminin fragmanında Tom Cruise’un bir dağdan düşmek üzere olduğu sahneyi, ben de yarışma podyumunun çizgisinden aşağı düşüyormuş gibi yapıyorum. O anda müziğim duruyor ve sonrasında toparlayıp serime devam ederken müzik de hızlanmaya başlıyor. İşte tüm bu saliselik hareketleri bile, ince ince hesaplayıp ona göre koreografimizde kullanmaya gayret ediyoruz. Tam anlamıyla bir sanat.

 

Yarışmalarda başarıya giden yolda takım ruhunun ve destekleyici ortamın önemi üzerine ne düşünüyorsunuz? Bunu tanımlar mısınız?

Geçtiğimiz iki senelik süreçlerde tek başıma antrenman yapmıştım. Bu süreçte antrenman yapma motivasyonumu kendi kendime sağlamaya çalıştım ancak bu konuda pek başarılı olamadım. Antrenman esnasında zorlandığımda, gelişmek için beni bir adım daha zorlayacak olan birisine ihtiyacım oluyor. Ayrıca antrenmanlardaki gelişmeleri fark etmek ve bu gelişimin evriminde, antrenör gözlemi de çok önemli. Takım ruhu, hem antrenmanlarda hem de yarışmalarda bize ekstra motivasyon ve güç katıyor.

 

Yarışmalarda fiziksel performans kadar zihinsel kuvvetinde önemli olduğunu düşünüyor musunuz? Zihinsel dayanıklılığınızı nasıl geliştirdiniz?

Evet, kesinlikle. Yarışma esnasındaki performansımızın ortalama yüzde 75’inin zihinsel, yüzde 25’inin ise fiziksel olduğu bilimsel olarak kanıtlandı. Bununla birlikte mental dayanıklılık antrenmanları yapmamız da şart. Ben de zihinde canlandırma ve nefes egzersizlerini sık sık fiziksel antrenmanlarımın yanına ekliyorum.

 

Sporcu olarak mental odaklanmayı geliştirmek için uyguladığınız sıra dışı bir teknik veya alışkanlığınız bulunuyor mu?

Evet, koreografimi zihnimde canlandırıyorum. Yarışma öncesinde nefes egzersizlerimle stresimi düşürmeye yönelik çalışmalar ve meditasyonlar yapıyorum. Yarışma öncesi hazırlıklarıma da mutlaka totemlerimi ekliyorum.

 

Ulusal ve uluslararası düzeyde kazandığınız ödüller hakkında neler söylemek istersiniz? Hangi başarınız sizi daha çok gururlandırdı?

Dünya Şampiyonu olmak, kesinlikle en değer verdiğim başarım. Aynı yıl, Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından “Ayın Sporcusu” seçildim. Bu başarılar, verdiğim emeklerin karşılığı yarışmalarda da görmek, ülkemizi, bayrağımızı temsil etmek, İstiklal Marşımızı okutmak benim için çok büyük bir gurur.

 

Aerobik jimnastiği gelecekte nasıl bir evrimleşme bekliyor? Yeni nesil sporcular için ne gibi tavsiyeleriniz var?

Aerobik jimnastik gerçekten zor bir branş. Ne kadar “Aerobik” dense de anaerobik kapasiteyle, yani oksijensiz ortamda yapılan bir branş. Bir buçuk dakikalık yarışma serimizin ilk birinci dakikasından sonra vücudumuza neredeyse hiç oksijen girmiyor. Bundan dolayı doğru antrenman metotları ve bilimsel yöntemlerle çalışmak önemli. Bu süreçte sporcuların zorlandıkları, pes etmek istedikleri zamanlar mutlaka olacaktır. Benim onlara tavsiyem, ne olursa olsun, azimle ve özveriyle çalışmalarını sürdürsünler.  Ne olursa olsun pes etmesinler ve yaptıkları sporu sevsinler. Böylelikle başarı gelecektir.

 

Hangi olumsuzluklar sizi daha güçlü bir insan haline getirdi?

