Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


İNSAN BEYNİNİN İÇİNDE YAŞAR

04.04.2022
Sağlık

Disiplinlerarası konu olan algı yönetimi, iletişimciler açısından oldukça önemli bir  yöntemdir. Alternatif tıp olarak değerlendirebileceğimiz hipnoz, hastalıklara ve bireylerin korkularını yenme adına önemli bir yere sahip. İletişimciler buna algı yönetimi derken alternatif tıpta ise hipnoz olarak adlandırıyor.

 

Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve aynı zamanda Hemşirelik Fakültesi Dekanı olan Prof. Dr. Yelda Özsunar Dayanır, aslında bir Nöroradyologtur. Biz de Dayanır’ın Nörobilimde Algı Yönetimi ile ilgili uzmanlık alanına başvurduk.

Yelda Özsunar Dayanır ile gerçekleştirdiğimiz sohbet, şu sözlerle başladı: “Nörobilim alanında ilk olarak radyoloji ne demek, beyin görüntüleme ne demek sorusuna cevap vermemiz gerekir. Beyin görüntüleme dediğimizde ise akla ilk gelen manyetik rezonans görüntüleme ve tomografidir. Biz en çok manyetik rezonans görüntülemeyi kullanıyoruz. Biz hekimler olarak algı yönetimini hipnoz olarak görüyoruz. Peki hipnoz nedir? Daraltılmış dikkatsizlik alanıdır. Bir insanın dikkatini belli bir alana odakladığımızda etrafında olan şeyleri o kişi görmediğinde aslında kişi hipnoz altındadır. Aslında hepimiz her gün 7-8 kez hipnoza girer çıkarız. Örneğin televizyon veya dijital bir yayın platformunu seyrettiğimizde ya da reklamları izlediğimizde dikkatimiz ne kadar çok o konuya çekiliyorsa, içinde ne kadar çok duygu varsa örneğin cinsellik; biz buna limbik sistem diyoruz yani bilinçdışının fonksiyonları ne kadar varsa o kadar çok biz algı yönetimiyle yani bilinçaltımızla  o konuya doğru çekiliyoruz.”

 

Hipnoz kimlere yapılır ve en çok kimler etkisi altında kalır?
“Yaklaşık 7-8 yaşlarına kadar tüm çocuklar hipnoza son derece açıktır çünkü kritikal faktör dediğimiz ön beynin fonksiyonları olan kapı sonuna kadar açıktır. Dolayısıyla 7-8-9 yaşına kadar çocuklara verilen her türlü bilgi beyinlerinde işlenir ve yer edinir. Aslında toplumun çok büyük bir kısmı hipnoza duyarlıdır ve bu tamamen genetik ile ilgilidir. Örneğin comt denilen bir gen var ve bu gen hipnoza ne kadar duyarlı olduğumuzu gösteriyor, baskın olduğumuzda biz telkinlere daha açık oluyoruz. Bununla ilgili yapılan çalışmalar var. Örneğin Türk toplumu ve Ortadoğu toplumları gibi duygusal toplumlar manipülasyona ve algı yönetimine yani hipnoza daha duyarlıdır.  Özellikle medya ve otorite tarafından verilen mesajları ya da toplumun tümüne aittir denilen kitlesel mesajları gerçekten doğru olarak kabul ediyoruz ve bunu sorgulamıyoruz.”

 

“Hipnoz bizim gerçekliğimiz!”

