Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


İZMİR’DEN AYDIN’A TARİHİ ŞEKER YOLCULUĞU

07.01.2023
Yaşam

 

İzmir’de şekerci Ali Galip ile başlayan ve Aydın’ın Nazilli ilçesinde Tınaz ailesiyle 4 kuşaktır devam eden şekercilik yolculuğu, yüz yılı aşan tarihiyle müşterilerine ve ziyaretçilerine hizmet veriyor.

 

İzmir’in Kemeraltı çarşısında 1901 yılından günümüze kadar beş kuşaktır hizmet veren şekerci Ali Galip, dükkân tezgahı üzerinde yer alan sütlü tatlıları, lokumları, şekerlemeleri, baklavaları ve nostaljik havası olan şekerleme kutuları gibi birçok eşya ile ziyaret edenleri geçmişe götürüyor.

 

Şekercibaşı Ali Galip

Şekercibaşı Ali Galip`in beşinci kuşak şekercisi olduğunu belirten Ceyhun Keskin, “Bu firmaya ismini veren Ali Galip Efendi, 1860 yılında Bursa’da doğuyor. 1884 yılında İzmir’e gelerek Rum ve Ermeni ustaların elinde bulunan şekercilik üretimi, ticareti ve sanatı ile ilgilenmeye başlıyor. Fransız, İtalyan, Rum ve Ermeni olmak üzere birçok ustanın yanında hem eğitim alan hem de çalışan Ali Galip Efendi, 17 yıllık bir sürecin sonunda edindiği bilgi ve tecrübelerle 1901’de kendi şekerci dükkanını açıyor. Aynı dönemde Kemeraltı Çarşısı’ndaki meşhur Rum şekerci Çatalsakal ile aynı kaliteye ulaşarak rekabete giriyor. Çatalsakal, 1922 yılında Yunanistan’a gidince Ali Galip, İzmir’de şekercilik alanında tek kalmasıyla ismini daha da fazla yayarak kalıcılık elde ediyor.” açıklamasında bulundu.

 

“Ekonomik bir durgunluk yaşanıyor”

O yıllarda İkinci Dünya Savaşında şeker sıkıntısı nedeniyle firmanın olumsuz etkilendiğini söyleyen Keskin, “1940’lı yıllarda şeker, karneye bağlanınca İzmir ve birçok ilde ticaret haliyle duruyor. Firmada da çeşitli ticari sorunlar oluşarak ekonomik bir durgunluk yaşanıyor ama her şeye rağmen, şekerci Ali Galip, birçok firmanın aksine hem üretime hem de satışa devam ederek varlığını sürdürüyor.” ifadelerine yer verdi.

 

“İnsanlar güvenerek tüketiyor”

Kurulduğu 1910 yılından günümüze kadar gelen ve hala şöhretini koruyan badem kurabiyesini imal ettiklerini söyleyen Keskin, “Limonata, salep, kırma çikolata, şemsiye çikolata gibi geçmişe dayanan birçok ürünü sunuyoruz. Tabii bunlar birçok yerde üretiliyor ama kullanılan her malzeme kurulduğu günden bu yana değiştirilmeden kendimize ait olduğu için çok daha farklı çünkü insanlar güvenerek tüketiyor.” dedi ve insanların güvenlerinin önemli olduğunu belirtti. 

 

“Geçmiş yıllarda pastane ve şekerci kültürü vardı”

Geçmiş ve günümüzdeki şekercilik anlayışının değiştiğini vurgulayan Keskin, “Geçmiş yıllarda pastane ve şekerci kültürü vardı. Şu an bunun yerini alışveriş merkezlerinin içindeki zincirleşmiş fabrika ürünü firmalar aldı. Belki de daha kolay erişildiği için insanlar o tür firmaları daha çok tercih etmeye başladılar.” şeklinde açıkladı.

 

“Tamamen şekerden imal ettiği İzmir’in sembolü Saat Kulesi”

100 yıl boyunca sadece İzmir ili içerisinde sınırlı kalmayan bu lezzetlerin, Türkiye’nin farklı bölgelerine dağıtıldığını ve çeşitli Avrupa ülkelerine de ihracat edildiğini söyleyen Keskin, “Sürekli gelişmek ve yenilik adına birçok adım atılıyor. Yurt dışında çeşitli fuarlara, etkinliklere katılarak Ali Galip ismi daha da yaygınlaşıyor. Üçüncü kuşaktan yeğeni Mehmet Irmak, 1938 yılında İzmir fuarına katılarak, tamamen şekerden imal ettiği İzmir’in sembolü Saat Kulesi’ni ‘Şekerci Ali Galip’ standında sergileyerek ‘Şekercibaşı’ ünvanını elde ediyor. Mehmet Irmak, talebin artmasıyla 1945 yılında Gaziemir’de üretim tesisinin temellerini atarak, Şekerci Ali Galip’e İzmir’in ilk kapsamlı ve modern çikolata fabrikası olma özelliğini kazandırıyor.” açıklamalarında bulundu.

 

“Dördüncü nesil olarak devam eden birçok şekerci bulunuyor”

Şekercibaşı Ali Galip tarafından İzmir’de birçok şekerci eğitildiğini vurgulayan Keskin, “Şekerci ustaları Türkiye’nin diğer bölgelerine gönderildi. Kendi şekerlerini imal etmeye başladılar, isimlerini ve ustalıklarını yaydılar. Günümüzde Şekercibaşı Ali Galip’ten ustalığı öğrenen, dördüncü nesil olarak devam eden birçok şekerci bulunuyor.” diye ekledi. 