Sporcu olmak, her gün antrenman yapma motivasyonuna sahip olmak, başlı başına zorlu bir süreç. Bunlarla birlikte sakatlıkların yaşanması da motivasyonu kırabiliyor. Bu anlamda ne kadar olumsuzluklar, sakatlıklar yaşanırsa yaşansın, gün sonunda antrenmanlara ve sevdiğim işe dönebilmek beni güçlü bir insan haline getirdi.

 

Spor yaparken yaşadığınız en garip olay ya da komik anıyı bizimle paylaşır mısınız?

2016’da Dünya Şampiyonu olduktan sonra, devlet büyüklerinden tebrik telefonları aldığımız dönemde, bir gün antrenman esnasında antrenörümüz, Cumhurbaşkanı’nın telefonda olduğunu söylemişti. Komik olan olay ise antrenörümüzün bizi motive etmek amacıyla “Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı ile konuştum, size selamı varmış.” deyip bize şaka yapardı. Gerçekten telefon geldiğinde, antrenörümün şaka yaptığını sanıp, inanmadım ve telefona çıkmak istemedim. Gerçekten aradığını duyunca çok utanmıştım.

 

Sporun ötesinde hayatınıza dair en çok gurur duyduğunuz şey nedir?

İki üniversiteden mezun ve şu anda üçüncü üniversiteyi okuyan bir öğrenciyim. Önümüzdeki dönemde yüksek lisans programına girmeyi planlıyorum. Bunlarla birlikte, 2 kedi annesiyim. Tüm bunları göz önünde bulundurursam, aslında spor haricinde de bir hayatım var. Aileme ve arkadaşlarıma vakit ayırıyorum. Tüm bunların hepsini aynı anda başarabildiğim için kendimle gurur duyuyorum.

 

Bir gün spor hayatınızı sonlandırdığınızda fiziksel olarak nasıl dönüşüm geçireceğinizi düşünüyorsunuz? Sporculuk dışında hayatınız nasıl olacak?

Muhtemelen ben vücudum elverdiği sürece spor yapacağım. Yarışmayı bıraktıktan sonra da hayatımda mutlaka spor olur diye düşünüyorum. Çünkü egzersiz yapmak çok önemli. Bununla birlikte yine salonda kendim gibi minik yeteneklerle çalışmak ve geleceğin şampiyonlarını yetiştirmek en büyük hayalim.

 

Sporculuk dışında kendinizi 3 kelime ile anlatsaydınız bunlar hangileri olurdu?

Disiplinli, neşeli ve duygusal.

 

Geçmişteki bir anınızı yeniden yaşama şansınız olsa, hangi anı yaşamak isterdiniz?

Kesinlikle dünya şampiyonu olduğum ana dönmek isterdim. Madalyayı boynuma taktığım an, İstiklal Marşımızın okunduğu an, benim için paha biçilemezdi.

 

Eğer bir gün tüm dünyadaki sporcularla yarışma şansı verseydiler ve sadece bir kişiyle yarışmak isteseydiniz bu kim olurdu?

Bunu seçmek gerçekten çok zor. Fakat 2000’li yıllarda efsanevi bir sporcu olan Brezilyalı Marcela Lopez ile yarışmayı çok isterdim. Kendisiyle tanıştım. Gerçekten hem kişiliği hem de karakteriyle örnek aldığım bir sporcu. Onunla aynı arenayı paylaşmayı çok isterdim.

 

Ayşe Begüm Onbaşı’nın elde ettiği başarılar, yalnızca bireysel bir zafer değil, Türk Aerobik Jimnastiği adına tarihi bir dönüm noktası olup, Türkiye’nin bu branşta söz sahibi olabileceğini kanıtlıyor. Ayşe Begüm Onbaşı, yeni nesil sporcular için ilham kaynağı olmaya devam ederken, aynı zamanda Türk jimnastiğinin geleceğine de ışık tutuyor.

 

Haber: Elif Erar

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?

  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE

  Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00