Yaptığı çalışmalardan bahseden Dayanır: “Hipnoz ile alakalı çok önemli bir MR çalışması var ve bununla ilgili yapılan bir deney de mevcut. Bir grup insana çıngırak sesi dinletilmiş ve beyin görüntülemesi denilen pede alınmış, ardından bu kişiye hipnoz altındayken sen şu anda çıngırak sesi dinliyorsun şeklinde bir telkin verilmiş gerçekte bu ses olmadığı halde sonra da sadece çıngırak sesi ile telkin verilip hipnoza alınmadan beyin görüntülenmesi yapılmış. Bu şekilde toplam dört grup ile çalışma yapılmış ve sonunda görülmüş ki gerçekten çıngırak sesini dinleyen de hipnoz altında olan gruplarla beyin görüntülenme de birebir aynı sonuç elde edilmiştir. Yani gerçeklik algısı ile hipnozda verilen telkin beyinde aynı etkiyi yaratıyor. Aslında yapılan bu çalışmalar ile anlıyoruz ki hipnoz bizim gerçekliğimiz demektir ve bunu da belirleyen en önemli şey ilk on yılda bize verilen eğitim, yakınlarımızın bize anlattığı, medyanın bize verdiği önemli telkinlerdir. Peki bu bizde nasıl iz bırakır? Bireyin eğer duygusal boyutu yoğunsa yani bilinçaltının kapıları açılıyorsa işte o zaman yerleşir. Size kendi hayatımdan örnek vereyim; benim annem, ben küçükken çocuğuyla dilenen bir kadını çağırıp benim gözümün önünde hayat hikayesini anlattırtıp, “bak hayatta eğer yeteri kadar çalışmazsan bunun gibi olursun” demişti, aslında bu tipik bir telkindi ve ben bunu hayatım boyunca öylesine içselleştirdim ki orada kötü durumda olan o zavallı kadının durumuna düşmemek için hayatım boyunca annemin telkini doğrultusunda gece gündüz çalıştım. Çocukluk döneminde bize verilen bu mesajlar bazen iyi niyetle bazense farkedilmeden olumsuz anlamda olabiliyor. Örneğin, işin içine korku girdiğinde zaman zaman bize de zarar verebiliyor. Diyelim ki küçücük bir çocuk elini sobaya değdirdi ve o sırada eli yandı, anneside korku ile çocuğunun eline vuruyor ve bir daha yapma elin yanar şeklinde uyarıda bulunuyor ama bizim hafızamız her şeyi olduğu gibi hatırlamıyor olabiliyor ki bazen duyguyu hatırlayıp olayın gerçekten olup olmadığını idrak edemez dolayısıyla yıllar geçtikten sonra bir bakıyoruz ki çocuk annesine kızıyor, hipnozla uğraşan biz hekimler aslında annesinin ona o an vurmasının ona çocukluk öfkesine sebebiyet vermiş olduğunu anlıyoruz.

 

Hipnoz tamamen bilimsel bir yöntemdir. İyi yönde de kullanılabilir, olumsuz anlamda da örneğin propagandalar için de kullanılabilir. Örneğin Hitler, hipnoz bilen bir kişiydi ve toplumu hipnozla korkunç felaketlere sürükledi ve dünyaya acılarla damgasını vurdu. Dolayısıyla hepimiz bu konuda farkındalık geliştirirsek örneğin diktatörler tarafından olumsuz anlamda da kullanıldığını bilirsek kolay kolay manipüle edilemeyiz. Toplumsal anlamda, medya tarafından kitlelerin yönlendirilmesi demek ki biz bunu hekimler olarak, bireysel olarak, hastalıkları iyileştirilmesinde kişiye çeşitli terapiler uygulayarak çocukluk döneminde içeriye girmiş, kişiye zarar veren çeşitli etkileri yok etmek amacıyla kullanıyoruz. Örneğin; hipnoz altında ameliyatta hiçbir şekilde ilaç, anestezi verilmeden çeşitli ameliyatlar bile yapılıyor. Avrupada hatta ve hatta kanser hastalarında dahi bu yöntem kullanılıyor. 

 

Medya araçları ile aslında toplumsal hipnoza maruz bırakılıyoruz. Her gün film veya reklam izlediğimizde dikkatimizi her yoğunlaştırdığımızda bütün algılarmızı açıyoruz ve oraya çeşitli mesajlar iletiliyor ve böylece algı manipülasyonuna uğruyoruz dolayısıyla bunun farkında olup, amaç nedir bunu sorgulamamız gerekiyor. Bir yandanda aslında hipnozu öğrenmek, hipnozdan uyanmaktır.”