Şekercibaşı Ali Galip’in yanında, şekerciliğe ilk adımı attıklarını ve daha sonra tüm Türkiye’ye yayılan şekerci ustalarından biri olduklarını belirten İsmet Tınaz, ailesinin ve kendisinin İzmir’de başlayıp Nazilli’de devam eden şekercilik yolculuğunu bizimle  paylaşıyor.

 

“Şekercibaşı Ali Galip’ten edinilen ustalığı, kendi imzasıyla yayıyor”

94 yıl önce Antalya’dan Nazilli’ye geldiklerinde ellerinde hiç sermaye olmadan şekerciliğe başladıklarını belirten İsmet Tınaz, “1928 yılında amcam Salih Tınaz Antalya’dan İzmir’e geliyor. O yıllarda badem kurabiyesiyle ünlü şekerci Ali Galip çok meşhurdur ve amcam Salih Tınaz’da onun yanında çalışmaya başlıyor. Ali Galip, amcamı kendi şekercisini açması için Nazilli’ye gönderiyor. Nazilli’de ilk şekerci dükkânını açarak Şekercibaşı Ali Galip’ten edinilen ustalığı, kendi imzasıyla yayıyor.” şeklinde açıkladı.

 

“Romanya’dan ustalar getirdik”

Şekerci dükkânının Nazilli ve çevresinde kısa sürede tanınmaya başladığını söyleyen Tınaz, “İlk olarak imalathane önünde satışa başladık ama geliştirilmesi gerekiyordu. Bu yüzden karşısında yer alan dükkâna da yerleştik ve daha fazla ilgi çekmesi için çeşitli bağlantılarımızı kullanarak Romanya’dan ustalar getirdik. Dükkân duvarları, rafları ve mobilyaları, Romanya kültürüne özgü bir hâle dönüştürüldü. Hatta ilk zamanlarda insanların o kadar dikkatini çekiyordu ki ayakkabısız şekilde şekerci dükkanına girmeyi dâhi düşünüyorlardı.” diye belirtti.

 

“Babam şekerden resim bile yapardı”

Türkiye’de o yıllarda kendileri dışında beş şekerci olduğunu belirten İsmet Tınaz, “Babam hepimizden daha ustaydı ve hatta şekerden, resim bile yapardı. Akide şekeri gibi birçok şeker türü babamın ürünüdür. Tam anlamıyla şeker oranına biz ulaşıyoruz. O zamanlar Nazilli’nin neleri meşhursa onu kullandık. Üzümü, inciri ve fıstığı, ‘şeker hamuru’ dediğimiz hamurun içine karıştırıp farklı şekerlemeler üretiyorduk. Sonra buradan Isparta, Burdur ve Konya gibi birçok bölgeye şeker göndermeye başladık. Gün geçtikçe şekerciliği farklı illere taşıdık. Ankara’da bir dükkân daha açtık ve ben de oraya 95 tona yakın incir götürüyordum. Bölgede şekerci olarak birinci sırada bilinmeye başladık.” ifadelerine yer verdi.

 

“Osmanlı döneminden gelen somata”

Kendilerine özgü ceviz ezmesi ürettiklerini belirten Tınaz, “Yaptığımız ceviz ezmesi yıllardır ‘oyun kesmesi’ diye kıraathanelerde verilmiştir. Ayrıca, Osmanlı döneminden beri tarçınla birlikte tüketilen ve gribe iyi gelen somata vardır. Girit içeceği adıyla da bilinmektedir. Bir bakıma bademden yapılan şerbettir ve onu da babam üretip çıkarmıştır.” cümlelerini kullandı.

 

“4 kuşaktır bu işi yapıyoruz”

Şekerin makinelerle üretimi hakkında konuşan Tınaz, “1960 yılında Konya’ya şeker götürmeye gittiğimde 360 tane şekerci dükkanı açıldığını gördüm. Artık düğmeye basınca şeker ve su gelip, ocağın alevlenmesi ile 20 kişi tonlarca şeker üretebiliyor. Anladım ki artık bizim el işiyle yaptığımız bu şekerler, makinelerle ve birden fazla çalışanla seri üretim hâline gelmiş. Yani bizim gibi küçük esnaflar yok olma yolunda ilerliyordu. Biz de imalatı kapatarak yanımızdan çıkan ustalara, farklı yerlerde dükkânlar açtık. Dört kuşaktır şekercilik yapıyoruz. Ben üçüncü kuşağım, oğlum ise dördüncü kuşak ve hala şekerciliği, esnaflığı devam ettirmeye çalışıyoruz.” diye ekledi.

 

Esnaflığın azaldığı ve zorlaştığı bugünlerde İzmir’in en eski şekercisi olan Ali Galip’in beşinci kuşaktan şekercisi olan Ceyhun Keskin ve Nazilli’nin en eski dördüncü kuşak şekercisi ve esnaflığı sadece kazanç olarak görmeyen İsmet Tınaz, çevredeki esnaflara ve dükkânlarına gelen insanlara karşı kibar, destekleyici ve yardımcı olunması gerektiğinin önemini vurgulayarak cümlelerini sonlandırdılar.

 

 

Haber:Doğukan Dere

Fotoğraf: Mazhar Taha Akkaya

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00