 

Beynimizde neler oluyor?

''Hipnozda olduğumuz zaman kritikal faktör dediğimiz beynimizin ön cephesinde bizi gerçekten tehlikelerden koruyan, bu gerçek midir değil midir sorusunu soran kısmın kapılarını hipnoz olduğumuz zaman kenara itiyoruz. Örneğin; son derece duygusal bir film izlerken ya da araba reklamlarında özellikle kullanılan kadın faktörü, neden cinsellik olarak kullanılıyor çünkü bu da bir algı yönetimidir. ''

 

Beyin görüntüleme

Beyin görüntüleme nasıl gerçekleşir sorusuna Dayanır, “MR, tomografi gibi kocaman fotoğraf makinesiyle beynin fotoğrafını çekmektir. Düşüncelerin bile fotoğrafını biz bugün MR’da çekebiliyoruz, sadece hastalıkların değil fonksiyonel MR adı verilen efemal denilen bir yöntemdir. Burada beynin oksijen kullanan taraflarından kullanmayan taraflarını biz MR ile ayırt ediyoruz. Dolayısıyla neresi oksijen kullandıysa orası bize sinyal veriyor böylece biz beynin neresinin kullanıldığını görüyoruz. Örnek olarak toplumsal algı yönetiminde, beynin daha çok bilinçaltı dediğimiz kısımlarının harekete geçip oraların uyarıldığını görüyoruz. Örneğin hafıza, koku, korku gibi hipnozun kapısı denilen alanın harekete geçtiğini özellikle hipnoza duyarlı olan kişilerde, bu alanın aktive olduğunu görüyoruz. Özellikle hipnoza duyarlı olan kişilerde hipnoz anında bu bölgelerde yoğun bir kimyasal bombardımanı oluyor ve orası parıl parıl parlıyor. Bu şu anlama geliyor biz toplumsal algıyı da bireysel algıyı da inanç olarak yorumlayabiliriz. Hipnoz aynı zamanda bir şeye inanmaktır. Dolayısıyla bu kişiler hipnoza girmeye bir şeylere inanmaya da meyilli olurlar.” cevabını verdi.

 

Alternatif ilaç

Hipnoz yönteminin aslında bir alternatif ilaç olarak da kullanılabildiğini ve bunun kimyasallar yerine sadece konuşarak iyileştirdikleri ifade eden Nörolog Yelda Özsunar Dayanır, ''Antidepresanlarda verilen ilaçlar da aynı bölgeye etki ediyor fakat onlar kimyasal yöntemlerle, biz ise hipnozla sadece sözle, zarar vermeden konuşarak o bölgeleri uyarıyoruz. Hipnoz, kimyasal ilaçlar yerine alternatif bir biçimde sadece söz ile o bölgeyi uyararak, beyindeki metabölükleri arttırmaktır. Eskilerde hipnoz çağdışı, hurafe ve gerçek olmayan, sihirbazların kullandığı bir yöntem olarak görülüyordu. Hipnoz, matematik kadar pozitif bir bilimdir. Peki ben bunu neye dayanarak söylüyorum? Tabi ki beyin görüntüleme bulgularına göre söylüyorum, tamamen kanıtlanabilir bir şeydir. Aslında hipnoz bizim algıladığımız gerçeğimizdir ve kişiden kişiye değişir ve biz bunu beyin görüntüleme ile gösterebiliriz. Dolayısıyla iletişimciler ve psikiyatristler gibi kişilerin başvurduğu çok önemli bir kaynaktır. Bu noktada sezgisel bilgiyi tamamen pozitif, maddesel ve görüntüsel bilgiye dönüştürüp bunu kanıt olarak sunabiliyoruz. Beyin görüntüleme, sosyal bilimler ile pozitif bilimleri buluşturan çok önemli bir noktadır.'' diyerek sözlerini noktaladı. Prof. Dr. Yelda Özsunar Dayanır'a bu güzel bilgileri bizlerle paylaştığı için teşekkür ederiz.

 

Haber & Fotoğraf: Melis Şeker

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00